1. yüz (Toplam 2 yüz)

Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 29, 2020 9:44
gönderen İlteriş Kağan
Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor” diyen Cübbeli Ahmet Hoca gibi din adamları, komedyen Cem Yılmaz’dan bile komik oluyor!
Resim
Bir çelişkiye dikkat ettiniz mi? Müslümanlar; Gazze, Mısır, Libya, Fas, İran, Irak, Yemen, Afganistan, Pakistan, Suriye, Lübnan ve Türkiye’de mutlu değilken, Avustralya, Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İsveç, ABD, Norveç, Hollanda ve Danimarka’da mutlu…

Bugün maalesef Müslümanlar diktatör rejimlerden Avrupa ülkelerine göç etmektedirler. Peki, bu ülkelerden kaçan Müslümanlar neden başka Müslüman ülkelere değil de çoğu Hristiyan nüfuslu Batı ülkelerine yerleşmek istiyor? bu orada daha iyi yaşam imkânı bulduğu içindir.

Bugün maalesef Müslümanlar diktatör rejimlerden Avrupa ülkelerine göç etmektedirler. Onlar İslam’dan küfre yönelmiyor, zulümden adalete sığınıyorlar.

Gerçekten merak ediyorum?
Yani, Müslüman olmayan ülkelerde mutlu, Müslüman olan ülkelerde ise mutsuzlar. Peki, Müslümanlar bu durum karşısında kimi suçluyorlar; İslam’ı değil; kendilerini değil, kendi idari Yönetimide değil… Mutlu yaşadıkları ülkeleri suçluyor, geldikleri ve mutsuz oldukları ülkelere benzetmek istiyorlar.

Komedyen Cem Yılmaz’dan bile komik laflar eden din adamlarımız var.

Bunlar “Hristiyanlar, gâvurlar, Müslümanları kıskanıyor” diyorlar.

Cübbeli Ahmet Hoca gibi din adamlarımız böyle deyip güya Hristiyanları aşağılıyor.

Oysa Müslüman ülkeler o kadar sefil, rezil haldeki, Müslümanlar kendi ülkelerinden kaçıp Hristiyan ülkelere sığınabilmek için ölümü göze alıyor.

Müslümanlar için Hristiyan ülkelere sığınmak, cehennemden kaçıp cennete girmek demek oluyor!

Nitekim bakın Müslümanlar kendi ülkelerinden kaçıp Hristiyan ülkelere sığınmak için, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmek isterlerken Akdeniz’in sularında boğuluyor.

Peki, niye Müslümanlar kendi ülkelerinden kaçıp Hristiyan ülkelere sığınmak istiyor?

Bu uğurda neden çoluk çocuk, aç susuz, çölleri, dağları, mayın tarlalarını, denizleri aşmayı göze alıyor?

Boğulacaklarını bile bile kırık dökük teknelere çoluk çocuk balık istifi doluşarak, Akdeniz’i geçip Hristiyan ülkelere sığınmak için niçin ölümü göze alıyor?

Bugün Avrupa ülkeleri ve de Amerika Birleşik Devletleri, Müslümanlara kapılarını açıp “Gelin, yerleşin” dese, Müslüman ülkelerde kim kalır?

Evet, niçin Hristiyan ülkelere sığınabilmek için ölümü bile göze alıyor, canlarından bile vazgeçebiliyor Müslümanlar?

Çünkü kendi ülkelerinde bulamadıklarını Hristiyan ülkelerde bulacaklarına inanıyor Müslümanlar.

Müslüman ülkelerde iş, aş yok.

Müslüman ülkelerde insanın değeri de insani değerler de yok.

Müslüman ülkelerde gelecek endişesi var.

Müslüman ülkelerde iç savaş var.

Müslüman ülkelerde diktatörlük var.

Müslüman ülkeler sivil ya da askeri diktatörlüklerle yönetiliyorlar.

“Devlet de benim, kanun da benim, bu ülkede her şey benim” diyen diktatörler, şeyhler tarafından yönetiliyorlar.

Bir adam, bir aile, bir zümre tarafından yönetiliyorlar.

Haliyle de Müslümanlar kendi ülkelerinde demokrasiyi, hukuk devletini, insan haklarını, özgürlüğü çölde su arar gibi arıyorlar.

Müslümanlar kendi ülkelerinde işi, aşı çölde su arar gibi arıyorlar.

Müslümanlar kendi ülkelerinde endişe duymayacakları bir geleceği çölde su arar gibi arıyorlar.

Bu aradıklarını da Hristiyan ülkelerde bulacaklarını biliyorlar.

İstemedikleri şeyler Müslüman ülkelerde, istedikleri şeyler Hristiyan ülkelerde bulunuyor.

Hristiyan ülkelerde Müslüman ülkelerde olmayan daha başka şeyler de bulunuyor.

Mesela Hristiyan ülkelerde bilimsel, teknolojik üretimler var.

Baş ağrısı ilacı gibi en hafif ilaçlardan kanser ilacı gibi en ağır ilaçlara kadar, hastalıklara derman olan ilaçları onlar bulup insanlığın hizmetine sunuyorlar.

İlaçların yanı sıra hastalıkları teşhis ve tedavi eden tıbbi araç gereçleri de onlar bulup insanlığın hizmetine sunuyorlar.

Elektrikten telefona, otomobilden uçağa, televizyondan bilgisayara, robottan yapay zekâya kadar, onlar buluşlar yapıp insanlığın hizmetine sunuyorlar.

Kısacası, insanlığa hizmet eden, insanların hayatını kolaylaştıran her türlü buluşu Hristiyanlar ülkeler, çoğu din adamımızın “gâvur” dediği ülkeler yapıyorlar.

Hristiyan ülkelerde bilimsel, teknolojik üretimlerin yanı sıra dünya çapında sanatsal üretimler var.

Bütün bu üretimleri yapabilmek için sorgulayan, araştıran zihinleri, yaratıcı zekâları besleyen bir ortam var.

Sorgulayan, araştıran zihinlerin, yaratıcı zekâların önüne yasaklardan, günahlardan, korkulardan oluşan barikatların konulmadığı bir ortam var.

İşte Hristiyan ülkelerde olup da Müslüman ülkelerde olmayan bunlar.

Müslüman ülkelerde cahillik, miskinlik kol geziyor.

Bırakın bilimsel, teknolojik üretimi, ekonomik üretimde de Müslüman ülkeler içler acısı halde bulunuyor.

Düşünün ki 1 milyar 700 milyona yakın nüfustan ve 63 ülkeden oluşan Müslüman aleminin toplam üretimi, 80 milyonluk Almanya’nın üretimini bile bulmuyor.

Kısacası, bu gibi nedenlerle Müslümanlar kendi ülkelerinden kaçıp Hristiyan ülkelere sığınmak uğruna ölümü dahi göze alıyor.

Ama keşke Müslüman ülkeler, “Hristiyanlar, gâvurlar bizi kıskanıyor” denilecek durumda olsa.

Keşke Müslümanlar, Hristiyan ülkelere sığınmak uğruna ölümü dahi göze alacak durumda olmasa.

Ne yazık ki Müslüman ülkeler, Müslümanlar, kıskanılacak, gıpta edilecek bir durumda bulunmuyor.

Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor” diyen Cübbeli Ahmet Hoca gibi din adamları, komedyen Cem Yılmaz’dan bile komik oluyor!

Re: Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 29, 2020 10:49
gönderen Gönül Pınar Atacı
MUHTEŞEM bir saptama, teşhir ve kınama. Kalbine ve kalemine sağlık sevgili İlteriş. Şahsen SANA ve sevgili GÜNCEL MEYDAN'ın hepsi de aynen senin gibi çok değerli tüm yöneticilerine, çalışanlarına ve yazarlarına mutlu bayramlar, içten sevgiler, derin saygılar, en iyi dilekler ve yeni başarılar.

Re: Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 29, 2020 16:29
gönderen İlteriş Kağan
Sevgiler saygılar efendim Bu güzel yorumunuz için TŞK ederim - Elimden geldiği kadar okuduğum Güzel yazıları yazışmalıkta paylaşmaktayım İnsanlar bilgi sahibi olsun diye.

Re: Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ara 16, 2020 18:57
gönderen İlteriş Kağan
Müslüman ülkelerde dini siyasi malzeme olarak kullanan yöneticilere bakın, güzel ahlakın zerresini göremezsiniz.
Kul hakkı harammış, sinek vızıltısı.
Rüşvet, vurgun, soygun yetim hakkını çalmak harammış, sinek vızıltısı.

Siyasi mülakatlarda adam kayırmacılık, Kuran kurslarında, tarikatlarda çocuklara tecavüz, enflasyon rakamlarında, Korona ölümlerinde yalan söylemek, vatandaş iş ve aş diye kendini asarken "Açlık bitti"demeçleri vermek Müslümanların şiarı oldu.

Time Dergisi, Angele Merkel'i;“Şahsi menfaate ve zorbalığa taviz vermediği için, dünyada az bulunan ahlaki liderlik gösterdiği için” "Yılın Siyaset Lideri" seçti.
Almanya Merkez Bankası'nda 900 Milyar Euro fazla para var, Korona sürecinde esnafa, işsize kesenin ağzını açtı, faturaları, kiraları ödedi kimseyi aç ve açıkta bırakmadı.

Merkel'in özel uçağı yok, yazlık ve kışlık sarayları yok, tarifeli uçaklara biniyor, markette sıraya giriyor, kendi alış-verişini kendi yapıyor, 70 Euroluk ceketini üç sene giyiyor, aile yakınlarına asla devlet ihalesi vermiyor.

Müslüman ülke liderlerinin ne yaptığını da sizler daha iyi biliyorsunuz. Merkel gibi liderler inşallah Müslüman ülkelere de nasip olsun diyeceğim ama diyemiyorum. Yüce Allah Müslüman seçmenlerin de kalbini biliyor, Almanya seçmenlerinin de... Her millet layık olduğu kişiler tarafından yönetilir...

Resim

Re: Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ara 16, 2020 20:16
gönderen Gönül Pınar Atacı
Çok derin anlamlı HARİKA bir karikatür ve MÜKEMMEL bir karşılaştırmalı tesbit. Kalbine ve kalemine sağlık sevgili İlteriş.

Kedi uzanamadığı ciğere pis der, Müslümanlar da "Haçlı zihniyeti" yaftası ile kendilerini aklıyorlar.

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ara 16, 2020 21:33
gönderen İlteriş Kağan
Kedi uzanamadığı ciğere pis der, Müslümanlar da "Haçlı zihniyeti" yaftası ile kendilerini aklıyorlar.
Gezegenimizde evrensel değerlerin, hukuk, demokrasi, ahlak, insan haklarının zirvesini Batı medeniyeti temsil ediyor. 16. yy.da Batılı milletler Hristiyanlığı eleştiri süzgecinden geçirerek etki sahasını sınırladılar. Ancak bundan sonradır ki bilim ve teknolojide hızla ilerlediler, sanayi devrimi ile de İslam dünyasına ezici bir üstünlük sağladılar.

Batı bu devrimleri yaparken İstanbul'a çöreklenmiş Arap uleması da fen bilimlerini medrese avlusundan dışarı atıyordu. Balkan Savaşları başladığında Arap alimlerinin oluşturduğu gelenek ile İstanbul'daki Medrese hocaları "Sivrisineğin abdest suyuna teması halinde o abdestin geçerli olup olmadığını" tartışıyorlardı.

Müslüman ülkelerde özeleştiri geleneği hiçbir zaman olmadı. O yüzden her başarısızlık dini bir kılıfla örtüldü, Batı'nın bilim ve teknoloji üstünlüğü de "Hristiyan Batı, Haçlı zihniyeti" nitelemeleri ile karalandı. AB tartışmalarında bile iki de bir "Biz Müslümanız, onlar Hristiyan, onlar Haçlı" gerekçelerine sığınıyoruz. Hiç kimse "Evrensel bilime, ahlaka, hukuka, insan haklarına katkımız nedir?" diye kendine sormuyor.

Çağımızda Müslümanlık ile yobazlık neredeyse eş anlamlı hale gelmiştir; bunun sorumlusu da Müslümanlardır.
"Çinliler bizi işgal ederken, camide Allah'ın adını 33'lük mü yoksa 99'luk tespihle mi çekelim diye tartışıyorduk."
İsa Yusuf Alptekin

Re: Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletiGönderilme zamanı: Pzr Oca 03, 2021 22:36
gönderen İlteriş Kağan
EĞİTİM-ÖĞRETİM NE KADAR ÖNEMLİDİR?
İnsanlarınızı iyi eğitemezseniz (ve öğretemezseniz)
Yapamaz, üretemezsiniz.
Her şeyi -mış gibi yapar hiç bir şeyde gelişme ve ilerleme kaydedemezsiniz.
Sanki dünya film sahnesi siz de yaşamı taklid eden oyuncular gibisinizdir.
Yapamayınca yapabilen toplumlara hayran olursunuz.
Kendinize ve toplumunuza güveniniz kalmaz güveniniz olmaz.
Boş boş konuşur, kendinizi kandırmak için övünür, aslında ot gibi yaşarsınız.
Toplum olarak bir özelliğiniz kalmaz,
Başkalarına kul olursunuz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk ulusunun aleyhine sonuçlar verecektir.

Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 15, 2021 21:26
gönderen İlteriş Kağan
Tedavi edilmesi gereken bir hastalık olan cehalet; utanılacak bir durum olmaktan çıkarsa, cahil kendini değiştirmek zorunda kalmaz. Bu, bir toplum için en büyük tehlikelerden biridir.

Bilimsel ve kültürel geriliği, cehaleti göklere çıkaran, sanatın içine tüküren ülkeler tehlikeli sulara kürek çekerler.
“Ben bu ülkede cahil ve okumamış, kesimin ferasetine güveniyorum, ülkeyi ayakta tutacak olan cahil halktır, profesörden başlayarak en tehlikeli olanlar üniversite mensuplarıdır, en güvenilir olanlar ilkokul bile okumamış tahsilsizlerdir, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor.” diyen bir Prof. cahilliği kutsayan, cahillikten geçinen bir cehalet istismarcısıdır.. "Biz Müslümanız, icat yapamayız, ara eleman olabiliriz ancak" diyen eski bir bakan da,”Yolsuzluk yapana hırsız diyen İFTİRA atmış olur” diyen sözde şanlı bir ilahiyat profu H. Karaman’da, “Çalıyor ama çalışıyor” diyen lümpen takımı da öyledir. Ne acı değil mi?

Bir ülkede ya da toplumda gücü ele geçiren cehaletin haddini bilmez, şımarık bir hale gelmesi, saldırganlaşması toplumlar için büyük bir tehlikedir! Sonuçta bu cahil kafa, mağduriyet edebiyatı da yaparak kendinden üstün her şeye saldırır; hak hukuk tanımaz. Az sayıdaki entelektüel-aydınlar da tırsar geri çekilir, toplumda geri gidiş hızla ivme kazanır.

“İyi ki de okumamışım” diyen ve okumamış olmakla, diploma sahibi olmamakla övünen ve şimdilerde muktedirlerce el üstünde tutulan Cübbeli Ahmet de aslında cehaletiyle piyasadadır. Oysa Kur’aın ilk emri “OKU” demez mi? İşte cehalet böyle bir şey. Bu muhterem, cehaletinin cesur küstahlığı ile cehennemde yakmayan kefen, her türlü beladan koruyan okunmuş terlikler, her derde deva muskalar satıp entelektüellere de demediğini bırakmamaktadır. Ne acıdır ki bu güne kadar kalkınmışlığın ve hayatın olmazsa olmazı olan FEN bilimlerini dışlamayan, kabul eden bir tarikata da liderine de rastlayamadık.

Onlar batılın, karanlıkların, hurafelerin odağı durumundalar. İslâm’ın ışığından, aklın düşüncesinden çok uzaktalar. D. Erasmus der ki "Işık ver, karanlık kendiliğinden dağılır". Aslında bizim aklı başında, "aklınızı kullanın, aklını kullanmayanların başına pislik yağar" Kur’an emrine uyan birçok değerli, aydın İlahiyatçılarımız da bunu bağıra bağıra söylüyor. Ne yazık ki ayaktakımı, ayak takımını: Lümpen, lümpeni dinliyor ve onaylıyor.

Topluma ışığı verecek olanlar entelektüelleridir. Entelektüellerin sayısı her toplumda çok düşüktür. Yarım aydın lümpenliği ise toplumu karanlık koridorlara sokar. Lümpen -yarım aydınlar entelektüellere, "halktan koptular" suçlamasıyla saldırır. Onları takip eden lümpenler, lümpen küstahlığıyla saldırıya geçer. Bu da olağanüstü bir şeydir. Toplumu kalkındırma, iyi ve dürüst yönetme yeteneği olan, az sayıda insan; bir anda hedef haline getirilir.

Entelektüellerle akıl ve ilim tartışması yapamayan yarım aydınlar; cehaleti çok sevmişlerdir. Zira onlar, düşünmeden uygulayan, sorgulamadan biat eden geniş kitleleri hep kullanışlı yaratıklar olarak görmüşlerdir. Bir başka açmaz siyasiler de seçim meydanlarında cehaleti kutsamayı halka inme olarak görürler. Din ve siyasetin bir arada cahilce kullanılması ise cehaletin pirim yapmasına neden olur.

Bu güne kadar yakarışla, mesela bir tıbbi cihaz icat edilememiştir. Suyu da dua değil fen bulur. Modern tıppa ve tıp ilmine hakaret edercesine her hastalığa bir dua yazıp lümpenleri-ayaktakımlarını kandıranlar, hasta olduklarında hemen modern tıpbın kollarına kendilerini neden atarlar ki?

Oysa azıcık düşünseler: modern tıpta kullanılan her nesneyi icat edenler de aslında akl ve bilim kanunlarını kullanarak başarılı olmuşlardır. Dünya hayatı dünyevi bilimler dışlanarak planlanırsa "Batı bizi geri bırakıyor, Yahudi oyunudur" sızlanmaları hiç bitmez.

Bertrand Russel, "Niteliksiz insanlar, durumlarının farkında olmazlar ve özeleştiri nedir bilmezler. Kendilerini ve niteliklerini abartma eğilimi gösterirler. Nitelikli insanların değerini anlamaktan acizdirler. Niteliksiz insanlar, kendilerinden öylesine emindirler ki, ikna edilemezler. Günümüzde dünyadaki temel sorun, cahillerin kendilerinden son derece emin, akıllıların ise şüphe içinde olmalarıdır” der.

Özetle cehaletle ilgili şu sonuca varılmıştır:
- "Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır. Cahillerin, başkalarının kabiliyetlerini anlayabilme yetenekleri yoktur; Örneğin, bir kişinin üç-beş dil bilmesini, üniversite diploması olmasını, hatta profesör olmasını kötü bir şeymiş gibi gösterme eğiliminde olurlar, çevrelerindekileri de buna inandırmaya çalışırlar."

Bizim çok ama çok “Cahilin cesareti cehaletindendir” diye bir güzel sözümüz vardır. Asla ve asla cehalet kutsanmamalı, itibar edilmemeli aksine ötelenmelidir. Halka inmek değil halkı yukarı almaktır aslolan

Gerçek kul hakkı yemenin her türlü şekli müslümanlarda ...

İletiGönderilme zamanı: Pzr Oca 09, 2022 0:40
gönderen İlteriş Kağan
Almanya'da bir müslüman Türk vatandaş, çalıştığı iş yerinden çıkarılır.
Üstelik tazminatını da alamaz.
Mağdur olan vatandaş, bir çıkar yol ararken, bu ani gelişmenin şokunu da henüz atlatamamıştır.
Gel zaman git zaman, vatandaş bir kilisenin önünden geçerken aklına bir şey gelir.
Kiliseye girip papazla dertlesecektir,
'Kendi memleketimde olsa hocaya giderdim herhalde' der kendi kendine...
Neyse, papazın yanına varıp yaşadıklarını anlatır.
Papaz cok etkilenir anlatılanlardan, adeta dehşete kapılmıştır, duyduklarına inanamaz.
Vatandaşa yardım etmek ister ve bir kağıda birkaç kelime karalayıp, kağıdı bir zarfa koyar ve kapatır .
"Al" der vatandaşa, "Bunu götür ve patronuna ver".
Ne olup bittiğini anlamayan vatandaş, çaresiz ve biraz da umutsuzca papazın dediğini yapar.
Varır elindeki zarfla patronuna.
Patronu notun papazdan geldigini görür ve ivedilikle okur.
Çok şaşkındır, yüz ifadesi değişir, çok rahatsız olmuştur okuduklarından. Derhal talimat verir, vatandaşa işi iade edilecektir.
Vatandaş terfi ettirilir ve maaşına da zam yapılır. Vatandaş, neler döndüğünü anlayamaz. İşine geri döner.
Bir gün papazın yanına gider ve ona yardımından ötürü teşekkür eder.
Ancak birşeyi çok merak etmektedir, papazın, işe dönmesini sağlayan, kağıda yazdıklarını.
Bunu sorar ve papazdan şu cevabı alır: Kâğıtta ne mi yazıyordu?
"Ne zaman Müslüman oldun da kul hakkı yiyorsun?"

PARTİ FETİŞİZMİ ve İSLAM ÜLKELERİ

İletiGönderilme zamanı: Sal Oca 25, 2022 12:23
gönderen İlteriş Kağan
İnsanın farklı bir organına örneğin bir kadın ayağına; farklı bir nesneye örneğin ince bir kadın çorabına kutsal anlamlar yükleyip tapınmasına “fetişizm” diyoruz.

Psikologlar fetişizmin bir sapıklık olduğunu rahatça söylerler ama parti tabelasına, flamasına, genel başkanına tapınma söz konusu olduğunda nedense sesleri çıkmaz.

Avrupa'da parti fetişizmi yoktur. Seçimler bu yüzden kavgasız, gürültüsüz, heyecansız geçer. İnsanlar daha çok mesleki kariyer peşindedir.

Türkiye’de, İran’da, Arap Yarımadasında hatta tüm İslam dünyasında mesleki kariyer yarışı yoktur. Çünkü devlet makamlarında kariyerin, liyakatin, bilgi donanımının önemi yoktur. Kadın ayağına veya çorabına tapınır gibi lidere bağlanmak her kapıyı açan maymuncuktur.

Mesleki kariyeri, liyakati bırakın; mesleği bile olmayan lümpenler "teşkilatcı" kimliği ile aydınlara, liyakatli kadrolara hükmederler. Bu lümpenlerin hatta birçok vekilin, dekanın, rektörün yakalarından parti rozetini çekip alın geriye bir şey kalmaz.

İşte o yüzden İslam ülkeleri Hristiyan dünyasından gelecek Korona aşısını bekler, işte o yüzden Müslümanlar Hristiyan ülkelerine iltica edebilmek için sınır kapılarında göz yaşartıcı gaz yerler veya lastik botlara binip Akdeniz’in sularında boğulurlar.

Alper Aksoy

Re: Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 15, 2022 14:08
gönderen İlteriş Kağan
KARAMOLLAOĞLU'NA GÖRE İSLAM ÜLKELERİ

68-78-88 Kuşağını İslamcı yazarlar "Batı medeniyeti ÇÖKÜYOR, İslam medeniyeti yükseliyor" yalanı ile yetiştirdiler. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Saadet Partisinin takdir ettiğim Bilge Lideri Temel Karamollaoğlu çuvalı delen mızrakları tek tek sıraladı:
Resim
“Kendi halimize baktığımızda görüyoruz ki bunca zenginliğe rağmen dünyanın en geri kalmış ülkeleri de maalesef yine İslam coğrafyasındadır.
Gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkeler İslam ülkeleridir.
En yoğun çatışmaların olduğu bölgeler İslam bölgeleridir.
Genç işsizliği en yüksek olduğu ülkeler, İslam ülkeleridir.
En fazla mülteci göçünün olduğu ülkeler, İslam ülkeleridir.
Maalesef ve üzülerek söylemek mecburiyetindeyiz ki; adalet sisteminin en sıkıntılı olduğu ülkeler de İslam ülkeleridir.
Eğitim ve teknoloji yatırımlarının en düşük olduğu ülkeler, yine İslam ülkeleridir.
Ne yazık ki, İslam coğrafyasında bugün her üç kişiden biri okuma yazma bilmemektedir.
Dünyadaki ilk 100 üniversitenin içine, ilk 500 üniversitenin içinde İslam ülkelerine ait tek bir üniversite yoktur”

Değişen pek bir şeyin olmadığı görülmekte...

İletiGönderilme zamanı: Sal Eki 18, 2022 10:59
gönderen İlteriş Kağan
-1600’lü yıllarda Osmanlıda Hızır peygamberin sağ olup olmadığı tartışılıyordu
* Avrupa’da Gueriche ilk jeneratörü;
* Thomas Savery de ilk buharlı makineyi yaptı
-1600’lü yıllarda Osmanlıda Hazreti peygambere saygı olsun diye “Sallallahu aleyhi vesellem”
demenin gerekip gerekmediği tartışılıyordu...
* Avrupa’da Pascal, ilk hesap makinesini;
* Newton, yerçekimi yasasını buldu...
-1700’lü yıllarda Osmanlıda Hz. peygamberin anne ve babasının mümin kabul edilip edilmeyeceği tartışılıyordu..
* Avrupa’da Newton, ”Optik” adlı kitabını
yayımladı.
* Volta, ilk elektrik bataryasını yaptı...
- 1700’lü yıllarda Osmanlıda firavunun imanla ölüp ölmediği tartışılıyordu...
* Avrupa’da J.Watt, uzun süreli çalışan buharlı makineyi yaptı;
* Montgolfier kardeşler ilk uçan balon yolculuğunu gerçekleştirdiler.
- Osmanlı bu yüzyıllarda Muhyiddin Arabî’nin Şeyh-i Ekber (Büyük Şeyh) kabul edilip edilmeyeceğini tartışırken;
* Avrupa’da Trevithick, ray üzerinde giden ilk treni (1804) yaptı...
-Bu yüzyıllarda Osmanlı kahve ve tütünün haram olup olmadığını tartışırken;
* Avrupalı stetoskobu ( Kalp ve akciğer dinleme cihazı,1816) bulmuş;
* Ampère, elektrik akımını ölçen ampermetreyi yapmış,
* Faraday, elektromanyetik kuramları geliştirmişti...
-Bu yüzyıllarda Osmanlı ezanı güzel sesle okumanın gerekli olup olmadığını tartışırken;
*Avrupalı Londra’da ilk yer altı trenini
(metro) (1863) yapmış,
*Plante, kurşunlu akümülatörü(1859),
*Graves Otis ise asansörü bulmuştu...
- Bu yüzyıllarda Osmanlı medresesi Yezit’e lanet etmenin gerekip gerekmediğini tartışırken;
* Batı’da Cooke ve Wheatstone ilk elektrikli telgrafı buldu...
- Kanuni’den sonra
yozlaşmaya başlayan Osmanlı medresesi türbelerin ziyaret edilip edilmeyeceğini tartışırken;
* Batı’da Lavoisier (1781) kimyaya nicel yöntemleri yerleştiriyor, kütlenin korunumu yasasını buluyordu.
- Bu tarihlerde Osmanlı medresesi, kandillerde toplu olarak namaz kılınıp kılına-
mayacağını tartışırken;
* Batı’da Avogadro Birleşen Hacim Oranları Yasası’nı buluyor (1811) ve kimyada yeni bir çığır açıyordu..
- Yozlaşan ve gittikçe geriye giden medrese “Selamlaşırken eğilmeli mi?” gibi (!) çok önemli bir soruya yanıt ararken;
* Batı’da J.J. Thomson atomun
yapısındaki elektronları keşfediyordu...
Günümüze gelince:
- Batı 25 Aralık 2021 tarihinde James Webb Uzay Teleskobunu uzaya gönderdi. Bu teleskopla 13,5 milyar ışık yılı uzağı, yani evrenin ilk yıldızlarının oluştuğu zamanı görmeyi olanaklı kılacak.
* Türkiye Cumhuriyeti, şarkı sözünde Hz.Adem'e hakaret edildi mi? polemiği içerisinde...
Değişen pek bir şeyin olmadığı görülmekte...

Re: Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 26, 2022 20:47
gönderen İlteriş Kağan
- Mısır'da, 1981-2011 yılları arasında 30 yıl cumhurbaşkanlığı yapan Hüsnü Mübarek tutuklandığında, iki oğlunun İsviçre bankalarında 70 milyar doları olduğu anlaşıldı.
- Arap Baharı ile devrilen Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali ve ailesi, 23 yıl boyunca Tunus'u demir yumrukla idare etmiştir. Devrildikten sonra 15 milyar dolar serveti vardı.
- Libya'da Kaddafi'nin Kanada'da 2.4 milyar doları, Avusturya'da 1.7 milyar doları, İngiltere'de 1 milyar doları ortaya çıktı.
- Yemen'i 30 yıl boyunca yöneten Saleh'in, 32 milyar doları İsviçre bankalarındadır.

Say say bitmez... Ve hepsi de İslam ülkeleri... Gelişmiş Batı demokrasilerinde böyle bir şey yok. Neden acaba?

Re: Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 27, 2022 6:41
gönderen MİLLİ KURT ATILIMI !
İslam anlayışında reform gerekiyor. Bunu da sadece Kuran anlayışı ile başarmak mümkün. Caner Taslaman ve Mustafa İslamoğlu gibi düşünürler doğru yolda. Kuran da yanlış anlaşılabiliyor. Bunun için Kuran Felsefesi yapılması ve Allah'ın doğru anlaşılması gerekiyor. Aslında mesaj çok basit. Mükemmel bir adalet var, Allah var, iyiler cennete kötüler cehenneme gidecek, haberin olsun, ayağını denk al, ona göre davran. Gerisi çoğunlukla hurafe. Allah'ın defalarca tekrar ettiği en basit şeyler bile anlaşılmıyor, ve yalanlar üstüne sahte din inşa ediliyor. Mesela Allah bizden kölelerimiz ile eşit paylaşmamızı istiyor herşeyi. Yani Allah bizden komünizm gibisinden gibisinden şeyler yapmamızı isterdi. Var mı cesareti olan?

Say say bitmez... Ve hepsi de İslam ülkeleri... Gelişmiş Batı demokrasilerinde böyle bir şey yok. Neden acaba?

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 03, 2022 0:14
gönderen İlteriş Kağan
● İran sokaklarda başörtüleri yaklılıyor, Mollalar sokağa çıkamıyor.
● Suudi kadınlar Cidde'de Cadılar Bayramı kutluyor.
● Afganistan'da şiir yazan kadınlar öldürülüyor.
● Irak'ta Şiiler ve Sünniler birbirlerinin camilerini kundaklıyor.
● Tunus, Fas, Cezayirli kaçak göçmenler Akdeniz'de boğuluyor.
● Batı kapılarını açsa İslam ülkelerinde Müslüman kalmayacak.

"oku".
Okuyan insan düşünür, düşünen insan sorgular, sorgulayan insanlar kendini geliştirir, ülkesini kalkındırır, devletini güçlendirir.
Türkiye'nin de içinde bulunduğu Müslüman ülke insanları ne okur, ne düşünce zincirleri kurar, ne de sorgular.
Halkını soyup ülkesinin milli servetini Batı ülkelerinin bankasına yatıran Müslüman ülkelerin alnı secdeli diktatörlerini gündeme alıyorum siyasal İslamcı
İslam ülkelerinin geri kalmışlığının, diktatörler tarafından soyulmasının baş nedeni işte bu okumayan, düşünce zincirleri kuramayan, sorgulamayan kırık plaklardır.

Mısır'da, 1981-2011 yılları arasında 30 yıl cumhurbaşkanlığı yapan Hüsnü Mübarek tutuklandığında, iki oğlunun İsviçre bankalarında 70 milyar doları olduğu anlaşıldı.
Arap Baharı ile devrilen Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali ve ailesi, 23 yıl boyunca Tunus'u demir yumrukla idare etmiştir. Devrildikten sonra 15 milyar dolar serveti vardı.
Libya'da Kaddafi'nin Kanada'da 2.4 milyar doları, Avusturya'da 1.7 milyar doları, İngiltere'de 1 milyar doları ortaya çıktı.
Yemen'i 30 yıl boyunca yöneten Saleh'in, 32 milyar doları İsviçre bankalarındadır. - Say say bitmez... Ve hepsi de İslam ülkeleri... Gelişmiş Batı demokrasilerinde böyle bir şey yok. Neden acaba?