1. yüz (Toplam 1 yüz)

Yerli ve Milli Yazılım Safsatası - 2018

İletiGönderilme zamanı: Sal Ara 08, 2020 17:01
gönderen İlteriş Kağan
Aklınıza değil de hislerinize hitap eden ifadeler ile size bir şeyler satılmaya çalışılıyorsa, büyük bir ihtimal kandırılıyorsunuz demektir.
Resim

Dış ve iç politikada yapılan ölümcül hatalar yerli ve milli lafları ile örtülmeye çalışılırken, bu saçmalıklar furyasına yazılım mühendislerinin de inanmış olması olayın vehametini gösteriyor. Dış politikada yapılan her ciddi hatada efsunladıkları insanların gözleri açılmasın diye bu boykot çağrıları aslında. Bunun temelindeki sorunları göremeyenlerin ise, sosyal medya hesaplarında anında canlanıveriyor hangi ürünlerin alınmaması gerektiği. Bazen daha zeki olanlar portakal bıçaklıyor veya elçilikleri felan kurşunluyorlar. Bu saçmalıklar çılgınlığına mesleğinin doğası gereği hiç bir yazılım mühendisinin ne aklen ne de kalben kanmış olmasına inanmak istemiyorum. Ama maalesef gerçekler bunu söylemiyor. Herkes bu saçmalıktan nasibini alıyor. Sonra da yerli ve milli arama motoru, yerli işletim sistemi, milli mesajlaşma yazılımları vs. gibi tamamen hislere hitap ederek milleti kandırma amacı olan iddialar ile sunulan yazılımların var olduğuna inanmaya başlıyor millet.

Bu zihniyetten çok etkilenmiş olacaklar ki, Konyada yerli ve milli robotlar yaptığına inanan şirketler bile var. Bu arkadaşların emeklerini alkışlıyorum ama bunu pazarlarken yerli ve milli ifadeleri ile pazarlamaları ürünlerindeki hangi ayıpları örtmeye çalışıyorlar acaba sorusunu aklıma getiriyor. Adamların ürünleri de gördüm. Robottan başka herşeye benziyor, ama yine de devam etsinler. Artık yerli ve milli ifadelerini ne zaman pazarlama stratejilerinden çıkarırlar bilmiyorum. Görülen o ki bu inek daha çok sağılacak. Bana bir ürün satacaksan, bırak bu boş lafları. Ürünün kalitesinden ve özelliklerinden bahset. Yerli ve milli diye pazarladığının ürünün parçasından üretimi için kullanılan araçlarına kadar çoğu kısmı dışarıdan geliyor. Orada yerli ve milli olan sadece siz varsınız.

Yine yerli ve milli çılgınlığının delicesine kutlandığı bir zamandan geçiyoruz. Arada bir gözüme Pardus’un yerli ve milli oluşundan bahseden haberler çarpıyor. En son gördüğümde bir belediye yukarıdan gelen bir tavsiyeyi emir gördüğünden dolayı Pardus’a geçiyoruz diye Windows işletim sistemine Pardus duvar kağıdı çakmak suretiyle yerli ve milli insanları kandırmaya devam etme kararı almıştı. Hangisi daha vahim: Bu kadar yalaka olmak mı yoksa milleti kandırmak için Windows’u Pardus diye pazarlamak mı? Hadi bunların kafası yok ama Pardus için yerli ve milli işletim sistemi diye sosyal medyada paylaşımlar yapan yazılım mühendislerini görünce, bu insanlar cidden mesleklerini bilmiyorlar diye düşünmeden edemiyorum. Hatta şirketlerine yazılım mühendisi alacaklar, mülakatlarında ilk olarak bu soruyu sorsunlar: Pardus yerli ve milli bir işletim sistemi midir, neden? Evet deyip açıklama yapmaya çalışanlar büyük bir ihtimal aradığınız yetenekler değiller.

Pardus’un meydana gelmesi için hemen hemen herşey neredeyse yüzyıldır yurtdışında geliştiriliyor ve ülke olarak buna bir gram katkımız olmadı. Bakalım bu yerli ve milli işletim sistemimiz olan Pardus’un neleri yurtdışından geliyor:

Linux Kernel.
C++ ve C programlama dilleri. Eğer kullanıyorsa diğer tüm programlama dilleri, mesela Java, Go, Python…
Geliştirme için kullanılan IDE programlar.
Pardusu geliştirmek için kullanılan işletim sisteminin kendisi.
Pardusta ki resimleri tasarlamak için kullanılan resim editör uygulamaları.
Pardusun geliştirilmesi için kullanılan bilgisayarın kendisi.
Kaynak kodların saklanması için kullanılan source code versioning aracı.
İnternete bağlanabilmek için gerekli router…

Devamını siz ekleyin listeye. Peki geriye ne kaldı arkadaş…? Burada yerli ve milli olan tek adam akıllı şey bunları kullanan mühendisler. Ama kandırılmak için o kadar heyecanlıyız ki yerli işletim sistemi safsatasına inanmak için can atıyor ve dolayısıyla ne kadar başarılı ve güçlü bir toplum olduğumuzu görebilmek istiyoruz. Eğer kendimize yeteri kadar inanırsak herşey kendiliğinden meydana gelecektir. İnanmak yetiyor. Çalışmak zorunda değiliz. Yoksa insanların kendi seçtikleri siyasiler tarafından önlerine konan engellerin bu geri kalmışlıkla bir alakası yok. Kendimizi devamlı dev aynasında görmekten eksiklerimizi göremez ve kendimizi geliştiremez olduk. Yazılım mühendisleri olarak, bırakın yazılımların kendisini, böyle bir mesleğimizin varlığının bile dışarıdan gelen tüm bu yazılımlar ve bilgi sayesinde olduğu göremiyorsak ve hala yerli ve milli saçmalığına inanmak istiyorsak, o zaman inanın gitsin. Siz inanmaya devam ede durun, dünya da hızla değişmeye. Ama durumun farkında olmak isteyen varsa, buyrun biz yazımıza devam edelim.

Eğer bir değişim yaşamak istiyorsak bunu dünya ile entegre olarak yapmak zorundayız. Gelişmiş ülkeler arasında ki bilgi alışverişi ve rekabet birbirlerini geliştirmekle sonuçlanıyor. BMW son model bir araba yaparken, içine Apple tarafından üretilmiş yazılımlar koyuyor ve ortaya gayet kaliteli bir ürün çıkıyor. Bugün yerli ve milli diye milleti kandıranların çoğunun bindiği arabalar işte bu ortaklaşa çalışmanın sonuçlarından meydana geliyor. Benzer şekilde yazılım mühendislerinin dışarıya açılmaları, İngilizce öğrenmeleri, yurtdışındaki yazılımcılar ile birşeyler yapmaya çalışmaları, ve bu şekilde oluşturdukları ağlarda yeni şeyler geliştirmeleri gibi adımları atmaları çözümün bir parçası. Bugün milyonlarca yerli ve milli mühendisin para kazanmasına ve ailelerini geçindirmeye yarayan kodlar bu düşünce ile geliştirilmiş açık kaynak kodlu kütüphaneler, uygulamalar, websiteleri, framework’ler değil mi? Açık kaynak kodlu projelere dünyanın her yerinden insanlar katkı sağlamıyor mu? O zaman nedir bu yerli milli Kuzey Kore anlayışı? Portakal mı yetiştiriyoruz burada?

Sorunu biraz daha inceleyelim. Yerli milli güvenli diyorsun, kullandığın encryption algoritmalarının hepsi yurtdışından geliyor. Yerli milli ve hızlı diyorsun, kullandığın tüm profiling araçları yurtdışından geliyor. Yerli milli güzel gözüküyor diyorsun, kullandığın tüm kameralar, resim editleme araçları yurtdışından geliyor.

Son olarak nedir bu düşmanlık? Nedir bu hatayı hep dışarıda aramak? Nereden geliyor bu kin ve nefret? Globalleşen bir dünyada bu köyleşmek kafası da nedir? Kendi içimize kapanmanın bir toplumun cinayeti olacağını neden göremiyoruz hala? Kuzey Kore bu kadar gözlerimizin önündeyken, tarih bu toplumların başlarına neler geldiğini tekrar tekrar anlatırken, biz bize yeteriz sarhoşluğu ile yolda yürürken yerine konulmamış bir logar kapağından dolayı kanalizasyona düşeceğimizi neden hala göremiyoruz? Cevap belli aslında. Bu toplum okumayı ve öğrenmeyi unuttu. Tarih anlatmasını bilmeyen ezberci öğretmenlerin ağzında manasını ve değerini kaybetti. Kitaplar evlerin misafirlik süsü oldu. Hayırlı olsun, iyi bir insandı rahmetli…

Tarik Guney