1. yüz (Toplam 1 yüz)

NASIL BİR TOPLUM OLDUNUZ FARKINDA MISINIZ?

İletiGönderilme zamanı: Pzr Ağu 08, 2021 14:23
gönderen İlteriş Kağan
Hani, bir ara bir "SES KAYDI FURYASI" sırasında bu CENGİZ İnşaat'ın sahibi birisi ile telefonda konuşurken " Dur sen, daha bu ülkenin A....S..ceğiz. demişti.
Kurbağa deneyini bilen bilir, bilmeyenler için bir kez anlatayım. Şayet kurbağayı kaynar bir suyun içine atarsanız, can havli ile sıçrayıp sudan kaçar. Ama, kurbağayı soğuk bir su içinde yavaş yavaş kaynatırsanız, o kurbağa haşlanıp ölünceye kadar suyun içinde olduğunu anlamaz.

İşte bizim durumumuz da bu!.. Biz, daha geldikleri ilk gün, ilk saatlerinden beri AKP için "Bu ülkenin Anasını S.kcek adamlar geldi. Allah sonumuzu hayra çıkartsın" diye bas bas bağırdık. Ama bizim kafasız milletimiz her zaman olduğu gibi , kurbağanın yavaş yavaş haşlandığı gibi suyun kaynayıp kendisini haşladığını fark ettiği ana kadar gerçekleri inkar etmiş, yada kafasını kuma gömüp ses çıkartmamışlardır. Bu, benim Türk halkımın klasik tutumudur yumurta kapıya gelene kadar ses çıkartmaz , yumurta çıkmaya başladığında "CANIM YANDI!!" diye feryat figan eder.

Yoldan geçen birini çevirip "Ananı S.k..m" desem adam beni katleder. Ama başındaki , oy ile getirdiği adamlar ve/veya adamları, "BİZ BU ÜLKENİN ANASINI S.KECEĞİZ. " der, o adama G.tünü domalır gel s.k der, adama sesini çıkartmaz.

Ben böyle bir topluma ne diyeyim ? Bir Aziz Nesin zamanında çıkıp demişti ki "Türk Toplumunun %60 Aptal" dedi diye linç ediliyordu. Bende " Aziz Nesin insaflı söylemiş bana göre %80'ni APTAL" demiştim , ki bugün baktığımızda Aziz Nesinde bende haklı çıkmış durumdayız. Anasına küfredilmesine tahammül gösteremeyen bir toplum, başındakilerinin kendisini S.KECEĞİNİ söylediğinde sesi çıkmıyor. Yani gene dönüp dolaşıp KURBAĞA DENEYİNE dayanıyoruz.

"Aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyen toplum , bugün Ormanları , evleri, hayvanları vs. yanıyor diye bas bas bağırıyor. İnim inim inliyor, isyan ediyor. Be adam ne diye yumurta kapıya geldi diye bağırıyorsun? Niye bağırıyorsun ki? Kendini , kendin DÜZDÜRDÜN, şimdi yumurtlayacaksan bu senin sorunun. "Canım yandı" diye feryat figan edemezsin!!...

Allah (c.c) Kuran-ı Kerimde (benim tabirim ile ÖKÜZ milletin" başına kimleri getireceğini açıklamış ... Okumadınız mı? yazık, okumuş olsaydınız ora
da yazıyordu zaten.

- İsrâ Suresi - 16 : " Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde oranın şımarmış yöneticilerine (iyiye yönlendirici) emirler veririz; onlar ise orada günah işlemeye devam ederler, sonuçta o ülke helâke müstahak olur, biz de oranın altını üstüne getiririz."

Şimdi başımıza gelenler mi suçlu? Getirenler mi? Allah (c.c) açık açık söylüyor bunu size. Neyse, bu da bugün sizlere kapak olun diye açıkladım asıl konumuza gelecek olursak. Bu AKP 'nin ettiklerini birde daha yakından görün, bakalım Kuran'dan ayeti neden koyduğu mu anlaya bilecek misiniz?

AKP resmen Küresel güçler dediğimiz ve başını çeken İSRAİL tarafından kurulduğu, AKP'nin Türkiye Cumhuriyeti'ni bitirmek , sonlandırmak için gönderildiğini kendi ağzı ile itiraf eden bir CUMHURBAŞKANIMIZ var değil mi? Ne demişti hatırlayalım.

"BİZ BOP'un EŞ BAŞKANIYIZ" ( Büyük Orta Doğu Projesi)
Büyük Orta Doğu Projesi kimin hayaliydi? İsrail'in değil mi? Peki bunu canlı yayında söyledikten sonra , tükürdüğünü yalayan kişi yine aynı kişi değil miydi? Pekii, bunca şeyi görüp ses çıkartmayanlar kimdi???... Valla ben değildim. Çünkü ilk günden beridir AKP'yi deşifre edip insanlara duyurmak için ( tabiri caiz ise) kıçımızı yırttık.

Eeee.. Eyyyyy Türk Milleti, artık son kapıya geldik. Bugünkü Orman yangınları da yiye hükümetin ve başımızdaki yöneticilerin suçu değil de benim suçum mu? senin , onun, diğerinin... Türk milletinin suçu mu? HAYIR!.. bizim değil başımızdaki kişilerin. Şayet Hukuk ile yönetiliyor olsaydık bugün tüm Savcılar harıl harıl çalışırdı. Doğru mu? demek ki Adaletin de Hukukun da bittiği bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülkeyi bugün yakanlar yeni gelen göçmenlerin geldiği döneme rastlaması sizce de normal mi? Bu giren kişiler içinde yer alan PKK'lı da dahil teröristlerin gelip bu ormanları yakmadığını düşünmek resmen cahillik , aptallıktır.

Türkiye Cumhuriyeti BOP'un ışığında temizlenmekte. Bunu görün artık.
Alın size belge. Nasıl Türkiye içi boşaltılıyor ve TÜRKİYE Araplaştırılıyor görün. Bu güne kadar neler satılmış bakın görün OKUYUN LÜTFEN ... ve idarak etmeye , bağlantı kurmaya zorlayın beyinlerinizi.

O günden bugüne ekonomiden siyasette, adaletten güvenliğe kadar birçok alanda büyük bir değişim yaşandı. AKP iktidarı, Türkiye'nin en büyük şirketlerini, fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekelerini ve arazilerini yerli ve yabancı özel şirketlere sattı.

268 KURULUŞTA KAMU PAYI SIFIRLANDI
2002 yılından bu yana 273 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış-devir işlemleri yapıldı. Bu kuruluşlardan 268'inde kamu payı kalmadı. 1986 yılından AKP'nin iktidara geldiği döneme kadar 8.2 milyar dolarlık özelleştirme yapılırken, 2002'den günümüze toplam 62 milyar dolarlık satış gerçekleştirildi.

ÖNCE ‘FABRİKA KURAN FABRİKALAR’ GİTTİ
AKP, iktidara gelir gelmez ilk önce ‘fabrika kuran fabrikaları’ elden çıkardı. 2003 yılında iki kamu şirketi, Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük tezgah üreticisi TAKSAN ile sanayi tesisi imalatı yapan GERKONSAN satıldı. Aynı yıl Türkiye Denizcilik İşletmeleri‘ne ait limanlar, SEKA'nın kağıt fabrikaları ve kamu arazileri de satılarak toplam 187 milyon dolar gelir elde edildi.

PARÇALAYA PARÇALAYA VERDİLER
Takvim yaprakları 2004 yılını gösterdiğinde özelleştirmelerde vites yükselten AKP iktidarı, 1 milyar 282 milyon dolarlık satış yaptı. 2003 yılında fabrika yapan fabrikaları elden çıkaran AKP iktidarı bu defa parçalaya parçalaya sanayi kuruluşlarını satmaya başladı.

TEKEL'in alkollü içecekler bölümü 292 milyon dolara satılırken, gübre üreten şirketler ve onların fabrikaları özelleştirildi. Eti Bakır 21.8 milyon, Eti Krom 58 milyon, Eti Gümüş 41.2 milyon ve Eti Elektrometalurji 15.3 milyon dolara satıldı.

Çayeli Bakır İşletmeleri 49.2 milyon dolara, Karadeniz Bakır işletmeleri Samsun İşletmesi 11.1 milyon BET Kütahya Şeker Fabrikası 23.8 milyon dolara, Amasya Şeker 1 milyon 250 bin dolara özelleştirildi.

THY’NİN YÜZDE 20’Sİ BORSADA SATILDI
Doğalgaz dağıtım şirketleri ESGAZ 43 milyon dolara, BURSAGAZ 120 milyon dolara satıldı. Sümer Holding bünyesinde yer alan fabrika arazileri de tek tek satıldı. 44 milyon dolara satılan Sümerbank Bakırköy İşletmesi‘ni ve 27 milyon dolara satılan TÜMOSAN izledi. Blok satıştan toplam 402 milyon dolar gelir elde edilirken, 2004 yılında 689 milyon dolar değerinde tesis, varlık ve arazi satışı gerçekleştirildi. Türk Hava Yolları'nın (THY) hisselerinin yüzde 20'si ise 177 milyon dolara borsada satıldı.

TÜRK TELEKOM LÜBNANLILARIN OLDU
2005 yılında AKP iktidarı toplam 8.2 milyar dolarlık özelleştirme yaparak rekor kırdı. Türkiye'nin en stratejik kurumlarından biri olan Türk Telekom'un yüzde 55'i 6 milyar 550 milyon dolar bedelle Lübnanlı Hariri Ailesi’ne satıldı. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'ne ait olan İstanbul Hilton Oteli binası ve arazisi 255 milyon dolara, Ataköy Otelcilik 62.7 milyon dolara, Ataköy Marina ve Yat İşletmeciliği 23.7 milyon dolara, Ataköy Turizm ise 33.5 milyon dolara satıldı.

ETİ ALÜMİNYUM 305 MİLYON DOLARA SATILDI
2005 yılının bir başka büyük özelleştirmesi ise 305 milyon dolara Eti Alüminyum'un satışı oldu. Kıbrıs Türk Havayolları 33 milyon dolara, Adapazarı Şeker Fabrikası 45.7 milyon dolara blok olarak satılan kuruluşlar oldu. AKP, 2005 yılında Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarından TÜPRAŞ ve PETKİM'in bir bölümünü borsada sattı. Bir gece yarısı TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sı İsrailli iş adamı Sami Ofer'e 453 milyon dolar bedelle devredilirken, PETKİM'in yüzde 35'i 273 milyon dolara halka arz edildi.

TÜPRAŞ VE ERDEMİR ELDEN ÇIKARILDI
2006 yılı özelleştirme çapı açısından 2005'i bir önceki yılı aratmadı. Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu olan TÜPRAŞ'ın özelleştirme ihalesi Eylül 2005'te yapıldı ve 4 milyar 140 milyon dolar teklif eden Koç Holding-Shell ortak girişimi ipi göğüsledi.

Birkaç gün sonra ise bir başka sanayi devi Erdemir, 2 milyar 770 milyon dolara OYAK Grubu'na satıldı. Başak Sigorta ve Başak Emeklilik‘e mayıs ayında blok olarak 268 milyon dolara özelleştirildi. THY'nin yüzde 25'i 207.8 milyon dolara borsada halka arz edilirken, TEKEL'in Ankara'daki genel müdürlük binası da 100 milyon dolara TOBB'a satıldı.

OTELLER PEŞ PEŞE GİTTİ
Emekli Sandığı'nın sahip olduğu oteller de bir bir özelleştirilirken, Büyük Ankara Oteli 36.3 milyon dolar, Büyük Efes Oteli 121.5 milyon dolar, Büyük Tarabya Oteli ise 145.3 milyon dolara satıldı. 2006 yılında toplam 8 milyar dolarlık özelleştirme yapılırken, taşınmaz ve tesis satışından toplam 710 milyon dolar gelir elde edildi.

ARAÇ MUAYENE İSTASYONLARINI VERDİLER
2007 yılında AKP, hiç kamu şirketi satmadı. Araç muayene istasyonlarını, taşınmazları ve borsada Halkbank hisselerinin bir kısmını elden çıkartarak toplam 4 milyar 258 milyon dolar gelir elde etti.

Bugün Zorlu Center'ın yükseldiği İstanbul Boğazı'na nazır Karayolları arazisi 800 milyon dolara, Mersin Limanı 755 milyon dolara, araç muayene istasyonları 613 milyon dolara, Halkbank'ın yüzde 25'i ise 1.8 milyar dolara satıldı.

YERLİ VE MİLLİ PETKİM AZERBAYCAN’IN OLDU
2008 yılında iki şirket blok olarak özelleştirildi. Birincisi tıpkı TÜPRAŞ ve Türk Telekom gibi Türkiye'nin en stratejik kurumlarından biri olan Petkim Petrokimya Holding'di. 30 Mayıs 2008 günü imzalanan sözleşmeyle Azerbaycan devlet şirketi Socar, Petkim'i 2 milyar 40 milyon dolara satın aldı.
TEKEL'in sigara bölümü ise 24 Haziran 2008'de 1 milyar 720 milyon dolara satıldı. Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş'nin (ADÜAŞ) sahip olduğu 9 santral ise 510 milyon dolara özelleştirildi.

ŞİRKETLER BİTİNCE TESİS VE VARLIKLARI SATTILAR
2009 yılında İSE 2 milyar 270 milyon dolar değerinde özelleştirme işlemi gerçekleştirildi. Yapılan satışlarda en büyük kalemi elektrik dağıtım şirketleri oluşturdu. Başkent Elektrik 1 milyar 225 milyon dolara, Sakarya Elektrik 600 milyon dolara, Meram Elektrik ise 440 milyon dolara satıldı.

Blok olarak satış yapacak kamu şirketi sayısı azalınca, ilerleyen yıllarda tesis ve varlık satışına ağırlık veren AKP hükümeti, kamu arazilerini, fabrikaları, enerji üretim santralleri ile dağıtım şebekelerini elden çıkardı. Devletin yapacağı yatırımları ise özel sektöre ihale eden AKP, seçtiği işbirliği yöntemiyle de ülkenin geleceğini sayıları iki elin parmaklarını geçmeyecek şirkete adeta ipotek ettirdi.

HAZİNE’DEN 100 MİLYAR DOLAR ÇIKABİLİR
Üçüncü Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, Avrasya Tüneli ve şehir hastaneleri başta olmak üzere yap-işlet-devret modelli projelerde işletici firmalarla yapılan sözleşmelerde günlük veya yıllık olmak üzere yolcu, araç ve hasta sayısı garantisi verildi.

‘TİCARİ SIR’ DEYİP HALKTAN GİZLİYORLAR
Eğer planlan sayıda kullanım olmazsa, kamu-özel işbirliği projelerinde devletin hazinesi 25 yıl boyunca firmalara toplam 100 milyar dolarlık ödeme yapabilir. Ülkenin geleceğini ipotek altına alan bu mega yatırımlar için verilen taahhütler ise “ticari sır” olarak halktan gizleniyor.

KAMU ÇALIŞANI SAYISI YÜZDE 100 ARTTI
AKP iktidara geldiğinde devleti küçültüp, harcamaları kısarak daha verimli bir yapı oluşturma iddiasına taşıyordu. Kamu şirketleri satılacak işçiler özel sektör tarafından istihdam edilecek, merkezde toplanan yetkiler yerele devredilerek kadrolu memur sayısı azalacaktı.

2003 yılında Türkiye'de kamuda çalışan kişi sayısı 2 milyon 187 bin 599'du. 2019 yılının ikinci yarısı itibariyle kamuda istihdam edilenlerin sayısı 4 milyon 569 bin 916'ya çıkmış durumda.

Ekonominin hız kesmeye başladığı yıllarda peş peşe gelen seçimler 2013 yılından bu yana kamuda çalışanlarının sayısı 2 milyon kişi artmasına neden oldu. 2002 yılında iktidar koltuğuna oturduğunda devleti küçültme iddiasını taşıyan AKP, aradan geçen 17 yılda kamuda çalışan sayısını yüzde 100'den fazla artırmış bulunuyor.

10 KİŞİDEN ÜÇÜ EKONOMİK SUÇTAN CEZAEVİNDE
2002 yılında Türkiye'de toplam 98 bin 955 kişi cezaevindeydi. Hırsızlık, zimmete para geçirme, rüşvet, irtikap, sahtecilik, para ve mal kaçakçılığından hapse girenlerin sayısı ise 13 bin 169'di.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun konuyla ilgili yakında dönemde yayınladığı son veri 2017'ye ait. Buna göre söz konusu tarihte Türkiye'de ceza infaz kurumuna 215 bin 761 kişi girdi.

Hırsızlık, zimmete para geçirme ve benzeri suçlardan hapse giren hükümlü sayısı ise 68 bin 528 oldu. 2002 yılında cezaevine giren her 10 kişiden biri ekonomik suçlardan dolayı hapse girerken 2017 yılında bu oran her 10 kişiden üçü bu nedenle ceza aldı.

CİNSEL SALDIRI HÜKÜMLÜSÜ SAYISI 14 KAT ARTTI
Uyuşturucu madde kullanma, satma veya satın alma suçunu işleyen 3 bin 450 kişi 2002 yılında cezaevine girdi. Takvim yaprakları 2017'i gösterdiğinde ise bu sayı 22 bin 490'a yükseldi. Cinsel suçtan dolayı 2002'de bin 858 kişi hüküm giyerken bu sayı 2017’de 26 bin 539 oldu. Cinsel saldırıdan cezaevine giren suçluların 14 kat, uyuşturucu hükümlülerinin ise 7 kat artığı görülüyor.

İCRA DOSYALARINDA PATLAMA
Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre; 2002 yılında 8 milyon 613 bin 759 adet icra dosyası bulunuyordu. Yıllar için icra dairelerindeki icra ve iflas dosyaları artarken bu sayı Kasım 2019 itibariyle 21 milyonu aşmış durumda.

İŞSİZ SAYISI
2002: 2 milyon 464 bin
2019: 4 milyon 596 bin (Temmuz)

İŞSİZLİK ORANI
2002: Yüzde 10.3
2019: Yüzde 13.9 (Temmuz)

TÜRKİYE’NİN BRÜT DIŞ BORÇ STOĞU
2002: 129.6 milyar dolar
2019: 446.8 milyar dolar (Ekim)

DIŞ BORCUN GSYH ORANI
2002: % 54.8
2019: % 61.9

MERKEZİ YÖNETİM TOPLAM BORÇ STOKU
2003: 283.2 milyar lira
2019: 1 trilyon 239 milyar lira (Ekim)

GSYH
2002: 231 milyar dolar
2019: 749 milyar dolar (Tahmini)

KİŞİ BAŞI GSYH
2002: 3 bin 492
2019: 9 bin 93 dolar (Tahmini)

BÜYÜME
2002: Yüzde 6.2
2019: Yüzde 0.5 (Tahmini)

ENFLASYON
2002: 2.8
2019: 9.26 (Eylül)

Not : Bu bilgiler 2019'dur o günden bu güne kadar neler satıldı siz biliyorsunuz artık.
"YOL YAPTIK , HASTANE YAPTIK" diye övünenlere ve bu salakça yaklaşımı Alkışlayan GERZEKLERE gelsin.

Yılmaz DURU