1. yüz (Toplam 1 yüz)

MİLLET EGEMENLİĞİN İLK BASAMAĞI: BÜTÇE HAKKI… Dr. Noyan UMRUK

İletiGönderilme zamanı: Pzt Ara 05, 2022 14:09
gönderen Noyan Umruk
MİLLET EGEMENLİĞİN İLK BASAMAĞI: BÜTÇE HAKKI… :ms:
Dr. Noyan UMRUK

Ve nihayet sarayda hazırlanan bütçe mecliste… İki haftalık bütçe maratonu Başbakan ya da Maliye Bakanı değil, bir yüksek düzeyli devlet memurunun sunuşu ile başladı TBMM’de…

Bütçe, devletin gelecek belirli bir dönem içindeki tüm gelir-giderlerini tahmin eden ve tüm kamu harcamalarının, bütçede belirtilen esaslar çerçevesinde yürütülüp, uygulanmasına ve denetimine izin veren temel yasa…

Tarihsel Gelişim

Tarihte bütçe hakkını monarşilere karşı resmen belirleyen ilk düzenleme "Magna Carta = Büyük Şart olmuş, Kral John yaşadığımız günlerden 800 yıl önce, 1215 yılında ülkede Magna Carta ile toprak sahibi soyluların rızası olmadıkça vergi alınamayacağını kabullenmiştir.

Osmanlı maliye tarihinde ise, II. Mahmut döneminde 1808 yılında Ayan, beyler ve devlet ileri gelenlerinin katılımıyla hazırlanan ve "Senedi İttifak" da Osmanlı’nın Magna Carta’sı olmuştur.

Bugünkü anlamıyla bütçe hakkını resmen ifade eden ilk anayasa ise 1876 Anayasası idi…

Demokrasinin tarihsel gelişim sürecinde, demokrasiyi ve sosyal adaleti özümsemiş hukuk devletlerinde, bütçe hakkı, milletin temsilcilerinden oluşan yasama organının millet adına, halk adına, kamu gelirlerini toplanmasına izin vererek, toplatıp yine millet için, halk için bu gelirleri harcanmasına yetki veren ", aynı zamanda tarihsel olarak millet egemenliğinin temel direği diğer bir deyişle amentüsü olmuştur…

Millet egemenliği çerçevesinde ortaya konması gereken bütçenin işlevleri:

Bütçe hakkı esas itibariyle tamamen "millete” aittir. Bütçe hakkının millete ait olması, bütçenin mahiyetinden kaynaklanmaktadır. Gerçekten ekonomik, siyasi ve hukuki yönleriyle değerlendirildiğinde bütçe, kamu faaliyetlerinin gerçekleştirilmesine imkân ve izin veren bir tasarruftur... Bütçenin bu niteliği, onun milletçe temsilcileri aracılığı ile hazırlanması, kabulü, uygulanması ve denetime tabi tutulması, bütçe hakkının millete ait olması prensibinin etkin bir şekilde gerçekleşmesine imkân vermektedir.

Bütçenin Klasik İşlevleri

Bilindiği gibi klâsik devlet fonksiyonları, liberal doktrine ve klâsik iktisadi düşünceye uygun olarak devletin, ekonomik ve sosyal hayatın dışında tutulduğu ve "bekçi veya jandarma devlet" olarak üslenmesi gereken işlevlerdir.

1- Mali İşlev

Bu işlev, kamu harcamalarını karşılayacak yeterli ölçüde gelir temin edilerek bütçede mümkün olduğu ölçüde denklik, gelir-gider eşitliğinin sağlanmasıdır.

Temsilcileri diğer bir deyişle yasama organı-TBMM’nin hükmi şahsiyetinde kurumlaşan millet egemenliği altında demokratik düzende bütçe hakkının tam anlamıyla, eksiksiz yaşama geçirilmesi için temel ilke ise “Bütçenin tek ve genel olması”, muhtelif fonlar vb. dâhil tüm kamu gelirlerinin ve giderlerinin eksiksiz- muafiyetsiz bütçede yer almasıdır.

2- Siyasi İşlev

Bu işlev kısaca, millet meclisine, izlenecek sosyoekonomik politikalar için hükümete yol gösterme, hükümete ise bütçeyi denetime açık ve şeffaf bir şekilde yönetme hak ve imkânını vermektedir. Hükümet de yürütme organı olarak kamu+ kurumları eliyle kamu faaliyetlerinin temelini teşkil eden kamusal ihtiyaçlar ve hizmetler ile bu hizmetlerin görülmesi sürecinde ortaya çıkan kamu gider ve gelirlerinin akış ve teknikleri, kamu karar alma ve yürütme birimleri, yani siyasi otorite tarafından belirlenir ve uygulamaya sokulur.

3- Hukuki İşlev

Bütçenin bu fonksiyonu, esas itibariyle, kamu faaliyetinin yerine getirilmesi sürecinde ortaya çıkan kamu ihtiyaç ve hizmetleri ile kamu gider ve gelirlerinin oluşumunda, bu olayın tarafları durumunda olan devlet ile vatandaşlar arasındaki karşılıklı hak, hukuk ve sorumlulukların belirlenmesini ifade eder,

Klasik iktisadi düşünceye bağlı olarak kendisini gösteren klasik devlet fonksiyonu, devleti ekonomik ve sosyal hayatın dışında tutan; sadece güvenlik, asayiş, adalet ve diplomasi gibi temel kamu hizmetleri ile sınırlayan devlet anlayışı bile hukuki çerçeve içinde kalmak zorundadır. Bu anlayış içinde, doğal olarak, devletin kendisine yüklenmiş bu temel görevleri en etkili bir şekilde yerine getirmesinin temel şartı, bu hizmetlerin yerine getirilmesini sağlayan kamu gider ve gelirlerinin katı hukuki kurallara bağlanmasıdır. Buna kamu maliyesinde "hukuki yaklaşım'' denilmektedir.

4- Denetim

Bu fonksiyon, genellikle kamu yönetiminin tüm işlemlerinin denetlenmesini öngörmektedir.

Demek ki XVIII ve XIX’ncu yy.ların klasik devlet anlayışında bile bütçe uygulamaları açısından en azından ilkesel ve işlevsel olarak durum budur…

Bütçe uygulamalarında çağdaş gelişme ve işlevler

19.Yüzyılda kendini gösteren, 20. yüzyılda ise giderek ağırlaşan ekonomik, sosyal, mali ve siyasi sorunlar karşısında, zaman içinde nitelik ve sorumluluklarında köklü değişikliklerin ortaya çıkması ile devletin bu sorunların çözümünde aktif rol alması ile ortaya çıkan işlevler demetidir. Ortak kabul gören bu işlevler: Kalkınma, istikrar, gelir dağılımı ve kaynak kullanımı vb alanlara uzanır. Bu işlevler devletleri “ekonomik ve sosyal refah devleti" olma yolculuğuna çıkarmıştır.

Böylece devletin ekonomik ve sosyal alanlarda boy göstermesi işlevlerini de artırmış, buna bağlı olarak bu döneme ilişkin kamu maliyesi de ”İşlevsel Maliye olarak nitelendirilmiştir.

Bu çağdaş işlevler şöyle sıralanabilir:

1- Konjonktürel İşlev

Bütçenin bu fonksiyonu, Keynesyen tahlile göre ekonomide mevcut konjonktürel dalgalanmalara karşı bütçeyi düzenleyici bir araç kullanmayı ifade eder. Böylece, bütçe politikası içinde bütçe, enflasyona karşı mücadelede "bütçe fazlası"; deflasyona karşı mücadelede ise "bütçe açığı'" yoluyla ekonomik dengeyi temine çalışmaktadır.

2- Ekonomik Büyüme ve Kalkınmayı uyarıcı işlev

Bütçenin bu fonksiyonu, geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyüme ve kalkınma hedefine ulaşmada bütçenin bir araç olarak kullanılmasını ifade eder. Kalkınmanın mahiyeti dikkate alındığında bu bütçe fonksiyonu daha iyi anlaşılır. Bu işlev, bütçenin reel üretimi, ileri teknoloji tercihli seçilmiş sektörlerde kamu yatırımlarını ya da özel yatırımları destekleyecek biçimde işlev görmesini öngörür.

3- Gelir dağılımında adalet işlevi

Bu fonksiyon, bütçe ile farklı gelir gruplarından vergilerin toplanıp yine farklı gelir gruplarına yönelik harcama yapılarak gelirin yeniden dağılıma(redistribution) tabi tutulmasıdır. Bu işlev özellikle, gelişmişlik farkının giderek açıldığı, toplumsal kesimler arası gelir dağılımının uçurumlaştığı, ekonomik sosyal sorunların ağırlaşma eğilimi gösterdiği günümüz geri kalmış ülkeleri için özel bir önem taşımaktadır.

4-Sosyoekonomik İstikrar işlevi

Cumhuriyetin kuruluş döneminde bu işlev kesin ve ödünsüz “Denk Bütçe” ilkesi ile sağlanmıştı.

Modern iktisat teorisinde dinamik bir süreç olarak ele alınan ve sosyal refah devleti kavramıyla bütünleştirilen yeni istikrar anlayışı, her düzeyde ve her alanda sosyoekonomik sarsıntı ve sapmalardan arınmış bir ekonomik ve sosyal yapı içinde gerçekleşen bir ekonomik işleyişi öngörmektedir.

Ekonomik olarak bu istikrar, statik değil fakat dinamik bir durum olarak tam istihdam ve fiyat istikrarının bir arada gerçekleşmesi şeklinde ifade edilmektedir. İşte bütçeden de bu nitelikteki bir ekonomik ve sosyal ortama ulaşılması hedeflenmektedir.

Sonuç

Evet, bizden emekli bir maliyeci olarak beklenen herhalde bütçenin ve bütçe hakkının ne olup, ne olmadığını belirlemek ve yazmak… İlgili bakanlık ve kurumlarca değil, tek merkezde oluşturulan, başta Varlık Fonu birçok kamu fonlarını kapsamayan ve yine başta Sayıştay olmak üzere birçok denetim mekanizmasından masun tutulan, ideolojik olarak bazı kurumlara ölçüsüz ayrıcalıklar sağlayan giderek olur a reddedilse dahi tek merkezce geçen yıl bütçesine belirli oranda artış yapılarak yürürlüğe konulabilecek olan bir bütçenin milli egemenliği ve klasik işlevlerini yansıtan bir bütçe olup olmadığının takdiri ve de yaşadığımız günlerin böylece değerlendirilmesi artık okurlarımıza ait bir keyfiyet kuşkusuz…