Baş Düşmana Hizmet! / Figen ÖZEN

Baş Düşmana Hizmet! / Figen ÖZEN

İletigönderen Güncel Meydan » Prş May 31, 2012 12:16

Baş Düşmana Hizmet!

"Baş Düşman" ve/veya diğer söylemiyle "Ana Düşman"...Bütün ulus devletlerin ortak düşmanı elbette emperyalizmdir. Bundan hiç kimsenin şüphesi, yoktur ve olamaz...

Değişen güç dengelerine ve sosyo-ekonomik şartlarına göre emperyalizmin patronu değişmektedir. Bu sürecin sebep ve sonuç ilişkileri son derece önemli olmasına rağmen, ana konudan uzaklaşmamak adına, sadece 2. Paylaşım Savaşı'ndan sonra emperyalizmin patron koltuğuna Amerika'nın oturduğunu ve AB'nin de onun yamaklığına soyunduğunu söylemeliyiz.

Ancak Amerika'yı baş düşman gösterenlerin -ki bu konuda kendileri ile beraber olduğumu da söylemeliyim- unuttukları bir nokta daha vardır ki bu son derece önemlidir.

Dört aile "Gizli Dünya Krallığı"nı yönetmektedir. Ancak Rothschild ve Rockefeller aileleri bu krallığın bile efendileri, küresel çetelerin baronlarıdır. Hitler'i iktidara getiren de, Kennedy'i bir suikast sonucu öldürten de bu iki ailedir. Küresel çetelerin büyük baronları, CIA-Mafya ve Masonik ilişkilerle, dünyayı kaosa sürükleyerek, kan emer, ulus devletleri sömürerek, zenginliklerine, zenginlik katmıştır. Özellikle bu iki aile Amerika'nın bile patronudur. CFR, yani Amerika Dış İlişkiler Komisyonu onların idaresi ve emrindedir.

Erdoğan'ın CFR'nin önünde görücüye çıktığı ve Newyork'tan kendisine gönderilen memorandumu tüzük olarak kabul ettiği bilinen bir gerçektir. Bu memorandumun yanı sıra, kendisine gönderilen mektupta aynen şöyle denilmektedir.

"Ankara , küreselleşmenin gereğini anlamak, dünyada geçerli kurallara uyum sağlamak zorundadır."

Ankara!.. Ankara sözcüğü ile Türk ordusu ve/veya elbette Genel Kurmay işaret edilmektedir. "Küreselleşmenin gereğini anlamak" ise şehir devletleridir.

Şimdi Anayasa'mızın değişmez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez 3. Maddesi'ni hatırlayalım.

Madde3: TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ÜLKESİ VE MİLLETİ İLE BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜNDÜR.DİLİ TÜRKÇE'DİR.

Görüldüğü gibi mevcut Anayasa , üniter yapıyı koruyan tüm maddeleri ile küreselleşmenin kısacası bölünmenin önünde büyük bir engeldir. O zaman CFR'ye veya "Büyük Abi"ye iktidar koltuğu uğruna söz verildiği gibi üniter yapıya balta vuracak maddelerin var olduğu bir anayasa değişikliği derhal yapılmalıdır. Hatta bu bölücü anayasa için bir ön hazırlık yapılmış ve taslak, onaylanması için ABD'ye gönderilmiştir.

12 Eylül'de halkın onayına sunulan anayasa değişiklikleri, bugün görüşülmekte olan ve ana tehlike olan bölücü, emperyal patronun küresel efendilerinin emirlerini içeren ilk zehirli tohumlarıdır. Ancak bu tohumlar "baldıran zehiri" örneği üzeri renkli, tatlı bir macunla örtülerek sunulmuştur.

Şu gerçeği yadsımamız mümkün değildir. Değiştirilmesi istenen Anayasa "ANA DÜŞMAN"ın emridir.

Görevi, Cumhuriyet'in kurucu ilkelerini koruyacak iradeyi yaşama geçirmek olan ADD'in yapması gereken " TARAFSIZLIK" genelgesi yayımlayıp, üyelerine dahi bu referandumda çalışmayı yasaklaması "ANA DÜŞMAN"a dolaylı olsa da hizmet etmek değil midir?

Her ne kadar bir ikinci genelge ile bu yasak kaldırılıp, sahil kentlerinde salon toplantıları yapılmış ise de, bu hatanın tevili asla mümkün değildir. Bu arada bazı GYK üyelerinin, şube başkan, yönetici ve ADD üyelerinin referandumda Genel başkanlarının aksine köy, köy dolaşıp çalıştıklarını da yazmamak onların bu konuda harcadıkları emeğe ve gösterdikleri özveriye saygısızlık olacaktır.

Tarih 14 Eylül 2011... Sadece adı "Milli" olan bir bakanlık Teşkilat Yasası'nda KHK çerçevesinde bir değişiklik yapmıştır. Bu değişikliğe göre; "Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı Öğrenci Yetiştirme ve Cumhuriyet'in niteliklerini Benimsetme" ilkeleri MEB'nın görevleri arasından çıkarılmıştır.

ADD'nin "Kuruluş Bildirgesi'nin son satırında "O'nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğu duymuşlardır" denilmektedir

Tevhid-i Tedrisat Kanunu, yani eğitim birliği Atatürk'ün son derece önemsediği bir devrimdir. Bu değişikliği takip eden diğer maddelerle , eğitim birliğine büyük bir darbe indirilmiştir. Örgütlü mücadelede ve yurt savunmasında sınıfta kalan ADD, tam beş gün sonra sitelerinde yayımlanan bir bildiri ile yapılan değişikliği kınamak ve karşı çıkmakla yetinmiştir.

O halde ADD sadece "kurucu ilkeleri yaşama geçiren irade"den yoksun değildir. Devrimleri benimseme, benimsetme, gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve koruma özelliğini yitirmiştir.

Kısacası ADD, Sn. Genel başkan'ın da ifade ettiği gibi Atatürk'ün düşüncelerini ve devrimlerini yaşama geçiren eylemsel özelliğinden yoksundur.

Sn. Haluk Çeçen'in "Toplumsal Barış Projesi" ADD Genel Merkezi'nin resmi vep sitesinde, "Sn.Haluk Çeçen'in arzusu üzerine" notu ile birlikte yayımlanmıştır. Bu yazıda "Üniter devlet, tek dil, tek bayrak" vurgulaması yapılmasına karşın, AKP'nin "Demokratik Açılım"ına katkıda bulunan ifadeler mevcuttur. Hatta Sn. Çeçen yaptığı çağrı ile, herkesi "Demokratik açılım"a katkıda bulunmaya davet etmiştir.

ADD, birilerinin "arzu"su üzerine yazı yayımlama hakkına sahip değildir. O sitenin yayım politikası bellidir. Ancak bu yazı yayımlanarak "Demokratik açılım"a katkıda bulunanlara cesaret verilmiştir.

"Demokratik Açlım" kimin talimatıdır? "ANA DÜŞMAN"ın...Yorum yok.. Klavyenin harflerini sizlere teslim ediyorum.

Emperyal patronun en büyük silahı milleti kendi arasında bölme ve ayrıştırmadır.

Tarih 12 Eylül 2010... ADD Hatay Şb.sinin "Türkiye Nereye Gidiyor?" konulu paneli.. Konuşmacı Sn. Çölaşan.. Ve dinleyenlerde akıl tutulmasına neden olan bir cümle...

" Evet oyu veren % 58 haindir"

Bu söylem vahimin çok ötesinde, Türk milletini ayrıştıran ve altını çizerek yazıyorum, karşı devrime hizmet eden bir söylemdir. Sn. Çölaşan sarf ettiği bu cümle ile emperyalistlerin ve onların işbirlikçilerinin ekmeğine yağ sürmüştür. Üstelik yandaş medya bu söylemi manşetlere taşıyarak, % 58'in ATatürkçü Düşünce'nin karşısında saf tutmasına ve hattâ cephe oluşturmasına neden olmuştur. Bu nedenle de tüm Atatürkçüler, halka tepeden bakan, küçümseyen, halktan kopmuş bir kesim olarak kabul edilmiştir.

"Dersim, Cumhuriyet'in kendini kabul ettirmesi ve teşkilatlandırmasıdır." Tansel Çölaşan- Son Kulis

ADD vep sitesinde yayımlanan bir yazı, Sn. Çölaşan'ın bu ifadesini unutturacak bir niteliktedir. Prof. Dr. Ahmet Saltık imzalı yazının giriş notunda;

    * 38'de epey sayıda sivil kaybettiğine dair yaşanmışlık dinlediği,
    * Dedesi, babası ve amcasının sürgün edildiği,
    * İnsanların yoksullaştırıldığı ve yoksunlaştırıldığı,
    * Etkilerinin günümüze kadar sürdüğü

özelikle ve itinayla vurgulanmıştır. Bu vurgulanıştaki tınlamaların masum veya Cumhuriyet'i suçlayıcı olmadığı da asla ifade edilemeyecek kadar açıktır.

Bu söyleme rağmen makalede "bilinçli olarak cumhuriyet rejiminin temel felsefesi- BAŞTA DERSİM FACİASI OLMAK ÜZERE KİMİ AĞIR UYGULAMALARIN(!) DIŞINDA- barışıktır, onu onaylamaktadır, savunmaktadır" denilmektedir.

Saltık, makalenin devamında yapılan katliamın Atatürk'ün hümanist anlayışına uygun olmadığının üzerinde durak, Onu aklamaya çalışmış, ancak Cumhuriyet'i suçlamış, kurumlarını da "katliamcı" olarak betimlemiştir.

Bu söylem perhiz yapan kişinin lahana yemesi ile eş değerdedir.

Dersim isyancısı hain Seyit Rıza, İngiliz ve Fransız emperyalizminin işbirlikçi kuklasıdır. Özellikle Hatay meselesinin gündemde olduğu o dönemde , Türkiye'nin elini zayıflatmak için çıkarılan bir isyanda, Cumhuriyet'in o bölgede olan hizmetlerini görmezden gelen, yakıp, yıkan, karakol basan, sivil, asker demeden öldüren, silahlı bir güce sahip olan, emperyalizmin uşağıdır. Kısaca betimlemek gerekirse son çıkan yasadan ötürü o da bölücü başı Öcalan gibi SAYIN'dır.

Cumhuriyet kendini savunmuş ve bir savaşı bastırarak, hainlere gereken cezayı vermiştir.

Cumhuriyet'i "katliam"la suçlayan bu yazının da ADD'nin vep sitesinde yayımlanması karşı devrime hizmettir, Erdoğan ve benzerlerinin söylemleriyle de "ruh ikizi"dir

ADD bugün yadsınamaz bir şekilde bir kuşatılmışlığın içindedir. Tam bağımsız Türkiye için ADD'nin bu kuşatılmışlıktan kurtarılması mutlaktır.

9-10 Haziran'da yapılacak Kurultay'da bir ses, büyük usta Nazım'ın sesi şu dizelerle delegelere seslenecektir.

AKIN VAR, AKIN
GÜNEŞİ ZAPT EDECEĞİZ
GÜNEŞİN ZAPTI YAKIN


Güneş tutulması olmuştur. ADD, Atatürkçü Düşünce'yi kuşatan eylemsizlik bulutlarını üzerinden atacaktır, atmak zorundadır. Uyuyan dev uyanacak, Atatürkçü Düşünce'nin ışığı ile Türkiye'nin geleceğini aydınlatacaktır.

Figen ÖZEN, 31Mayıs 2012
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Şu dizine dön: Figen ÖZEN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x