Emperyalizmin Yerel Süvarileri (CIA'nın Çetecileri- 24) / Figen ÖZEN

Emperyalizmin Yerel Süvarileri (CIA'nın Çetecileri- 24) / Figen ÖZEN

İletigönderen NİLGÜN BAŞTUĞ » Cmt Eki 20, 2012 12:43

Emperyalizmin Yerel Süvarileri (CIA'nın Çetecileri- 24)

Tarih 18 Ocak 1918...Woodrow Wilson'un daha isim değiştirerek ulus devletlerin baş belası olacak Wilson Prensipleri"nin 3.Maddesi "Barış için tüm uluslar arasındaki ekonomik engellerin kaldırılarak, eşit ticari şartların tesisi" nden bahsetmektedir.

"Ekonomik engeller" ve "eşit ticari şartlar"... Hem kulağa, hem de göze hitap eden son derece yumuşak bir giriş...Aslında 3. Madde tüm dünya için, renkli fişeklerle göz boyayan bir tehdidin açık işaretidir. Küresel egemenlik, bu maddedeki yumuşak söylemle doğuşunu tüm ulus devletlere ilan etmiştir.

Gene aynı W.Wilson 1920 Kasım'ında Sevr'e kaynak olan haritayı yayımlayarak, denizden denize Ermenistan ve Büyük Kürdistan'ın, Osmanlı topraklarında sınırları da çizmiştir.

1920-1938... Tam Bağımsız Türkiye...

Osmanlı'da başlayan Batı'nın Türk topraklarını parçalama projesi Mustafa Kemal'in türk milletiyle birlikte kurduğu ulus devleti de hedef olarak kabul etmiştir. Ancak Atatürk'ün "Milli Devlet" anlayışı, emperyalizmin bu arsız iştahını rafa kaldırmasına neden olmuştur.

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1920-1938 yılları arasında Türkler tarafından, Türk budunu için yönetilen tam bağımsız bir devlettir."

Dünya Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üniter yapısını, devletin ülkesi ve Türk milleti ile bölünmez bütünlüğünü kabul etmek zorunda kalmıştır.Dünya atlaslarında yayımlanan haritalarda Türkiye bir bütün olarak gösterilmektedir. Haritalar tek parçalıdır. Emperyalizmin yerel süvarileri, sahipleri tarafından yemlenmektedir ve şimdilik kaydıyla uykudadır.

"Küçük Amerika"nın büyük mimarı(!) Adnan Menderes, 1939'da başlayan süreci tam kendine ezberletildiği gibi yürütmüş, ticari, askeri antlaşmalarla Türkiye, sanayileşiyorum tuzağıyla ABD'nin görevlendirdiği süvarilerin seyisliğini yapmıştır. Ancak bu dönemde yerel süvariler geri planda ve sıranın kendilerine gelmesini büyük bir sabırla beklemektedir. Hürriyet ve İtilâf Partisi'nin artıklarının henüz toprak altındaki inlerinden çıkma zamanı gelmemiştir.

Menderes Hükümeti'nin ABD'ye en büyük hizmeti, 1949 yılında müracaat edilen NATO'ya, 1952 yılında girmesidir. Bu hizmet, Türkiye için ihanettir.

"Büyük Abi'nin Çocukları!..

"Bizim oğlanlar" 12 Eylül Amerikancı darbesini yapmış, sokak çatışmaları sonlandırılmış, kurtarılmış bölgeler temizlenmiş, gerçeğin henüz farkında olmayan Türk milleti de avuçlarını patlatırcasına darbecileri alkışlamıştır. Siyasi partiler kapatılmış, genel başkanlar Zincirbozan'a gönderilmiştir. Ressam(!) Kenan Evren sayesinde yerel süvarilerin atlarının nallarındaki çiviler sağlamlaştırılmıştır.

"Türkiye on iki bölgeye ayrılsın ve bölgesel valilikler kurulsun" Kenan Evren ve diğer dört NATO generali "Kanun Kuvvetinde Kararname" çıkarmış ancak bu Kararname'nin yasalaşmasını 1983 seçimleri ile iktidara gelecek partiye bırakmıştır.

Ocak 1979 yılı "Ekonomik Kararlar"ının gerçek mimarı Turgut Özal'ın kurduğu ANAP tek başına iktidara gelmiştir. Aslında bu Kararname'nin içerdiği eyaletleşme fikri Özal'ın da hayalidir. Ancak Kararname "halkın tepkisini çekeriz" düşüncesiyle, ilerde kullanılmak üzere rafa kaldırılmış ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmamıştır.

AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı...

AB Yerel Yönetimler Özerklik Şart, Türkiye'nin de kurucusu olduğu Avrupa Konseyi tarafından 1985 yılında imzaya açılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise belgeyi 21 Kasım 1988'de imzalamıştır. Turgut Özal Başbakan, Mesut Yılmaz ise Dışişleri Bakanı'dır. AB'nin buram, buram bölücülük kokan "AB yerel Yönetimler Özerklik Şartı" 12.04.1991'de TBMM'de "3723 nolu yasa" görüşülerek kabul edilmiş ve 1992 Bakanlar Kurulu'nda onaylanarak,1.Nisan.1993'de yürürlüğe girmiştir.

Özerklik Şartı'nın yürürlüğe girdiği tarihte 49. Hükümet görevdedir. Süleyman Demirel'in başkanlığındaki 49. Hükümette Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Devlet Bakanı Tansu Çiller ve Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'dir.

AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartının Önsözü...

“İşbu şartı imzalayan Avrupa Konseyi üyesi devletler,

*Avrupa Konseyi’nin amacının üyeleri arasında ortak mirasları olan ideal ve ilkeleri korumak ve gerçekleştirmek için daha ileri bir birlik sağlamak olduğunu düşünerek,

*Bu amacın gerçekleştirilmesinin yollarından birisinin idari anlamda anlaşmalar yapmak olduğunu düşünerek,

*Yerel makamların her türlü demokratik rejimin temellerinden biri olduğunu düşünerek,

*Bu hakkın doğrudan kullanım alanının yerel düzeyde olduğuna kâni olarak,

*Gerçek yetkilerle donatılmış yerel makamların varlığının hem etkili hem de vatandaşlara yakın bir yönetimi sağlayacağına kâni olarak,

*Değişik Avrupa ülkelerinde özerk yerel yönetimlerin korunması ve güçlendirilmesinin demokratik ilkelere ve idarede ademi merkeziyetçiliğe dayanan bir Avrupa oluşturulmasında önemli katkı sağlayacağını düşünerek,

*Bunun demokratik bir şekilde oluşan karar organlarına ve sorumlulukları bakımından, bu sorumlulukların kullanılmasındaki olanak ve yöntemler bakımından ve bu sorumlulukların karşılanması için gerekli kaynaklar bakımından geniş bir özerkliğe sahip yerel makamların varlığını gerektirdiğini teyit ederek...” şeklinde bir ifade kullanılmıştır.

Türkiye bu ön sözün altını imzalamış, ancak belgedeki bazı maddelerin altına da "şerh" koymuştur.

"Değişik Avrupa ülkelerinde özerk yerel yönetimler" şeklinde başlayan cümleyi, dikkatle okuduğumuz zaman Prens Sabahattin'in "adem-i merkeziyetçilik" savının tekrar diriltildiği görülmektedir. Son maddede ise" geniş bir özerkliğe sahip yerel makamların varlığını gerektirdiği" noktası özenle altı çizilerek teyit edilmiştir.

3.Madde-1.Fıkra...
"Özerk yerel yönetim kavramı, yerel makamların kanunlarla belirlenen sınırlar çerçevesinde, kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkanı anlamını taşır"

denmektedir.

Görüldüğü gibi bu 3.Madde-1.Fıkra ile yerelleşme güçlendirilirken, ulus (MİLLİ) devletin merkezi yapısı zayıflatılmak istenmektedir.

ANAYASA'mızın İlk Üç maddesi...

I.DEVLETİN ŞEKLİ:

Madde 1. Türk Devleti bir Cumhuriyettir.

II.CUMHURİYETİN NİTELİKLERİ:

Madde 2. Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde,insan haklarına saygılı,Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

III:DEVLETİN BÜTÜNLÜĞÜ,RESMİ DİLİ, BAYRAĞI ve MİLLİ MARŞI:

Madde 3.Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜNDÜR. DİLİ TÜRKÇEDİR.

Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Milli marşı "İstiklâl Marşı"dır.

Başkenti Ankara'dır.

IV:Madde de ise ilk üç maddenin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği vurgulanmıştır.


Turgut Özal, 15 Ekim 1991 yılında Hürriyet gazetesine verdiği bir röportajda, "Federasyon dahil her şeyi konuşmalıyız" demiştir. Ayrıca Korkut Özal, ağabeyinin defalarca "Anadolu Federasyon Cumhuriyetleri" hayalini dile getirdiğini ve gerçeğe dönüşmesini istediğini de ifade etmiştir.

Turgut Özal'ın her iki söylemi de Anayasa'da altı çizilen Devlet'in üniter yapısına, gene Devlet'in, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ilkesine aykırıdır.

Bu söylemler, halen yürürlükte bulunan 5287 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 302. Maddesi'ne göre suç teşkil etmektedir.

Ama günümüzde emperyalizmin ahırlarında yemlenen atlara süvarilik hevesinde olan yerel jokeylerin sayısı hayli fazladır. Örneğin Y-CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, genel seçimler öncesi Hakkari mitinginde, "Evrensel kurallar dedik, yine evrensel kurallar diyoruz. Yerel yönetimleri, Avrupa'da kabul edilen Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı aynen kabul edeceğiz." demiştir.

Gene Kılıçdaroğlu, mümkün olmayan bir şeyi, Özerklik Şartı'nı, devletin üniter yapısını bozmadan uygulayacaklarını iddia etmiştir.

Erdoğan da 1993'te Mehmet Metiner'e yazdırdığı Kürt Raporu'nda "Osmanlı tipi eyalet sistemi"ni desteklemiş, AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın günümüzde iktidar olarak destekçisi olmuştur.

Her iki süvari de gerek iktidar, gerek ana muhalefet olsun, bu konuda birbirleriyle yarış etmektedir.

Bazı Kürt ayrılıkçı siyasetçilerin iddia ettiği gibi bu yerellerin güçlenmesini sağlayacak bir yapı değildir. Yerelde iktidarı ve gücü küresel çetelere devretmeyi amaçlayan bu proje, emperyalizmin patronlarının işine yarayacaktır. Bu proje, Avrupa Konseyi, AB, Dünya Bankası, İMF, Dünya Ticaret Örgütü,ABD Uluslar Arası Kalkınma Ajanları tarafından desteklenmektedir. Görüldüğü gibi AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, para baronlarının baş tacirliğini yaptığı bir proje olup,"Yeni dünya Düzeni"nin gereğidir.

AB ve Dünya Bankası, AB Yerel Yönetimler Yasası'nın hayata geçmesi için Türkiye'ye uzman(!) göndermekte ve mali destekte bulunmaktadır. AB finansörlüğü ile inşa edilen Diyarbakır İstinaf Mahkemesi bu yıkım projesinin en belirgin örneğidir.

Bu proje hayata geçtiği takdirde, devletin vatandaşla bağı kopacak ve sorumluluğu kalkacaktır. Yerele devredilen hizmetler, kamusal niteliğini yitirecek, en başta sağlık ve eğitim olmak üzere halk alacağı hizmetin karşısında bedel ödemek zorunda kalacaktır. Devletten kopuş nedeniyle bölgeler arasında gelir düzeyinde farklılıklar ortaya çıkacak, halk tüm hizmetleri para karşılığında aldığı için daha da fakirleşecektir.

Emperyalizmin yerel süvarilerinin bölüp, parçalamak istedikleri ülke, Türkiye'dir. Bizim vatanımızdır. "Ben yurtseverim" diyen herkesin görevi, mümkün olduğu kadar çok kapıyı çalarak Türk milletine gerçek tehlikeyi anlatmaktır.

Tür Milleti Yeniden Bağımsızlık Savaşı'nı kazanmak zorundadır. Emir, 22 Haziran 1919'da Amasya'dan verilmiştir. "Ya İstiklâl- Ya Ölüm"

Devam edeceğiz.

Figen ÖZEN, 19 Eylül 2012
Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
Ya istiklal, ya ölüm!
Kullanıcı küçük betizi
NİLGÜN BAŞTUĞ
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 694
Kayıt: Çrş Eki 26, 2011 12:44

Re: Emperyalizmin Yerel Süvarileri (CIA'nın Çetecileri- 24) / Figen ÖZEN

İletigönderen Erkan Güçiz » Pzr Eki 21, 2012 3:18



Anayasa bir kere delinse ne olur”, diyen Cumhurbaşkanı Özal görevi alırken yemin etti:

“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”

Bu eski ve yeni, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarından herşey beklenir, şaşmamak lâzım.
Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir.
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk

Erkan Güçiz

Facebook - TC ERKAN GÜÇİZ
Kullanıcı küçük betizi
Erkan Güçiz
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 421
Kayıt: Çrş Eyl 29, 2010 5:18


Şu dizine dön: Figen ÖZEN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x