Haşhaşi İslâmi Cemaatlerde Eğitim / Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN

Haşhaşi İslâmi Cemaatlerde Eğitim / Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN

İletigönderen NİLGÜN BAŞTUĞ » Prş Haz 07, 2012 19:56

Haşhaşi İslâmi Cemaatlerde Eğitim

Zihin kontrolü, beyin yıkama, hipnoz, çip yerleştirme gibi çağdaş yöntemler gerçekte tarihin derinliklerinden bugünlere ulaşan egzoterik bilgilerin mekanikleşmesi sonucudur. Teknoloji her alanda olduğu gibi bu alanda da önplandadır.

İster din mensubu, tarikat, cemaat, hizmet erleri densin, ister partili densin, ister ajan densin uygulanan yöntem benzerdir. Nasıl mı bakın;

Haşhaşilerde olduğu gibi Fedailerin yetiştirilişinde adaylar, yaşam boyu kendilerini de öğretmenleri kadar önemli kılacak olan, ebedi bilgelik ve gizli güç sahibi olacaklarına inanarak cemaate katılırlar ve dokuz dereceden oluşan bir aydınlanma sürecinden geçirilirler.

İlk derecede;
öğretmenler adayları, önceden öğrenip kabul ettikleri dinsel ve siyasal düşünce ve yargılardan kuşku duyma durumuna düşürürler. Daha önce kendilerine öğretilen her türlü bilginin önyargılı ve sarsılabilir olduğuna, olası her çeşit tartışma tekniği kullanılarak, inandırılırlar. Bunun sonucu, öğrencilerin her sorunun en doğru yorumunu yapabilen tek gerçek bilgi kaynağının öğretmenleri olduğuna inanmaları ve öğretmenlerinin kişiliklerine bağımlı duruma gelmeleridir. Öğretmenler, aynı zamanda, formel bilginin aslında, hazır duruma geldiklerinde öğrenecekleri, gerçek, gizli ve güçlü sırrın sadece bir örtüsü olduğu hakkında sürekli ipuçları verirler. Bu akıl bulandırma tekniği, öğrencinin bir öğretmene körü körüne bağlılık andı içecek hale gelmesine kadar sürdürülür.


İkinci derecede; Öğrencilere bu derecede, korunması İmama teslim edilmiş olan içrek bilgiler olmadıkça, bu içrek öğretinin basit birer simgesi durumunda olan dinsel kurallar izlenerek Allah'ın rızasına ulaşmanın imkânsız olduğu öğretilir.


Üçüncü derecede; Gelmiş geçmiş imamların sayısı ve kişilikleri, yedi sayısının maddi ve manevi dünyadaki anlamı aktarılır. Artık, kesinlikle Onikiimamcı inanç ve görüşlerden uzaklaşılarak, son altı imamın saygı duyulmaya gerek olmayan, manevi bilgilerden yoksun, sıradan insanlar oldukları öğretilir.


Dördüncü derecede; Öğrenciye, yedi Natık (bildiren-peygamber) dönemleri, onları izleyen altı Samit (suskun imamlar) ve her yeni natığın kendinden önce gelenlerin dinsel öğretisini nasıl değiştirdiği öğretilir. Bu eğitim, Muhammed'in son peygamber ve Kur'an'ın da Allah'ın son vahyi olamadığının kabul ettirilmesini içerir ki, tüm bunlar öğrenciyi İslam dininden çıkarır. Bu derecede ayrıca, yedinci ve son natık, Sahib-ul-Amr (varlıkların sahibi) İsmail'in oğlu Muhammed'in Eskilerin Bilimini (Ulum-ul Evvelin) tamamlayıp, içrek öğretinin bilimi olan Tevil bilimini (Allegorik yorum) kurduğu aktarılır.


Beşinci derecede; Geleneklerin tümü terkedilerek, Sayılar Bilimi ve Tevil uygulamalarının öğretimine başlanır. Sürekli konuşulan konu dindir. Kur'an'ın sözcük anlamına giderek daha az önem verilirken, İslam dininin tüm kural ve koşulları ortadan kaldırılmak istenir. On iki sayısının anlamı ve on iki hucca (kanıt) öğretilir. Bu huccalar, imamların propagandasına temel oluşturan ve onların kişisel öğretilerini yönlendiren kanıtlardır. Aynı zamanda, hucca sözcüğü, her imam tarafından, baş dai olarak atanan kişilere de ad olarak verilmiştir. Sonradan, oniki hücce insan omurgasındaki oniki sırt omuru ile bağdaştırılır; yedi kafa omuru (cervical) ise yedi peygamberi ya da yedi imamı simgeler.


Altıncı derecede; İslam dininin koşulları (namaz, oruç, hac, zekat, kelime-i şehadet) ve tüm diğer ritlerinin allegorik anlamları bu derecede öğrenciye aktarılır. Görünümde uygulanan bu koşul ve ritlerin temelde önemsiz olduğu ve bilgiye ulaşmış kişilerin bunlardan vazgeçebileceği öğretilir. Çünkü bu uygulamalar, kurnaz yasa koyucular tarafından, cahil ve kaba halkı yönetmek için konulmuştur.


Yedinci derecede; Bu ve bundan sonraki derecelere, öğretinin gerçek yapısı ve amaçlarını kavrayabilen önde gelen kişiler kabul edilir. Önceden varolan (Pre-existent) ve Sonradan ortaya çıkan (Subsequent) kavramları ve bunların dualist yapısı bu derecede öğretilir ve böylece, kişinin Tek Tanrı öğretisine olan inancının yıkılması amaçlanır. Yedinci derece Büyük Giz'in açıklamasını getirir; tüm insanlar ve evrendeki tüm varlıklar aslında bir bütündür, en basit şey bile bu bütünün bir parçasıdır ve bu bütünün yaratma/yoketme gücü vardır. Bir cemaatci olarak birey, kendinde uyanmaya hazır olan bu gücü kullanma şansına sahiptir. Bu nedenle, gücün bir parçası olduğunu kavrayan kişi, insanlığın bu muazzam potansiyelinden habersiz olan diğer bilgisizleri yönetebilir. Bu güç, Zamanın Tanrısı (Lord of Time) adı verilen esrarlı varlık sayesinde edinilmiştir.


Sekizinci derecede; Önceden var olan-Sonradan ortaya çıkan ikili öğretisi geliştirilir, öğrenci tarafından derinlemesine kavranmasına çalışılır. Ayrıca, en önemlisi, bu iki kavramın da üzerinde, ne adı, ne nitelikleri bilinebilen, hakkında hiç bir bilgi bulunmayan, tapınmak bile mümkün olmayan bir yüce Varlık olduğu hakkında ilk bilgiler verilmeye başlanır. Bu isimsiz Varlık, Zerdüşt inancındaki, Zervan Akanana’yı (Sonsuz Zaman) andırmaktadır. Ancak, öğretinin bu noktasında, cemaatler arasında farklı anlayışlar, çatışma ve karışıklıklar ortaya çıkmıştır. Yine de, bu fikirleri kabul edenlerin yeri, dualistlerin ya da maddecilerin yanından başka bir yer olamaz.. Bu derecede, öğrenciye peygamber olmak için, mucizeler yaratmaktansa politik, sosyal, dini ve felsefi bir sistem yaratıp uygulamak kabiliyetini göstermek gerektiği öğretilir. Ayrıca, dünyanın sonu, yeniden doğuş, cennet-cehennem gibi allegorik kavramların yanısıra çeşitli kıyamet doktrinleri de aktarılır. Sekizinci dereceye hak kazanabilmek için, kişi tüm dinlerin bir sahtekarlık olduğuna inanmalıdır. Önemli olan yalnızca birey ve bireysel akıldır; o da ancak, en büyük güç olan imama hizmet ederek mükemmelliğe erişebilir.


Dokuzuncu derecede; Aydınlanmanın bu en son derecesinde, tüm dogmatik din kurumlarından sıyrılan kişi artık, en saf ve basit anlamıyla, bir filozof olmuştur. Kendi arzusuna ve keyfine uygun düşen, düşünce sistem veya karışımını istediği gibi kabul etme özgürlüğüne kavuşmuştur. Bu derece, inanç diye bir kavramın mevcut olmadığı, aslında herşeyin eylemden ibaret olduğu sırrının açıklandığı son derecedir. Her hangi bir eylemi düşünüp uygulamak da, tüm akıl ve mantığın yegane sahibi olan imamın elindedir.


Türkiye’de ve İslam ülkelerinde yaşanan olayları, bu eğitimi almış, ABD-İngiltere-Fransa istihbarat siyasi, askeri ticari kurslarına seminerlerine katılmış tipler açısından değerlendirin.


Günün Sözü: Dürüst olmayan yalancı hangi kimlikte olursa olsun insan olamamıştır.

Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 7 Haziran 2012
na741954@gmail.com
Kullanıcı küçük betizi
NİLGÜN BAŞTUĞ
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 694
Kayıt: Çrş Eki 26, 2011 12:44

Şu dizine dön: Nurullah AYDIN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x