
Son bir haftadır yoğun biçimde, daha önceleri de aralıklarla Suriye’den cihat çatışması neticesinde vurularak gelen Suriyeli Müslüman kardeşlerimizin sayısının artması Kilisli hemşerilerimizin tepkisini çekmektedir. Kilis Devlet hastanesine getirilerek her türlü masraflarının ve faturalarının Türkiye Cumhuriyeti hazinesinden karşılanması da Suriyeli Müslüman kardeşlerimize verilen önemin ne denli fazla olduğunun bir işaretidir.
Biz Kilisli hemşerilerimizin, bu yaşanan hadiseler karşısında aşırı tepki verdiklerini, ne de olsa bu kirli savaşta her türlü fedakârlığı onlardan esirgememiz gereklidir diye değerlendirmekteyiz. Suriye’de her türlü silah donanımından yoksun, kahramanca çarpışarak yaralanan Müslüman kardeşlerimiz, hastanelerimizdeki tüm imkânlardan faydalanmalılar diye düşünüyoruz. Sonuçta, Dar’ül Harp fıkhını temel alırsak, Suriye Dar’ül İslam olmadığı için karşısında savaştıkları da kâfirler ordusu olduğundan, tüm vergi desteğimizle Müslüman kardeşlerimizi desteklemeliyiz. Ayrıca iki yüz milyon doları geçmiş yaptığımız harcamalar, ne önemi var bir beş yüz milyon dolar daha harcarız sonuçta cihada verilen para araya gitmez. Aynı, aşa dökülen yağ araya gitmez gibi oldu değil mi? Bakınız Libya'da verdik ne oldu yani birşey geçti mi elimize? Sonuçta BOP procesine gitti kötü mü oldu?
“Ne yapsaydık yani, onları hastanelerimize almasaydık da ölseler miydi?”, “Bizim adımıza savaşan Müslüman kardeşlerimizi ortada mı bıraksaydık?”, “ Suriye Dar’ül İslam olmadığı için Dar’ül Harp kuralları uygulanmaz mı, cihat haram mıdır?” diyenleriniz çıkabilir. Suriye’nin Dar’ül İslam olması için el birliği ile saygı da kusur etmemeliyiz. Bakınız Müslüman kardeşlerimizin kurtardığı Libya, Mısır, Tunus şimdi Dar’ül İslam oldu. Tüm dünya yakında Dar’ül İslam olacak. Hazırken Mehdi, Mesih’te gelecek zaten, tüm dertlerimiz bitecek, dünyalık kaygılarımız kalmayacak. Ondan sonra Dar’ül İslam’ın çağı başlayacak.
Hastanelerimiz, 24 saat esasına göre zaten çalışıyor. Hipokrat yemini etmiş saygıdeğer hastane personeli de Müslüman kardeşlerimizin mermi ve şarapnel parçalarından mütevellit yaralarını ameliyat ederek büyük bir sevap kazanmaktadırlar. Cennetlerini öbür tarafa gitmeden zaten kazanıyorlar. Ne istiyorsunuz cenneti de hak ettiniz zaten, sırtınız yere gelmez dahi bundan sonra, gıpta ediyorum sizlere vallahi.
Suriye'deki baskıcı kâfir rejime karşı Müslüman kardeşlerimiz topyekûn bir mücadele sergiliyor, fakat mücadeleye karşın kâfirlerin bu mübarek aylarda dahi sistematik katliamlar yaptığını gözden kaçmamaktadır. Bundan dolayıdır ki, cihat neticesinde yaralanmış, kolu ve bacağı kopmuş Müslüman kardeşlerimize hastane personeli özel ihtimam göstermeliler, onları acılarını paylaşmalılardır. Sizlere karşı küfretseler dahi, ehlen ve sehlen(hoş geldiniz), ale rase ayunek(başımızdan gözümüz üstüne) deyiniz. Çünkü o özgürlük savaşçısı Müslüman kardeşleriniz Haçlılarla beraber cihat yapıyorlar. Kilisli halkımızın da ellerindeki tüm imkânları seferber etmeleri zaruridir. Müslüman kardeşlik bunu gerektirir. Hazır Ramazan ayına giriyoruz, fitre, zekât, yardım kolileri, bilumum yardım malzemelerini de kolilerin içine koymayı unutmayınız. Camilerimizden de yardım çağrıları yapmayı unutmayalım.
Kilis’te bir söylentidir, gidiyor. Neymiş efendim yardım malzemelerini satıyorlarmış. Siz Kızılay yardım malzemelerini ve diğer dağıtılan yardımları Müslüman kardeşlerimizin ne için sattıklarını biliyor musunuz Sayın Kilisliler? O paralarla silah temin ederek kâfirlere karşı savaşıyorlar. Suudi ve Katar’ın parası bitmiş, artık para gelmiyormuş, onun için satmak zorunda kalıyorlarmış. Satanlar meydanda görmüyor musunuz?
Suriye halkıyla olan Müslüman kardeşliğimiz bundan önce olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Bu yüzden onlara yapılan zulüm ve haksızlık bize yapılmış gibidir. Bunu görmezlikten gelmeye; imanımız, vicdanımız ve Müslümanlığımız müsaade etmez. Çünkü biliyoruz ki; Dar’ül İslam olmamaya rıza göstermek zulümdür ve Dar’ül Harp haksızlığına karşı susmak işimize yaramaz. Yine biliyoruz ki; kötülüğü elimizle, dilimizle def etmeliyiz. Bütün gücümüz ve imkânımızla her yerde olduğu gibi Suriye’deki zulümlere, haksızlıklara ve baskılara karşı çıkmalıyız. Suriyeli Müslüman kardeşlerimizin şanlı cihat ve direnişlerini es geçemiyoruz. Onları hastane dahil bütün her şeyimizi feda ederek, olmadı tankı, topu, füzeleri, savaş uçaklarını ve zırh delici roketatarları omzumuza alarak Dar’ül Harp’te harp etmeliyiz. Müslüman kardeşlik kolay değil ne de olsa. “Ayağıma bir yer edim bak ben size neler edim” Kilis lafı kulağınıza küpe olsun.
Mehmet UYSAL, 13 Temmuz 2012