Türkiye Osman Can adını kritik davalarda duydu.
Öncelikle türban için yapılan Anayasa değişikliğine dair raporunu sunduğunda ortalık karışmıştı. Zira o raporda ilginç bir şekilde lehte yoruma bulunuyordu ancak bizim yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki kendisi bu konudaki rengini uzun bir süre önce belli etmiş.
Kaynak mı?
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin yayınladığı SBF isimli derginin Haziran/Temmuz sayısı buna bir örnek. Yıl: 2007. Bu dergide Osman Can'ın bir makalesi bulunuyor ve o makalede de Anayasal değişikliklere sadece teknik açıdan bakılabileceği, Anayasa'ya uygunluk gibi kriterlerin aranamayacağını söylüyor.
Yani herkes kafasına göre değişiklik yapabilir ama değerlendirmesi sadece ''Yüzeysel'' olarak yapılır. Yani bu konudaki kararını 1 sene önceden bildirmiş oluyor kendisi. Osman Can'ın bu tarz çok eylemine değinebiliriz ama konumuz başka.
***
Gelelim 2008'e. Mart ayı. Türkiye AKP'ye açılan kapatma davasıyla bir kaosun içine girmişti. Apar topar Avrupa'lılara koşuldu. Yardım dilendi. Yargıyı yönlendirmek için deyim yerindeyse 40 takla atıldı.
Dün, raportör Osman Can, Mahkeme heyetine raporunu sundu. Önce raporun içeriğine bakacağız ardından da söylenenler ne anlam ifade ediyor buna değineceğiz. Henüz tam metnine ulaşamadığımız raporun temel mesajı şu: ''AKP kapanmamalı''
Aynı raporda türban değişikliğinin ''Masum'' olduğunu savunuluyor. Türkiye'de türban yüzünden okuyamayanların sayısı %1'i geçmezken AKP'nin türban ısrarını hangi mantık çerçevesinde masum bulduğunu kendisine soruyoruz.
Siyasi partilerin kapatılmasının yanlış olduğunun herkes farkında. Kimse güle oynaya parti kapatılmasını savunmaz ancak eldeki şartlar bunu gösteriyorsa kapatılması yerindedir. Dolayısıyla raporda geçen bir siyasi partiyi kapatmanın bir kişiyi idama mahkum etmekle aynı anlama geldiğini, siyasi partilerin Anayasaya uygunluğunu denetlerken bireylerin temel hak ve özgürlüklerine gösterilmesi gereken özenin siyasi partilere de gösterilmesi gerektiği'' yönündeki ibareler, eğer söz konusu parti Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerine kast etmemiş olsaydı geçerli sayılabilirdi.
***
Bu raporun yazan raportörün yanlı olduğunu ve hukukun tarafsızlık ilkesinin hiçe sayıldığını açıkca görüyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin hukuk dışı başkanı ve dünya tarihinde ilk olarak davalılarla çeşitli yerlerde samimi halde görülen Haşim Kılıç sizce işini iyi yaptığı için mi Osman Can'ı seçmiştir?
Hiç sanmıyorum.
Türkiye çok tehlikeli bir sürece giriyor. Önce Cumhuriyet'i yok etmek için kolları sıvamışlardı şimdi yargının içine sızmaya çalışıyorlar. Kapatma davasından çıkan sonuç ne olursa olsun bu dava sürecinde Türk yargısı çok ağır bir yara almıştır.
Hukukçuların hukuk dışı raporlar yazdığı, hukukun ''İlle de benim dediğim olur'' zihniyetinin pençesine düştüğü bir ülkede yaşıyoruz ne yazık ki. Son rapor bunu bir kez daha gözler önüne sermiştir..http://www.haberinyeri.net