Türkiye,12 Eylül 2010 tarihinde çok önemli bir dönemeçten geçecektir. AKP’nin Adalet’ten sorumlu olduğu iddia edilen Bakanı Sadulllah Ergin, bu referandum on seçimden de önemli diyerek,AKP’nin bu paketin onaylanmasına ne kadar bel bağladığını gözler önüne sermiştir.
Benim naçizane görüşüm; bu paket Türkiye’yi tek partili bir diktatoryaya,astığım astık kestiğim kestik düzenine götürmek için ortaya sürülmüştür.AKP’nin demokrasi anlayışını da Başbakan’ın 23 Nisan’da koltuğuna oturttuğu küçük çocuğa söylediği sözden anlıyoruz:
“Koltuk senin,istediğini asarsın,istediğini kesersin … “
Şimdi gelin bu taslağı madde madde inceleyelim.
23. maddede ilk katakullileri ortaya çıkmakta.Hal – i hazırdaki maddede şöyle denmektedir : “ Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir. “
Bu madde der ki; bir vatandaşın devam eden soruşturması hakkında kovuşturması varsa ve yurtdışına çıkma yasağı konursa yurtdışına çıkamaz.Böyle de olması gerekir ki ceza alabilecek durumda olan - ceza alabilir ya da alamayabilir bu önemli değil - yurtdışını bir kaçış olarak görecek, eğer yaptığı eylem cezai yaptırımı gerektiyorsa ve bu cezai yaptırım henüz yerine getirilmemişse, yurtdışına giderek bu yaptırıma maruz kalmama yolunu seçecektir.
İşte getirecekleri değişiklik bunu sağlıyor.Eğer anayasa paketi onaylanırsa ve kişilerin yaptıkları eylem cezai yaptırımı gerektiriyorsa, hakim karar verene kadar şahıslar yurtdışında kalabilir.Metin üzerinde görelim : “ Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti,ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hakim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. “
41. Madde’de yenilikler var,çocuk istismarına yönelik 10. Madde kadın erkek eşitliğini anayasaya şekil olarak sokuyor,bu gayet yerinde.20. Madde özel hayatın gizliliği maddesi.Olması gerekendir.Bu madde ile kişiler kendileriyle ilgili bilgilerin korunmasını talep edebilir.Bu üç madde ayrı ayrı onaylansa herkesin evet diyeceğini düşünüyorum.
53. Madde Toplu – İş Sözleşmeleri ile ilgilidir, mevcut maddede işçi ile işveren arasında anlaşma sağlanamadığında devreye Bakanlar Kurulu giriyor,taslak metinde ise oluşturulacak bir Uzlaşmazlık Kurulu’nun bu görevi yapacağı yazıyor. Bir değişiklik yok, Ahmet son kararı veriyorsa önceden, paket onaylanırsa Veli verecek.İşçi'den,emekçiden yana bir madde olacaksa Anayasa paketinin içinde,çalışanlara grev hakkı da verilmelidir.
74. Madde. Kamu Denetçisi diye bir kavram ortaya atmışlar. Örnek veriyorum; iktidar partisi, yine ister A olsun, ister B olsun, ister C olsun, bir köprü ihalesi yaptı.Vatandaşım Osman da dedi ki : “ Güzel kardeşim, benim bu ihaleye itirazım var, denetlensin bu ihale şartları, sonuçları vs. Bunun için kamu denetçiliğine başvuruyor.
Bakalım nasıl seçilecekmiş o kamu denetçisi : “ Kamu Başdenetçisi TBMM tarafından dört yıl için seçilir. “ İktidarın yaptığı bir ihale, anlaşma vs.nin denetlenmesi istenecek ve bu denetlemeyi yapacak kişi TBMM’den seçilecek. Yine örnek verelim: Merve Hanım, arsasının üstünden geçen Boğaz Köprüsü ihalesinde kötü kokular aldı ve kamu denetçiliğine başvurdu, bunun için bir denetçi seçildi. Hangi iktidar partisi kendi yaptığı ihaleyi, içinde dosta, yandaşa para verilen ihalelerden bahsediyorum, kendi seçtiği bir görevlinin gerçekçi bir şekilde açıklamasına meydan verir, meydan vermeyeceği için de bu başdenetçi kendi adamı olur.Anadolu'muzda baraj yapacağız diye,ormanları yok ettiler,cümle alem baraj yapmakla elektirik üretilemeyeceğini anladı,ama bizimkiler küresel sermayeye bağlı olduğu için anlayamaz.Maden bulacağız dediler,ihaleler açtılar,ağaçları kestiler,sonuç 0.Allah'ını seven gitsin Anadolu'yu gezsin.İğrenirsiniz.Anadolu'm iğfal edildi.Değerlerimizi,emeğimizi,madenlerimizi yok ettirmemek için; HAYIR DİYORUZ !
125. Madde’de de bir “ fetokulli “ seziyorum; “ Yüksek Askeri Şura’nın Silahlı Kuvvetler’den ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır “ maddesine şöyle bir soru sormamız gerek: Neden sadece ilişik kesme kararları? Bütün kararlar yargı yoluna açılsın. Burada da AKP’nin samimiyetsizliğini görüyoruz. Dostlar alışverişte görsün, bakın biz YAŞ kararlarına yargı yolunu açtık demek için yapılması tasarlanan bir değişiklik.
Harfine dokunmadan taslaktaki maddeyi yazıyorum : “ Adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. “
Hakim ve savcıların denetlendiği 144. Madde’de getirilen değişiklik ile, hakim ve savcıların denetimi tamamen yürütmenin, yani İktidar partisinin yetkisine bırakılmaktadır.A partisi gelir, kendinden olmayan Ali’yi, Enver’i, Sedat’ı meslekten ihraç eder ya da kendinden olmadığı için cezalandırır. B partisi gelir Hanefi’yi, Mehmet’i, Selahaddin’i meslekten ihraç eder kendinden olmadığı için cezalandırır. HAYIR DİYORUZ !
145. Madde Askeri Yargı’nın mevzuatının değiştirilmesiyle ilgilidir.Mesleği askerlik olan kişiler askeri mahkemelerde yargılanacaktır,mesleği askerlik olmayan kısa ya da uzun dönem askerlik yapanlar askeri mahkemelerde yargılanamayacaktır.Ayrıca anayasal suç düzeyindeki eylemler Asliye Mahkemeleri tarafından yargılanır maddesi getirilerek olması gereken yapılmıştır.
146. Madde : Anayasa Mahkemesi’nin içeriğiyle ilgili olan maddedir. Kişisel başvuruların yapılması sağlanmıştır. Mevcut Düzen’de Cumhurbaşkanı 11 üyenin 11’ini kendisi seçmektedir. Şöyle ki, Sayıştay, Yargıtay ve Danıştay üyelerini Sayıştay, Yargıtay ve Danıştay tarafından yapılan seçimde ilk üç sırayı alan kişilerden seçer. Getirilen yasa tasarısında da bunu değiştirecek bir kanun maddesi yoktur. Tasarıda Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı 19’a çıkarılmakta bunun 3’ünü TBMM geri kalan 16 üyeyi Cumhurbaşkanı seçmekte. Yine Sayıştay, Yargıtay ve Danıştay’dan gelecek üyeleri Sayıştay, Yargıtay ve Danıştay tarafından yapılan seçim sonucunda ilk 3 sırayı alan kişilerden seçerek. Getirilen bir değişiklik yok görüldüğü gibi.
Zurnanın son deliğine geldik. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. 159. Madde. Mevcut maddede HSYK üyelerini Cumhurbaşkanı atamakta. Tasarıda üye sayısının 21 olması öngörülmüş, dört üye Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor, bir üye Anayasa Mahkemesi tarafından atanıyor fakat Anayasa Mahkemesi üyelerini de Cumhurbaşkanı seçeceğinden Cumhurbaşkanı kontenjanı 5’e çıkmakta. Diğer üyeler de Danıştay, Yargıtay, adli hâkim ve savcılar ile idari hâkim ve savcıların oylarıyla seçilmekte. Eski maddeye bakılırsa daha demokratik gözüküyor, hepsini Cumhurbaşkanı atarken, şimdi 5’ini Cumhurbaşkanı atayacak. Gelelim yürütmenin, yani iktidarın etkisinin görüldüğü yere. Yedi asil üye, adli hâkim ve savcılar tarafından seçilecek. Soralım nasıl adli hâkim ve savcı olunuyor? Sınavı geçip,Adalet Bakanlığı’nın mülakatına girerek.İktidarların belirlediği hakim ve savcıların denetiminde yapılan mülakatla seçilmektedir adli hakim ve savcılar. Üç asil üye de idari hâkim ve savcılar tarafından seçilecek. Tekrar soralım, nasıl idari hâkim ve savcı olunuyor? Sınavı geçip,Adalet Bakanlığı’nın mülakatına girerek.Sadece AKP için demiyorum,AKP'den önceki partiler de bu şekilde yapmıştır. 10 üye doğrudan doğruya iktidarlar tarafından belirleniyor.144. maddenin değerlendirilmesinde de söylemiştik,hakim ve savcıların denetlenmesi Adalet Bakanı'na bırakılıyor.5 üye de Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor, yeni çıkacak Cumhurbaşkanı adayı olmak için Başbakanlık’tan istifa etmeye gerek yok yasasını tekrar hatırlatıyorum, etti 15 üye. Alın size faşizm. Yürütme’nin yargıya müdahalesi. Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin, yani birbirinden ayrı olması gereken Yasama, Yürütme ve Yargı’dan Yürütme ve Yargı’nın tek bir elde toplanması. HAYIR DİYORUZ !
Bir ülke düşünün ki,yargı işleyişini düzenleyen mekanizmanın 15 üyesi iktidara bağlı,denetlenmesi iktidara bağlı.Hangi iktidar gelirse gelsin,bu anayasayı kendi lehine kullanır.Şimdiki sistem de demokratik değildir fakat bu sistem yargı işleyişini daha da çapraşık hale getirecek ve yargıyı siyallaştıracaktır.YARGI'NIN SİYALLAŞMASINA HAYIR DİYORUZ !
Danıştay ve Yargıtay üyelerini de HSYK belirlemektedir.İktidarların denetiminde,güdümünde olan HSYK üyeleri Danıştay üyelerini seçecek.Danıştay kanunların ve tüzüklerin Anayasa'ya uygun olup olmadığını denetler.Öyle bir Danıştay düşünün ki,kendisini belirleyecek olan kurul iktidarların denetiminde olacak ve Danıştay iktidarın çıkardığı kanun tasarılarının ve tüzük tekliflerinin Anayasa'ya uygunluğunu denetleyecek.Kanunların ve tüzüklerin Anayasa'ya uygunluğunu denetlemeyi bir kenara koyalım,iktidarın seçtiği Danıştay iktidarın yaptığı Anayasa'ya aykırı nitelikteki özelleştirmeleri,ihaleleri vb. iptal etmez,edemez.İKTİDARLARDAN BAĞIMSIZ OLMASI GEREKEN DANIŞTAY'IN İKTİDARLARIN GÜDÜMÜNDE OLMASINA HAYIR DİYORUZ !
Tekrar tekrar söylüyorum, hangi parti yaparsa yapsın, bu anayasa paketi faşizmdir. Yargıyı yok etme girişimi, iktidar partisinin kendi yargısını oluşturma girişimidir. Sayfalardır anlatıyorum, özet geçelim. Neye karşı çıkmıştık? Siyasi partilerin mali harcamalarını TBMM tarafından seçilen üyelerin denetlemesine karşı çıkmıştık. Getirilen kamu denetçiliği kurumuyla uluslararası sermayenin topraklarımızı,madenlerimizi,suyumuzu,doğamızı mahvetmesine karşı çıkmıştık.Alakır Vadisi'nin o güzelim yeşilliğinin berbat edilmesine karşı çıkmıştık. ( Bakınız : http://alakirnehri.blogspot.com/2009/09 ... lilik.html ) . Yeni çıkacak olan yasa neydi; “ Cumhurbaşkanı olmak için Başbakanlık’tan istifa etmeye gerek yok “ Bir ülke düşünün ki Başbakanı Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak fakat Başbakanlık’tan istifa etmeyecek, velev ki seçildi; Anayasa Mahkemesi’nin 16 üyesini o seçecek, 3 üyeyi onun başbakanken üyesi olduğu siyasi partinin milletvekilleri seçecek, HSYK’nın 5 üyesini o atayacak, 15 üye de onun seçtiği Adalet Bakanı’nın güdümünde olan üyelerden seçilecek. İşte size çok partili yaşamda tek adam düzeni. HAYIR DİYORUZ !
AKP'nin hocası Fettullah Gülen'in ne düşündüğüne bakalım.Ne diyordu Gülen: " Mezardakileri bile kaldırıp evet oyu kullandırmak lazım" Darbelere karşıyız diyorlardı öyle mi?Gelin,geçmişe göz atalım. Büyük demokrat! Gülen efendi bakın 12 Eylül için ne demiş :
" Ve işte şimdi, binbir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tulûu (ışığı) saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekâsına alâmet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe, istihâlelerin (dönüşüm) son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz.”
İnanmayan varsa Sızıntı dergisinin 1 Ekim 1980 Sayı 2 Cilt 21 yayınına bakabilir.
28 Şubat için ne demişti?Onu da hatırlatalım:
" Erbakan hükümeti bırakmalı,ülkeyi daha fazla germemeli "
Aşağıdaki üç paragrafta AKP üzerinden bir değerlendirme yaptım,bu değerlendirmemin halkoylaması dışında tutulmasını temenni ediyorum.
Her zaman söylüyorum,bu adamlar darbelerin çocuklarıdır,darbeleri yargılayamazlar.Birgün olsun ağızlarından çıktı mı; 28 Şubat'ı yapan Çevik Bir'i yargılayacağız, 27 Nisan'da muhtıra veren Büyükanıt'ı yargılayacağız diye bir cümle.Çıkamaz.AKP sadece mağduru oynar,ama icraat yapamaz.
Tayyip Erdoğan'ın da şunu anlaması şart: Yargı iktidarlara göre şekil alacak bir kurum değildir.İktidarlar yargıya uymak zorundadır.Başbakan ne diyordu;yargı bize engel oluyor,onu yapamıyorum,bunu yapamıyorum.Tabiki yargı yürütmeye engel olmayacaktır fakat iktidarlar da istediklerini yapmak için yargıyı eğip bükemezler.Sadece faşistler yargının kendi icraatlarına uymasını bekler.
Bir şeye değinmeden geçemeyeceğim.PKK bir aylık ateşkes ilan etti.AKP ile PKK anlaşmıştır.Bakınız öcalan ne diyor:
" Artık bu işi uzatmanın manası yok, artık toplum bu çözümsüzlüğü, oyalamayı kaldırmıyor. Bana burada 7-8 yıldır, dört kez ‘bekleyin’ dediler, her seferinde ‘seçim’ var dediler. Ama sonuç ortada. Bizi oyalıyorlar, durum budur. Ben burada 12 yıldır sabrettim, sorunun çözümü için gece-gündüz uğraştım. Burada sabırla barışı, toplumsal çözümü gerçekleştirmeye çalıştım, bu sabrı gösterdim, ancak benim de bir sınırım var… Ben referandumdan sonra oyalamaya izin vermeyeceğim. Ben gerektiğinde 12 yıl daha dayanırım, gerektiğinde bir saniye bile sabretmem ve oyalamayı asla kabul etmem. İşte referandumdan sonra bu sefer önümüzde seçim var, seçime az süre kalmış bahanesiyle oyalanmayı kabul etmeyeceğim…”
Demek ki neymiş; birileri öcalana referandum var bekle demiş,pkkya ateşkes çağrısı yaptır demiş,sen referandumda bizim ekmeğimize yağ çal biz de sana güzellik yaparız demiş.Her şey ortada değil mi,söze gerek yok. . .
Ben anti-emperyalist bir insanım.Türkiye'de rüzgar esse okyanus ötesi güçlere bakarım.AKP'nin Yargı'da nasıl ABD vesayeti oluşturduğuna burada değinemeyeceğim fakat meraklıları şu bağlantıyı okuyabilir.
http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=8983
Bu paketle ilgili de emperyalist güçler ne yapmış onlara bakalım:
Danıştay 2. Dairesi Tetkik Hakimi Fetih Sayın'ın Raporu'na bakıyoruz:
12 Nisan - 17 Nisan 2009 tarihleri arasında Ankara Shareton Otel'de Adalet Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ( UNDP) öncülüğünde "Kurumsal Yönetim Perspektifi'nde Yargı Reformu'nun Desteklenmesi" semineri düzenlenmiştir.Bu Proje ile ilgili UNDP'nin sitesinde bu program ile ilgili aynen şunlar yazmaktadır:
" UNDP, ulusal hükümet nezdinde güvenilir bir ortaktır, yargıda iyi yönetişimi sağlamada ulusal hükümete katkı verecek pozisyondadır.
Proje adalet reformunda Türkiye’ye yol haritası hazırlamak için hazırlanmıştır ve Adalet Bakanlığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin yapıları ve kendi aralarındaki etkileşimlerine yönelik genel bir değerlendirme sağlayacaktır.”
UNDP'nin Türk Yargı Reformu'na Destek raporunda şurayı dikkatinize sunuyorum.
Yargı Reformunun Desteklenmesi Projesi kapsamında 13-14 Mart 2008 tarihinde Ankara’da bir çalıştay gerçekleştirildi. Geniş bir katılımcı topluluğunca gerçekleşen bu iki günlük çalıştayda Türkiye’nin yargı reformuna ilişkin çabaları ve özellikle de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin yapısı hakim ve savcılar gibi adalet aktörlerince tartışıldı.
* Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısındaki olası değişikliklere odaklanıldı.
Bu proje Ocak 2008'de yürürlüğe konmuştur bunu da UNDP'nin internet sitesinden öğreniyoruz.Bütün seminerler sırasında Kanadalı bir uzman,neyin uzmanıysa artık, konuşmacı olmuş.Larry Taman, konuşmaları sırasında "Çok kısa süre sonra Türkiye Anayasasında çok ciddi değişiklikler olacak. Yargı sistemi de sanırım kapsamında olacak. Bazı önemli reformlar yolda" demiştir.
Avrupa Birliği sözcülerinin söylediklerine bakalım:
Ferran Tarradellas Espuny: " Anayasa değişikliği paketinin olumlu adım olduğu inancımızı, Anayasa Mahkemesi kararının ardında da korumaya devam ediyoruz. Türkiye’nin, AB’nin yıllardır ilerleme raporlarında ve katılım ortaklığı belgesinde vurguladığı noksanlıkları tamamlayabilmesi için 12 Eylül’deki referandumda evet oyu çıkmasını istiyoruz."
Hiçbir delikanlı çıkıp da," sen kimsin ki bizim içişlerimize karışıyorsun" demedi,yazıklar olsun ! ! !
Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokratlar Grubu Başkan Yardımcısı Hannes Swoboda: " Biz AB olarak her zaman Türkiye’nin demokratikleşmesine ve reformlarına destek veriyoruz ve bu gördüğümüz anayasa paketi de reformlara, özgürlüklere açık bir paket. Dolayısıyla biz bu değişikliği destekliyoruz "
Şimdi de ABD'nin görüşü neymiş ona bakalım.
Amerika'nın Türkiye politikasını belirleyen düşünürlerden,düşünür değil emperyalizm uşakları,biri olan Henri Barkey,2009 Eylül'ünde BBC'ye verdiği röportajda şunları demiştir :
"Hükümet, Kürt kelimesini kullanmayarak, süreci "Demokratik Açılım" olarak tanımlıyor. Bu uygundur. Ama ‘Demokratik açılım’, bu Anayasa değişmeden yapılamaz."
Barkey'in o demecinde atıfta bulunduğu Ergun Özbudun'un düşüncelerine bakalım.Ne demiş Ergun Bey.
"Özbudun, hazırladığı Anayasa taslağında , ‘devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü korumanın , Türk ulusunun bağımsızlığını korumanın, devletin amaç ve görevleri arasından çıkarılması’ teklifini getiriyor.
‘…Ulus devletten şehir devletçiklerine, eyalet sistemine geçişin önünde hiçbir anayasal engel kalmamalı,...‘‘Türk Yurttaşlığı Kavramı kalkmalı!" diyor.
Tayyip Erdoğan ne diyordu: Seçimlerden sonra daha geniş bir anayasa paketi hazırlayacağız.Hatırlar mısınız bilmem,anayasa paketi ortada yokken Ergun Özbudun'a bir anayasa hazırlatılmıştı 8 Haziran 2007'de.İşte o anayasa yukarıdaki maddeleri getirecek.Tayyip Erdoğan'ın daha geniş bir anayasa paketi hazırlayacağız dediği anayasa da,bu taslak.
Benim yalnız ve güzel halkım paketin bir şey getirmeyeceğini maddeleriyle teker teker anlattım.Bu paketi emperyalistlerin istediğini de gösterdim.Karar senin.Referandum tarihini unutma.12 Eylül.Bir kez daha emperyalizmin oyununa mı geleceksin,yoksa emperyalizme ders mi vereceksin.
Yargıda siyasallaşma olmaması için HAYIR.
Anadolu'muza,ormanlarımıza,madenlerimize,suyumuza tecavüz edilmemesi için HAYIR.
Emperyalizmin oyununa düşmemek için HAYIR.