gönderen emesiz1979 » Pzr Kas 16, 2008 2:37
...SAYFA: 184-185
AMERİKANIN DEĞİŞMEZ SIRRI...
Bütün bunca belge ve fotoğraftan sonra , yine geçmişe dönelim, 1969a... O tarihte yazılan Amerikan İmparatörluğu adlı eserde bakın bu konular hakkında bilgi ve uyarılara yer verilmiş.
... Böylece ileri karakolları ve haberleşme hatlarıyla, savunma araç ve yedek güçleriyle, diplomat ve askerleriyle, misyoner ve polisleriyle, doktor ve bankalarıyla imparatorluklar doğmaktadır. (...)
Ama amerikan imparatorluğunun dehası , etki alanına sınır çizmemiş olmasındadır. O eski sömürge imparatorluklarına öylesine az benzemektedir ki bazen, hemen hemen hiç anlaşılmaz olmakta ve kendi varlığından bizzat kendi kuşkuya düşer olmaktadır. (...)Çoğunlukla en diktatörce rejimlere dayanan bir asker üsler ve paktlar ağı içinde tüm yeryüzü sarmaları, sırf özgürlüğü savunmak içindir. (!!!-HC) Askeri mekanizmaların öldürücü ateşi altında, Dresde, Hiroşima ya da Vietnam köylerini ezip yerle bir etmeleri hep özgürlük adınadır. (...)Amerikan imparatorluğu Amerikan idealizmiyle beslenmiştir. (...)
Amerikan emperyalizminin ahlak yasası içinde iki temel çelişki vardır. Bir yandan ne silahların ne de ticari karların sağlanamayacağı ulusal gücünü, manevi liderlik görevi üstüne dayandırır. Amerikan idealizminin önde kişilerinden olan Woodrow Wilson bizzat kendisi, Amerikan imparatorluğunu , Karaib bölgesinde yaptığı bir çok askeri müdahaleler, birçok mali oyunlar sayesinde güçlenmiştir. Ve görüleceği gibi , kendisinden sonra gelenler, dünyanın en uzak bölgelerine aynı yöntemleri yayacaktır.(...)
Amerikan imparatorluğu tarihin kaydettiği en güçlü imparatorluk olmakla kalmamakta, aynı zamanda, birçok bakımdan tarihin kaydettiği en özgün imparatorluğu da olmaktadır. Şimdiye değin, hiçbir zaman bunca az sayıda insan, etkisini böylesine uzaklara yayamamış bunca çok sayıda halkın günlük yaşantısına kendi damgasını böylesine vuramamıştır.(...) Dünyanın hiçbir noktası onun silah tehdidinden uzak değildir. Ve yine ABD, gezegenimizin üstündeki hayatı birçok kez yokedebilme olanağına sahiptir. Ondan önce hiçbir ulus bu ölçüde yıkma, yok etme olanağına sahip olamamıştır.(...)
Barış ve demokrasi savunucusu geçinen bu ülke gerektiğinde en iğrenç diktatörlüklerin destekleyicisi olur. Her taşın altından o çıkar, her karanlık işin içinde onun parmağı vardır. Bütün bunları sanayici asker ortaklığının sağladığı tatlı karlar için yapar. Her yere sermaye ve mal ihraç, her yerden beyin ithal eder. CİA casusluk örgütüyle doğrudan doğruya , ya da çeşitli vakıflar örtüsü alttında dolaylı dolaysız, her örgüte sızar; sarı sendikalar ve gazeteler satın alır. B e ğ e n m e d i ğ i h ü k ü m e t l e r i d e v i r i r , m i l l i y e t ç i a k ı m l a r ı b o ğ m a k i ç i n n e s u ç l a m a g e r e k i r s e b a ş v u r u r . Ve bunları, 150 yıldan beri (şimdi 200 yıl oldu- HC) uyguladığı belirli reçetelere göre yapar. (281)
Dikkat ederseniz bu sözler bugün söylenmiyor. Yineliyorum. 1969 yılında yayınlanan bir kitapta söyleniyor. Yıllar öncesine giderek, tekrar okuyup 1919u ve bugünü değerlendirelim.
ŞEHİTLERİMİZ!..MEZARDAN ÇIKMANIZIN VAKTİDİR!..
Günümüzde Türkiye üzerindeki yoğun (Cumhuriyet döneminde hiç olmadık biçimdeki) bölme çabalarını; bu değerlendirme ve bilgiler ışığında değerlendirip, bilinçli olmalıyız.
Bu vesileyle, ülkemizi parçalatmamak için, vatanımız için toprağa düşen tüm şehitlerimizi;
(ve tabiki Mustafa Kemal Atatürkü) rahmet , saygı ve minnetle analım...
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
Mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
Sakaryada, İnönüde, Afyondakiler
Dumlupınardakiler de elbet
Ve de Aydında Antepte vurulup düşenler,
Siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
Yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
Siz toprak altında derin uykudayken
Düşmanı çağırdılar,
Satıldık uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
Kalkıp uyandırın bizi!
Uyandırın bizi
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
Mezardan çıkmanın vaktidir! (282)
281: Julien , Claude, adı geçen eser s.8-15 ve arka kapak yazısı.
282:Şehitler şiiri. Hikmet, Nazım, Son Şiirleri (1959-1963), Yapı Kredi Yayınları, 9. Baskı, İstanbul, Eylül 2007, s:32
Halkın her dediği demokrasinin gerekleri olarak kabul edilirse bu bir çoğunluk diktatörlüğü yaratabilir. Demokrasinin sınırlarını halk belirlemez, demokrasinin temel ilkeleri belirler.
Prof. DR. AHMET TANER KIŞLALI