1 Eylül Dünya Barış Günü: Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz mi Suriye mi? / Dr. Noyan UMRUK

1 Eylül Dünya Barış Günü: Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz mi Suriye mi? / Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Noyan Umruk » Pzr Eyl 01, 2013 12:46

1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ: ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ Mİ SURİYE Mİ? :?:

Dr. Noyan UMRUK

Tarihte çok az lider var; kararlı, gerçekçi ve aldığı kesin sonuçlarla tutarlılığı kanıtlanmış olan stratejik direktifler verebilen. Bu akıl ister, zekâ ister… Ne derseniz deyin basiret, uzak ve geniş görüşlülük ister… Engin ve derin bir birikim ister… Güven veren, yetenekli kadrolar ister... Ateş çemberinden geçmiş deneyimli, cesur lider ister…
26Ağustos1922 sabahı 05.30… Kocatepe’den başlayan Büyük Taarruz, 30Ağustosta Başkomutanlık Meydan Savaşıyla taçlanır. Yunan Ordusu dağılmış, İzmir ve Bandırma yönünde etrafını, güzel İzmir’i yakıp, yıkarak kaçmaktadır.

Mustafa Kemal 1Eylül 1922′de Orduya tarihi emrini verir. Direktif, emrin sonunda kısa, veciz, özlü ve kararlıdır.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları!

Afyonkarahisar, Dumlupınar Büyük Meydan Muharebelerinde zalim ve kendini beğenmiş bir ordunun ana unsurlarını inanılmayacak kadar az zamanda yok ettiniz. Büyük ve soylu milletin fedakârlıklarına layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz. Sahibimiz olan Büyük Türk Milleti geleceğimizden emin olmaya haklıdır. Muharebe meydanlarındaki maharet ve fedakârlığınızı yakından gördüm ve izliyorum. Milletimizin hakkınızdaki övgülerine aracı olmak görevini aralıksız ve devamlı yerine getireceğim… Herkesin akıl gücünü, kahramanlık kaynağını ve vatanseverlik onurunu birbirini geçmeye çalışarak ortaya koymasına devam etmesini isterim.

Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri! ”

Bu muhteşem sözler, sadece müstevlileri denize dökmeyi amaçlayan askeri bir direktif i değil, aynı zamanda bir uygarlık projesini ifade ediyor. O deniz uygarlıkların, bilimin, tarihin, sanatın, edebiyatın, iktisadiyatın, dünya nimetlerinin, insanı insan yapan eşsiz güzelliklerin denizi…

Bakındı hele 90 yıl sonra şu halimize…

Bu gün 1 Eylül… Dünya Barış Günü… PKK’nın Bayık’ı ““Şimdi hükümet çözüm değil savaş hazırlığı yapıyor, hem de büyük bir savaş hazırlığı… Süreci seçimlere kurban etmek istiyorlar… Adım atılmazsa 1 Eylül’de...” tehdidini savuruyor. Ya Suriye Cephesi… Mahşerin üç atlısı ABD, İngiltere ve Fransa şaşkın ve mütereddit… Rusya ve İran kararlı. Dünyanın bir ucundan bakın Castro neler diyor:(1) "...Dünya küçüldü… Artık herkes yanı başımızdaki büyük tehlikenin farkında. Cruise füzelerinin kendisine doğru çevrilmesine rağmen kahraman ve mücadeleci Suriye halkı topraklarına karşı yapılacak bir saldırıya karşı son nefeslerine kadar savaşarak karşı koyacaklarını ilan etmiş durumda...."

Siz hala tüm çığırtkanlığınızla teskereyi(2) tartışa durun… Kaç cephede savaşılacak? Savaşacak askerler, komutanlar, denizciler, pilotlar ne âlemde? Ortada henüz kimyasal gaz kullanım emrini Esad’ın verdiğine dair ne en küçük bir kanıt var, ne de saldırıyı meşru kılacak BM kararı. Ne gam, yalandan kim ölmüş? Ne Bush, ne Powell…

İsrail’e saadet, Türkiye’ye melanet…

Olası müdahalenin temel amacı Suriye’nin güçlü askerî alt yapısının belini kırmak. Güçlü silah sistemleri Esad’ın elinde de kalsa, muhalefetin eline de geçse İsrail için çok ciddi tehdit. Güçlü silah sistemleri ortadan kaldırılırsa Suriye’de tarafların yıllarca klasik silahlarla savaşmasında beis yok…

Suriye ve müttefikleri için ise akılcı olan müdahaleye aşırı destek veren iki bölge devletinin camlarını kırmak: Türkiye ve Ürdün. Zaten Suriye ve İran’ın tepki sistematiği doğrudan saldırı şeklinde değil. İşte tepki olasılıkları:

*Reyhanlı benzeri toplumsal infial yaratacak, faili meçhul olaylar,

*Türkiye ve yakın çevresinde Ankara’nın siyasi, diplomatik, ekonomik dengelerini sarsacak etkinlikler.

* PKK terörünü provoke etmek,

*En vahimi, Türkiye’de Ortadoğu’nun yeni çatışma dinamiği mezhep çatışmalarını körüklemek.

Evet, her tarafınız camsa etrafa taş atmayacaktınız… Dolar iki lirayı geçmiş, sıcak para ufak ufak sıvışırken başparmağını elinin ayasına yapıştırıp dört parmağı ile İhvan sembolüyle anlamını da bilmeden milletin mezhepsel duyarlılıklarını kaşımayı marifet saymayacaktınız… İslam’da belki ilk kadın hakları öncüsü olan Rabia Hatun’un ruhunu muazzep etmeyecektiniz… “Gılına gurban” toplama kalabalıkları kışkırtıp, onları “Ne darbe, ne demokrasi ille de şeriat” transına sokmayacaktınız…



(1) Castro’nun son makalesi, Prensa Latina, 28.08.2013

(2) Mevcut tezkere TSK’nın yabancı ülkeye gönderilmesine ilişkin. Ancak bu yeni durumda Güvenlik Konseyi kararı da gerekli. Yabancı askerin gelmesi, yabancı unsurların hava sahamızı ve İncirlik’i kullanabilmesi için TBMM’nin izni gerekiyor. Savaş tamtamları çalanların mevcut tezkerenin ne anlama geldiğinden bile habersiz oldukları anlaşılıyor.
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1067
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x