gönderen Ram » Cmt Oca 26, 2008 17:40
Tek kelimeyle şapa oturdular. Ama sonraki bölümde telâfi ederler. Ergenekon operasyonunu, önceki operasyonlar babında güzellediklerini daha iyi anlıyoruz. Dizideki Hrant'ı öldürten ve misyoneri öldürtmek isteyen avukat, Kerinçsiz oluyor. Yine dizideki Palaska da Muzaffer Tekin'dir. Bu kişiler eğer suçlu iseler, ispatı nerededir¿? Bu kişiler daha sonra neden serbest bırakılmıştır¿? Son operasyonda suçlanan kişilerin telefonlarının dinlenmesi yasal değildir. Öyleyse neden hâlâ tutuklulardır/gözaltındalardır¿? Eğer ortada bir suç varsa, bu suça bağlantılı oldukları herkes gözaltına alınmalı mıdır¿? Eğer usûl böyle ise, o kişilerin de bağlantılı oldukları kişileri de alacaklar mı¿? Ergun Poyraz ve Güler Kömürcü gibi araştırmacı-gazeteci-yazarların bu olası örgütle ne tür bir bağı vardır¿? Yoksa organik bir bağ bulunmamasına karşın, sırf Akape karşıtı yazdıkları için mi gözaltına alınmışlardır¿? Ergun Poyraz, yaklaşık 7 aydır tutuklu olmasına rağmen, suçlandığı iddialar hakkında somut bir delil bulunamamış ve akabinde mahkemeye hâlâ çıkartılmamıştır. Peki böyle bir uygulama var mıdır¿? Bu uygulama, Poyraz'ın; Musa'nın Gül'ü, Musa'nın Çocukları ve Musa'nın Akapesi adlı kitaplarında anlatılanları doğrulamaz mıdır¿?
Kurtlar Vadisi şapa oturmuştur. Zira millete akapeyi destekler şekilde empoze etmek istedikleri "çetecilik faaliyetini", son operasyonu bilmeden çektikleri son bölümde, Polat'ın ekikibinin sözde çetecilik suçuyla içeri alınması, düşünemeyen izleyicilerin kafasına Ergenekon olarak yansıyacak ve istemedikleri bir şeyi yanlışlıkla güzellemiş olacaklardır. Yani Ergenekon operasyonunu değil de, Ergenekoncular'ı istemeden de olsa güzellemiş oldular. Ama dediğim gibi, sonraki bölümlerde bunu da düzelteceklerdir. Meselâ dizideki Hakan ve çetesi, belli yazarlar ile birlikte yakalanır, bizim kahraman Polat da onları sorgular, yanlış anlaşılmalar kafalardan silinir, vesaire, vesaire...
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.
Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!