
Dr.Noyan UMRUK
Yarın 27 Mayıs… 68 kuşağının “Anayasa ve Özgürlük Bayramı”…

Sosyal bilimlerde bir altın kural var: Her olgu, kendi “zaman”, “zemin”, “mekan” boyutları içinde el alınmaz ise, suya, şaşkın ördek misali kıçın kıçın girmek mümkün.
Varlık nedenine ihanet…
“İleri demokratlıkta” kimseleri beğenmeyen şaşkın liberaller 26 Mayıs 1960 günü herkesin mutlu, özgür, hukukun egemen, iktidarın“demokrat” olduğu bir Türkiye’de yaşandığını, buna rağmen “darbe” yapıldığını iddia ederek 27 Mayıs Devrimini diğer darbelerle aynı kefeye koymaya bayılırlar...Oysa 27 Mayıs Devrimi ve getirdiği özgürlük ortamı bizzat onların bugün de süren varlıklarının nedeni...
Neden mi? Gelin birlikte özellikle genç okurlarımız için o günlere gidelim.
* DP, “Çoğunluk Sistemi” garabetinden aldığı güçle 1954-1956 arasında yaptığı düzenlemelerle “basını” ve “üniversiteyi” tamamen susturdu; CHP’nin tüm mallarına el koydu.
*O günlerin tek kitlesel iletişim aracı radyoyu iktidarının çığırtkanı haline getirerek, hergün saatlerce VATAN CEPHESİ’ne katılan sağ ya da çoktan hakkın rahmetine kavuşmuş vatandaşların isimleri okundu...
* Muhalif milletvekili Osman Bölükbaşı’nı hapse attı ve 1954 seçiminde onu seçtiği için Kırşehir’i cezalandırıp, il yaptığı eski ilçesi Nevşehir’e bağladı.
* Hüseyin Cahit Yalçın, Bedii Faik, Metin Toker, Şinasi Nahit Berker, Ahmet Emin Yalman, Cemal Sağlam, Cüneyt Arcayürek, Ülkü Arman, Beyhan Cenkçi, Kurtul Altuğ, Yusuf Ziya Ademhan, Cemalettin Ünlü, Tarık Halulu gibi pek çok gazeteciyi hapse attı.
*Yargı ve üniversiteyi kendi buyruğu altına alabilmek ve istediği kişiyi gerekçe göstermeksizin emekli etmek için yasal düzenlemeler yaptı. Nitekim 1inci Başkanı dahil 23 yargıtay üyesini ve 65 yaşını doldurmuş tüm yargıçları emekliye sevk etti. İktidara yakın varsaydığı daha genç yargıçlara kapıları açtı. Ancak, ikballerini başka iradelere bağlamaya alıştırılmış olan bu yargıçlardan oluşan bir özel mahkeme de maalesef onu astı.
* Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nı değiştirerek yürüyüş, miting düzenlemesini imkânsız hale getirdi. CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, Rize’de, esnafın elini sıktığı için 6 ay hapse mahkûm edildi..
*Bütün bunlar, yetmedi. CHP’yi kapatmayı, basını tamamen susturmayı amaçlayan, yargı yetkisini haiz Meclis Tahkikat Komisyonu’nu kurdu.
*Ekonomideki kötü gidişat ve 1958 devalüsyonu tüm bunların üzerine tüy dikti…
Tüm demokratik yolların tıkanması - 27 Mayıs
Devrime bir tek kişi bile karşı çıkmadı. Örneğin Altan’ların pederi “Yıllar boyu aklımızın erdiği kadar tarihden örnekler verdik, kinayeli fıkralar anlattık…Anayasayı çiğnediler; hukuk dışı komisyonlar kurdular…Artık yazı yazmıyor, yazı taklidi yapıyorduk… Atatürk’ün gençliğe hitabesini, Nutuk’un tefrikası halinde yayınlamak dahi suç sayılır olmuştu. Atatürk’ten bahsedilsin istemiyorlardı. Onun kurduğu Cumhuriyete bir beyefendiler saltanatı halinde çöreklenmek ve memleketi basınsız, üniversitesiz, meclissiz idare etmek istiyorlardı… Bu hareketin meşruluğu ve büyüklüğü, yıkılanların gayrimeşruluğu ve küçüklüğü ile bir abide gibi ortaya çıkmaktadır…Türkler, âlimleri dalkavuk, öğrencileri maktul, gazetecileri korkuluk ve bütün aydınları sürüngen hale getirererek, bir çete gibi davrananların rezaletini dünya önünde reddetmişlerdir.”(1) diye yazıyordu.
O dönemde sağın etkili kalemlerinden rahmetli Kadircan Kaflı ise : “Koltuk ve keseleri uğruna millet kanı dökmüş her siyaset zorbasının sonu mutlaka bir faciayla biter... Gazete sütunlarından uzanan parmaklar :"Dikkat edin, sonunuzu iyi değil." diyorlardı. Onlar ise bu parmakları kırmakla akıbetlerinden kurtulacaklarını sandılar. Kur'an'da Allah'a, peygambere ve idare edenlere itaat buyrulmuşur. Lâkin adaletten ayrılmamaları şartiyle…Bu sebeple Türk Ordusu'nun 27 Mayıs'ta zalimlere vurduğu kansız darbe Allah'ın emriyle olmuştur.” demekte idi.
Kemalist Devrim’in Önemli Atılımı
Üzerinden yarım asır geçen bu atılımın anıtı ve kanıtı, döneminde dünyanın en demokratik anayasalarından biri olan 1961 Anayasası idi. Anayasa temel hak ve özgürlükler yanında, ekonomik ve sosyal hakları da güvence altına alarak, kuvvetler ayrılığını getirerek “düzeni” değiştirdi.
Böylece;
*Emekçiler, sosyal devlet, sendikal hareket ve toplu sözleşme düzeni,
*Toplum, “Tahkikat Komisyonları” yerine görece bağımsız yargı,
*Halk, daha adil ve tutarlı bir seçim sistemi,
*Ekonomik hayat, sürdürülebilir bir kalkınma, görece adil bir bölüşümü öngören planlama anlayışı ile tanıştı.
Tabii, küresel güçler ve işbirlikçilerinin beklediği bunlar değildi… 27 Mayıs Devrimi ile temelleri atılan demokrasi süreci uzun sürmedi. 1970’lerden itibaren, “Bu elbisenin topluma bol geldiği”,”Sosyal gelişmenin, ekonomik gelişmeyi aştığı” söylemleri eşliğinde, kanatları acımasızca yolunan 1961 anayasasına, 1982 Anayasası ile tamamen son verildi.. Bu da kesmedi. Şimdilerde, kurucu irade ve yargı bağımsızlığına tamamen son verilerek bölünmeyi ve diktayı gerçekleştirecek bir anayasa hazırlığı gündemde. Ama güçleri yetmeyecek…
"27 Mayıs Anayasa ve Özgürlük Bayramı" kutlu olsun...
(1) Çetin Altan; “Bugün canım yazı yazmak istiyor.”,Milliyet G., ’28.05.1960
(2) Kadircan Kaflı; "Merhaba" , Tercüman G., 2 Haziran 1960
AYDINLIK G; 26. 05.2013