94 YIL ÖNCE, 94 YIL SONRA…
Dr. Noyan UMRUK
Ülkemizi 19 Mayıs 1919’lara götüren süreç 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ile başlar.
94 Yıl Önce…
5 Kasım 1918’de İtilaf Devletleri, ilk terhis kararnamesini Sultan Vahidettine imzalatarak orduyu küçültme yönünde ilk adımı atarlar. Ancak, askerin terhisi, silah ve mühimmat tesliminde aksaklıklar olunca, Akdeniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Calthorpe, Sina-Filistin, Irak, Hicaz-Yemen cephelerinde aksaklığa yol açan komutanlara, derhal askeri terhis etmeleri ve İngiliz Birliklerine teslim olmalarını emrini göndertir.
1 Ocak 1919’da, İstanbul Hükümeti 2nci terhis kararnamesini yürürlüğe koyar. Kararname uyarınca imzalanan barış(!)anlaşmasına uymayan, erleri terhis, silahları da teslim etmeyen komutanlar ağır şekilde cezalandırılacaklardır…
Düvel-i Muazzamanın dostluk, barış ve huzur getirdiğini ileri süren mütareke basını da ordunun küçültülmesine, terhis ve giderek asayiş gücüne indirgenerek lağvedilmesine alkış tutmakta iken;
“Damat Ferid kabinesi…, zât-ı hazret-i padişahının selâm-ı hümayunlarını ahaliye tebliğ için… herkesi irşad ve tenvir ederek, muhtelif unsurlar arasındaki eski sevgi ve muhabbeti ihya için”(1) “Heyet-i Nasiha” oluşturur. “…bu iki heyete Şehzade Abdülhalim Efendi,, Şehzade Abdürrahim Efendi başkanlık edeceklerdir…”(2)
Bu arada önce ordular lağvedilerek kolordulara dönüştürülür; daha sonra bir çok kolordu tümen ve tugaylara indirgenir.
Direnen tutsak komutanların bir bölümü Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbinde yargılanarak, Bekirağa Bölüğü namı ile anılan Harbiye Nezaretinin askeri hapishanesine kapatılır.
Bu süreç, herhalde, acı acı gülümseterek hepimize bir şeyler hatırlatıyor…
Komutanların diğer bir bölümü ise, özellikle D. ve G.Doğu Anadoluda asker ve silahlarını teslim etmeyerek, bugün 94ncü yılı kutlanan Mustafa Kemal’in Samsuna ayak basması ile başlayan ve Kurtuluş Savaşı Destanı ve de zaferini yaratan sürecin ilk harcını atarlar.
Bu destancı sürecin isimsiz genç kahramanlarını en güzel Kuvayi Milliye Destanında Koca Nazım anlatır.
Antep köylüklerinde ırgatken, ulusal kahramana dönüşen Karayılan…
Kuvvacı’lara ulaklık yapan 14 yaşında fidan gibi bir gençken attan düşüp sakatlanan Adapazar’lı kambur Kerim…
Anadolu’ya silah taşırken Karadeniz’in hırçın dalgalarında takası ile yitip giden Arhavi’li İsmail gözlerinizin önünden film şeridi gibi geçer.
Ya, kamyonetinin patlayan lastiğine, üstünde başında ne varsa doldurup,”sen Süleymaniyelisin oğlum Ahmet, sana tek başına verilmiştir üç numrolu kamyonet” diyerek işine çırılçıplak devam eden Süleymaniyeli bitirim şoför Ahmet…
94 yıl sonra…
Bugün böyle büyük bir savaştan yenik çıkmadığımız, her taraftan tokat yerken bölgenin güçlü devleti olduğumuz, işgal altında olmadığımız falan söyleniyor…
İncirlik, sanki ayrı bir ülke…
Radarlar Kürecikte…
Yüzlerce yabancı askeri ile patriotlar K.Maraş, Adana ve G. Antep’te… Afganistan’dan çekilen bini aşkın Alman askeri en az 2.5 yıl Trabzon’da…Ne tahliye ise bu…
Her an silahlı saldırılar, büyük patlamalarla vatandaşlarımızın şehit edildiği güvenlik görevlilerine görev yaptırılmayan kevgire dönüştürülmüş sınırlar…
Bilinen nedenlerle tepişen yargı, emniyet ve MİT…
Sonuç: Darmadağın edilmiş hayatlar, şehirler, kasabalar ve nihayet Reyhanlı faciası…
365 civarındaki muvazzaf general ve amiralinden 70’e yakını, her 5 general-amiralinden biri, yüzlerce muvazzaf subay ve astsubay tutsak, medyatik şovlarla, gazetecileri de aralarına alarak, piknik yaparak ülkeyi terkeder “miş”gibi yapan teröristleri bir türlü göremeyen bir TSK… Bu TSK’da sürmekte olan istifalar ve intiharlar…
Ne var ki; gençler var, her yaştan gençler… Gazinin, cumhuriyeti “Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır..Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ demeyecektir…” diyerek emanet ettiği gençler… “Korku İmparator”unu korkutuyorlar… Yürekli, hakka, hukuka saygılı gençler… Kendinizi genç hissediyorsanız onların 19 Mayıs coşkusuna mutlaka katılın bugün… Sıhhiye meydanında, yurdun her köşesinde…
(1) Sabah G., 14 Nisan 1919
(2) İkdam G., 11 Nisan 1919