Tayyip'e muhalefet için PKK'yı parlatmak!..
İktidarla çıkar savaşı her yolu mübah kılmamalıdır!.. İktidarla kapışmanın ortak paydasıdır diye PKK çetesinin işine gelecek tavırlar içinde olunmamamalıdır!..
Ve ne yazık ki böyle yapılıyor!..
Medya gücünü de elinde bulunduran malum sermaye, Tayyip Erdoğanla hesaplaşmasında, PKKnın iktidarı yıpratacak unsurlar yaratmasından yararlanabilecek birlikteliklere adeta çanak tutuyor..
Mesela PKK çetesinin ve ona yandaş malum TBMM içindeki yapının faaliyetleri öylesine üst perdeden aktarılıyor ki, eşkıyanın propagandası istediği biçimde sergileniyor!..
Mesela şu son Diyarbakır çadır tiyatrosu faslında yapılanlar!..
Ahmet Türk ve yan heyeti çadır gösterisi için Diyarbakırı parselledi ya ne yapıldı?..
Bölgenin PKKistan ilan edildiğini simgeleyen bayraklar açıldı!.. Bölgedeki yerleşim merkezleri birer tabela ile gösterilip konfedere ilan edildi, kılık kıyafet buna göre düzenlendi ve...
İşte o malum matbuat devreye sokulup, PKK Konfederasyon bayrakları!.. ahaliye ekranlardan sunuldu..
Yani, o sermaye iktidara olan savaşında PKK ile yandaşlıkta bir sakınca görmedi...!
Ve işte beyim!..
Otuz yıldır PKK Türkiyeden almıyor!..
Türkiyeyi aslında 80 yılda kemirenler, son otuz yılda PKK yanında da saf tutuyor!..
Aslında olan bu!..
Eğer öyle olmasa, tam bir PKK faaliyeti olan Diyarbakır çadır tiyatrosu malum tv ekranlarında uzun uzun, olgun demokratik eylem diye sunulur mu?.. Üstelik on şehit askerin cenazeleri bile daha toprağa verilmemişken.. Bu cenazeler üzerine düzenlenen şenlik böyle aktarılır mı hiç!?
Kanı yerde duran dokuz artı bir şehit!..
Nisan ayı son günüydü ve o haber gelmişti... Yoksul, dokuz köylü çocuğu bir yerde, bir başkası da onlara yakın bir başka yerde, eşkıya çeteleri tarafından katledildiler!.
On şehit!..
Hiçbir günahları yoktu ve askerlik görevi için oradaydılar, kendi vatan topraklarında, çakallar tarafından kanları döküldü!..
Dökülen kanları orada öyle o topraklarda!..
Üzerinden günler geçiyor.. Kanları orada, bedenleri şehitliklerde.. Öteki binlerce hikaye gibi!..
Bu duruma ne denir?..
Mesela, Montesquieu, Samuel Huntington falan ne der acaba onu erbabı elbette bilir de bendeniz de, benim oğlu askerde yüreği pır pır ayakta olan manav Nedimin ne dediğini bilip söylerim!..
Dokuz askeri şehit ettiler, Diyarbakırda çadır kurup benim şehidimin üstünde tepiniyorlar, bu iş nereye gidiyor, biz de dağa mı çıkalım bu köpeklerin peşine!..
Manav Nedim böyle diyor, şu malum güruhun Diyarbakır çadır tiyatrosunda sergiledikleri kafa tutuşları, haber diye ballandıra ballandıra anlatan televizyon muhabbetlerinden öğrendiklerinden sonra!..
Dokuz yoksul köylü çocuğu artı bir tane daha on şehit, toprağa düştükten sonra ne oldu?.. Licede, Cudide, Kandilde bu on şehidin bedelini ödemesi gerekenler ne oldu?..
Ne olacak, Diyarbakır Koşuyolu Parkında çadır kurup halay çekip cinayetlerini kutsadı!..
Şehitlere nispet şenlik!.
Bu bir hamlede kaybedilen 10 gencecik insanın cenazeleri için memleketlerinde tabutlar sırtlanırken...
Bu gençleri katleden eşkıya sürülerinin öncüleri, apar topar bir Diyarbakır şenliği düzenlediler!..
Onlara göre bir zafer! söz konusuydu ve bunun nisbetini gösterip kendilerini de tatmin edeceklerdi..
Zaten zemin uygundu!.
Zaten, onların iplerini tutan dışarısı da tasmalarını bu yönde gevşetmişti!..
Zaten bu durum, meydan okuma için yaratılmıştı!..
Ve zaten belediyeler bu iş için ele geçirilmişti...
Biz şehitleri toprağa verirken, bizlere bir de bu eşkıyanın Diyarbakır şenliği, çadır tiyatrosu izlettirildi, o ulusal! tvler tarafından.. Hem de ballandıra ballandıra anlatılan aktarımlarla!..
Türkiye, dokuz - on mezar başında şehitlerine dua ederken, Diyarbakırda eşkıya PKK halktır halk burada, Baskılar bizi yıldıramaz, Öcalan, Katil Erdoğansloganları attırıyordu ve bu sloganlara o TBMM yeminlisi malum ekip de tempo tutuyordu!..
Ve orada tahmin edebileceğiniz gibi, gecenin assolisti de gene o kadın, Pervin Buldan adındaki o kadın ilan ediliyordu.. Çizdiği Kürdistan sınırları üstüne söylediği şarkılar için!..
KAYNAK
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_hab ... ityaz=8322