Amerikanca Götürsün Sizi! / Feza TİRYAKİ

Amerikanca Götürsün Sizi! / Feza TİRYAKİ

İletigönderen Feza Tiryaki » Prş Ara 06, 2012 22:39

Amerikanca Götürsün Sizi!

Gemi azıya aldılar. Kimler mi? Türkiye’yi dönüştürmeye soyunanlar, dilimizin canına okuyanlar, kendini, dilini, ülkesini yemeye başlayan yamyamlar!

Türkçenin canına okuyorlar.

Her yerdeler. Salgın bir hastalık mikrobu gibi çevrelerini kirleterek, etkileyerek yayılıyorlar…

Türkçeye ettikleri kötülük yetmemiş, Amerikancayla dilimizi delik deşik ettikleri, dilimizin üstüne ettikleri, gelişigüzel her yanına pisledikleri az gelmiş, gözleri bir iyice dönmüş bunların ki, Türk parasına bile saldırmışlar. Üzeri Türkçe yazılı olduğu için midir, yoksa üzeri Atatürk resimli olduğundan mıdır bu beğenmeme, burun kıvırma bilemem…

Ülkemizin yüksek okullarında okumuş iki genç düşünün. Biri avukat olsun, diğeri eczacı. Düğünlerinde başlarından dolar saçtırıyor bunlar. Dolar dedikse bir dolarcıklar canım. Amerika’da bir simit parası bile etmeyen, dilencinin itelediği, beğenmediği bir dolar. Hani o koskocaman görünen, yeşil renkli, piramitinin üstü tek gözlü, böyle anlamlı desenleriyle sözüm ona dünyaya meydan okuyan bir dolarlardan…

Yere saçılan bu bir dolarları burada çocuklar değil müzisyenler toplamışlar. Düğün sahiplerine yeniden saçmaları için beş katına satmışlar. Görgüsüz takımı bu toplanan bir dolarcıkları yeniden yeniden alıyor, saçıyormuş gelinin başından.

Gözünüzde canlandırın. Bir geleneği yaşatmak adına yapılan bir sıradan işteki ihanetin büyüklüğünü görün. Bereket getirmesi için saçılan gümüş paraların yerini kağıt paralar aldı günümüzde diyelim. Bizdeki en küçük kağıt para beş lira. Baştan saçmak için çok para diyelim… Peki bu saçtıkları bir dolarları yeniden hem de beş katına satın almak neyin nesidir?

Çıktığı kabuğu beğenmemek mi? Dolara tapınma mı? Bir dolarlık kağıt parayı bir şey sanmak mı? Yoksa hepsi mi?

*

Dillerde, küçüğünden büyüğüne herkeste bir “performans” sözüdür gidiyor. Sözcüğün köküne bakıyorsun, anlamıyorsun. Türkçe olsa kökü başta olurdu, burada ilk hece “per” . “ For” geliyor ardından. En son hece de “mans.” “Performans!” Ne bu? Dilimizde olmayan, hiçbir anlamı olmayan, bize hiçbir şey demeyen bir söz. Lastik gibi, kocaman bir söz. Bu sözü alıyorlar, sonuna da Türkçenin yapım eklerini, çekim eklerini ekleyip konuşuyorlar. Alın size bir yamalı bohça söz.

Bu sözü neden kullandırıyorlar insanımıza anlamakta güçlük çekiyorum. Aman aman bir değişik anlamı yok. İş,verim, verim gücü, başarı, başarım, yetkinlik, güç sınırı anlamında kullanılıyor. Onlarca Türkçe karşılığı olan bir söz. Buna karşılık yediden yetmişe herkesin dilinde. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde üstelik ünlü yazarların tümcelerinden örnekler var. İnci Aral, Buket Uzuner gibi…

Kelime Oyunu’nda her akşam bu söz birkaç kez kullanılıyor televizyonda. Eskiden izlerdim, Pop Star tarzı yarışmalarda gecede onlarca kez kullanılırdı. Şimdi de eminim tüm yarışmalarda kullanılıyordur.

“Performansın şahaneydi!” diyor adam yarışmacıya.

“Çok başarılıydın. “ deseler dillerini eşek arısı mı sokar bunların?

“Güzel performanslara şahit olacaksınız!” demek yerine, “Güzel başarılara tanık olacaksınız.” “ Güzel yetkinlikler izleyeceksiniz!” deseler duyan anlamaz mı?

Yetkinlik, mükemmeliyet demek. Şahitin Türkçesi ise tanık.

“ Onun performansı bittikten sonra…” “ Onun gösterisi bittikten sonra…”

“Çok güzel performanslar yaşadık…” “Çok güzel yetenekler izledik.”

“Üç muhteşem performans…” Yerine: “Üç çok güzel gösteri..” Üç çok güzel yetkinlik.” “Üç çok güzel başarı” “ Üç çok güzel beceri, yetenek, yarışmacı…” neden denmez?

Sinek küçüktür ama mide bulandırır, denir. Buradaki sinek küçük de değil. Koskocaman. Ağız dolduruyor. Kusmuk gibi…

Televizyonlarda ürün tanıtımı (reklam) izler misiniz bilmem. Bir izleyin gördükleriniz sizi hasta edecek. Baştan sona yabancı sözlü tanıtımlar. Birinde bir banka tanıtımı. Yüce önderimiz Atatürk’ün kurduğu banka üstelik bu banka. Yarım dakikada tam altı kez süper diyor içindeki çizgi biçimler. Amerikan çizgi film kahramanları. “Süper, süper, süper!” diye çığırıyorlar arka arkaya…

Bu süper, öyle ahım şahım bir söz değil ha!.

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde karşılığını şöyle yazmışlar. Bizim güncel Türkçe sözlüğümüze girmiş bile bu söz:

“Nicelik, nitelik, derece bakımından üstün olan, belli bir normun üstünde olan.” anlamına geliyormuş. Yabancı bir sözü açıklarken bile yabancı dil kullanmışlar. Norm İngilizce bir söz. Kural, düzgü anlamına geliyor. Belli bir kuralın üstünde deseler böyle cakalı durmayacak açıklama. Olabildiğince yabancı sözlerle sözü harmanlasınlar ki kafalar iyice karışsın… Akılsız daha akılsız olsun. Taklitçi daha taklitçi, Batı hayranı daha bir hayran olsun yabancının diline…

Bir resmi beğenirsen güzel dersin. İşte derece bakımından üstün buldun, beğendin, güzel, dedin. Daha da güzelse, “Çok güzel!” dersin. “Aman ne de güzel!” dersin. “Çok beğendim!” dersin. Neden bunların yerine “Süper!”diyorsun bir söylesen!

Atatürkçü olduğunu söyleyen bir topluluk bilgiağında bir resim paylaşmış. Bu resmi Sözcü gazetesi de ön sayfasına almıştı. Giyim kuşam serbestisinin ülkemizi getireceği son noktayı gösteren bir resim. Bir yöremizde küçücük öğrenciler PKK’lı elikanlı canilerin sözde giyimleriyle resim çektirmişler. Şalvarlı, başları sarılı, belleri bezli… Bu paylaşılan resmin üstüne “Mega Düşünceler” yazmışlar.

Mega büyük demek değil mi, neden mega yazılmış diye sorduğumda tanıdığım genç bir hanım şöyle açıkladı: “Mega büyükten de büyük, yani mega.” dedi.

Oysa dilimizde bu anlama gelen onlarca söz var. Say sayabildiğin kadar:

“Büyük, daha büyük, çok büyük, en büyük, kocaman, koskocaman, büsbüyük, en üst derecede, uçsuz bucaksız, dev gibi, sonsuz, sınırsız, üstün, yüce, ulu...”

Utku Erişik’in son oyunu “ Kan Ağlıyor Anadolu” üzerine düşüncelerin yazıldığı bir yazı vardı geçen gün. Oyun İstanbul’da oynanmış, izleyenlerini ağlatmış, içten sarsmış, herkesi çok etkilemiş bu oyun; ayakta alkışlanmış genç sanatçımız. Böyle bir oyun üzerine bile övgü yazarken yabancı dilin boyunduruğuna girmişiz:

“Müthiş bir emek, şahane bir performans, büyüleyen bir oyunculuk…” demiş bir kadın izleyici.

Bari böyle bir gösteride, böyle bir konuda, böyle bir oyunda bu sözü kullanmayın n’olur?

Hadi Farsça kökenli şahane sözünü çok güzel, çok üstün sözünün yerine kullandınız, oradaki performans sözü neyin nesidir peki?

Müthiş sözü, şaşırtan, çok değişik olan, aşırı, korkunç anlamına gelir. Müthiş bir emek sözü Utku Erişik’in emeği için az bile söylenmiştir ama şahane bir performans sözü buraya hiç mi hiç yakışmadı. “Üstün bir yetenek” deseniz olmaz mıydı? Vatan toprakları için canına dişine takmış, toplumunu uyandırma görevini üstlenmiş birine dil boyunduruğu altında seslenmek olur mu?

Arapça, Farsça kökenli sözleri anlarız, eskiden girenlerin çoğu dilimizle kaynaşmış, dilimizden çıkmaları zor. Yabancı kökenli sözlerin terim, eşya, araç adı olanlarını da şimdilik öyle almışız diyelim. Bu dilimizde karşılığı olan, hem de onlarca karşılığı olan İngilizce sözleri almak neyin nesi?

Bize Amerikan dilini dayatmıyorlar yalnızca, Amerikan kültürünü, İngiliz’in kültürünü dayatıyorlar dille.

Bir Alman siyasetçi konuşmuş akşam, Türkiye’ye kilise şartı koymuş Avrupa Birliği için. Serbestçe her yere kilise yapılmalıymış. Kilise demek onların kültürü, dini demek. Ürünlerini soktular. Ne oldu? Her yanımız yabancı adlı ürünlerle doldu. Onların dili dilimiz oldu. Dil, düşünme aracıdır. Düşünürken kendi dilimizden kopar olduk. Düşlerimiz bile yabancı dilli çoğumuzun.

Bunların Noel Babaları çoktan evlerimize girmiş. Kapınızı örtseniz bacanızdan girecek neredeyse.

Işıl ışıl güneşli Akdeniz’de başı kırmızı külahlı sırtı kırmızı cüppeli bu hıristiyan simgesinin ne işi var? Mağazalar bunlarla ürün tanıtıyor. Karlı, içinden ışık sızan tahta kulübeli , yanında çam ağaçlı doğa fotoğrafları dolaştırılıyor bilgiağında şu günlerde. Görenler çığlığı basıyor: “Ne harika bir manzara. Ne romantik! Orada olsaydık şimdi… “

Bu sahte cennet resimlerinin bir aldatmaca olduğunu, beyinlerimizin esir alındığını, bencil Batılı’ya özendirildiğimizi, onların dilini, dinini, yaşam biçimini, kullandığı ürünlerini benimsemeye zorlandığımızı, aslında bunun silahsız bir savaş olduğunu çoğumuz anlayamıyoruz ne yazık ki…

Demin gördüm gazetede: “Flaş gelişme!” yazmışlar. İngilizce söze Türkçe ses eklemişler. “Ş.” Olmuş size Tarzanca bir söz. Neden “Önemli gelişme!” demezsiniz? “Son dakika haberi” demezsiniz? Kamu Spotu diyor uyarılarına, duyurularına devlet kurumları. “Spot?” Ha’yrola, ne oluyor, kafanıza sert bir darbe falan mı yediniz?

Türkmax diye şifreli kanalımız bile var. Türk sözüne yapıştırılması böyle bir ekin utanılacak bir durum değil midir? Dilini sevenler neden susarlar?

Halkbank tanıtım filmi, utanç verici gelmiyor mu size? Amerika’nın, Avrupa’nın bir kenti gibi bir yerde gençleri toplamışlar. Sahneye birini çıkarmışlar. Onların tarzıyla, onların müziğiyle, onların devinimleriyle ama sözleri Türkçe olan bir şarkı söylüyor. Çılgın gibi bağrışıyor genç kalabalık. Öyle baygın baygın bakan bir kadını giydirip yola salıyorlar. Sesleniyorlar:

“Hazır mısın Türkiye?”

Sözün ardına baksanız gerçeği göreceksiniz. Neye hazır olacak Türkiye? Ne hazırlıyorsunuz, bir söyleseniz?

Adını böyle yazanlar türedi:

Xezer, Qadir, Omur, Sengul, Jasmin, Oznur… Yabancı adlar bizim adımız oldu, ortalık Melisalar’dan geçilmiyor. “Altın saray” olmuş, Golden Palace” Yüksek yapılardaki varsıl evlerinin adı “Recidance. ”

Şişman diyecek, yapısı kalın kişi diyor genç vatandaş. Aklına ya yabancı dildeki karşılığı geliyor bu sözün ya da böyle Türkçenin belini kırarak konuşuyor. “Sağlamlıq” yazmış biri yorum yazısında. “Yaxın” yazmış br diğeri yakın sözü yerine. Sen ne zamandır bu dilimizde olmayan sesleri biliyorsun da bizim seslerimiz yerine bu çirkin sesleri kullanıyorsun? Bölücüleri sevindiriyorsun üstelik!

Kızı (erkeği) görseniz önünde selam durursunuz. Bu da kim diye. Bir bakım, bir giyim kuşam, bir saç baş, bir böbürlenme, bir burun… Ağzını açıyor cadıya dönüşüyor:

“ Dağcılık yaptım, basketbol yaptım.” Oynadım sözü aklına gelmiyor. Üç beş sözcükle konuşuyorlar ya… “Toplum Gönüllüleri Vakfı’nda çalıştım. Mardin’de yaşayan çocuklara yaz okulu yaptık. ( Yapmak eylemini iyi ki biliyor, yoksa ne yapardı?) Onlara Matematik, İngilizce, Resim, Müzik dersleri verdik. ( Derneğe bakın, İngilizce dersi vermeyi akıl ediyor da Türkçe en son akıllarına geliyor.) “Sıkıbul” ( Ne ki bu?) oynuyoruz evde. “Pazıl”( Türkçesi var: Yap- boz) yapıyoruz. Trilye’yi (Armutlu) çok beğenirim. ( Koskoca Türkiye’de siyasi bir simge olarak Rumca adı bu iktidarca geçenlerde geri verilen yeri beğeniyormuş bunlar, şu rastlantıya bakın hele…)

Bu İngilizce (Amerikanca) sözleri şimdilik yarı yarıya kullandırıyorlar bize. Bir bizden, bir onlardan. Her geçen gün onların sayısı artıyor, bizimkininse azalıyor. Gün gelecek konuşurken Türkçe tek tük söz kullanıyor olacağız, Amerikanca sözleri uzatıp yayıp ağzımızı eğe büze söylemeye çalışacağız…

Bir yarışmada, “önek” sözünü tanımlarken şöyle dediler: “Kelimelerin önüne gelen “mega” gibi, “ultra “ gibi eklemeler…”

Sanırsınız doğuştan Amerikalıymışız biz. Süperlerle, megalarla, ultralarla, okeylerle büyümüşüz. “Bay bay “ demesek hoşcakal diyemeyeceğiz…

Sosyetiklerimiz Ortaköy Anjelique’de eğleniyor. Atlasjet Havayolları “Pa’ssbook” uygulaması başlatmış, duyurdular. Gözen Holding “İnterviewar” arıyormuş, böyle yazmışlar gazeteye.

Sıpa eşeğin yavrusu değil artık. “Sıpa keyfi” yapacağız otellerde.” Aradığımız bilgiler “ Notbuk”larda… Nutz yazıp “natz” diye okutuyorlar kırk yıllık fındığı çocuklarımıza ekranlarda. Türkçeden önce İngilizceyi sökecek garibim bu gidişle…

Türkçenin kuralları ile de bir güzel oynanıyor. Başlık atmışlar: “İşte Türkiye’nin en başarılı Blogger’ları.”

Sözcük “ger” ile bitmiş. İnce sesli harfle. Aldığı çoğul eki ise ince değil kalın sesli yazılmış.

“O da Twiter’da. “ yazmış gazete başlığa. “Ter hecesiyle, yani ince sesliyle biten bu söz, adın beş durumuna göre yazıldığında ince sesli ekler almalı. Burada öyle değil. Neden? Türkçenin kuralları mı değişti?

Türkçe okunduğu gibi yazılan bir dildir. Bu özellik kesindir. Böyledir. Sözcükler okunduğu gibi yazılır Türkçede. Yazıldığı gibi de okunurlar. Eğer yabancı dilde böyle değilse böyle değil diye dilimizin kurallarını mı bozalım? Yazı diliyle oynamaya kimin izni var? Ya okunuşunu yaz, “da” eki ekle, ya da o dilin kurallarıyla çekimini yap öyle değil mi? Böyle yapıldığında bu sözü okuyan, o yabancı dili bilmeyen çocuk( hem bilme zorunda mı?) kendi dilini (Türkçeyi) yanlış öğrenmeyecek mi?

En doğrusu da bu gibi yabancı sözlere hemen Türkçe karşılık bul. Türkçe karşılığı varsa öğren, öyle yaz.

Bilgisayar sözü ne güzel bir söz öyle değil mi? Dizüstü bilgisayar deniyor elde taşınanına. Geometri- Matematik terimlerimizin güzelliğine ne diyorsunuz? Üçgen, beşgen… Toplama, çarpma…

Ya seslileri yutarak yazı yazanlara ne demeli? “Cmr “ demiş biri. Adının ardına yazmış. Nedir bu? Japonca mı? Çince mi? Hangi ulus kendi dilini böyle duruma düşürmüş?

Bir yanda ağdalı eski Türkçeyle( Arapça- Farsça- Türkçe karışımı ) konuşan yazan kesim. Bunlar, Osmanlı özlemi çeken, geçmişten kuyruk acısı olan, Atatürk devrimlerini benimseyemeyen, akılları çelinen, akılları bulanık bir kesim… Araplaşmaya can atıyorlar. Devletin radyosunu geceleri saat ondan sonra bir dinleyin. Tek sözcüğünü bile anlamadığınız ne gazellerin, şarkıların, nelerin okunduğunu , bundan da gurur duyulduğunu göreceksiniz…

Bir yanda da ülkemizi bölmenin yolunu dili bölmekte, Amerikancayı eğitim dili yapmakta gören bilinçsiz kesim, kandırılan kesim, hain kesim…

*

Bizi bölücü örgüt bölemez ama dil bölücüleri böler!

Dil bölücülerine bilerek bilmeyerek yardım eden “aydın” geçinen “karanlıklar” böler!

Bizi bu Amerikanca sevdası, bu Amerikan hayranlığı, dolar sevgisi böler!

Bizi dinci yobazların kararttığı kafalar, aldatılmış, üfürüklenmiş beyinler böler!

Bizi Türkçeye saygısızlık böler! Türkçe bilmemek böler! Türkçeyi sevmemek böler! Türkçeye sokulan bu yeni sesler böler! “Türkçe Abeceyi “ değiştirmeye kalkmak böler! Dilimize bir yerel ağzı ortak koşmak böler! Başka dilde savunma hakkının kabul edilmesi böler! Amerikancanın okulllarda küçük sınıflara kadar sokulması, gençliğimizin bu dilce esir alınması böler!

En iyisi, Amerikanca götürsün Amerikan tutkunlarını…

“Amerikancayla gidin!”

Türkçemiz gitmesin, götürülmesin!

Feza TİRYAKİ, 6 Aralık 2012
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: Amerikanca Götürsün Sizi! / Feza TİRYAKİ

İletigönderen Selçuk Tınaz » Cum Ara 07, 2012 12:21

Elinize sağlık Feza hanım. Çok çok önemli bir konu.
Uzman olduğunuz anlaşılıyor, aman peşini bırakmayın.
Saygılar,
Selçuk Tınaz
Kullanıcı küçük betizi
Selçuk Tınaz
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 101
Kayıt: Prş Oca 12, 2012 16:16


Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x