ABnin 2004 yılında 10 yeni üyeyi ve bu yılbaşında Bulgaristan ile Romanyayı bünyesine katmasına karşın karar alma sürecinde Almanya, Fransa ve İngilterenin etkisinin arttığı bildirildi.
İsveçli siyaset bilimci Jones Tallbergin çok sayıda üst düzey yetkiliyle görüşerek hazırladığı "AB Konseyinde Pazarlık Gücü" başlıklı araştırmasına göre, üye ülkelerin AB içindeki gücünü nüfus, ekonomik büyüklük ve coğrafya gibi klasik unsurlar belirliyor.
Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker bunu, "Daha büyük ülkelerin sözü daha çok geçer. Biz (küçük ülkeler olarak) bunu asla kabul etmedik fakat herkes coğrafya ve nüfusun (karar alma sürecinde) rol oynadığının farkında" şeklinde açıklarken, AB Konseyinin yasal işler birimi başkanı Jan-Claude Piris, "Pazarlık gücünü açıklamada en önemli faktör ülkelerin nüfus ve ekonomik büyüklüğü" değerlendirmesini yaptı.
Araştırma sonuçları doğrultusunda hazırlanan raporda, küçük ülkelerin özel ilgi alanlarına giren konularda zaman zaman belirleyici olabildiği anlatılırken buna örnek olarak Kıbrıs Rum kesiminin katılımından önce Yunanistanın Türkiye ve Kıbrısla ilgili konularda, Belçikanın eski sömürgesi Orta Afrikayla ve Hollandanın aynı şekilde Endonezyayla ilgili konularda, İskandinav ülkelerinin Baltık ve Barents bölgelerinde ve İspanyanın Akdenizde etkinliği gösterildi.
VETO SİLAHI
ABnin 27 üyeye çıkmasıyla "veto silahını kullanma" gücünün azaldığı vurgulanan raporda, kurumsal reform konularında Polonyanın ve Türkiye ile ilişkilerde Kıbrıs Rum kesiminin veto tehdidini kullanmasının bu durumun istisnaları olduğu belirtildi.
Raporda, AB kuruluşunda 6 üyeyken bir ülkenin veto kullanmasıyla şimdi 26 ülkeyi karşısına almak anlamına gelecek veto kullanımının farkına vurgu yapıldı.
ABde en etkili ülkelerin Almanya, Fransa ve İngiltere olarak verildiği raporda, İtalyanın iç siyasetindeki gelişmeler nedeniyle bu gurubun arkasında kaldığı ve İtalyanın boşluğunu doldurmaya kalkan İspanyanın başarılı olamadığı ifade edildi.
Son dönemde AB içinde "yaramaz çocuk" rolüne soyunan Polonyaya "güçlü ülkeler arasında olmadığını kabul etmesi" tavsiyesinde bulunulan raporda, bir önceki dönem başkanı Finlandiyanın Dışişleri Bakanı Erkki Tuomiojanın "Eğer ev ödevlerini iyi çalışmışlarsa küçük ülkeler bile dönem başkanlıklarında çok etkili olabiliyorlar. Her zaman dönem başkanı (güç sıralamasında) bir numaradır" görüşüne yer verildi.
Raporda, diplomatik gözlemcilere dayanılarak, bazı devlet ve hükümet başkanlarının kişisel etkinlikleri değerlendirilirken, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac için "inatçı ve zeki bir siyasi hayvan, biraz kibirli, huysuzluğuyla diğerleri üzerinde korku yaratabilen ve neredeyse her zaman çok etkili", Almanyanın eski Başbakanı Gerhard Schröder için "şaşırtıcı derecede sessiz, siyasi oyunlara ilgisiz, tartışmalardan kaçınan ve bunun sonucunda, konuştuğunda dinlenmesine rağmen başkalarının Alman çıkarlarına kendiliğinden saygı duymalarına bağımlı", İngiltere Başbakanı Tony Blair için "Lizbon süreciyle ilgili ve transatlantik konular dışında etkinliği danışmanlarının göstermeye çalıştığından daha az, başkalarının oyunlarını bozmasına karşın oyun kurucu değil" ve İtalyanın eski Başbakanı Silvio Berlusconi için "liderlik disiplinine uymayan, AB konularına ilgisi sınırlı, kararsız müzakereci ve kulübün komedyeni rolünü benimsemiş" denildi.
Kaynak