Kimler yalansız ki onlar ağlasın
Kimler günahsız ki onlar saklasın
Yalandan kim ölmüş, zamandan kim korkmuş
Dünya yalan söylüyor
Türkiyede yaşanan terör saldırıları ve sonrasında yaşanan gelişmeler karşısında Avrupanın sergilediği yaklaşım, Mor ve Ötesinin Yardım Et şarkısında dediği gibi, yalan ve doğrunun birbirinin kılığına girdiği bir zamanda yaşadığımızı, yaşamak zorunda bırakıldığımız böylesine ahlaksız bir zamanda gördüğümüz şey ile bilmediklerimizin görmediğimiz şey ile bildiklerimizin neresine düştüğümüzü dahi kestiremediğimizi hatırlattı. Avrupa Birliği, Türkiyenin acısını paylaştığı ama atılacak adımlar konusunda Türkiyeyi uyardığı başka bir deyişle Türkiyenin vatandaşlarının güvenliğini sağlama hakkını anlayışla karşıladığı ancak Irakın toprak bütünlüğüne yönelik hiçbir hedef ve girişim olmaması gerektiğini dile getiriyor. Türkiyenin yaşadığı terör sorunu karşısında duyarlı olmamakla sıkça suçlanan Avrupa Birliği, Dönem Başkanı Portekizin yaptığı yazılı açıklama ile Türkiyenin yanında olduğu mesajını veriyor ancak Türkiyeyi Irak hükümeti ve bölgesel Kürt yönetimi ile görüşmelere devam etmesinde ısrar ediyor. 2002den bu yana PKK, ABnin ortak terör listesinde bulunmasına rağmen örgüt, Avrupadaki faaliyetlerini sürdürüyor. Yani gerçekten de Mor ve Ötesi doğru söylüyor, Yalandan Kim Ölmüş, Zamandan Kim Korkmuş, Dünya Yalan Söylüyor.
Türkiyenin Batılığı Problemi
Sırtını bize dönmüş ve demokratik değerleri reddetmiş bir Türkiye mi bizim için daha iyi? diye soruyor Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Olli Rehn, cevabı ise hayır. Rehn, Şu anda zorlu bir ikilem yaşayan Türkiyeyi AB yolundan çıkarmamaları gerektiğini Türkiyenin, sorunlu bölgesinde istikrar çıpası olmasının Türkiyeden Avrupalı olmasında kendilerinin çıkarı olduğunu belirtiyor. İngiliz Times gazetesi, Türkiyenin on yıllardır istirkarsız bir bölgede güvenilir bir ortak olduğunu ancak yaşananlar nedeniyle Türkiyenin Batının itidal çağrılarını dinleyecek aşamada olmadığını bu nedenle Ankaranın yönünün Batıya dönük olduğundan artık emin olunamayacağını belirtiyor. Bu yüzden Times gazetesi, ABD ve ABnin ihanetine uğradığını düşünen Türkiye karşısında İngiltere Başbakanı Gordon Brownun Türkiyeyi sınır ötesi operasyondan vazgeçirmek için çabalaması gerektiğini bunun için ise Türkiyenin AB üyeliğine verilen desteğin tonunun yükseltilmesinin Türkiyeyi sınır ötesi operasyondan vazgeçirmede bir koz olarak kullanması gerektiğini dile getiriyor. Ne de olsa Türkiye Ortadoğu gibi istikrardan yoksun bir bölgede Batının, Ortadoğu tasavvurunda, İslami değerler ile demokrasinin ele ele yürüyebildiğine eşsiz bir örnekti(!). Türkiyenin terörle mücadelesinde duyarlılıktan yoksun Avrupa Birliği neden sonra Türkiyenin vatandaşlarını koruma ve terörle mücadele çabalarına uluslararası toplumun destek vermesi çağrısında bulundu, durup düşünmek gerek.
Sloven filozof Slavoj Zizek, Timesın Türkiyenin Batıdan kopmak üzere olduğu iddiasının aksine egemen devletlerin evrensel insan haklarının korunması söyleminde temellendirdikleri gerekçeler ile askeri müdahaleleri meşrulaştırdıkları yeni küresel düzene Türkiyenin olası sınır ötesi operasyonu ile katılmak üzere olduğunu dolayısıyla Türkiyenin şimdi Batılılaştığını söylüyor. Zizek, Türkiyeyi, Sarkozy Fransasının İrana karşı takındığı tutuma benzer şekilde, terörle mücadele adı altında sınır ötesi saldırıya başlamaya hazır olmakla suçluyor. Zizekin Türkiyeye ilişkin değerlendirmesinin haklı olup olmadığı oldukça tartışılır, karşı çıkılabilecek birçok eksik ya da yanlış olarak nitelendirilebilecek nokta var. Ama Zizekin değerlendirmesinden yola çıkarak işaret etmek istediğimiz, Türkiyenin olası sınır ötesi operasyonunun Avrupanın yanı sıra Ortadoğuda Türkiyede algılandığından nasıl da farklı algılandığını ve yorumlandığı
Yaklaşık yüzyıl önce bir diğer Avrupalı filozof, Friedrich Nietzsche, değerleri tersine değerlendirme adına kendi çağının Avrupasının bazı gösterişli sözleri veya modern insanın erdemlerini sıralarken tolerans kelimesinin evet ve hayır için duyulan güçsüzlük olduğuna işaret ediyor. Bizim yüzyılımızın Avrupasının öne çıkan değerleri arasında diyalog ve son günlerin meşhur sözcüğü diplomasi tersine değerlendirildiğinde nasıl bir anlam ifade ediyor dersiniz?
Stratejik Ortak İngiltere
Türkiyenin olası sınır ötesi operasyonu yalnızca Türkiyede değil Avrupada da gündemin en üst sırasında yer alıyor hiç şüphesiz. Hakkârideki terör saldırısından bu yana Avrupa ama en çok İngiltere basını Türkiyenin sınır ötesi operasyon yapma ihtimalini ve olası bir sınır operasyonun Türkiye ve Iraka olası etkilerini, nereden baktıklarına bağlı olarak değişen bir biçimde, tartışıyor. Hatta İngilterenin önde gelen gazetelerinden Independent, Guardian ve Times muhabirleri, Irakın kuzeyinde PKKnın kamplarını ziyaret ediyor, teröristlerle röportajlar yapıyorlar. İngiliz basınının çoğunlukla Kürt isyancılar olarak tanımladığı teröristler, Türkiyenin olası sınır ötesi operasyonuna nasıl baktıkları böylesi bir durumda nasıl bir yol izleyecekleri hakkında mülakatlar veriyorlar. ABnin terör örgütleri listesinde bulunan PKK teröristlerini Kürt isyancılar ya da Kürt gerillalar olarak tanımlandığı haber ve röportajlar, İngilterenin en çok okunan gazetelerinin İngiliz kamuoyunun şekillendirilmesinde nasıl büyük bir gücü elinde bulundurduğu düşünülecek olursa rahatsız edici olmaktan öte Türkiyenin aleyhine
İngiltere basınının aksine İngilterede hükümet, PKK ve onun şemsiyesi altındaki bütün örgütleri terörist örgütler olarak tanımlıyor, Türkiyeye terörle mücadele konusunda destek verdiğini belirtiyor. Zira İngiltere Türkiyenin yeni Stratejik Ortağı
Başbakan R.Tayyip Erdoğan ile İngiltere Başbakanı Gordon Brownun Londrada imzaladıkları Stratejik Ortaklık Belgesi, iki ülkenin terörle mücadelede işbirliği içinde olacağını bildiriyor. Türkiyenin içinde bulunduğu güç durumdan çıkması için Türkiyeye yardım edeceklerini söyleyen Brown yine de sorunun diplomatik yollardan çözülmesini istiyor. Brown, üç şey sıralıyor: 1. PKKyı ve şemsiyesi altında faaliyet gösteren örgütlerin terörist ilan edilmesi 2. Terörizmle mücadelede işbirliği 3. Irak Hükümeti ve bölgesel Kürt yönetimi ile birlikte terörist faaliyetlerin Irak sınırı dışına çıkarılmasını sağlamak. Terörle mücadele konusunda ne tür somut adımlar atılacağı ya da İngilterenin sorunun diplomatik yollardan çözülmesinden tam olarak neyin kastedildiğini anlamak mümkün değil. Erdoğan ve Brownun düzenlediği ortak basın toplantısından elde ettiğimiz bilgilere göre Stratejik Ortaklık Belgesi Brownın deyimiyle Türkiye ve İngiltere arasında artan ticaretin tanınması- Türkiyede faaliyet gösteren 1500 İngiliz şirketi, Türkiyede yaşayan 1700 İngiliz vatandaşı, Türkiyeye gelen 1,5 milyon turist- anlamını taşıyormuş. Türkiye ve İngilterenin Basrada ortaklaşa kuracakları sanayi bölgesi de cabası.(!).
Bir kez daha gördüğümüz şey ile bilmediklerimizin görmediğimiz şey ile bildiklerimizin neresine düştüğümüzü anlayamadığımız birbirinden afili sözcüklerle donatılmış ama gerçekte ne anlam taşıdığımızdan bihaber olduğumuz, bihaber bırakıldığımız bir durum
Avrupa, Türkiyeye terörle mücadele konusunda destek verdiğini söylüyor ancak sorunun diplomatik yollardan çözülmesinde ısrarını sürdürüyor. Iraktaki Kürt yönetimine baskı kurmak ya da Avrupada PKKnın onunla bağlantılı örgütlerin ya da televizyon kanallarının faaliyetlerini yasaklamak adına çaba göstermek yerine taraflara yalnızca çağrıda bulunmakla yetiniyor. Öte yandan orantılı güç kullanmanın ötesinde olası bir sınır ötesi operasyonun AB ile ilişkileri olumsuz etkileyeceği de Türkiyeye hatırlatılıyor.
kaynak