Obama aylar önce verilmiş sözlerinden, ilan edilmiş takvimden geri dönmeyeceklerini, Irak’tan askeri güçlerini çekeceklerini açıkladı. Seçimlerden sonra aylar geçmesine karşın iktidarın oluşturulamadığı Irak’ın siyasi liderliklerinden kaygı, paniği dillendiren yanıtlar geldi... Zaten hemen her gün ırklar, dinler, mezhepler üzerinden katliamların sürdüğü Irak’ta, ABD’nin askeri gücünü çekmesinden sonra kaosun büyüyeceği, daha çok kan döküleceği dile getirildi... ABD’nin Irak’ı kollamayı sürdüreceğine, başıboş bırakmayacağına ilişkin güvenceleri güven veremedi...
Irak’ı emperyal güç odağı olarak, müttefikleri ile birlikte, terörü yok etme, Irak’a demokrasi getirme adına, sonradan hepsinin de yalan olduğu ortaya çıkan bir dizi gerekçeyle işgal eden ABD’nin o zamanki havasından eser yok. Kanlı petrolün önlenemez yükselişinin getirisi ile uçan dünya piyasalar düzeninin büyük krizi, altüst oluşunun ardından ABD, Irak bataklığı eksen artık kendisine çok pahalıya mal olan Ortadoğu petrolünün maliyetini aşağı çekme gerçeği ile yüz yüze geldi. Bush’un gidişini, Obama’nın gelişini temel politikalar değişiklikleri olarak açıklıyorlar...
Ekonomi dünyasında daha radikal, dürüst söylemlerde ise ABD’nin birkaç yerde birden sıcak savaş yürütemeyecek konumda olduğu vurgulanıyor. Günümüz dengelerinde öncelik Afganistan-Pakistan çatışmaları, operasyonlarına veriliyor. Hoş her iki ülkedeki ABD askeri operasyonları istenen etkinlikte, başarılı yürütülemiyor. Sivil ölümlerindeki artışlar, ABD askeri gücünden verilen kayıplar giderek olumsuz bir tablonun oluşmasını getiriyor.
Özeti ABD’nin Irak’taki siyasi yandaşlarının sorunlarını, kaygılarını gözetecek hali yok gibi. Kendi çıkarları açısından ise istenen güvenceler var.
***
Irak işgalinin ilk günlerindeki sahneleri anımsamakta yarar var. Bizim 2. cumhuriyetçilerin barıştan yana tezlerinde aksi çok fazla vurgulanmış olsa da ABD’nin Irak önceliği bütünlüğünün korunmasından yana olmadı. ABD fiilen askeri güvence için kendine Kuzey Irak’ı seçti. Şimdilerde orada çok güvenlikli, aynı zamanda siyasal ve ticari denetimlerin de merkezi olacak biçimde merkez üssü var. Doğrudan Irak’ı parçalamak gibi açık proje gündemde olmasa da düşük yoğunluklu konfederal yapıya onay verildi bile...
Kuzey Irak’ın özerk resmi kimliği ile fiilen ayrı devlet, ayrı ekonomi, ayrı askeri güç başta idari yapılanmasında adım adım yol alması ABD tam destekli, güdümlü. Aslını ararsak Irak’ın çatışmaların en yoğun olduğu merkez bölgelerinde de askeri gücünü çoktan yüksek korumalı duvarlar arkasındaki üslere çekmişti. Ağırlıklı Sunnilerle Şiilerin birbirlerini öldürdükleri katliamların odağında kalmıyorlardı. Olan hepsi de Iraklı sivil halka oluyor. Ölümler, katlanan sayılarla yaralananlar, yaşam alanları yok edilenler, yoksulluk, yoksunluğa mahkûm edilenler, çaresiz kalan Iraklılar. ABD’nin Kuzey Irak’tan kendi çıkarlarını kollamak koşulu ile askerlerini çekmesinden duyulan kaygı bundan..
Tabii ki ABD’nin yeni gündemi, koşullarında Kuzey Irak’ta oluşturduğu kendi çıkarları için çok güvenlikli tablonun güçlü, uzun soluklu ayakta kalması gerek. PKK, “Büyük Kürdistan” projeleri eksenli Türkiye’den gelebilecek risklere izin verilemez; Irak işgalinden bu yana ABD çıkarları ile Türkiye çıkarları arasında kaçınılmaz çelişkiler yaşanmakta. TSK mensuplarına Kuzey Irak topraklarında çuval giydirilmesi, Erdoğan’ın Başbakanlığında danışmanın istediği üzere sifon çekilmeden iyi ilişkilerin sürdürülmesi, bir dönemin stratejik tercihi olarak değerlendirilebilir.
Gelin görün ki günümüz gelişmeleri, sorunlarına artık yanıt veremiyor. ABD’nin Erdoğan hükümetine jest, Kuzey Irak’ta PKK’yi barındırmaktan vazgeçebileceği izlenimi veren geçen yılların gelişmelerinin koşullarında değiliz. PKK terörünün “açılım” politikalarının ardından yeni tırmanışı bir başka dengelerin, politikaların ürünü. En azından Irak’tan önemli sayılarla asker çekecek olan ABD’nin kendini Kuzey Irak’ta daha güvenlikli görebilmesinin yeni koşulları, dayatmaları olabilir.
Çok net okunabilecek gerçek; ABD’nin Türkiye çıkarları öncelikli TSK yapılanması yerine daha sadık bir TSK’ye gereksinim duyduğu... Afganistan’da, Pakistan’da istenilen ölçeklerde sıcak çatışmaya sokulamayan TSK’ye duygusal kızgınlık olduğunu söylemek aklımdan geçmez. Uluslararası çıkar ilişkilerinde güncel hesaplar her şeyin üstündedir. ABD’nin askerlerini Irak’tan çekerken Türkiye’den, TSK’den neler istediğini, yeni dönemin stratejilerini bilebilecek durumda değiliz. Sonu görülemeyen Ergenekon operasyonları, sıcak, YAŞ krizi, “suçlu olsalar da olmasalar da darbeci zanlısı her kademeden komutanın temizlenmesi operasyonu..” isterisinin perde arkasında Pentagon’a daha bağımlı bir TSK projesi olabilir mi?
ŞÜKRAN SONER, Cumhuriyet, 5 Ağustos 2010
http://www.hakimiyetimilliye.org/index. ... soner.html