Ne Ekonomik kriz, ne de başkanlık seçimleri...
İŞTE ABD'NİN GİZLİ GÜNDEMİ
Rusyanın Gürcistan zaferi ve hemen ardından attığı adımlar yeni Soğuk Savaş ve çok kutuplu dünya tartışmalarını beraberinde getirmişti. Amerika ile Rusya arasındaki gerilimin görece yumuşaması ve ekonomik kriz bu tartışmaların geri planda kalmasına neden oldu.
Ancak görünen o ki, çok kutuplu dünyanın taşları örülmeye devam ediyor.
ABD bu süre içinde Rusya ile yaptığı temaslar sonucunda Rusyanın Amerikan karşıtı ülkelerle kurduğu ilişkilerde geri adım attığını ima ederek kendi tonunu da yumuşatmış olabilir.
Ancak Rusya, hatta Almanya tek kutuplu dünyaya itirazlarının baki olduğunu gösteriyor.
ABD uzun zamandır tüm ülkelere İrana daha fazla yaptırım uygulama yönünde baskı yapıyor. Almanya da, özellikle Amerikan yanlısı politikalarıyla ön plana çıkan Merkel liderliğinde buna doğrudan ayak direme yanlısı değil. Nitekim Berlin, İranla ticareti azaltacağına dair bir açıklama yaptı.
Bununla birlikte Almanya, bir yandan Amerikanın gönlünü hoş tutarken bir yandan da İran hükümetine güvence veriyor. İranın Almanya büyükelçisi Honsowitz, Almanya ile İran arasındaki ticaret ilişkisinde Birleşik Arap Emirliklerinin aracı olarak kullanılabileceğini ve Alman özel sektörüyle İran arasındaki ticaret ilişkisinin geliştirilebileceğini söylüyor.
Honsowitz aynı zamanda İranın yıllık askeri törenlerine de katılan bir isim. Berlinde herkes tarafından sevilmese de, Honsowitzin bunları Alman hükümetinin üstü örtülü desteğini almadan yapmasının mümkün olduğunu düşünemeyiz.
Amerikan neo-conlarından Michael Rubin de böyle düşünüyor olmalı ki, Almanyayı, Amerikanın İran politikasında uluslararası destek aramasının ve sorunu diplomatik yollarla çözmeye çalışmanın ne denli yanlış bir tutum olduğunun en iyi örneği olarak gösteriyor.
Rusya da benzer bir tutum içinde.
Bir yandan Amerika ve İsraile, İrana savunma amaçlı olmayan silahlar satmayacağına yönelik güvence veriyor. Diğer yandan nükleer santral yapımından, gaz anlaşmalarına İran'la pek çok alanda işbirliğini sürdürüyor. Her türlü baskıya rağmen İrana daha fazla yaptırım getirmeyi kabul etmediği gibi, Çin ve Almanya ile birlikte, BM Güvenlik Konseyinin de bu yönde bir adım atmasını engelliyor.
20 Eylülde Rusya Dış İşleri Bakan yardımcısı Sergey Ryabkov, İran yetkilileriyle Kafkasya üzerine yaptığı görüşmenin ardından Gürcistanın silahlandırılmasına göz yummayacaklarına yönelik bir açıklama yaptı. İsim vermedi, ama sözü açıkça ABDye, İsraile, Ukrayna'ya ve Türkiyeyeydi.
Rus Silahlı Kuvvetleri generali Alexander Maslovsa şu anda heyetiyle birlikte bir haftalık Küba ziyaretinde bulunuyor. Ziyaretin amacı, savunma ve savunma silahları konusunda deneyim paylaşma ve Küba ordusunun Rus Silahlı Kuvvetleri tarafından eğitimi üzerine görüş alış verişinde bulunma olarak açıklandı.
Pazar günü, Rusya Siberyadan Çine uzanacak bir boru hattı inşa etmeyi planladığını açıkladı.
Bu gelişmeleri ABD de yakından takip ediyor. Rusyanın İrana silah satmasının karşısında, Rus devletinin işlettiği Rosoboronexportdan alım yapılmasını yasakladı. Rusya Başkanı Medvedevin yanıtı gecikmedi. Medvedev, Salı günü yaptığı açıklamada bu kararın Rusyaya değil, yalnızca ABDye zarar vereceğini söyledi.
Rusyanın zaten yükselmekte olan silah satışının, Amerikanın yaptırımlarına rağmen, artmaya devam etmesi bekleniyor. Başlıca alıcılar arasında bulunan ülkeler şunlar: Çin, Hindistan, Cezayir, Venezüella, İran, Malezya ve Sırbistan.
Rus Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov da, "Washington'da birileri bu yolla Rusya'ya boyun eğdirebileceğini düşünüyorsa, çok yanılıyor. Bu kararın Rusya'nın Amerika'yla kurduğu ilişkiler açısından bir sonucu olacak," demeyi ihmal etmedi.
Amerika bir süredir önemli yenilgiler yaşıyor. Irak ve Afganistan'daki durumu malum. Kabil'in merkezi dışında bütün Afganistan, fiili olarak, hala Taliban'ın elinde. Taliban'la daha etkili savaşabilmek için Pakistan'ın içişlerini de toprak bütünlüğünü de oyuncağı haline getiren Amerika Pakistan halkının nefretini kazanmış durumda. Amerika artık Taliban'la masaya oturmaya hazırlanıyor.
Almanya'nın bu konuda Amerika'ya pek yardımcı olduğu söylenemez. Geçtiğimiz aylarda Afganistan'a daha fazla asker göndermeyi reddeden Berlin, artan baskılar sonucunda, yakın zamanda Afganistan'ın kuzeyine yeni birlikler göndermeyi kabul etti. Ancak Berlin'in bu kararı Afganistan'a yeni asker göndermek değil, Afganistan'dan çekilme planının ilk adamı olarak değerlendiriliyor. Zira Almanya, Afganistan'ın görece çatışmasız kuzey bölgesine asker gönderirken, çatışmaların yoğun olarak yaşandığı güney bölgesindeki komandolarını çekiyor.
Amerikanın NATOnun sınırlarını genişleterek Rusyayı kuşatma planları da boşa çıkarılmış durumda. Almanya ve Rusya'nın vetosu Ukrayna ve Gürcistanın NATO üyeliğini imkansız hale getiriyor.
Öte yandan Rusya Suriyedeki üssünü yenileme yoluyla Akdenize, Venezüella ve Küba üzerinden Güney Amerikaya, İran ve Suriyeyle koruduğu yakın ilişkileriyle de Ortadoğuya uzanmış durumda.
Ayrıca, gene Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri Başkan Medvedev'in, Amerika'yı tek kutup olmaktan çıkaracak yeni Avrupa güvenlik anlaşmasını değerlendiriyor.
ABD Polonya ve Çek Cumhuriyeti'yle üs kurma anlaşmaları imzalamış olsa da, Rusya bu süreçte atılacak herhangi bir uygunsuz adımın diplomatik değil, askeri bir yanıt alacağını açıkladı.
Görünen o ki; Merkel ve Medvedev'in tüm dünyayı krize sürüklemekle suçladığı Amerika artık ipteki tek cambaz değil...
Deniz HAKYEMEZ