ABD şimdi de Montrö'yü zorluyor - 2018

Genel & Güncel Konular

ABD şimdi de Montrö'yü zorluyor - 2018

İletigönderen İlteriş Kağan » Prş Nis 01, 2021 19:21

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Karadeniz’deki dengeler de değişti. Bu defa ABD başta olmak üzere Batılı devletler Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin sınırlarını zorlamaya başladılar - ABD'nin 85 Yıldır Tek girmediği Deniz Karadeniz Çünkü Montrö Anlaşmasına Takılıyor.
Resim
Son dönemde güney sınırımızda terör gruplarını açıkça silahlandırmaktan çekinmeyen ve bu konuda Türkiye'nin delillerle desteklenmiş itirazlarını ve taleplerini göz ardı eden Amerika Birleşik Devletleri (ABD), henüz bu sorunlar devam ederken, arada bir yaptığı gibi yine Karadeniz'de askeri varlık göstermek suretiyle Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni esnetmeye veya zorlamaya yönelik alışıldık tavırlarını sürdürüyor.

ABD'nin Akdeniz'de görevli 6. filosunun web sitesinde duyurulduğuna göre, önce 16 Şubat 2018 tarihinde ABD donanmasına ait Arleigh Burke sınıfı USS Ross (DDG 71) muhribi, bilahare yine Arleigh Burke sınıfı USS Carney (DDG 64) Karadeniz'e girdi.
Resim
İki geminin de giriş amacı ABD donanması tarafından aynı şekilde ifade edildi: "ABD'nin bölgede operasyonel varlığını sürdürmek, deniz güvenlik harekatı icra etmek, bölgesel deniz istikrarını artırmak ve NATO müttefikleri ve ortakları arasındaki operasyonel hazırlık kapasitesini güçlendirmek."

ABD'nin bu faaliyeti karşısında Rusya'nın hamlesi gecikmedi: Rusya bir firkateyn ve iki devriye botunu Karadeniz'e çıkardı.
Resim
Karadeniz deniz alanında dengeler 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile sağlanıyor. Montrö Boğazlar Sözleşmesi harp ve ticaret gemilerinin Türk boğazlarından geçişini ve Karadeniz'de kalışını düzenliyor. Bu düzenlemenin kapsamına, Karadeniz'e kıyıdaş olan ve olmayan devletler dahil.

Soğuk Savaş döneminde Montrö Boğazlar Sözleşmesi Türkiye ve Batı dünyası açısından Sovyetler Birliği'nin aşındırıcı gayretlerine karşı korunan bir sözleşme hüviyetindeydi. Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin anlamı ve önemi farklılaştı. Sovyetler Birliği'nin dağılıp Rusya kontrolündeki devletlerin birer birer Batı güdümüne girmesiyle birlikte Karadeniz'deki dengeler de değişti.
Resim
Bu defa ABD başta olmak üzere Batılı devletler Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin sınırlarını zorlamaya başladılar. Öyle ki, Türkiye'de 1999 Ağustos'unda meydana gelen deprem nedeniyle Marmara denizine hastane gemisi gönderen ABD, bu gemiyi Karadeniz'e çıkarmak niyetini ortaya koyarak o kötü durumda dahi Montrö Sözleşmesi'ni esnetmeye gayret etmişti. ABD'nin bu manevrası Türkiye tarafından tespit edilerek hastane gemisinin Karadeniz'e çıkışı engellenmişti.

Doğal sürece ilave olarak, bölgedeki renkli devrimler, Ukrayna ve Gürcistan'da meydana gelen olaylar, Bulgaristan ve Romanya'nın Avrupa Birliği ve NATO üyesi olmaları, Karadeniz'in yapısını derinden etkiledi.
Resim
Bunların sonucu olarak, ABD Karadeniz'de gemi bulundurmaya, bulundurduğu gemilerini yasal süresi içinde Karadeniz'den çıkarmamaya, sözleşmenin gerektirdiğinden fazla tonajda gemiyi Karadeniz'e çıkarmaya gayret etti. ABD'nin bu gayretleri her seferinde Türkiye Cumhuriyeti tarafından engellendi. Her seferinde ABD'ye uluslararası hukuk hatırlatıldı. Ancak ABD bulduğu her fırsatta Karadeniz'deki dengeleri kendi lehine değiştirmek adına gayretlerinden vazgeçmedi.

ABD'nin Karadeniz'de bulunma amacı "bölgede deniz güvenliğini sağlamak" olarak ilan edilirken, Türkiye ve Karadeniz kıyıdaşı ülkeler Karadeniz'de güvenliğin kendileri tarafından sağlandığını delilleriyle birlikte Batılı "dostlarına" gösterdiler. Buna ilave olarak, Karadeniz'e kıyıdaş devletler Türkiye'nin öncülüğünde Karadeniz'de önce kriz yönetimi ve insani yardım için "Blackseafor" Harekatını ve bilahare deniz güvenliğini temin için "Karadeniz Uyumu Harekatı"nı başlattılar.
Resim
Bu faaliyetlerin başlaması ve başarıya ulaşması da ABD'yi Karadeniz'e müdahale arzusundan vazgeçiremedi. Halihazırda Türkiye ve Rusya, Karadeniz'de ABD varlığını görmekten duydukları rahatsızlığı her fırsatta ifade ediyorlar.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin Türkiye açısından önemi şuradadır: Bu sözleşmeyle Türk boğazlarından geçecek yabancı harp gemilerinin sayısı, tipi ve tonajı sınırlanmıştır. Burada esas olarak Türkiye'nin güvenliği dikkate alınmıştır.
Resim
Sözleşme Karadeniz'e kıyıdaş devletlere kolaylıklar sağlamaktadır. Bu devletler Karadeniz'de harp gemisi bulundurup inşa edebilirler. Ancak yine de harp gemilerini boğazlardan geçirirken belli bir süre önce haber vermek zorundadırlar.
Resim
Boğazlardan aynı anda geçen gemilerin toplam tonajı en fazla 15 bin ton, adedi ise en fazla dokuz olabilir. Kıyıdaş devletlerin denizaltıları da ancak Türkiye'ye haber verilerek, gündüz ve su üzerinden geçiş yapabilir.
Resim
Montrö'deki önemli hususlardan biri de Karadeniz'e kıyıdaş olmayan devletlerin gemilerine getirilen kısıtlamalar. Sözleşme bu gemilerin sayısını, tonajını ve tipini sınırlıyor. Buna göre, Karadeniz'de kıyısı olmayan devletler Karadeniz'de en fazla 45 bin ton gemi bulundurabilir.

Tek bir devlet ise en fazla bu 45 bin tonun üçte ikisi kadar kuvvet bulundurabilir. ABD'nin Arleigh Burke sınıfı muhriplerinin her biri 8 bin 900 ton civarında. Dolayısıyla Bu iki ABD muhribinin Karadeniz'de bulunması yasal sınırlar bakımından bir sıkıntı oluşturmamakla birlikte, ihtiyaçlar bakımından hiç bir anlam taşımıyor. Karadeniz'deki gereksiz ABD varlığı Türkiye ve Rusya'yı rahatsız ediyor.
Resim
ABD başta olmak üzere Batılı devletler Karadeniz'de herhangi bir kısıtlama olmasını istemiyorlar. Bu nedenle her fırsatta Karadeniz'de geçerli olan Montrö kısıtlamalarını aşındırmaya çalışıyorlar.

ABD, dünyanın her denizinde yaptığı gibi, Karadeniz'de de istediği süre boyunca istediği miktarda kuvvetle bulunma arzusunda. Türkiye ise her seferinde, Karadeniz'de bir güvenlik sorunu bulunmadığını, başta Türkiye ve onun Deniz Kuvvetleri, Sahil Güvenlik unsurları ve buna ilave olarak Türkiye önderliğinde Karadeniz'de oluşturulmuş Blackseafor ve Karadeniz Uyumu Harekatı gibi yapıların bölgenin güvenliğini sağladığını ABD'ye açıkça ifade ediyor. Karadeniz'in kendi kontrolü dışında kalmasını kabul edemeyen ABD ise bu durumla yetinmek istemiyor..

Görünen o ki, daha uzunca bir dönem, ABD Karadeniz'de arzu ettiği şartların sağlanmasını temin için hareketlerini tanzim etmeye çalışırken, Türkiye ve Rusya da ABD'nin bu uygulamalarının gereksizliğini anlatma ve bunlara engel olma yolunda gayret içinde olacaklar. -

Karadeniz'deki mevcut güvenlik durumu, ABD gemilerinin Karadeniz'de bulunmasını gerektirmiyor. ABD donanmasının Karadeniz'deki varlığı, ortamın güvenliğini bozmaktan başka anlam taşımıyor.

Şimdi Devletin Resmi Haber Ajansı Bu Haberi neden Kaldırır
https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/a ... or/1079988

İstediğin kadar sil Teknoloji çağındayız Ön kayıt almakta Google Buda Silinmiş Bağlatının ön kayıdı
https://web.archive.org/web/20180305102 ... or/1079988

TRT ve AA üzerindeki vesayeti hem halkın doğru haber edinme hakkını özgürlüğünü engellemektedir.

Resim
Resim
En son İlteriş Kağan tarafından Çrş Nis 07, 2021 22:30 tarihinde düzenlendi, toplamda 7 kez düzenlendi.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Montrö Anlaşması nedir, Türkiye için ne anlama geliyor?

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Nis 04, 2021 10:20

İngilizler her ne kadar Rusya ile müttefik iseler de, Macaristan ovasına inerek Almanlar karşısında başarı kazanmış bulunan Rusların Türk Boğazlarını ele geçirip buradan bir daha çıkmamaları ihtimalinden kuşkulanmışlardır. Bu bölge stratejik olarak uzun vadeli çıkarlar açısından o denli önemlidir ki, bu savaşta müttefik dahi olsa, Rusya bu bölgeyi ele geçirmemelidir. Hatta İngilizler, Rusya’nın Türk Boğazlarını aldıktan ve İstanbul’u ele geçirdikten sonra Almanlar ile anlaşıp savaştan çekilmesinden dahi endişe etmişlerdir.

Osmanlı Devleti; I. Dünya Savaşı’nda yenik düşmesi ile Sevr Barış Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır. Sevr Antlaşması’nın Boğazlar ile ilgili hükümleri 37-61. maddelerde yer alır. Bu maddelerde özetle şunlar vardır:
Çanakkale ve İstanbul Boğazı Marmara da dahil olmak üzere, Boğazlardan geçiş barışta ve savaşta, hangi devlete ait olursa olsun, her türlü harp ve ticaret gemilerine açık olacaktır.
Bu serbestinin temini için, Osmanlı, Boğazların kontrolünü geniş yetkileri olan bir Boğazlar komisyonuna bırakacak, komisyonun bağımsız bir bayrağı ve bütçesi olacaktır. (Böylece sanki Boğazlar Bölgesi’nde çok uluslu bir devlet kurulmuş gibi oluyor.) Komisyon üyeleri ise: Britanya, Fransa, İtalya ve Japonya’dır. Rusya, Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan da Milletler Cemiyeti’ne üye olurlarsa Komisyona girebileceklerdir,
Komisyon Başkanı, iki yılda bir dört büyük devlet arasında değişecektir. (Türkiye Komisyon Başkanı olamıyor)
Fransa, Britanya ve İtalya, Türk Boğazları dolaylarındaki silahtan arınmış bölgede müştereken asker bulundurabileceklerdir.

İngilizler, işgal altındaki İstanbul’da Osmanlı hükûmetine antlaşmayı imzalatmışlarsa da, Ankara’da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Misak-ı Milli sınırlarını çizmiş ve Sevr’i tanımadığını bütün dünyaya ilan etmiştir. Daha sonra Kurtuluş Savaşı’ndan başarıyla çıkan Türkiye Büyük Millet Meclisi, hiç uygulanmayan Sevr’in yerine Lozan Antlaşması’nı, Sevr’den sadece 3 yıl sonra, imzalamayı başarmıştır. Lozan Antlaşması’nın 23. maddesi gereği; bu Sözleşmenin; Lozan Antlaşması içerisindeymiş gibi kabul edileceği hükme bağlanmıştır. Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni Lozan Antlaşması’na taraf olmamış olan Rusya ve Bulgaristan da imzalamışlardır. Lozan’ın eki olan Boğazlar Sözleşmesi şu maddelerle özetlenebilir:

Ticaret gemileri ve uçakları barış zamanında Türk Boğazları’ndan geçiş serbestisine sahiptirler.
Savaş gemileri ve uçakları barış zamanında Boğazlardan geçiş serbestisine sahiptir; ancak Karadeniz yönüne geçişte savaş gemileri için sınırlama vardır.
Savaş zamanı: Türkiye, muharip değilse tarafsızlık haklarını geçişi engelleyecek şekilde kullanamaz; Türkiye muharip ise; tarafsız devletlerin ticaret gemileri düşmana yardım götürmüyorlarsa geçebilirler; savaştığı devletin gemilerine karşı Türkiye, her türlü hakkını kullanabilir.
Boğazlar çevresinde belirli bölgeler askerden arındırılmıştır.
Antlaşmanın öngördüğü düzene uyulmasını başkanının Türk olduğu bir komisyon denetleyecektir.

Lozan Türk Boğazları ve yakın çevresinde Türkiye’nin egemenlik hakkını önemli ölçüde sınırlamaktaydı. Boğazlar Bölgesi askerden arındırılmakla bu bölgenin nasıl savunulacağı sorusu cevapsız kalmıştı. Dolayısıyla ortada hem Karadeniz’in güvenliği açısından; hem de Türkiye’nin güvenliği açısından önemli bir sorun vardı. Bu sorun, ancak Montrö Sözleşmesi ile çözülebilmiştir.

Türkiye’nin Kazanımları
Sözleşme Türkiye’ye eski düzenlemeler ile kıyaslanamayacak düzeyde kazanımlar sağlamıştır. Her şeyden önce Türkiye kendi güvenliği için bölgeyi silahlandırma hakkına sahip olmuştur. Bu sayede uluslararası güç dengelerinde Türkiye, Britanya ve SSCB başta olmak üzere diğer güçler tarafından da daha fazla önemsenir bir hale gelmiştir. Türkiye bu önemini daha sonraki diplomatik manevralarında kazanıma döndürmeyi bilmiştir. Ticaret gemilerinde mutlak geçiş serbestisi varsa da, bölgenin egemen gücü olarak Türkiye deniz yollarından geçişin güvenli olması konusunda elbette bazı haklara sahiptir ve bu haklar aslında pratikte Türkiye’ye geçişleri çok daha güçlü bir şekilde düzenleme imkânını da vermektedir.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 1936 yılında Bulgarlar, Fransa, İngiltere, İrlanda ve Denizaşırı Britanya Ülkeleri, Hindistan İmparatorluğu, Elenler Krallığı, Japonya İmparatorluğu, Romanya Krallığı, SSCB, Yugoslavya Krallığı ve Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanmıştır.
Montrö anlaşması Türkiye’ye İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren uluslararası sözleşmedir. Sözleşme ile Türkiye’ye boğazlar üzerinde tam kontrol hakkı verilmekte, sivil gemilerin özgürce geçişini garantilemekte ve Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin geçişini sınırlamaktadır.
Resim

Maddeleri
Ticari Gemilerin Geçiş Rejimi
Barış zamanında, gündüz ve gece, bayrak ve yük ne olursa olsun, hiçbir işlem (formalite) – sağlık denetimi hariç – olmaksızın Boğazlar’dan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) tam özgürlüğünden yararlanacaklardır.
Savaş zamanında Türkiye, savaşan değil ise bayrak ve yük ne olursa olsun Boğazlar’dan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Kılavuzluk ve yedekçilik (römorkörcülük) isteğe bağlı kalmaktadır.
Savaş zamanında Türkiye savaşta ise, Türkiye ile savaşta olan bir ülkeye bağlı olmayan ticaret gemileri, düşmana hiçbir biçimde yardım etmemek koşuluyla Boğazlar’da geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bu gemiler Boğazlar’a gündüz girecekler ve geçiş, her seferinde Türk makamlarınca gösterilecek yoldan yapılacaktır.
Türkiye’nin kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karşısında sayması durumunda, Boğazlar’dan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) tam özgürlüğünden yararlanacaklardır; ancak gemilerin Boğazlar’a gündüz girmeleri ve geçişin her seferinde Türk makamlarınca gösterilen yoldan yapılması gerekecektir. Kılavuzluk, bir durumda zorunlu kılınabilecek; ancak ücrete bağlı olmayacaktır.

Savaş Gemilerinin Tâbi Olacağı Yaptırımlar ve Geçiş Rejimi
1. Barış Zamanı
Karadeniz’e kıyıdaş devletler, bu deniz dışında yaptırdıkları ya da satın aldıkları denizaltılarını, tezgâha koyuştan ya da satın alıştan Türkiye’ye vaktinde haber verilmişse, deniz üslerine katılmak üzere Boğazlardan geçirme hakkına sahip olacaklardır. Söz edilen devletlerin denizaltıları, bu konuda Türkiye’ye ayrıntılı bilgiler vaktinde verilmek koşuluyla, bu deniz dışındaki tezgâhlarda onarılmak üzere de Boğazlardan geçebileceklerdir.Gerek birinci gerek ikinci durumda, denizaltıların gündüz ve su üstünden gitmeleri ve Boğazlar’dan tek başlarına geçmeleri gerekecektir.
Savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçmesi için, Türk Hükümeti’ne diplomasi yoluyla bir ön bildirimde bulunulması gerekecektir. Bu ön bildirimin olağan süresi sekiz gün olacaktır;ancak, Karadeniz kıyıdaşı olmayan devletler için bu süre on beş gündür.
Boğazlar’dan geçişte bulunabilecek bütün yabancı deniz kuvvetlerinin en yüksek toplam tonajı 15.000 tonu aşmayacaktır.
Herhangi bir anda, Karadeniz’in en güçlü donanmasının (filosunun) tonajı sözleşmenin imzalanması tarihinde bu denizde en güçlü olan donanmanın (filonun) tonajını en az 10.000 ton aşarsa diğer kıyıdaş ülkeler Karadeniz donanmalarının tonajlarını en çok 45.000 tona varıncaya değin arttırabilirler. Bu amaçla, kıyıdaş her Devlet, Türk Hükümetine, her yılın 1 Ocak ve 1 Temmuz tarihlerinde, Karadeniz’deki donanmasının (filosunun) toplam tonajını bildirecektir; Türk Hükûmeti de, bu bilgiyi, kıyıdaş olmayan diğer devletlerle Milletler Cemiyeti nezdinde paylaşacaktır.
Bununla birlikte, Karadeniz kıyıdaşı olmayan bir ya da birkaç Devlet, bu denize, insancıl bir amaçla deniz kuvvetleri göndermek isterlerse, bu kuvvetin toplamı hiçbir varsayımda 8.000 tonu aşamaz.
Karadeniz’de bulunmalarının amacı ne olursa olsun, kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemileri bu denizde yirmi-bir günden çok kalamayacaklardır.

Resim
2. Savaş Zamanı

Savaş zamanında, Türkiye savaşan değilse, savaş gemileri yukarıda belirtilen koşullar içinde, Boğazlar’da tam bir geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır.
Saldırıya uğramış bir Devlete ve Türkiye’yi bağlayan bir karşılıklı yardım antlaşması gereğince yapılan yardım durumları dışında savaşan herhangi bir Devletin savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçmesi yasak olacaktır.
Karadeniz’e kıyıdaş olan ya da olmayan devletlere ait olup da bağlama limanlarından ayrılmış bulunan savaş gemileri, kendi limanlarına gitmek maksadıyla boğaz geçişi yapabilirler.
Savaşan devletlerin savaş gemilerinin Boğazlar’da herhangi bir el koymaya girişmeleri, denetleme (ziyaret) hakkı uygulamaları ve başka herhangi bir düşmanca eylemde bulunmaları yasaktır.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan ise, savaş gemilerinin geçişi konusunda Türk Hükûmeti tümüyle dilediği gibi davranabilecektir.
Türkiye kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karsısında sayarsa, Türkiye savaş durumu geçiş rejimini uygulamaya başlayacak ancak; Milletler Cemiyeti Konseyi Türkiye’nin aldığı önlemleri 3’te 2 çoğunlukla haklı bulmazsa Türkiye bu önlemlerini geri almak zorunda kalacaktır.

Genel Hükümler

Boğazlar kayıtsız şartsız Türkiye Cumhuriyeti’ne bırakılacak, tahkimat yapmak hakkı tanınacaktır.
Türk Hükümeti, sözleşmenin, savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçişine ilişkin her hükmünün yürütülmesine göz kulak olacaktır.

Fesih Şartları

Sözleşmenin süresi, yürürlüğe giriş tarihinden başlayarak, 20 yıl sürecektir. Bununla birlikte, sözleşmenin 1. maddesinde doğrulanan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğü ilkesinin sonsuz bir süresi olacaktır.

20 Temmuz 1956’da sözleşmenin süresi bitmiş, sözleşmeyi imzalayan devletler Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni değiştirmek için girişimlerde bulunmuşlar ancak başarılı olamamışlardır.

Uluslararası Deniz Hukuku kuralları ve fesih şartlarında da belirtildiği gibi gemilerin uğraksız geçiş (transit değildir) hakkı gereği sözleşmenin değişmesi durumunda dahi Türk Boğazlarından geçecek hiçbir gemiden zorunlu ücret talep edilemeyecektir.

Türkiye için Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Lozan Antlaşması'ndan sonra korunması gereken en önemli hukuki metindir. Rusya’nın Doğu Akdeniz’de bulundurduğu fırkateyn, korvet ve denizaltılardan oluşan karaya stratejik taarruz yapma kabiliyetine sahip daimi görev grubu, Tartus deniz üssü ve Güney Kıbrıs’ta üs edinme faaliyetleri orta ve uzun vadede Türkiye’nin aleyhinedir. Suriye ve S-400 konusunda yaşanan politik sıkışıklıkları aşmak için denizaltı geçişlerinde verilen tavizler ileride hukuki anlamda içtihat olarak Türkiye’nin karşısına çıkabilir ve telafisi mümkün olmayan hatalara neden olabilir. Hele bu zaman dilimi ABD kamuoyunda Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin tartışıldığı bir zaman dilimine denk geliyorsa, daha fazla dikkat ve özen göstermek gerektiği her türlü izahtan varestedir.
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: ABD şimdi de Montrö'yü zorluyor - 2018

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Nis 04, 2021 19:09

Resim
'Fransa'da Sevr'i imzalamaya gittiğinde trenden indiğinde selamı dahi alınmayan Ermeni aslından Damat Ferit''Bazen bir fotoğraf, kitaplar dolusu bilgiden daha çok şey anlatır.
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Damat Ferid , Milli Mücadele karşıtı gazeteci Ali Kemal ile İşgal komutanı~1919

İstanbul İtilâf Devletleri Tarafından İşgal - Görüntüleri
http://acikistihbarat-bilgipaylasim.blo ... fndan.html

Saray Hainlerinin Unutulmaz İhaneti:Sevr Görüntüleri
http://acikistihbarat-bilgipaylasim.blo ... isevr.html
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Boğazlar Türkiye için menfaat değil, varlık, egemenlik ve güvenlik meselesidir.

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Nis 04, 2021 23:56

Anayasa Mahkemesinin görevi, kanunların Anayasaya uygunluğunu ve yargı kararlarının anayasal anlamda bir hak ihlali oluşturup oluşturmadığını denetlemek.
Özetle ülkede yargı ve yasamanın çelişkili, hatalı uygulamalarını denetleyen kurum. Ayrıca yargı piramidinin tepesindeki en yüksek mahkeme.
AYM nin kapatılmasını istemek demek çıkacak yeni yasaları yada hatalı yargı kararlarını denetleyecek kurumu ortadan kaldırmak demektir.
Bunu söylemek demokratik hak, söyleyebilmek demokrasi ise; 104 emekli generalin Montrö boğazlar sözleşmesinin önemini hatırlatması suç mu?

Rusya Devlet Duması Savunma Komitesi Başkanı Amiral Komoyedov dün dedi ki;
"Karadeniz filosu komutanı olduğum 2001 yazında, Türk Donanma komutanlığı ile bir 'Karadeniz Gücü' oluşturduğumuzu hatırlatmak isterim (...) [Sözü edilen] bu kuvvet; Türkiye, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan gibi Karadeniz devletlerini birleştiriyor (...) [Bu Gücün] Bölgesel güvenliği sağlamak için fazlasıyla yeterli olduğunu tekrarlıyorum..."

Şimdi durduk yere neden bunu söyleme ihtiyacı hissettim Rusya?
Kısa süre önce ABD ordusu "Kırım ve Kaliningrad gibi stratejik bölgelere doğru ilerlemek için uçak gemilerini ve kara birliklerini kullanabileceğini" açıkladı.
Oysa ki ABD uçak gemilerinin Montrö Boğazlar Sözleşmesi uyarınca Karadeniz’de kullanılamaz.

Sözleşmeye göre sahildar olmayan devletlerin kümülatif olarak Karadeniz’de bulundurabilecekleri gemilerin azami tonajı 30.000 tondur. Tek bir devlet için bu tonaj 20.000 tonla sınırlıdır. Bu gün için azami tonaj 45 bin ton ile sınırlıdır.

ABD, genel olarak Rusya Federasyonu’nun askeri hareketlerini kontrol altında tutmak, özel olarak da İran’a karşı olası bir askeri harekât için Karadeniz’i, askeri üs, radar istasyonları ve casus uçaklarıyla izleme merkezi olarak düşünmektedir.

Şimdi başa saralım. Yapılan seçim ile Biden ABD başkanı oldu. Yeni başkan ile mevcut iktidarın arasının iyi olmadığı bilinen bir gerçek.
Birden bire İstanbul sözleşmesinden bahsedilirken Montrö sözleşmesi bile kararname ile feshedilebilir açıklaması meclis başkanı tarafından yapılıyor.

Kimi gaf diyor kimi ise başka şey. Ancak uluslararası siyasette gafların yeri yok. Rusya dahi ciddiye alıyor ve Türkiye nin kendisi ile taraf olduğu anlaşmaları hatırlatıyor. Gerekirse askeri güçle Montrö yü koruruz diyor.

104 emekli deniz amiralinin açıklamasını bir de bu yönü ile değerlendirmek gerekir.


Sonuç olarak,
Boğazlar Türkiye için menfaat değil, varlık, egemenlik ve güvenlik meselesidir.
Türkiye'nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle Boğazlar’da elde ettiği jeopolitik, stratejik, siyasi, askeri ve hukuki kazanımlarının geçerliliği egemenliğimiz kadar dünya güç dengesinin barışı için de önemlidir.
Bunu hatırlatmak ima edildiği üzere muhtıra falan değil, bu vatana hizmet etmiş, vatanını hâla düşünenlerin uluslararası dengelerin hassasiyetini işaret etmesidir.

MAE
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: ABD şimdi de Montrö'yü zorluyor - 2018

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Pzt Nis 05, 2021 20:22

MUHTEŞEM bir güncel ve tarihsel yazılı ve görsel analiz ve sentez. Sevgili İlteriş'e içten tebrikler ve selamlar, derin saygılar, en iyi dilekler.
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02

Re: ABD şimdi de Montrö'yü zorluyor - 2018

İletigönderen İlteriş Kağan » Çrş Nis 07, 2021 22:31

Gönül Pınar Atacı yazdı:MUHTEŞEM bir güncel ve tarihsel yazılı ve görsel analiz ve sentez. Sevgili İlteriş'e içten tebrikler ve selamlar, derin saygılar, en iyi dilekler.


Darbe marbe palavraları, sinsi sinsi Montrö'yü delmeye çalışırken suçüstü yakalanmış olmanın öfkesidir, gerisi hikayedir.
Bir Hafta Öncesine kadar AA'da olan haber Neden Silinir Silinen Bağlatı Bu
https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/a ... or/1079988
İstediğin kadar sil Teknoloji çağındayız Ön kayıt almakta Google Buda Silinmiş Bağlatının ön kayıdı https://web.archive.org/web/20180305102 ... or/1079988

Resim
Resim
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: ABD şimdi de Montrö'yü zorluyor - 2018

İletigönderen Kurtlu Adalet » Prş Nis 08, 2021 11:30

Amerikankopegililestiremediklerimizden misiniz?
Kullanıcı küçük betizi
Kurtlu Adalet
Üye
Üye
 
İletiler: 299
Kayıt: Sal Nis 28, 2020 14:33

Re: ABD şimdi de Montrö'yü zorluyor - 2018

İletigönderen Kurtlu Adalet » Cum Nis 09, 2021 9:25

tirsti pirsti bizimkiler, motroyu bile uygulama cesaretini yitirdiler, neden? Amerika guc gosterisi yapinca, girit adasi ve benzeri tatbikatlar ile, vururum seni diyince, tam bagimsizlik yolculugundan vazgecildi, niye? Ataturk, benim katakterim tam bagimsizliktir demedi mi? tam bagimsiz olmayainca, tam bagimsiz politikalar da uygulanamiyor, istedigimiz ulkeyi ve gelecegi de insa edemiyoruz. Tam bagimsizlik almak icin Rusya Cin Turk ortak askeri uslerini akdenizde kurup savunmaya cekilmek gerekiyor, Asya'nin ve Turkiye'nin savunmasina. Bunu yapmadan tam bagimsizlik elde etmeye girismek mumkun mu? Baska yolu var mi? tam bagimsiz olmadan istedigimiz rotada gidebilir miyiz?
Kullanıcı küçük betizi
Kurtlu Adalet
Üye
Üye
 
İletiler: 299
Kayıt: Sal Nis 28, 2020 14:33

Re: ABD şimdi de Montrö'yü zorluyor - 2018

İletigönderen Kurtlu Adalet » Cum Nis 09, 2021 9:32

Tam bagimsizlik vatandir. Vatan olmadan yasanir mi? nasil yasanir? baskalarinin oyunlarina kukla olunur vatan olmaz ise. Tam bagimsizlik olmadan vatan olmaz. Turk'un karakterindeki bu gerileme sadece Turkiye'de degil, Amerikali Turklerde de goze carpmaktadir. Vatansiz ve tam bagimsizlik olmadan kopek olunur. CIA listeleriyle kafa kesilir kasabin bicagi yalanir. Tam bagimsizlik benim karakterimdir. Tam bagimsizlik olmadan vatan olmaz. Ona vatan denmez. Vatan olmadan ozgur olunmaz. Ya kole ya kopek olunur. Tam bagimsizlik icin gerekli butun poitikalar uygulanmalidir. Ya Istiklal Ya Olum!
Kullanıcı küçük betizi
Kurtlu Adalet
Üye
Üye
 
İletiler: 299
Kayıt: Sal Nis 28, 2020 14:33

Re: ABD şimdi de Montrö'yü zorluyor - 2018

İletigönderen Kurtlu Adalet » Cum Nis 09, 2021 10:43

Kullanıcı küçük betizi
Kurtlu Adalet
Üye
Üye
 
İletiler: 299
Kayıt: Sal Nis 28, 2020 14:33


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x