ABD şirketinin PKK’yla yaptığı petrol anlaşması ile Manga’nın ne ilgisi var?

Genel & Güncel Konular

ABD şirketinin PKK’yla yaptığı petrol anlaşması ile Manga’nın ne ilgisi var?

İletigönderen İlteriş Kağan » Prş Ağu 06, 2020 4:31

ABD yönetiminin dolaylı onayı ile Delta Crescent Energy LLC adlı Amerikan şirketi ile PKK-PYD arasında yapılan petrol anlaşması, Suriye’nin tepkisine neden oldu.
Resim
Peki, bu anlaşma ile Manga’nın ne alakası var?

Önce Delta şirketi ile ilgili bir özet bilgi:

Şirket Şubat 2009 yılında ABD’nin vergi cenneti Delaware’de (Dalaveresi çok buranın) kurulmuş. Şirketin ortakları James P. Cain, James Reese ve John P. Dorrier Jr olarak gözüküyor.

James P. Cain ABD’nin eski Danimarka Büyükelçisi ve Cain Global adlı bir danışmanlık şirketinin ortağı.
Resim
Gelelim şimdi şu Manga bağlantısına…

Cain Global’ın Türkiye temsilciliğini Manga’nın solisti Ferman Akgül’ün eşi Bettina Kuperman yapıyor.
Resim
Bettina Kuperman aslen Danimarkalı (Cain ile bağlantısı buradan). İsviçre’de başladığı uluslararası danışmanlık kariyerini İstanbul’da sürdürüyor.
Resim
Ferman Akgül ve Bettina Kuperman’ın iki çocukları var evliler .

..Ve şimdi de Delta şirketinin beyni ve dinamosu olarak gösterilen diğer ortak ABD’nin elit güçlerinden Delta Force’un eski tim komutanlarından James Rees hakkında özet bilgi…

Reese, Kuzey Irak’ta ve Suriye’de ABD özel kuvvetlerinin ve de Cain’in katkılarıyla ABD yönetiminin şemsiyesi altında yıllardır faaliyet gösteriyor.

İşte o şemsiyenin korumasında Suriye’de PKK ile petrol anlaşmasını kotardı.

PKK-PYD ile çok yakın ilişkileri olduğu bilinen Reese, aynı zamanda Kuzey Irak Kürt yönetimi ile de yakın temasta.
Resim
Resim
Delta şirketinin son ortağı da, petrol arama ve sondaj çalışmalarıyla tanınan GulfSands adlı İngiliz şirketinin eski yöneticisi John P. Dorrier Jr.

Bu üçlü bir süredir Kuzey Irak’ta ve Suriye’de petrol anlaşması için yoğun temaslarda bulunuyordu.
Resim
James Reese (Soldan 1.), James P. Cain (Soldan 2.) ve John P. Dorrier Jr (Sağdan 1.) Dohuk Valisi Ferhat Etroşi ile birlikte.
Resim
James Reese (Soldan1.) ve James P Cain (Sağdan 1.) Suriye’deki PKK-PYD bölgesinde

Emin olun bu anlaşmadan Ankara’da çok kişinin haberi vardı ve kimse maalesef sesini çıkarmadı…
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

'ABD-PKK petrol anlaşmasını bozmanın yolu Esad ile diyalogdan geçer'

İletigönderen İlteriş Kağan » Prş Ağu 06, 2020 17:54

Prof. Dr. Hasan Ünal, ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü ile petrol anlaşması imzalamasını değerlendirdi. Tutarlı bir dış politika izlenmesini isteyen Ünal, ABD'nin Suriye'deki hesaplarının ancak Esad yönetimi ile ilişkilerin normalleştiği koşullarda bozulacağını söyledi.
Resim
ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde işgalci teröristlere verdiği desteği artırıp petrol şirketleri aracılığıyla anlaşma yapmasına tepkiler sürüyor.

Suriye ve Türkiye Dışişleri Bakanlıklarından yapılan açıklamada anlaşma kınanarak bunun terörizmin finansmanı olduğu belirtildi.

ABD’nin Kuzey Suriye planına karşı Türkiye’nin atması gerektiği adımları açıklayan Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, Türkiye’ni biran önce Suriye yönetimiyle ilişkilerinin normalleşmesini ve dış politikada frene basılması gerektiği söyledi. İşte Ünal’ın açıklamaları:

‘TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKA REVİZYONUNA İHTİYACI VAR’
Türkiye’nin açıklaması yerinde. Çünkü bu Amerikalı petrol şirketinin PKK/YPG ile yaptığı anlaşma açıkça teröre finansman sağlıyor. Teröre finansman sağladığı için ABD’nin iç hukukunda da sorunlu. Bu iç hukukta bir yargılamayı mecbur edebilecek derecede önemli bir konu. Türkiye bunun üzerine gitmeli. Bununla ilgili olarak uluslar arası hukuk uzmanları ve ABD yargısı uzmanlarıyla bir politika belirlenmeli. Bu tamamen zıvanadan çıkmış, kabul edilemez bir şey.

Mesela Türkiye’nin ABD’ye karşı her türlü eylemi yapan bir örgüt düşünelim, ona finansman sağlaması gibi bir şey. Kabul edilebilir bir yanı yok. ABD’nin terör listesinde PKK açıkça yer alıyor.

ABD’ye asıl cevap alanda verilmeli. O da şöyle olur. Bir üçüncü harekat gibi değil. Önce dış politika ve diplomasi ile işi çözmek lazım. Türkiye çok cepheli bir mücadelede, herkesle kavgalı bir görüntüde sonuç alamadığını gördü. Evelki hafta ilan ettiğimiz navtex’i uygulayamamamız bunun açıkça göstergesi. Navtex’i uygulayamıyoruz ayrıca Sirte-Cufra hattında Türkiye’nin desteklediği güçlerin beklenen ileri harekatı da askıya alınmış görünüyor.

‘ESAD YÖNETİMİYLE İLİŞKİLER DÜZELMELİ’
Türkiye’nin dış politika revizyonuna ihtiyacı var. Bu revizyon Suriye’den başlamalı. Türkiye sırtındaki ulusal çıkarlarıyla uyumlu olmayan yükleri atarak ulusal çıkarları odaklı dış politikaya yönelmeli. Suriye’deki mevcut çıkarlarımızın ulusal politikalarımıza hizmet ettiğini söylemek mümkün değil. PYD/PKK, Fırat’ın doğusunda ABD ile ‘devletleşme’ yönünde ilerleme kat ediyorsa bu bizim dış politika hatalarımız yüzünden oluyor. Eğer biz vakitlice veya şimdi Suriye hükümeti ile ilişkilerimizi normalleştirip ‘Adana mutabakatı’ çerçevesinde teröre karşı birlikte hareket etmeye yönelmiş olsaydık bunlar olmazdı. PKK/PYD’nin ve ABD’nin Suriye’deki en önemli varsayımı şu; onlar diyor ki “Ankara’daki Erdoğan hükümeti hiçbir koşulda Suriye’deki Esad yönetimiyle ilişkilerini normalleştirmez. Bizim açımızdan sorun yok. Onlar kavga ettikçe, yani Suriye hükümetinin altını oymaya devam ettikçe bizde buradaki işimizi rahatça yaparız” diyorlar.

Eğer Suriye hükümeti ile ilişkilerimizi normalleştirerek teröre karşı birlikte mücadeleye yönelirsek bu varsayım yıkılır, psikolojik üstünlük bize geçer. Alanda verilecek karşılık budur. Aynı şekilde Sirte-Cufra hattı operasyonunun askıya alınmasından fırsatla bölgedeki ülkelerle, başta Mısır olmak üzere ilişkileri geliştirmenin yollarına bakmamız lazım. Türkiye bu şekilde devam edemez. Bir ucu Azerbaycan’dan Irak’a, oradan Suriye’ye oradan Doğu Akdeniz’e Kıbrıs’a oradan Libya’ya ve Ege’ye uzanan bir hatta binlerce kilometrede en az dört beş devletle savaş senaryosunu göğüsleyerek hiçbir şey yapamaz. Mücadele edersiniz ama hiçbir bölgeden hiçbir sonuç alamazsınız. Oysa dış politika sonuç alma sanatıdır. Biz Suriye’de bu şekilde donmuş halde bu durumu devam ettirerek sadece PKK/PYD ve ABD’nin bu tarafta da İdlib’e yuvalanmış terör örgütlerinin ayakta kalmasını sağlıyoruz ama özellikle PKK/PYD ile ilgili tehlike şu ki orada bizim yanlış politikalarımızdan faydalanarak devletleşme sürecinde önemli adımlar attılar.

https://www.veryansintv.com/abd-pkk-pet ... gdan-gecer
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x