ABD TSK'YA NİYE DÜŞMAN OLDU

Forumda gereksiz, yanlışlıkla açılmış veya kilitlenmiş başlıklar buraya taşınır.

ABD TSK'YA NİYE DÜŞMAN OLDU

İletigönderen FahrettinAltay » Çrş Oca 13, 2010 4:51

12.01.2010 15:59

Her zaman söylüyoruz. Odatv'nin okurları bir başkadır.

Okurlarımız, yorumcularımız "Noel Baba" rumuzlu okurumuzun gönderdiği
makaleyi o kadar ilgi gösterdi ki; bizde manşetten verme kararı aldık.
İşte o makale, o etkileyici analiz...

"Her şey 1991 yılı başında ABD'nin Körfez saldırısıyla başladı. ABD,
Bağdat'a yürümedi. Bunun yerine Irak'ın kuzeyinde bir Kürt isyanı
kışkırttı. Arkasından, Irak Ordusunun 36. enlemin kuzeyine geçmesini
önleyerek buradaki Kürt oluşumunu güvence altına aldı.

ABD'nin planı şuydu: Önce Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kurmak ve
sağlamlaştırmak, sonra Irak'ı tümüyle işgal etmek. Kuzey Irak'taki
yeni devleti Türkiye'nin güneydoğusu, Suriye'nin doğusu ve İran'ın
batısından koparacağı parçalarla birleştirerek Büyük Kürdistan'ı, yani
ikinci İsrail'i kurmak. Bu projenin ismini biliyorsunuz: Büyük
Ortadoğu Projesi (Cumhurbaşkanı ve Başbakanımız bu projenin resmi eş
başkanlarıdır) Türkiye'deki bütün hükümetler, İncirlik'e yerleşen
Çekiç Güç'ün görev süresini uzatarak ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürt
oluşumunu desteklemesine yardımcı oldular.

TSK, bu süreçte Kuzey Irak'taki oluşum üzerinden Türkiye'nin bölünme
tehlikesini erken algıladı ve ABD ile karşı karşıya gelinmesinin
kaçınılmaz olduğunu da farketti. İlk olay: Orgeneral Torumtay'ın
istifası Özal'ın, "kuzeyden Irak'a girme" emrini uygulamamak için
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay istifa etti. Böylece
TSK,Amerikan planlarında rol almaya direneceğinin ilk işaretini vermiş
oldu. O andan itibaren TSK'ya karşı ABD "tetik" düşürmeye karar verdi.
"Ergenekon" tertibinin planlanmaya başlanması, o zamandır.

ÖKK NEDEN KURULDU

Sovyet tehdidine karşı kurulmuş olan Özel Harp Dairesi (ÖHD) Amerikan
güdümündedir ve Sovyetler yıkıldığı için tehlike ortadan kalkmıştır.
Şimdi tehdit, Kuzey Irak'taki ABD varlığından gelmektedir,
dolayısıyla, "ABD güdümündeki" ÖHD, "ABD'den gelen bir tehdide karşı"
kullanılamaz. Geçmişteki kontrgerilla eleştirileri TSK'da zaten belli
bir rahatsızlık yaratmıştı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş,
ÖHD'i yeniden örgütledi, ismini Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK)
olarak değiştirdi. Yıl 1991.

ÖKK'nin PKK'yı hedef alması ve Kuzey Irak'ta kurulan devlete karşı
tavır alması, Amerikan denetiminden kurtulma çabasının başlangıcıdır.

"Tugay" düzeyindeki ÖKK, "tümen" düzeyine çıkarıldı. Ankara'da ÖKK
için yeni bir eğitim tesisi yapımına başlandı ama ABD bundan çok
rahatsız oldu, "kullandığı" pek çok kişi aracılığıyla, tesis
inşaatında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla mesnetsiz davalar açılmasını
sağladı, ÖKK eğitim tesislerinin yapılmasını uzun süre felce uğrattı.

EŞREF BİTLİS ÖLDÜRÜLDÜ

ABD'nin Kuzey Irak'taki planlarını bozan bir planı uygulamakta olan
Orgeneral Eşref Bitlis, Amerikan Çekiç Güç helikopterlerinin PKK'ya
silah ve malzeme attığını saptadı ve bunu bildirdi. Org. Eşref Bitlis,
Jandarma Genel Komutanı olarak, Amerika'nın Türkiye'nin toprak
bütünlüğünü hedef aldığını gördüğü, bu tehlikeyi önlemek amaçlı,
savunmaya yönelik bir strateji geliştirdiği için Amerika tarafından
derhal "hedef"e seçildi. Org. Bitlis helikopterle Kuzey Irak'a
giderken, bu yolculuk önceden ABD'ye haber verilmiş olmasına rağmen
iki Amerikan savaş jeti yakın uçuş yaparak oluşturdukları vakumla
helikopteri düşürmeye çalıştılar ama deneyimli helikopter pilotunun
dalış manevrasıyla bu girişim sonuç vermedi. Bu saldırıdan hemen sonra
telsizle Amerikalılara helikopterde orgeneralimiz olduğu tekrar
bildirildi ama Amerikan savaş jetleri saldırıyı tekrarladılar.
Helikopter pilotu büyük bir çabayla yeniden dağların arasındaki derin
vadilere dalarak kurtulmayı başardı.

CIA tarihinin en önemli suikastlarından birisi 17 Şubat 1993 günü
gerçekleşti: Uçağına yapılan sabotaj sonucunda Orgeneral Bitlis şehit
edildi. Ağustos 1994'de Genelkurmay Başkanı olan İsmail Hakkı Karadayı
döneminde Eşref Bitlis Planı "uygulandı" ve Kuzey Irak'a Çelik
Harekatı yapıldı. 35 bin Mehmetçik Mart 1995'de Kuzey Irak'a girdi.
Kuzey Irak'a giren TSK, ABD'nin "egemenlik alanı"na da girmiş oldu.
Bölge ABD ordusunun işgali altındaydı. ABD'nin Foreign Affairs,
Foreign Reports, Mediterranean Quarterly ve Joint Forces Quarterly
gibi "yarı-resmi" organlarında "Türk komutanlar hizadan çıktı", "Türk
Ordusu ABD-Türkiye ilişkilerini bozuyor" türünden görüşlere yer
vermeye başladılar.



GAZİ OLAYLARINI KİM TERTİPLEDİ

Çelik Harekatı öncesinde CIA'nın Moskova İstasyon Şefi'nin CNN
televizyonunda Türkiye'nin '"karışacağını" dünyaya şöyle ilan etti:
"Önümüzdeki dönemde dünyanın en çok karışacak ülkesi Türkiye'dir. Şu
anda Türkiye, gizli servislerin gündeminde ilk sıraya yerleşmiştir."

Gazi Mahallesi olaylarından birkaç gün önce, ABD Dışişleri Bakan
Yardımcısı Holbrooke, Türkiye'nin Kuzey Irak sınırında yaptığı
yığınağı durdurmak istediklerini şu "ifadelerle" belirtti: "Kuzey Irak
sınırına asker yığıyorsunuz. Önümüzdeki günlerde terör olaylarının
artma ihtimali var. Oraya yapacağınız bir harekatta dikkatli olmanızı
tavsiye ederim."

CIA Şefi'nin ve Holbrook'un "haber verdiği gibi",12 Mart 1995 gecesi
İstanbul'da Gazi Mahallesi olayları başladı. TSK bu tehditi önemsemedi
ve Çelik Harekatı yapıldı. NATO tarafından, üye ülkeleri komünizmden
korumak için kurulan kontrgerilla (diğer adları Gladio ve SÜPER NATO)
örgütleri, İtalyan savcının ispatladığı gibi, CIA tarafından
yönetiliyordu ve esas görevleri bu ülkelerdeki hükümetlerin ABD
kontrolünden çıkmalarını önlemekti.

TSK KARŞISINA POLİS ÇIKARMA

Türkiye de ÖHD de kontrgerilla ile bağlantılıydı. 1991 yılında Özel
Harp Dairesi'nin Özel Kuvvetler Komutanlığına (ÖKK) dönüştürülmesi
aslında bir "ulusallaştırmaydı". ABD bu kuruluştan dışlanıyor ve
hedef, Kuzey Irak'tan yöneltilen tehdide karşı mücadele olarak
tanımlanıyordu.

ABD, "kontrgerilla yapılanmasında TSK yerine polisi koyma" denemesine
girişti. 1973'den beri İçişleri Bakanlığı içinde örgütlenen "İslamcı
Cunta", artık "F Tipi Gladio" olarak kontrgerilla içinde TSK'den
boşalan yeri alıyordu.

"F Tipi Gladio"nun ilk büyük organizasyonu da 1995 Gazi olaylarıdır.
ABD ordusu, özellikle Çekiç Güç, Irak'ın kuzeyinde 7500 "CIA
Peşmergesi"nden oluşan bir askeri güç örgütlemişti. Eylül 1996'da,
Eşref Bitlis Planı gereğince Barzani, Türk Genelkurmayı'nın
yönlendirmesi sonucu Saddam yönetimiyle işbirliği yaparak CIA
Peşmergelerini dağıttı. 200'e yakın ölü veren CIA Peşmergeleri, ABD
tarafından Guam Adası'na taşındı. ABD kaynakları, bu harekatı "ABD'nin
Vietnam'dan sonraki en büyük yenilgisi" olarak değerlendirdi.

Bu harekattan 20 gün önce ismini açıklamayan bir tuğgeneral, Aydınlık
dergisine bir demeç vererek Eşref Bitlis'in uçağının ABD'ye bağlı
Gladio görevlileri tarafından düşürüldüğünü açıkladı ve dergi de 25
Ağustos 1996 tarihli sayısında bu haberi yayınladı.

TSK, Çelik Harekatını Başbakan Çiller'e haber vermeden
gerçekleştirmişti çünkü Çiller'in ABD'ye "örgütsel" bağlılığı TSK
tarafından biliniyordu. 28 Şubat harekatının en önemli başarısı,
Hocaefendi'ye indirdiği darbe oldu. Hocaefendi kaçıp ABD'ye yerleşti.

GLADİOCU SUBAYLAR TASFİYESİ

Mayıs 1997 YAŞ toplantısında "160 subayın irtica bağlantısı nedeniyle
ordudan atılması", Başbakan Erbakan'a onaylaması için " dayatıldı". Bu
uygulama, ordu içindeki Gladio'yu, yani ABD görevlilerini temizlemek
anlamına geliyordu çünkü kontrgerilla, artık "F Tipi Gladio"ydu. 28
Şubat kadrosu içinde "ABD'nin Truva Atı" olan bir de general vardı:
Çevik Bir. Çevik Paşa da hemen sonra TSK tarafından sessizce tasfiye
edildi ve sadece bu nedenle bile, "İrtica", 2002 yılı sonuna kadar
iktidara el koyamadı.

1994-1998 arasında genelkurmay başkanı olan Orgeneral Karadayı şunları yaptı:

-ABD ve NATO yuvalanmasını, yani kontrgerillayı genelkurmay
karargahından çıkardı.

-Özel Kuvvetlerin ulusal amaçlar için kullanılmasına yönelik önlemleri
geliştirdi.

-Özel Harp subaylarımızın Çin'in Uygur bölgesinde ve Çeçenistan'da
"kullanılmasına" engel oldu.

TÜRKİYE'Yİ İŞGAL PLANI

1998 yılında genelkurmay başkanı olan Orgeneral Kıvrıkoğlu, ABD'nin
bölge ülkeleri için tehdit oluşturduğunu "açık bir dille" belirtti.
Kıvrıkoğlu, Washington ziyaretini iptal etti ve NATO döneminde "ABD'yi
ziyaret etmeyen ilk ve tek Genelkurmay Başkanı" olarak tarihe geçti.

Kıvrıkoğlu, "28 Şubat'ı BİN YIL sürdürmeye kararlıyız" diyen
komutandı. Demek istediği aslında, "ABD tehdidine karşı, bin yıl da
sürse direnilecek" olduğuydu.

Mesajı alan ABD, aynı sözcüklerle yanıt verdi: BİN YILIN MEYDAN
OKUMASI (MILLENIUM CHALLENGE 2002) ABD, "bu" isim altında, 24 Temmuz
2002'de Nevada çölünde Türkiye'yi işgal tatbikatı yaparak "gözdağı"
verdi.

Bu, "ABD tarihinin" en büyük askeri tatbikatıydı. ABD'nin yarı resmi
ajansı olan ASSOCIATED PRESS, "tatbikatın Türkiye'yi işgal senaryosu
üzerine kurulu olduğunu" açık açık yazdı. Tatbikat senaryosu
alabildiğine ilginçti. Assoc. Press'e göre, tatbikatın resmi senaryosu
şu şekildeydi: Türkiye'de bir "deprem" oluyor (!) ve TSK, "karışıklığı
önlemek için" yönetime el koyuyordu. Bunun üzerine ABD Deniz
Kuvvetleri önce Kıbrıs'ı kuşatıyor ve "96 saat içinde" "hedef ülkeyi"
işgal ediyordu.

"96 saat", TSK'nın bir dış saldırıya karşı hazırlanması için gerekli
olan minimal süredir ve bu süre, TSK tarafından "kozmik sır" düzeyinde
saklanıyordu (saklandığı "sanılıyordu"). Tatbikatta işgal süresi
olarak "96 saat" seçilerek, "hedef ülkenin Türkiye olduğu", "anlayan
kişilere" anlatılıyordu...

GİZLİ ANLAŞMA

O dönemde Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD
Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara'da 2 sayfa 9 maddelik bir "gizli
anlaşma" yaptığını itiraf etti. Gül, anlaşma içeriğini
"açıklayamayacağını", "gizli olduğunu" söyledi.

13 Temmuz 2003'de bu gizli anlaşmanın maddelerini açıklaNdı. Birinci
madde: "TSK ve ÖKK 4 ay içinde Kuzey Irak'tan çekilecek" şeklindeydi.
Gül'ün yaptığı bu gizli anlaşmadan 3 ay sonra, ABD ordusu "Türk
askerinin başına çuval geçirdi".

"Çuval geçirme" eylemi, gizli anlaşmanın uygulanması için bir
"ihtar"dı. Başbakan Erdoğan'ın o günlerde kullandığı "müzik notası"
vecizesi, yine, "anlaşmanın uygulanması gerektiğine" ilişkin TSK'ya
yönelik bir uyarıydı.

"Biz anlaşma yaptık, Kuzey Irak'tan çık artık" diyordu Başbakan,
TSK'ya. ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in, "çuval olayı"ndan sonra
Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektupta şöyle deniyordu: "TSK (ÖKK
kastediliyor) Kuzey Irak'ta sizin bilginiz haricinde eylemler
yapmaktadır." Rumsfeld, çuvalı "Erdoğan'ın değil", "TSK'nın başına
geçirdiklerini" böylelikle anlatarak, Başbakan Erdoğan'ın "içini
rahatlatmak" istiyordu.

BEŞ GENELKURMAY BAŞKANI

Ulusal devlet ve Kemalizm karşıtı açıklamalar yapan, Milli Egemenlik
ve Milli Güvenlik kavramlarının "artık geçersiz olduğu" açıklamalarını
yapan Org. Hilmi Özkök, böylece, tarihe "başına çuval geçirilen
komutan" olarak kaydedildi. Buna ses çıkarmadı, böylece "Ergenekoncu"
olarak suçlanmaktan kurtuldu. "Başına çuval geçirilmesi"ne ve Kuzey
Irak'tan çıkarılmasına rağmen "akıllanmayarak" sınır ötesi harekatta
ısrar eden TSK'ya karşı, Org.Torumtay zamanından beri hazırlanmakta
olan organizasyon artık açığa çıkarılacaktı ve düğmeye basıldı.

"ABD'ye direnen 5 Genelkurmay Başkanı" ve destekleyici tüm unsurlar
"Ergenekon çetesi" olarak suçlanacaktı. Suçlama belgeleri aslında
çoktan hazırdı, ama Org. Özkök "Ergenekoncu olmadığından", onun görev
süresince organizasyon "uykuya" yatırılmıştı. Organizasyonun uykudan
uyandırılmasının ilk işareti Org. Büyükanıt'a karşı kullanılan
"Şemdinli olayı"dır.

BAŞROLDE FEHMİ KORU

O günlerde, Büyükanıt "çete kurmakla" suçlandı fakat sonuç alınamadı.
Fehmi Koru, "Taha Kıvanç" imzasıyla Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan
30 Nisan 2001 ve 1 Mayıs 2001 tarihli yazılarında "Yeniden kurulsun
diye hakkında rapor hazırlanan Ergenekon, çok kapsamlı, bir partiyle
irtibatı bulunmayan, 'devleti yapılandırma' amaçlı bir örgüt"
demektedir. Koru, yazısında 24 sayfa olduğunu söylediği bu dokümanın
sonunda yazanın adının bulunduğunu da belirtmektedir.

Ne var ki, şimdi bu "masum" tanımlamadan vazgeçilmesi, daha büyük ve
kapsamlı bir düzeneğin çalıştırılması zorunludur. Bu, günümüzde devam
eden Ergenekon davasıdır. ABD'nin belirli-belirsiz "her tür"
desteğiyle iktidara gelen AKP, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında
ABD'ye "sorun çıkarmadan" eş başkanlık yapabilmek için, başta TSK
olmak üzere tüm ulusalcı güçleri saf dışı etmek zorundadır.

SONUÇ

Plana göre, bu dava sürecinde komutanlar yıldırılacak ve "1991
öncesinde olduğu gibi" ABD ile tam uyumlu olarak görev yapmaları
sağlanacaktır. AB'nin de "bir kriter" olarak dayattığı gibi, TSK
"sivil otoriteye" tabi olacak, kendisine Atatürk tarafından verilmiş
olan "ulusal bütünlüğü ve laik cumhuriyeti koruma" görevini
unutacaktır.

"AKP sivil darbe ile değil, seçimle geldi" itirazı yapacak olanlara da
şunları söylemeliyim: CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation'un yayın
organlarında ve ABD strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda
şöyle deniyor: "ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi
kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi,
Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması
halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir."
Tarih:20 Ekim 1996.

Ve ABD Ankara büyükelçiliği yapmış CIA eski elamanı Abramowitz:
"Erdoğan, Erbakan'ın yerini almalıdır" Bu tarih de, 3 Kasım 2002
seçimlerinden "6 yıl" öncesidir !"



Mektup böyle...

Artık üzerinde durup analiz etmek odatv.com okurlarının işidir...
Bayraklari Bayrak yapan, ustundeki kandir, Toprak ugruna olen varsa VATANDIR
Kullanıcı küçük betizi
FahrettinAltay
Üye
Üye
 
İletiler: 81
Kayıt: Pzt Eyl 07, 2009 11:54

Re: ABD TSK'YA NİYE DÜŞMAN OLDU

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Oca 13, 2010 5:26

Ilgili basliga tasinmistir: :arrow: tsk-ya-suikast-in-perde-arkasi-t23759-30.html#p131937

Lütfen paylasimlarinizda tamami büyük harflerden olusan konu basliklarindan kacininiz ve kaynak (baglanti adresi) ekleyiniz.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Güncel Meydan Çöp Tenekesi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x