Bazı okurlar, ihalelerden falan söz ederken şöyle diyorlar:
İhaleler şeffaf. Televizyondan yayınlanıyor. Hiç bir şaibe yok.
Yakın zamana kadar ben de her saf Türk vatandaşı gibi bu fikri paylaşıyordum.
İhaleler şeffaf. Hasan almaz basan alır.
Ta ki, 1 ay kadar önce bir yabancı bankacı beni uyandırana kadar.
Yıllardır Türkiyede pek çok özelleştirme ihalesine giren, pek çok büyük Türk firmasına danışmanlık veren bir bankanın çok üst düzey yöneticisi olan yabancı bankacı dostumla benim ofiste oturmuş sohbet ediyorduk.
Konumuz açık olarak yapılan ihalelerdi.
Televizyonda bile yayınlanıyor. Paçasına güvenen arttırıyor. Temiz iş
dedim.
Yabancı bankacı dostum Sen öyle zannet dedi ve bir oyun oynadı.
Aramızdaki sehpada duran gümüş ibriği gösterdi ve
Hadi gel şunu ihaleye koyalım. Sen ve ben alıcı olalım
dedi.
Tamam dedim.
Bir ricam var. 30 saniye arkanı dön
dedi.
Arkamı döndüm. 30 saniye sonra Tamam dönebilirsin. İhale başladı dedi.
Sen salak mısın? Bu ibriği ben aldım. Fiyatını bile biliyorum dedim.
İyi o zaman ilk fiyatı sen ver dedi.
400 dolara almış olduğum ibrik için 200 dolar dedim.
300 dedi.
400 dedim.
500 dedi.
600 dedim.
700 dedi.
Al senin olsun. 400e yenisini alırım
dedim.
Tamam mı, benim mi? dedi.
Senin dedim.
Teşekkür ederim dedi. İbriği aldı, ters çevirdi. İçinden 1000 pound çıktı. O ibriğin içinde 1000 pound olduğunu biliyordu. Ben ise bilmiyordum.
Yani açık arttırma sürse o 2000 dolara kadar çıkabilir ve yine de karlı bir alışveriş yapmış olabilirdi.
Yabancı bankacı anlattı:
Açık zannettiğiniz ihalelerde bazen ibriğin içinde para oluyor, bazen de satın alanın kimliğine göre satışın ardından ibriğe yara koyuluyor. Mesela iki yıl kadar önce bir işadamı bir tesis aldı. Herkesten çok para verdi. Şartnamede tesise bağlı elektrik santralinin ürettiği elektriği sadece kendi tesisinde kullanabileceği yazılıydı. Ama satıştan sonra bu değiştirildi. İşadamı sadece elektrik satarak yatırdığı parayı 2 yılda çıkardı. Tesis ona bedavaya geldi
Bunun dışında başka yöntemlerle de şeffaf görünen ihalelerde karanlık işler dönüyormuş.
İhaleye katılanlara devletin tepelerinden telefonlar geliyor. Attırmayın. Bunu bilmem kim alacak deniyor. İş adamları bunu dinlemek zorunda. Geçen yıl danışmanlığını yaptığım bir firma yıllardın hazırlandığı ve kararlı olduğu bir ihalede bu nedenle fiyat arttırımı yapamadı
dedi.
Anlayacağınız şeffaf ihaleler pek de o kadar şeffaf olmayabiliyor.
Yeter ki, niyet kötü olsun.
--------------------------------------------------------------------------------
Hala Yanıt Yok
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülden Merrill Lynch görüşmesi ile ilgili hala ses seda yok.
Oysa soru çok basit:
Merrill Lynch yöneticileriyle Sabah-ATV ihalesiyle ilgili bir görüşme yaptınız mı?
Olası yanıtların her biri iki hece.
Ya E-vet.
Ya Ha-yır.
Belki bile yok.
Bu yanıt gelmiyor. Gelemiyor. Bu arada Sabah gazetesi de AKPyi falan bıraktı.
Doğrudan Gül borazanı oldu.
--------------------------------------------------------------------------------
AKPnin Adayı Yine Gül Mü?
Abdullah Gül, yine çok ince bir manevra yaparak, Recep Tayyip Erdoğanın önünü kesti.
Cumhurbaşkanlığı Köşkünün sesi Ahmet Severin geçen hafta yaptığı açıklama yeterli yankıyı bulamadan Malezya tartışmaları arasında kaynadı gitti.
Oysa Severin Gül adına yaptığı açıklama çok önemliydi.
Sever şöyle dedi:
Referandumdan sonra bir Cumhurbaşkanlığı seçimi söz konusu olursa Sayın Gül yine aday olacaktır
Bu ne demek!
AKPden benden başka aday çıkmaz
demek.
Oysa herkesin düşüncesi farklıydı.
Halk oyuyla bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılırsa, Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığına aday olur diye düşünülüyordu.
Gül bu düşüncenin önünü şimdiden kesti.
Merak ettiğim bu konu AKP içinde daha önce konuşulup karara bağlanmış bir konu mu, yoksa Gül ön mü alıyor?
Yani adaylığını bir kez daha peşin peşin açıklayarak başta Erdoğan olmak üzere AKPnin olası bir başka adayının önünü mü kesiyor?
Her ikisi de mümkün.
Ancak Uzlaşmacı Başbakan Erdoğanın rektörlere sinirlenip
Herkes kendi işine baksın
sözüne Gülün
Konuşmak rektörlerin de hakkı
diyerek farklı bir portre çizme gayreti, denklemin göründüğü kadar basit olmadığını gösteriyor.
Fatih Altaylı