Açılım manyağı olduk!
AKP hükümeti açılım üstüne açılım yapıyor...
“Demokrasi”, “Büyük fırsat”, “Tarihi şans”, “Analar ağlamasın”, “Gözyaşları dinsin”, “Silahlar sussun” deniyor.
Vatandaş ise büyük bir sabırla sonucun ne olacağını bekliyor.
Süslü kelimeler eşliğinde kamuoyuna servis edilen “Kürt, Alevi, Azınlıklar, Talabani-Barzani, Kıbrıs, İsrail-Suriye, Ermenistan açılımı” vurguları ise ağızlardan hiç düşmüyor.
Öyle ki, “Ya tutarsa” düşüncesiyle yapılan her “atılım” ister istemez “açılım”a dönüşüyor.
Tıpkı “Güzel şeyler olacak” açılımı gibi.
Bir tek adı belli.
Örtülü, gizli ve esrarengiz!
Önce “Kürt”, sonra “Demokratik”, şimdilerde ise “Milli Birlik ve Bütünlük Projesi” açılımı.
Tam üç kez değiştirdiler.
Bu arada anladık ki hükümet “Kürt açılımı” tanımını kullanmaktan vazgeçmiş; tabii “Kürt” sözcüğünden de.
Açılımı açıklamak üzere birkaç gün önce kameralar karşısına geçip hiçbir şey açıklamadan sözlerini sonlandıran İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın ağzından bir tek “Kürt” kelimesi bile çıkmadı.
Anladık ki, Kürt açılımının artık Kürt’ü de yok!
Peki neyi var?
Açılımı!
Buyurun, döndük mü yine başladığımız noktaya!
Ne yapıyoruz?
Açılım!
Ne açılımı?
Daha öncekilerin hiçbirinden sonuç alamadığımız “açılım açılımı!”
Açın da bilelim!
MEMLEKET olarak ne açılımlar gördük, ne açılımlar geçirdik.
Mesela yıllardır kapısında beklediğimiz “AB açılımı”...
Son zamanlarda yeniden papaz olduğumuz, “Yunanistan’la dostluk açılımı”...
AB’nin ağzında tehdit unsuruna dönüşen “Kıbrıs açılımı”...
Azerbaycan’ın petrolü kesmesi sonucu Bakü’den özür dileyerek kapattığımız “Ermenistan açılımı”...
İsrail’le ipleri kopma noktasına getiren “One munit açılımı”
Ve en kısa zamanda yeniden gündeme getirilecek olan “azınlıklar açılımı”.
Siz bu açılımdan bir şey anladınız mı?
Neyi açıyoruz, nasıl açıyoruz bilen var mı?
Bu açılmayan açılımlardan artık o kadar sıkıldık ki, kafayı yiyip “Aç kapıyı bezirgan başı, bezirgan başı!...” türküsünü söyleyerek dolaşır olduk.
Ve artık sıkıldık.
Açın da bilelim, ne alıp ne veriyorsunuz!
Çünkü bizler açılım diye diye, açılım manyağı olduk.
Herkes açılıyor
HEP açılıyoruz.
Yorgan yatağa küçük geliyor, ayaklarımız ise yorgana.
Açılıyoruz; “demokratik açılımlar” diyerek, “halkımızın istekleri” diyerek, “bu ülkenin menfaatleri doğrultusunda” diyerek...
Tabii bizler açıldıkça DTP de açılıyor.
Baksanıza Öcalan sözcülerinin “Ölmek var, dönmek yok” açıklamalarına.
Şimdiden tamtam dansına başlayıp ayrılık şarkıları söylemeye başladılar.
Eeee olacağı buydu.
Açılım diyerek açıldığımız meydanlarda AB sorumlusu Olli Rehn çıkıyor karşımıza...
Elinde bir tarak “Ver coşkuyu” kıvamında ha babam kaşıyor sırtımızı...
Sonra da bir parmak bal sürüyor ağzımıza; “Türkiye çok yol kat etti. Aferin çalışmalarınızı beğeniyoruz” diyerek .
Ermeni açılımında Iğdır Azerileri isyan içinde, Nahçivan ise tedirgin...
Ama Ermeni Devlet Başkanı kendinden gayet emin bir şekilde, Karabağ meselesi konusunda halkına güvence veriyordu.
Ya bizimkiler?
“Açılmak iyi bir şey” diyordu.
Soruyorum!
Ermeni, Rum, Irak’lı, İsrail’li ve Yunan’lı için açılıyoruz da, Türkíü boğduğumuzu biliyor muyuz?
05.09.2009
Metin ÖZKAN (Tercüman)
http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=108