Açılım mı, Fitne mi?

Din-İzlem (Teo-Strateji) Uzmanı

Açılım mı, Fitne mi?

İletigönderen Ram » Prş Eyl 17, 2009 0:24

Açılım mı, Fitne mi?

Kürt Açılımı, heyecan dolu sesle ilan edildi.

Birileri ‘Kürt Açılımı’ demekten utandı. Irkçılık kokuyor diye hayatını ‘Türk Milleti’ deyimine nefret duyarak yaşamış bir insan ‘Kürt Açılımı’ derse; eski defterleri karıştıran birisi sorar: Kürt açılımı ırkçılık kokusu vermiyor mu?

Her ne kadar okyanus ötesinden sipariş edildiği için ‘gül gibi’ koksa da, yinede kendini bilmez birisi sorabilir!

Belki de vicdanın hazmetme kapasitesi geri tepti. Belki de böyle bir açılım oy kaybına neden olur endişesiyle yumuşatıldı.

Peki, yeni adı ne oldu? Demokratik Açılım. Böyle bir şey tabiatı icabı demokratik açılım olamaz. Çünkü fitneye içkindir. Adına ne dersen de fitnedir. Bir şeyin ismini değiştirmek mahiyetini değiştirmez.

    • Fitnenin birinci anlamı, saptırmadır.
    • İkinci anlamı; imtihandır.
    • Üçüncü anlamı; azaptır.
    • Dördüncü anlamı; yakmaktır. Fitne öyle acayip bir şeydir ki kendi kendini yakar.
    • Dördüncü anlamı; işkencedir.
    • Beşinci anlamı, fenalık yapmaktır.
    • Altıncı anlamı, belaya uğratmaktır.
    • Yedinci anlamı; deliliktir.
    • Sekizinci anlamı; bölücülüktür, ayrışmadır.
    • Dokuzuncu anlamı; zayıflıktır, nankörlüktür.


İnanmıyorsan kapsamlı bir sözlüğe bak. Bu yetmedi mi, Kur’ân’a bak! İstersen üzerinde biraz düşün! Fitneye içkin bir şeyin kapağını açtın mı, içindenden: Saptırma, azap, imtihan, işkence, fenalık yapmak, belaya uğratmak, delilik, ayrışma ve bölücülük çıkar. İster Kürt açılı mı de, istersen demokratik açılım, bu çamurdan böyle bir güreş çıkar. Çamur güreşi… Demokratik açılım numarasıyla meseleyi esneten zevat, bilin ki bu aşmadan sonra Türkiye eski Türkiye olmayacak. Böyle bir meseleyi tartışmaya açıp da kendisini muhafaza edebilen bir ülke yok.

Peki, demokratik fitne nasıl inşa edilir? Önce ülkeyi kontrol altında tutmak isteyen iç ve dış koalisyon ‘değer algısını’ kaybetmiş, düşünerek karar verme ve tercihini buna göre yapma yeteneğini yitirmiş, yetinmesini bilmeyen, gözlerini hırs kaplamış insanlar bulur. Bir fikri kargaşanın ürünü olan böyle bir insan tipinin bütün değerleri değişkendir. Hiçbir sabit değere sahip değildir. Aklı, gözleri ve bedeni çıkar eğrisini takip eder. Hayata geçici durumlar ve olaylar açısından baktığı için milletin tarihine uzun dönemler ve süreçler açısından bakamaz. Tam bu aşamada iç ve dış koalisyon ‘bilgiye dayalı’ , ancak çarpıtılmış bilgiyle zihinleri yönlendirmeye başlar. Ortak etiketlerle zihne siner. Ve inşa etmeye başlar. Zihin yönlendirmenin ne anlama geldiğini en güzel şekilde peygamberimiz Hz. Muhammed (s.av) anlatır: “Fitne insanların kalbine birden atılmaz. Hasır misali çöp çöp konur ve örülür. Hangi kalbe bundan içirilirse onda siyah bir nokta hâsıl olur. Hangi kalp de bunu reddederse onun kalbinde beyaz bir iz olur. Böylece insanlar iki gruba ayrılır. Bir grubun kalbi düz ve bir taş gibi beyazdır. Yer ve gökler baki kaldıkça fitne bunlara zarar vermez. Diğer bir grubun kalbi ise siyah ve bulanıktır. Tıpkı ateşte kararmış tencere gibidir. Ne iyiyi iyi, ne de kötüyü kötü kabul eder. Heva ve hevesinden kendine ne telkin edilirse onu bilir.(Müslim, İman, 231)
Önce çöp, çöp konur. Sonra örülür. Zihin telkine hazır hale getirilir. Sonra ne zihne ne telkin edilirse onu yapar. Açılıma ‘uygun hale getirilen zihnin üretilmesinin nedeni Türkiye’nin demokratik ülke olması değil. Petrol kaynakları için ABD bağımlı bir zihin, bağımlı bir Türkiye istiyor. Kürt açılımı, Irak’ın Kuzeyi’nde temeli atılan Kürt devletine hami bulma faaliyetinin diğer bir adıdır. Amaç Ortadoğu’ya hâkim olmaktır. Siyasilerin, bürokratların ve efsane aydınların yaptıkları ABD’nin geliştirdiği planı işletmektir. Bütün kurumların ittifakı buradan kaynaklanıyor. Post-modern amentünün gereği: Dünyanın dümeninde oturanın yanında oturmaktır. Nasıl oturduğun önemli değil, önemli olan oturmaktır!

Nadim MACİT - 10 Ağustos 2009
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Şu dizine dön: Nadim MACİT

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x