-Haşa, bizim çocuklar cicidir. Asla ve kat’a böyle bir hata yapmaz… Tam da sarmaş-dolaş olmuşken, ‘ zamanlama manidar(!)’ diyerek askeri işaret ettiler. Hırslarını alamayıp, 40 silahsız evladımızı kurşuna dizen kanlı katili gizli tanık yapıp, komutanları yargıladılar. Oslo’da, Dolmabahçe’de eli kanlı katilleri ağırlayıp, isteklerini dinlediler. Kandil’e kırmızı telefon bağlantısı bile kuruldu dendi. Bebek katili küresel yamyamı, CİA gözetiminde, Marmara Denizi’nde tura çıkarıp pazarlık ettikleri söylendi.
Esir alınacak askerlerin listesini bile bebek katili verdi dediler. Öyle ki, PKK’lılar hapiste askerlerle dalga geçiyordu. İddia hiçbir zaman yalanlanmadı. Bebek katilinin talebiyle Türk Milletine Anayasa(katilsever bölücü yasa)yapmaya kalktılar. Bu arada evlatlarımız şehit düşmeye devam ediyordu. O dönem şehit cenazelerine ‘yuhalanma nedeniyle’ gidemeyen açılımcılar, şehit cenazelerini gözden kaçırmaya çalışıyordu. Beş şehitten az olursa şehit haberi yapılmayacak diyorlardı. Üç-beş Mehmet öldü diye meclis toplanmaz diyen bir bakancık vardı.
Güvenlik güçlerinin elini-kolunu bağlayıp, PKK’ya yol verdiler. Onlar da rahatça tünel kazdı. Mayın döşedi. Bomba yerleştirdi. Askerlere nanik yaptı. Hatta bir PKK’lı garnizona girip direkten Türk Bayrağını indirdi. Askeri, valisi seyretti. Açılımın ağlak yüzü bu rezillikle övündü.
Sonra şartlar değişti. Hendeklerin kazılmasına müsaade edenler, hendekler üzerinden kahraman olmaya kalktı. Tıpkı kendi çıkardığı yangını söndüren kahraman(!) itfaiyeci gibi. Oysa hendeklerin kazılmasına ve bombaların yerleştirilmesine göz yumdukları için 793 vatan evladı şehit oldu. Bazılarına göre kellesi alınan şehitlerimiz... Zaten bir yasa ile şehitlik tanımı kaldırılmış, görev zayiatı tanımı getirilmişti.
Açılım döneminden sonra saçılım dönemi başladı. Niye saçıldılar, millet bilmiyor. İyi bir fikri takip yapılırsa, ABD Başkanı Bush’a çarpınca ABD askerlerine dua ettiler. Obama’nın beyzbol sopasını görünce, açıldıkça açıldılar. Açacak bir şey kalmayınca hendeklere tosladılar. Olan vatan evlatlarına oldu.
En yaman Trup çıktı. Söylerim haaa, deyip papazı aldı. Paracıklarını ham yaparım haaa deyip, sözde kendileri, özde PKK ile ateşkes anlaşması yaptırdı. Yetmedi, soğuk savaş döneminde olduğu gibi ülkemizi Rusya ile karşı karşıya getirdiler. Kumar masasına sürülen de bizim evlatlarımız oldu.
Açılım sürecinde 3-5 Mehmet için Meclis toplanmaz diyen bakanımsı Hüseyin Çelik vardı. Şimdi de şehitlerimizin saklandığı bir saçılım dönemi yaşıyoruz. Trump’a çarpınca saçılım sürecine geçtiler. Onlar açılımdan saçılıma geçerken, Anadolu’nun yoksulluk içinde büyüyen çocukları şehit olmaya devam ediyor. Niye saçıldığını millete izah edemeyen aşiret ağaları, çareyi şehitlerimizi saklamakta buluyor.
Yeni Osmanlıcılar, Osmanlı’nın yıkılma dönemini örnek aldıkları için, Türk çocuklarına yeni Yemenler bulmakta zorlanmıyor. O dönem nasıl fakir Anadolu çocukları kırdırılıyorsa, gene fakir ailelerin çocukları ölüme gidiyor. Çoğunun çocuğu bedel bile ödemiyor. Askeri hastaneleri yok ettikleri için çürük raporu alıyor. Ahlaken çürüyenlere de çürük raporu çok yakışıyor(!)..
Osmanlı zamanında da bedelli asker uygulaması vardı. Bedel veremeyenler bu uygulamaya içerleyerek Türkü yakmıştır:
Yemen yolu çukurdandır
Karavanam bakırdandır
Zenginimiz bedel verir
Askerimiz fakirdendir.
Güncellersek:
Ortadoğu çukurdandır
Karavanam ak şirkettir
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir
En az 100 yıl geri sardık iyi mi?
Bir hatırlatma:
Dünyada hiçbir ciddi devlet, ülke yönetimini en alt kültüre teslim etmez. Teslim ederse, evin gümüş kaşıklarının çalınacağını bilir… Evin bütün sırrının sokağa taşınacağını da bilir. Oynaşını içeri alma ihtimalini de asla göz ardı etmez…
Zahide UÇAR (25.02.2020)

