Açım Diyene Cop, PKK Diyene Hoşgörü!
AKP’nin hemen her konuda sergilediği çifte standart, Emniyet’in de ayarını bozdu.
Başbakan’ın karşısında “Açız” diye bağıran gençlere, yüksek harç parasını protesto eden öğrencilere, hak arayan memurlara çok sert müdahale eden polisin, açıkça suç işlendiği halde İstanbul’daki DTP mitingine sessiz kalması, hukukçuları ve siyasileri kızdırdı.
İstanbul’daki gösteride terör yandaşları, PKK paçavraları ve İmralı canisinin posterlerini açtıkları halde polisten hiçbir tepki almadı. Başbakan’a “Açız” diye bağıran gençler ise karga tulumba gözaltına alınmıştı.
Hakkını arayana sille tokat bölücüye sonsuz hoşgörü!
Meydanlarda hakkını arayan memur, işçi, çiftçi, öğrenci ve açılıma tepki gösterenler tartaklanıp gözaltına alınırken, Diyarbakır ve İstanbul’daki mitinglerde alenen yapılan bölücülüğe seyirci kalındı
Haber: Önsel ÜNAL
AKP’nin hemen her konuda sergilediği çifte standart, Emniyet Teşkilatı’nın da ayarını bozdu. Diyarbakır ve İstanbul’da önceki gün düzenlenen mitingler, AKP’nin çifte standardını bir kez daha ortaya koydu. Meydanlarda hakkını arayan memur, işçi, çiftçi, öğrenci ve açılıma tepki gösterenler tartaklanıp gözaltına alınırken, Diyarbakır ve İstanbul Kadıköy’de yapılan bölücü propagandaya güvenlik güçleri seyirci kaldı. İşsizliğin had safhaya ulaştığı Türkiye’de haklı olarak “Açız” diye bağıran gençler yaka paça gözaltına alınırken, PKK’nın ve onun siyasi uzantısı DTP’nin Diyarbakır’daki şovuna kimse sesini çıkarmadı, terör propagandacıları görmezden gelindi.
Devleti tehdit ettiler
Üniversite harçlarına yapılan zamları protesto eden gençler yerlerde sürüklenirken, Diyarbakır ve İstanbul’da eli kanlı törör örgütü PKK’nın paçavralarını ve 40 bin kişinin katili teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın posterlerini açanlara kimsenin sesi çıkmadı, suç örgütünü ve suçluyu övenlere polis müdahale etmedi. Başbakan’a sözde Kürt açılımını sorarak “Ne olacak bu şehitler” diyen genç karga tulumba gözaltına alınırken, sözde barış için DTP’nin Diyarbakır ve İstanbul’da düzenlediği mitingte gövde gösterisinde bulunan bölücüler, devleti alenen tehdit etti ve ülkeyi yönetenler, bunlara seyirci kaldı.
Bölücü propagandaya izin
Şemdinli’de teröristlerin alçak saldırısı sonucu şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Güçlü’nün cenazesinde “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” şeklinde slogan atan ve sözde açılıma tepki gösteren vatandaşlara “Burası miting yeri değil, ibadethanedir” diyerek müdahale eden polis, Diyarbakır’da suç olduğu halde açıkça halkı isyana teşvik eden DTP’li Aysel Tuğluk’un konuşmasını gözardı etti. Miting alanında görev alan 4 bin 500 polis, kanunların çiğnenmesine ve bölücülük propagandasına izin verdi. AKP’nin bu çifte standardı ve polisin, açıkça suç işlendiği halde İstanbul’daki DTP mitingine sessiz kalması, siyasiler ve hukukçuların tepkisine yol açtı.
DTP’nin mitinglerinde bölücüler PKK paçavraları ve bölücübaşının posterlerini açtıkları halde polisten hiçbir tepki almazken, Başbakan dönercide yemek yediği sırada “Açız” diye bağıran genç ile sözde Kürt açılımıyla ilgili, “Şehitler ne olacak” diyen gence korumalar haşin bir şekilde müdahale etmişlerdi.
Farklı uygulamaya siyasetçi ve hukukçu tepkisi
AKP’nin hemen her konuda sergilediği çifte standartın Emniyet’in de ayarını bozması ve polisin açıkça suç işlendiği halde İstanbul ve Diyarbakır’daki DTP mitinglerine sessiz kalması, hukukçuları ve siyasileri kızdırdı
PKK yandaşları ile uzlaşma arayışı
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin: “Miting meydanlarında resmen bölücülük propagandası yapanlara polis sessiz kalmasına rağmen diğer taraftan yüksek harç bedelleri yüzünden demokratik hakkını kullanarak eylem yapan memur, işçi, çiftçi ve öğrencilere karşı son derece haşin davranması hükümetin bir politikası ve PKK yandaşları ile uzlaşma arayışının sonucu. Çok tehlikeli bir süreç olarak görüyorum. Bir defa bu hükümet döneminde Kürtler lehine bir takım açılımlar yapmayı planlayan bu iktidar döneminde maalesef bu tür etkinlikler adeta üstü örtülü bir şekilde yasal hale geldi. Yani insanlar artık çok rahatlıkla Türkiye’yi bölmeye yönelik çalışmalar yapabiliyor, çok rahatlıkla bölücü sloganlar atabiliyor. Bu amaçla etkinlikler düzenleyebiliyor. Ama buna ses çıkartılamıyor. Onları incitmeyelim, üzmeyelim anlayışı bana göre ağırlıkta ve göz göre göre kanunlar çiğneniyor hatta Türkiye’yi bölmeye yönelik etkinlikler maalesef ABD ve AB’nin etkisiyle görmezden geliniyor. Bu hükümet maalesef rahatlıkla bölünmenin de konuşulabildiği bir ortam yarattı. Yani bir özgüven kazandırdı PKK’ya. Ayrılıklar tartışılabilir şeklinde açıklamalar yapılıyor. Bütün bunlar hem PKK’ya hem de ayrılıkçı kesimlere ciddi bir özgüven kazandırıyor. Bu çifte standartı çok da garipsemiyorum. Çünkü hükümetin kafasının arkasındaki olaylar, Türkiye için getirmek istediği sonuçları yavaş yavaş görüyoruz. Bir taraftan çok ağır bir suç işlenirken, resmen bölücülük propagandası yapılırken polisin buna sessiz kalması, diğer taraftan yüksek harç bedelleri yüzünden demokratik hakkını kullanarak eylem yapan öğrencilere karşı son derece haşin davranması hükümet politikasıdır. Hükümetin PKK ve yandaşları ile uzlaşma arayışının sonucudur bunlar.”
Fazla hoşgörünün bedeli ağır olur
CHP Ankara Milletvekili Hakkı Süha Okay: “Hukukta çifte standart olmaz. Hukuka aykırı bir işlem yapılıyorsa ona hukukun gereği ne ise yapmakla yükümlüdür. Burada her zaman hoşgörülü davranışların yüksek bedeli olur. Ama bir anlamda Türkiye’nin bu süreci ile ilintili yapıp da bakarsanız iki gün sonra bu hoşgörünün bedeli çok yüksek olur. Bir suç varsa onun üzerine çifte standartlı bir yaklaşımla değil, kararlılıkla gidilmesi lazım.”
Yasalar ve hukuk çiğneniyor
Yargıtay Onursal başsavcısı Vural Savaş: “Böyle bir ortamda gerçekleşen mitinglerde polislere itidalli davranın deniyor. Yani bu mitinglerde bölücü başının posterlerini açan ya da bölücü örgütün bayraklarının açanlara dokunmayın denmek isteniyor. Öte yandan TBMM’deki DTP Kürt Açılımı konusunda uzlaşma sağlanmazsa bölücülüğü gündeme getiririz diyerek iktidarı adeta tehdit ediyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İspanya’da bir partinin bölücü örgütle bağlantısı olduğu gerekçesiyle bırakın kapatılmasını, seçimlere girmesini, hatta üyelerinin bağımsız aday olmalarının bile önüne geçti. Böyle bir durumda PKK ile her defasında bağlarının olduğunu söyledikleri bir partinin üyeleri hakkında neden işlem yapılmıyor? Bunun da ötesinde mitinglerde açılan bölücü bayraklar ve posterlere de tepki gösterilmemesi Türkiye’nin bu noktada nereye geldiğinin artık açıkça göstergesidir. Anayasamıza ve yasalarımıza aykırı durumlarda, hukuk çiğnenmektedir. Polis de iktidarların ve özellikle de İçişleri Bakanlığı’nın etkisinde olduğu için kendisine bulunulan telkinlere dikkat etmek durumda kalıyor.”
Kolluğun anında müdahalesi gerekir
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Özbek: hukukun kişiye özgü kurallar koymadığını belirterek, “Hukuk Ahmet’e, Mehmet’e ayrı kurallar koymaz, hukuk soyuttur. Herkes için eşit olarak uygulanır. Hukuki bir yaptırımın kişilere göre farklı olmaması gerekir. Dolayısıyla Diyarbakır’da ve Kadıköy’de yapılan mitinglerde terör örgütü ve liderini övücü sloganlar atılıp, pankartlar açılmışsa ortada Türk Ceza Kanunu’na göre bir suç vardır. Üstelik de toplumun gözü önünde. Kadıköy gibi İstanbul’un merkezi bir yeri ve Diyarbakır kent merkezinde işlenen bir suçtur. Bu tür suçlara kolluğun anında müdahale etmesi gerekir. Bunlar yapılmamışsa ortada siyasi iktidarın Kürt açılımı politikası doğrultusunda güvenlik güçlerinin, kolluğun görev yapmasının engellenmiş olması akla geliyor. Yani siyasi iktidarın bu konuda müdahale etmemesi için kolluğa talimat vermiş olması düşüncesini doğuruyor. Devletin bölücü eylem ve söylemlere seyirci kalması bu konuda bir iradesizlik olarak algılanır. Tekrarı için cesaret bulurlar” dedi.
Yeniçağ
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haber ... ?hit=22489
News
Site map
SitemapIndex
RSS Feed