Adı Türkiye olan bu ülkede gizli kanlar/gizli kinler/gizli dinler konuşur ve bu azınlık ırkları koalisyonu oligarşisi

Genel & Güncel Konular

Adı Türkiye olan bu ülkede gizli kanlar/gizli kinler/gizli dinler konuşur ve bu azınlık ırkları koalisyonu oligarşisi

İletigönderen İlteriş Kağan » Cmt Nis 24, 2021 23:34

Belki bir çoğumuz unuttu ama pkk açılımını yapan bir zamanlarda (2012) yılında Kürtçü,Ermenici ve siyasal islamcıların öncülüğünde ermenilerden özür dileme kampanyalarına ön ayak olmuştur. Resimde ki Turuncu eşarplı bugün bize utanmadan millilikten bahsediyor.
Hilal Kaplan'ın daha önce de "sarı, kırmızı, yeşil" diyerek PKK'yı akladığı tweetleri vardı.
İstiklal Marşı'nın değiştirilmesini isteyen Kaplan'ın katıldığı sözde soykırım etkinliğinden yeni görüntüler. Kaplan'ın hemen arkasında grup adına konuşan şahıs, Türklerin, Ermenilere soykırım uyguladığını ve 1,5 milyon Ermeni'nin katledildiğini ileri sürüyor. Kaplan bu sözleri alkışlayarak destekliyor.

Hanifi Altaş diyor ki; >Türk'e karşı kurulan azınlık irkları koalisyonunu
Adı Türkiye olan bu ülkede gizli kanlar/gizli kinler/gizli dinler konuşur ve bu azınlık ırkları koalisyonu oligarşisinin mağduru da hep Türklerdir, bu gerçeği kafamıza vura vura bize öğrettiler, Osmanlı artıkları! Hepsi budur.
Resim

KAHROLSUN OLİGARŞİ
Türkiye Cumhuriyeti devletinde, hükumetinde, belediyelerinde, bağlı ve özerk kamu kuruluşlarında, bütün siyasi partilerde yerleşmiş, kökleşmiş, süreğen hale gelmiş (kronikleşmiş); ancak hemen tamamı da azınlık ırkçılığına, etnik grupçuluğa, bölgeciliğe ve bölücülüğe dayalı oligarşik yapılar hakimdir.

Bütün bu oligarşik yapıların ortak paydası ise Türk/Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığıdır; farklı kökenlerden gelmiş olsalar bile Türklüğe karşı birleşik cephe oluşturmaktır. Ve bu yüzden de vaktiyle biz 'Yeni Hayat'da bu yapının genelini "azınlık ırkları koalisyonu oligarşisi" diye tanımlamıştık. O tanımın üzerinden çeyrek yüz yıldan artık bir süre geçtiği halde değişen hiçbir şey yoktur.

Aynı sebeple her türlü donanıma sahip Türk çocukları iş bulamazlar, bulsalar bile makam/mevki sahibi olup yükselemezler; yükselmek istediklerinde kafalarını görünmez duvarlara çarparlar; sonuçta ya kendilerine ya kaderlerine yahut da devletine küserler, hatta düşman olurlar, kurtuluşu el kapılarında aramaya zorlanırlar. Türk çocukları yabancı diyarlara sürülürken sayısı on milyonlara varan Arap/Kürt/Ermeni/Yezidi/Peştun ve sair her türden yurt kaçkını ülkeye doldurulur; Türkiye'yi Türk yurdu olmaktan çıkarıp hızla bir etnik çöplüğe çevirmeye çalışırlar.

Kaç/Ak saraya kapılanmış kapıkullarının yüzde kaçı Gürcüdür söz gelimi, geri kalanların etnik dağılımı nedir? Siyasi ümmetçilik afyonuyla kendinden geçip mankurtlaşmamış, aslından şüphesi olmayan Türklerin oranı yüzde kaçtır?!!

Bilmeceleri/bulmacaları çöze çöze geliyoruz, geleceğiz yakındır!

Şu Noktaya Dikkat Ediniz!
Bulgaristan ve Yunanistan'daki Türk azınlığa Türk demeyip ısrarla Müslüman Azınlık demek konusunda Todor Jivkov ile Yunanistan hükümet yetkilileri ve bizdeki İslamcılar arasında tam bir uyum/eşgüdüm/ağız birliği vardı; hala da vardır. Peki sebep ne?
Türklük kavramına, Türk varlığına, Türk benliğine düşmanlık!
Üçünün de niyeti, gayesi, maksadı birdir:
Türk adını dünya yüzünden silmek!
Resim
BDP'LİLERLE YAN YANA!
2012 yılında Taksim. Yapılan anma törenine Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, BDP İstanbul Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Sebahat Tuncel, Gazeteci-Yazar Oral Çalışlar, Ufuk Uras, Hüseyin Hatemi, Hilal Kaplan ile çok sayıda kişi . Alayo Etnik skıntı bunların.
Resim
- Prof.Dr.Erol Güngör diyor ki;
“İslâmcılık şimdiye kadar hep hâkim milliyete karşı hoşnutsuzluğunu doğrudan doğruya belirtemeyen etnik azınlıkların ideolojisi olmuştur. Bunların amacı İslâm ülkeleri arasında birlik sağlamaktan ziyade yaşadıkları ülkede milliyetçi politikayı etkisizleştirmektir."
Bu azınlıklar "ayrılıkçı bir politika" takip edecek kadar kalabalık ve güçlü olduklarını hissettikleri an, kendi istikametlerinde bir milliyetçilik hareketi açıklamaktan hiç geri kalmazlar; böyle bir güce erişemedikleri müddetçe "İslâm davasının şampiyonu" olarak görünürler.

- Necdet Sevinç diyor ki;
“Etnik İhanet” Cami duvarına pisleyen “İt” gibi pervasızdır. Emperyalistler, Siyonistler ve Milliyetsiz-İslamcılar tarafından kuşatılan kirli siyasetin zaafı yüzünden devşirmenin “Virüslü Kanı” Türk devletini çürütmektedir.

Prof. Dr. Halil İNALCIK diyor ki;
“Tanzimattan sonra Türk aydınları azınlıklara yalvarırdı: ‘Gelin; Ermeni, Kürt, Arnavut, Rum yerine, Osmanlıyız diyelim!’
Kabul ettiremediler. Türk hariç, hepsi etnikçilik yaptı! Ne zaman ki Cumhuriyet kurulup Atatürk, Büyük Türk Milleti’ diye ortaya çıktı; hepsi ağız değiştirip Osmanlıcı kesildiler!”
En son İlteriş Kağan tarafından Cum Nis 30, 2021 18:14 tarihinde düzenlendi, toplamda 4 kez düzenlendi.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: Adı Türkiye olan bu ülkede gizli kanlar/gizli kinler/gizli dinler konuşur ve bu azınlık ırkları koalisyonu oligarşisi

İletigönderen İlteriş Kağan » Cmt Nis 24, 2021 23:37

Eleştirilmesi gereken Amerika değil bizim başarısız olan bürokrasimizdir..
İÇİMİZDEKİ BİDEN'LAR
TC'nin Başbakanı, bakanları, vekilleri, il başkanları, gazetecileri, bir tarihte, Ermenilere taziye mesajı yayınlarsa ABD Başkanı da "Soykırım yaptınız" der...
Türkçesi bu
Liyakat sahibi devlet adamlarını “monşer” diye aşağılayarak görevden uzaklaştırıp; Yerlerine Dönme devşirme badem bıyıklıları getirdiler sonuç bu kadar. , mezarlık gasilhânesindeki münhal imam kadrosuna atanmak için hayâl kuranlar, devletin yönetim kademelerine yerleşirlerse, teneşire bakar gibi bakarlar Türkiye’ye.
1915 olaylarının “soykırım” olarak tanımlanmaması için, yaklaşık 50 yıldır, Amerika’daki Türk toplumunun, diplomasinin verdiği mücadeleyi - Bunların politikaları bugün yok etti.izlediği siyaset Hep Düşmana yaradı.
Monşer diye aşağılamaya çalıştıkları diplomatlarımızın yıllarca ilmek ilmek ördükleri kazanımları heba ertiler.
En son İlteriş Kağan tarafından Pzr Nis 25, 2021 18:51 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Hilal Kaplan'ın Ermeni dernekten İngiliz konsolosluğunda ödül aldığı ortaya çıktı!

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Nis 25, 2021 17:26

Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'ın, "Ermenilere soykırım yapıldı" sloganlarının atıldığı bir eyleme katılmasının yankıları sürerken şimdi Ermeni diasporasına yakın bir oluşum tarafından Kaplan'a ödül verildiği ortaya çıktı.
Resim

Kaplan'ın, YeniŞafak gazetesinde yazdığı "Şanlı Tarihimiz ve hakikat", "Ermenistan: Anadolu'nun Diasporası" isimli makalelerinden dolayı ödüle layık görüldüğü açıklandı.

TÖREN İNGİLİZ BAŞKONSOLOSLUĞUNDA
Hilal Kaplan'a ödül vermek için özel olarak düzenlenen törenin yapıldığı yer de dikkat çekti. İstanbul'daki İngiliz Başkonsolosluğunda düzenlenen törene çok sayıda davetli ve diplomat katıldı.

Hilal Kaplan'ın 2012 yılında Ermeni diasporasından ödül aldığı ortaya çıktı. Kaplan, ödülünü İstanbul'daki İngiliz Konsolosluğunda düzenlenen törenle alırken, davetliler arasında ABD Başkonsolosu ve Osman Kavala'nın da olması dikkat çekti.

OSMAN KAVALA, İNGİLTERE VE ABD BAŞKONSOLOSU DA ORADAYDI
Kaplan'ın ödül aldığı törene, Osman Kavala, İngiltere ve ABD'nin İstanbul Başkonsolosları'nın da katıldığı görülüyor.

KAPLAN: "1915 ZULÜMDÜR, TÜRKİYE'DE ERMENİ BIRAKMADILAR!"
Hilal Kaplan'a ödül aldırtan ve Yenişafak gazetesinde yayınlanan Şanlı Tarihimiz ve Hakikat isimli yazıdaki ifadeler dikkat çekiyor. 1915 olaylarında Türkiye'yi suçlayan Kaplan, Anadolu'da Ermeni bırakılmayarak ulus-devlet kurulduğunu öne sürüyor.

Kaplan'ın Ermenistan'dan özel olarak ödüllendirildiği bu yazılara şu anda internet üzerinden ulaşılamıyor.

İşte Kaplan'ın o skandal ifadeler içeren yazısı:

1915 zulmüne dair bir tarafta “Ermeni tezleri” diğer tarafta “resmî tez” olabilir. Ancak bir de hakikatin kendisi var.

1914 Osmanlı nüfus sayımına göre 1.219.323 olan Ermenilerin nüfusu bugün sadece 60.000.

Çok dinli toplum yapısıyla övündüğümüz Osmanlı`nın yerinde nüfusunun %99`unun Müslüman olduğu söylenen bir ulus-devlet var.

Bu rakamlar ve toplumsal gerçeklik arasındaki uçurumu nasıl okursanız okuyun, ortada başarıya ulaşmış bir yok etme projesi olduğu açıktır. Üstelik zamanın Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül de 2008 yılı 10 Kasım`ında bu projeden övünçle bahsedip, hakikati bütün yalınlığıyla ikrar etmemiş miydi zaten?

“Bugün eğer Ege`de Rumlar devam etseydi ve Türkiye`nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi?”

Evet, “devam etmediler”. Bugün yoklar. O yüzden bugün üzerimize düşen onların yokluğuyla övünmek değil, onların yokluğunun sebepleri üzerine düşünmektir.

1915 zulmü bu toprakların tarihinin, yani bizim tarihimizin bir parçası olmasına rağmen Avrupa`nın bilinçdışımızdaki “kolonyal efendi” imajı sapasağlam ayaktayken Türkiye`yi özeleştiriye çağırmasının hakikatle karşılaşmayı ertelemekten öte bir etkisi olamaz. Ancak hakikat er geç ortaya çıkacak. Eğer hakikatin adını yabancı parlamentoların değil de, Türkiyelilerin koymasını arzu ediliyorsa, asker-bürokrat zevat hariç kimseye inandırıcı gelmeyen resmî tez inadından vazgeçmek gerekiyor.
Bu süreçte kaleme alınan en sağduyulu metinlerden birisi olan Agos`un başyazısına yer vererek bitirmek istiyorum:

FRANSA'YA ÇAĞRI
Tarihsel gerçeklikleri koruma ve gelecekte soykırımların tekrarlanmamasını sağlamayı amaçlayan mevcut yasa tasarısı, adaleti ve insan haklarını sağlamayı hedefliyor görünse de, bu haliyle, demokrasinin olmazsa olmazlarından biri olan ifade özgürlüğüne zarar verecektir. Gerçek demokrasi kültürü, düşünceleri suç ilan ederek değil, ancak ve ancak onların fikir mücadelesi sahnesinde yer almasıyla gelişir.

Fransa 1915`e yönelik inkârın son bulmasını istiyorsa, Ermeni halkına yönelik ayrımcılık ve aşağılama ile özgür fikir beyanını birbirinden ayırmalıdır. Bu ise, insanları cezalandırarak sağlanamaz. Fransa, Türklerin 1915 hakkında doğru bilgilenmesine katkıda bulunmayı amaçlıyorsa, işe, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa`nın Osmanlı topraklarına yönelik politikasıyla yüzleşmekle başlaması çok daha hayırlı olur.

https://acikistihbarat-bilgipaylasim.bl ... giliz.html
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x