24 Mart 2010-Yeniçağ
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ya ... aber=12553
Nitelikli zimmet ve niteliksiz darbe Anayasası
Afet Ilgaz
Anayasa taslağı üzerinde konuşmalar yapılırken AKP’nin aklanmak istediği suçlar sayılıyordu. Bunların içinde bir de “nitelikli zimmet” var. Nitelikli zimmet, nitelikli dolandırıcılık... Zimmetin niteliklisi buysa niteliksizi nasıl oluyor? Dolandırıcılığın niteliklisi varsa niteliksizi nasıl yapılıyor? Tahsil derecelerine falan mı bakılıyor yahut sahip olunan mevkilere, unvanlara mı?
Yüksek yargının, muhalefetin, sivil meslek ve hukuk kuruluşlarının ayağa kalktığı ve “darbe yasası” olarak nitelendirdiği bu Anayasa tartışmaları içinde en ilgilendirici olan da Yüce Divanda yargılanma işinin zorlaştırılması yahut hafifletilmesi girişimi idi. Bu kadar uğraşmaktansa Yüce Divanlık işler yapmasalar daha doğru ve kolay olmaz mıydı. Olurdu tabii de işbirlikçiliğin insanlara neler yaptırabileceği gibi bir sorun var ortada.
Yargıtay Başkanı bu düzenlemeleri “Anayasaya aykırı” düzenlemeler olarak değerlendirdi.
Tam bir arapsaçı haline dönüşmüş durumda işler. Bir de üstelik, Anayasa Mahkemesi’nin, “Anayasayı ihlal” suçundan mahkum ettiği bir “yürütme” yapıyor bu girişimleri.
Yargının, çözülmesi gereken alt yapı sorunlarına hiçbir kolaylık getirmeyen bu taslak için en doğru ve en özetleyici değerlendirmeyi HSYK Başkan Yardımıcısı Kadir Özbek yaptı:
“Yargıyla dalga geçiyorlar.
İhbar mektuplarıyla
yürütülen hukuk
Ümraniye davasında yapılan hukuksuzlukları hatırlayın. İhbar mektubundan önce garip bir mülakat. Tuncay Güney denilen bir hahamdan şu cümlelere dikkat:
“Ben büyük İsrail için çalışıyorum.” Bu mülakatın 21 Şubat tarihli Yeni Şafak’ta yapıldığı belirtiliyor.
“Ben SİON şovalyesiyim.
“Elhamdülillah Müslüman değilim.”
Bu mülakat veya ihbarla (insan nasıl niteliyeceğini de şaşırıyor) başlayan süreçte, süreci yönlendirenlerin isimsiz, imzasız, kimi postayla, kimi “e mail”le yollanan ihbar mektupları olduğunu herkes biliyor.
Yandaş medya açıklıyor
Gazeteci İhsan Dağı’nın bir konuşmasından:
“Bu işin küresel güçler boyutuna dikkat etmek lazım. Tutuklu paşalar artık NATO ve ABD ekseninden ayrılıp AVRASYA ekseninde yeni bir denge oluşturmaktan ve bunu savunmaktan bahsediyorlar. Tuncer Kılınç Paşa zamanında da Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti oluşumunun kırmızı çizgi sayılacağı savunuluyordu.”
Hayırlı süreç(!)
“ABD ve kimlik değiştiren NATO’ya karşı beliren ani alerji, bundan. Halk iradesi, demokrasi ve Batı medeniyeti koalisyonu, Ergenekonu ortak teşrih (ameliyat) masasına yatırmak istiyorlar. NATO, askeriye üstünden tekrar geri dönüyor denebilir Hükümet bu “hayırlı süreci “ kazasız belasız yürütüp köklü bir değişime taşımak istiyorsa var gücüyle AB sürecine bastırmalı.” (Mehmet Altan)
TSK’nın tasfiyesi için son şans
Ali Bayramoğlu, yönettiği bir panelde:
“Ergenekon davası TSK’nın tasfiyesi için son şanstır ve artık ok yayından çıkmıştır, durulamaz” hükmünü veriyor.
***
Şimdi hukukçuların buna neden darbe Anayasası dediği anlaşılıyor mu?..