
Teklif yasalaşırsa, 26’ncı dönem içerisinde fezlekesi olan parti liderleri ve milletvekilleri yargılanacak. Mahkemelerin suçun ağırlığına göre parti liderlerini ve milletvekillerini tutuklama ihtimali bile var. Bu durumda en rahat (!), fezlekesi olmayan tek parti lideri “Başbakan” Ahmet Davutoğlu. Aslında öyle mi? Veya öyle olması mı gerekiyor?..
Ege ve Akdeniz’deki adalarımızın Yunanistan’a teslim edilmesini belgeleriyle ortaya çıkaran eski Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, “vatana ihanet ve terör suçu işleyen Ahmet Davutoğlu’nun fezlekesi yok. Burada sorulması gereken ilk soru Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tarafsız olup olmadığıdır” diyor...
İddiasının gerekçelerini ise yine belgeleriyle şöyle sıralıyor Ümit Yalım;
“Erdoğan, Gül ve Davutoğlu üçlüsünün vatan topraklarını alenen Yunanistan’a verdiği, vatana ihanet ve terör suçu işlediği görsel ve yazılı basında tam beş yıldır gündeme getirilmesine rağmen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, şüpheliler hakkında re’sen soruşturma açmadığı gibi fezleke bile düzenlemedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk topraklarında dalgalanan Yunan bayrağını ve elini kolunu sallayarak dolaşan Yunan askerlerini beş yıldır görmezden geldi, görmezden gelmeye devam ediyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 16 ada ve 1 kayalığın Yunanistan’a alenen verilmesi ile ilgili olarak, Erdoğan, Gül, Davutoğlu, Çavuşoğlu, Ala ve diğer sorumlular hakkında TCK 302’den (vatana ihanet) yapılan suç duyurusuna da ‘Soruşturma ve Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığı’ kararı verdi. Başsavcılık tarafından, 6 Mayıs 2015 tarih ve 2015/1396 sayılı yazı ile suçlamaların ‘görev suçu’ olduğu ve Anayasanın 100’üncü maddesine göre soruşturma yapma yetkisinin TBMM’ye ait olduğu belirtildi.”
Askere şahin iktidara kuzu
“Ancak aynı Başsavcılık, 12 Eylül ve 28 Şubat ile ilgili olarak yapılan suç duyuruları sonrasında, ‘görev suçu değil’ tezine sığınarak Anayasanın 148’inci maddesini görmezden gelmiş, görevli ve yetkili olmadığı halde soruşturma açarak asker kişilerin Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını sağlamıştır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, asker kişilere farklı AKP’li siyasetçilere farklı hukuk kuralları uygulayarak ‘kanun önünde eşitlik’ ilkesini ve Anayasanın 10’uncu maddesini ihlal etmiş, tarafsızlığını kaybetmiştir.
Yasama dokunulmazlığı, Anayasanın 83’üncü maddesinde tanımlanmıştır. Anılan maddeye göre seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir Milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ancak bu kuralın istisnası ‘ağır cezayı gerektiren suçüstü’ halidir. Suçüstü halinde yasama dokunulmazlığı geçerli değildir.”
Belgeleriyle hatırlayalım

Daha önce verilen 16 adaya ilave olarak, Davutoğlu Hükümeti döneminde de 17’nci adanın Yunanistan’a alenen verildiği ortaya çıkmış, konunun muhatapları da sessiz kalmak suretiyle suçu kabul etmişlerdir. Davutoğlu Hükümeti döneminde, Ardıççık Adası’nın Yunanistan’a alenen verilmesi suretiyle Anayasanın 83’üncü maddesinde tanımlanan ‘ağır cezayı gerektiren suçüstü’ hali oluşmuştur. Mevcut durum itibarıyla, Başbakan Davutoğlu, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Ala ve Savunma Bakanı Yılmaz’ın Türk Ceza Kanununun 302’nci maddesi ve Terörle Mücadele Kanununun 3’üncü maddesi gereği soruşturulmasının ve Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarının önünde hiçbir hukuki ve yasal engel yoktur.

Bir soru da ben ekleyeyim;
Kuş sütünün eksik olmadığı “çözüm” masasında HDP’liler ile beraber yiyip içenler acaba bugünden neyin/nelerin önünü alıp ört bas etmeye çalışıyorlar?..
Yoksa!.. Teklif reddedilirse yeni bir sürecin bahanesi mi olacak?..
Ahmet TAKAN, 19 Nisan 2016
ahttakan@gmail.com