
AKP'ci Ahmet Altan, Taraf Gazetesi'ndeki köşesinde, Türkiye'nin ''çeşitli güçler'' tarafından bir arenaya çevrildiğini yazdı. Petrol boru hattının Türkiye'den geçecek olmasının, ülkenin önemini artırdığını vurgulayan Altan, yazısının ikinci bölümünde, bu gelişmelerin hangi iç çalkantılara yol açacağını yazdı. Altan, Cumhuriyet Mitingleri ile Saylan'ın cenazesindeki kalabalığa da isim vermeden dikkat çekti. Hemen ardından da AKP'yi uyardı. İşte o yazının bir bölümü:
AHMET ALTAN:
(...)
Bir yanda AKP var, diğer yanda Ergenekonu destekleyen güçler.
Ergenekon özellikle laiklik endişesi taşıyan kalabalıklardan destek alıyor.
Sadece görüntüyle yetinirseniz, AKPye muhalefet edenlerin temel meselesi laikliğin elden gitme tehlikesi.
İşte bu noktada tam Türk tipi bir tuhaflıkla karşılaşıyoruz.
Şeriat getireceğinden endişe edilen AKP, bu ülkedeki Avrupa Birliği yanlısı tek parti.
Hem şeriatçı hem de Avrupacı.
Bu ikisinin birarada olması imkânsız.
O zaman şu soruyu sormamız gerekiyor.
Ergenekon türü yapılanmalar, bütün o darbeci paşalar, Jandarma istihbaratçıları, JİTEMciler, mafyacılar, AKPye şeriat yanlısı olduğu için mi yoksa Batı yanlısı olduğu için mi karşı çıkıyorlar?
Bana sorarsanız onlar AKPye Avrupa yanlısı olduğu için karşı çıkıyorlar.
Ama onları destekleyen sokaktaki kalabalıklar gerçek bir laiklik endişesi taşıyorlar.
Ergenekonun tepesindekilerle, onların sokaktaki destekçileri büyük bir ihtimalle aynı fikre ve aynı amaca sahip değiller.
Bu noktada da dönüp AKPye bakmak lazım, neden insanlar onun şeriat getireceğinden korkuyorlar?
AKPnin iktidarının ilk başlarında bu kadar yoğun olmayan korku neden çoğaldı?
Özellikle AKPli belediyelerin fırsat bulmuşken şehirlilerin, daha burjuva zevkleri olanların burnunu sürtmek, onları garip uygulamalarla rahatsız etmek gibi bir huyu var.
Ama bence daha önemlisi, AKPnin Avrupa yolunda duralaması.
Çünkü AKPnin şeriattan korkan kitlelere, en başta da kadınlara verebileceği en büyük garanti Avrupa standartlarına sahip çıkması.
AKPnin Avrupa yolundan uzaklaşması, belediyelerinin tutumlarıyla birleşince şehirli kitlelerde bir panik yaratıyor.
Onlar da orduya ve Ergenekona sığınmaya çalışıyorlar.
Eğer AKP, darbecilerle ve Ergenekonla, sokaktaki samimi insanları birbirinden ayıracak bir güven ortamı yaratamazsa başımıza bir bela gelmesi ihtimali çok yüksek.
Bakın, hukukçular yeniden kıpırdanmaya başladılar.
Danıştayda bir daire başkanı Danıştay Baskınının Ergenekonla ilişkisi olmadığını vurgulayan bir konuşma yaptı.
Sincan Mahkemesi, Kürt barışında önderliği üstlenmiş görünen Cumhurbaşkanının sahtecilikten yargılanması gerektiğine karar verdi.
Mitingler çoğalıyor.
Bu kalabalıklar çoğunluğa sahip değiller ama nüfusun yaklaşık dörtte birini temsil ediyorlar.
Böyle büyük bir kalabalığı ve hukukçuları ardına alan Ergenekon ortalığı karman çorman edebilir.
Kitlesel kıyımlar, büyük katliamlar bile yaşayabiliriz.
Bunu önleyebilecek tek güç gene AKP.
Eğer yeniden Avrupa sürecine hız verir, belediyelerinin muhafazakârlığı çok vurgulayıp şehirliliği fazla dışlayan tutumlarını gemlerse, sokaktaki kalabalıklar Ergenekonun ardından çekilir.
Yoksa, benim görebildiğim kadarıyla bela geliyor.
Ve bu sefer fena geliyor.
Kaynak