Ak akçe kara gün içindir
Başbakan, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın, bugünlerde, hey heyleri üstünde. Özellikle, Mayın Temizleme konusunda muhalefete ateş püskürüyor. Ben emrime iki tabur verilse, mayınları temizlerim diyen emekli İstihkâm Albayı Kemal Günere Otur oturduğun yerde diye çatıyor. Bu konuları, herhalde kendisinden çok daha iyi bilen kişiye neredeyse taburlarını al git diyecek. (Sayın Albayın dediğini yapacak konumda olduğunu, ben İstihkâmcıları yakından tanıyan bir yedek İstihkâm subayı olarak bilirim!)
Üç ihtimal var...
Mayın tasarısı , TBMMden geçti. Tasarıda üç şık var: İlk ikisi mümkün olmazsa, üçüncü seçenek; mayınların temizlenmesinin, bir yabancı şirkete, o mümbit arazileri ve de mücavir toprakları 44 yıl kullanmak mukabilinde, ihale etmek! Bu, eski Maliye Bakanı Unakatanın formülü... Buna da bir mim koyun!
Bu topraklardan Türk çiftçilerinin yararlanmaması bir tarafa -haritaya bakarsanız görürsünüz; Suriye-Irak kavuşanında, Türkiye için hem iç, hem dış tehditlere karşı, hayati stratejik önemi var... Kendisini bilen hiç bir devlet, güvenliğini yabancılara böylesine ihale edemez.
Eğer Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AKPnin değil, bütün Türklerin Devlet Başkanı olduğunu, Çankaya Noteri olmayıp, her şeyin üstünde, Türkiyenin âli menfaatlerini kollayan bir devlet adamı olduğunu göstermez ve tasarının hayati 3. maddesini veto etmezse, tasarı olduğu gibi kanunlaşacak.
Bütün ülkelerde savaştan kalma mayınların temizlenmesi sorunu vardı, mesele yapılmadan çözüldü! Bizde, şimdi neden mesele oluyor; işte mesele de bu?
Sayın Başbakan Erdoğanı tenzih ederim; ancak bu konuda, acaba neden bu kadar aşırı hiddetli ve ısrarlı? Birilerine söz verdiği için mi? İleride Yüce Divana gitmek riskini bile göze alıyor.
Akçeli işler
Erdoğanın, Başbakan olarak mali-ekonomik konularla ilgilenmesi doğal. Bu farklı alaka neden?
Hatırlatalım, daha birkaç gün önce Partisinin milletvekillerine Akçeli işlerden uzak durun uyarısını yapmıştı. Devlet-hükümet yönetiminde Akçe söz konusu olunca, işler karışır, mayın tarlasına döner.
Son günlerde, İngilterede milletvekillerini Bakanları istifaya zorlayan da karışık akçeli işlerdi! Oralarda, böylesine şaibeli durumlarda bakanlar, milletvekilleri, kendiliklerinden istifa, hatta intihar ederler! Şaibenin, şayi olması vukuundan da önemlidir. Bizde ise, RTÜK Başkanı Zahit Akman, sorumlu olduğu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, açıkça istediği halde istifa etmiyor. Başbakan benim arkamda diyebiliyor! Erdoğanın bu sözleri yalanladığını, henüz duymadık ve Zahit hâlâ makamında!
Ak mı kara mı?
Başbakan, AKP Genel Başkanı Erdoğan, Partisine büyük kısmı yalaka olmayan medya ve muhalefet tarafından, AKP denmesine de ateş püskürdü. Bu lâkap tescil edilmiş! AKPnin AK olduğu, kendilerinden menkul, İddia tescil edilmiş olsa bile, başka hiç bir Partinin adında böylesine bir iddia yok! Biz akız-pakız demiyorlar! Erdoğan, Partisinin illaki de AK olduğunu vurgulamak ihtiyacını neden duyuyor şu sırada?
AKPnin AK mı, Kara mı olduğu, ancak Gülün, Erdoğanın, tüm AKPlilerin, suçlandıkları davalarda dokunulmazlıkları kaldırılırsa-kaldırınca, belli olacak.
O zamana kadar ben-biz Adalet ve Kalkınma Partisine AKP demekte devam edeceğiz... Ağızlarımız torba değil ki büzsünler ...
Doğruya doğru
Bunları yazdıktan sonra, Başbakanın başka bir konuda, hakkını vermek gerekiyor... Erdoğan, DTP Genel Başkanı Ahmet Türkün silah bırakma çağrısını değerlendirirken, Bölücü terör örgütü silah bırakmak durumundadır. Güvenlik güçleri hiçbir zaman silahı bırakmaz... Eğer (Kürtleri) seviyorlarsa o zaman silahı ellerinden onların bırakması lazım dedi. Doğru söze ne denir!
Kaynak