
Ak Asker-Bir ABD,AKP VE CEMAAT PROJESİ.
28 Şubat post modern darbesi, anti Amerikancı ve anti emperyalist karakterdeki Siyasal İslam’ın dönüştürülmesi amacıyla, ABD kontrolünde gerçekleştirildi. AKP’nin ABD’ye rüştünü ispat etmesinde, 28 Şubat’ın bazı kudretli generallerinin önemli rolü oldu.
AKP’nin iktidara gelmesinin ardından, 28 Şubat ruhunu sürdürmeye çalışan TSK, karşısında ABD’yi buldu. Böylece, TSK içinde ilk kez Amerika’nın onaylamayacağı bir yapılanma boy göstermeye başladı. Ordu içinde yeşeren ulusalcılık akımı, ABD çıkarlarıyla ters düşüyordu. Türkiye’nin Rusya-İran-Çin ile yakınlaşması gerektiği görüşü, en üst düzey askeri yetkililer tarafından dile getiriliyor, Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşı çıkılıyordu.
ABD ve AKP karşıtlığının aynı düzlemde buluşmasının ardından operasyon başladı. Türk askerinin başına çuval geçirilmesiyle başlatılan yıpratma operasyonu hala tüm hızıyla sürüyor. Operasyon, AKP tarafından oluşturulan derin karargah, ordunun içine sızan cemaat ve ABD ve NATO güdümündeki personelin yardımıyla gerçekleşiyor. TSK’ya yönelik saldırıların amacının, darbe hesabı sormaktan çok uzak olduğu açık.
Asıl darbeciler ödüllendirilirken, darbelerin hesabını sorma iddiası inandırıcılığını kaybediyor. Varlığını darbelere borçlu olan AKP, şimdi kendi darbesini sonuçlandırmaya çalışıyor.
Kışlasına çekilmesine rağmen TSK’da hala laik, Atatürkçü ve Cumhuriyete sahip çıkan kadrolar yetiştirme geleneği kırılamadı. Nihai hedef, tıpkı devletin diğer kurumları gibi TSK’nın da AKP’nin güdümüne girmesi.
AKP, imam Başbakan, dindar(!) Meclis Başkanı, dindar(!) Cumhurbaşkanı’ndan sonra dindar genelkurmay başkanı atayabilmek için YAŞ kararlarına müdahale ediyor. Tıpkı Polis Akademisi’nde olduğu gibi Harbiye’de de “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısı çalınmaya başladığı zaman AK ASKER projesi de tamamlanacak.
Gazeteci-yazar Hüseyin Özalp, ilk kitabı Son Kale-Kuşatılan Yargı’da AKP’nin yargıyı ele geçirme sürecini anlatmıştı. AK ASKER-Bir ABD, AKP ve Cemaat Projesi adlı yeni kitabında ise yandaş ordu oluşturma çabalarını gözler önüne seriyor.
Hüseyin Özalp
Togan Yayıncılık
Siyaset-Araştırma-İnceleme / Şubat 2011, 656 sayfa
ilknokta.com
Ergenekon’da ABD Parmağı mı Var?

Ergenekon tertibinin başlangıcı…
Gazeteci yazar Hüseyin Özalp,”ak asker-bir abd,akp ve cemaat projesi’’ adlı kitabında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ergenekon operasyonu başlamasından 3 saat önce ABD ‘nin eski Ankara büyükelçisi Ross Wilson ile görüştüğünü yazdı.
Kitapta,Ergenekon davası ile ilgili olarak ’’anlayamadığımız şeyler var’’ diyen yeni ABD Ankara büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone’nin bu davayı anlayabilmesine yardımcı olacak bir bölüm yer alıyor.
2006’da ABD büyükelçisi Eric Edelman’ın ABD karşıtları için ‘’çirkin başları ezmeli’’ sözlerinden sonra hazırlıklarına başlanıp, 2 yıl sonra ABD Büyükelçisi Ross Wilson’un Başbakan Erdoğan’ı ziyaret etmesinden 3 saat sonra düğmesine basılan Ergenekon operasyonuyla ilgili iddialar kitapta şu şekilde yer alıyor:
Şimdi parçaları birleştirmekte yardımcı olması için yine zaman gazetesinde yer alan bir haberi noktasına dokunmadan aktaralım:
GECE YARISI GÖRÜŞMESİ
Erdoğan Ross Wilson’u kabul etti.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,başbakanlık konutunda ABD büyükelçisi Ross Wilson’la 40 dakikalık bir görüşme yaptı.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Sudan Cumhurbaşkanı Ömer Hasan Ahmet el Beşir onuruna verdiği yemeğe katılan Erdoğan’ın buradan ayrılarak,başbakanlık konutuna geçtiği öğrenildi.
Erdoğan ve Wilson’un basın toplantısı ve içeriği hakkında bilgi verilmedi.Başbakan Erdoğan’ın programında yer almayan görüşmenin, 7 saatlik Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gece geç saatlerde gerçekleşmesi dikkat çekti. Cihan-22,01,2008-00:15
Haberin geçiş saati gece yarısından hemen sonra.Yani görüşme 21 Ocak 2008’in son saatlerinde oluyor.Erdoğan, Amerika büyükelçisiyle apar topar görüşüyor.Görüşme normal değil.Gece yarısına doğru yapılan bu görüşmenin sebebi acaba ne ola? Yanıtı belki yine ertesi sabah güne başlarken patlayan flash haberlerde bulabiliriz.
Haberin giriş bölümünü verelim:
İŞARET VERİLDİ OPERASYON BAŞLADI
‘’İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Ümraniye’de ele geçirilen patlayıcılara ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında aralarında Tuğgeneral Veli Küçük,avukat Kemal Kerinçsiz,gazeteci Güler Kömürcü,Türk Ortodoks patrikhanesi sözcüsü Sevgi Erenol’un da aralarında bulunduğu 33 kişi gözaltına alındığını bildirdi."
‘Ümraniye’ adıyla anılıyordu.Ancak ertesi gün gazetelerde ‘Ergenekon’ olara yer alacaktı.Erdoğan ertesi gün ABD büyükelçisi ile ne görüştüğünü soranlara,’’terörle ilgili’’ diye yanıt veriyordu.Henüz o tarihlerde Ergenekon terör örgütü ilan edilmemişti,’çete’ tabiri kullanılıyordu.Peki Erdoğan’ın terörden kastı PKK mıydı? Ergenekon olma ihtimali çok daha yüksek.’’(Zihni Erdem’in haberi-Aydınlık Gazetesi)
Şimdiye kadar Ergenekon davası iddianamesiyle ilgili bir çok kitap yazıldı çizildi.Kitapların bir çoğu davada gülen cemaatinin emniyet yapılanması bağlamında değerlendirildi.Ancak son günlerde muhalif gazetecilerin de bu dava kapsamında gözaltına alınması,davanın muhalif avına dönüştüğü izlenimini yaratmaya devam ediyor.
Bunun en büyük göstergesi ise Ergenekon’la ve Gülen cemaatiyle ilgili kitap yazan gazetecilere sorulan savcılık ve polis sorgulamaları.Daha çıkmamış kitapların bile sorgusunun yapıldığı bir davanın gerçeklikten uzak bir cadı avına dönüştüğü izlenimi doğdu.Toplumun büyük kesimi ise davayı muhalif avı ve gerçeklikten uzak bir iç hesaplaşmaya döndüğünü ve davanın gerçeklikten uzak olduğunu düşünüyor.Son tutuklamalarla beraber Avrupa Birliği dönem başkanı ve ABD de konuyla ilgili sert açıklamalarda bulundu.
Okumak isteyenler için kitabın adını tekrarlayalım Hüseyin Özalp Ak Asker-Bir ABD,AKP VE CEMAAT PROJESİ.
haberinyeri.net