Âkif’i anlama günleri / Arslan TEKİN

Âkif’i anlama günleri / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Çrş Ara 25, 2013 12:42

Âkif’i anlama günleri

İstiklâl Marşı’nı, ticarî meta olmasın diye Safahat’ına bile almayan dürüstlük âbidesi Mehmet Âkif’i anma ve anlama günleri tertip edilmelidir.

Mehmet Âkif 20 Aralık 1873’de doğdu, 27 Aralık 1936’da öldü. 140. doğum ve 77. ölüm yıldönümü bu ay içinde.

İki Âkif olarak anmalıyız: İstiklâl Marşı’nın şairi Âkif ve fikrinin çilesini çekmiş Âkif olarak... Her iki Âkif’i de mizana vurun; birbirini ağdıramaz.

Âkif ve dönemini düşünüyorum... O dönemin şair ve yazarları nasıl ayakta kalmışlar? Çok dayanıklı olmaları lâzım... Yıkım yıllarını ve yeniden doğuşu yaşadılar. Yıkımlar çökertir; doğumlar sancılı olur. Yıkım da, doğum da önce şair ve yazarlara tesir eder.

Geçen gece, Habertürk’te, Mehmet Âkif şöleni vardı âdeta...

Âkif’i idrâk etmeye şu zamanda o kadar çok ihtiyacımız var ki... Resmî ve vakıf üniversitelerinde bu ay, her yıl “Âkif’i Anlama” günü ilân edilmelidir.

Habertürk’te, torunu Selma Argon’du galiba, “Safahat’ı ders kitabı olarak okutmak gerek.” demişti... Aynen katılıyorum. Orta mekteplere “Safahat” dersi niçin konulmasın!

“Akif, hem âlim, hem şair, hem hoca, hem devlet memuru, hem arif, hem milletvekili, hem daha pek çok sıfata sahiptir. Ama bütün bu sıfatlardan ürettiği bir sentezle o bilinçli, uyanık bir Müslüman Türk aydınıdır.”

Bu tespitler Prof. Dr. Nurullah Çetin’in... İki kitapta iki Âkif’i anlatmış: “Emperyalizme Direnen Türk: Mehmet Âkif Ersoy” (238 s.), “İstiklâl Marşı’mızı Anlamak” (90 s., her iki kitap için: Akçağ Yay. 0312 432 17 98).

AKP yöneticileri, İslâm’ın bütünlükçü anlayışına karşı milleti/ümmeti etnisitelere ayırmak için Âkif’in ardına sığınırlar. Prof. Dr. Çetin: “Âkif hiçbir zaman kavmiyetçi değildir.” der ve şu fikirleri serdeder:

“O, reel stratejik siyaset planında Birinci Dünya Savaşı sonlarına kadar Arap, Arnavut, Türk ve Müslüman unsurların birlikteliğini savunan bir İslâm birliği milliyetçisi, mütareke ve işgal döneminden sonra ise yani Arap ve Arnavutların ayrılıp geriye elde Anadolu’nun kalmasından sonra da yine güncel siyaset stratejisi gereği, Türk-İslâm milliyetçisi olmuştur. Zira, o, yaptığımız tanımlar doğrultusunda biyolojik olarak, etnik köken olarak Arnavut’tur ama hiçbir zaman Arnavutçuluk yapmamıştır. Yani biyolojik kimliğini öne çıkarıp, onu dava edinip ayrımcılık yapmamıştır, yapanları da lanetlemiştir. Türkiye’de Arnavut kimliği tanınsın, Arnavut dili resmî olsun eğitim dili olsun, filan dememiştir. Bunun yerine yukarıda vurguladığımız gibi sosyolojik, kültürel ve siyasal kimliği olan İslâm ve Türk milliyetçiliği yapmıştır. Türk milletini de İslâm’dan ayrı düşünmemiştir.” (Emperyalizme Direnen Türk: Mehmet Âkif Ersoy, 85. s.)

Mehmet Âkif’i anlamak demek, Türk’ü anlamak demektir.

Nurullah Çetin, bir Yeni Türk Edebiyatı hocası olarak İstiklâl Marşı’nı tahlil etmiştir. Edebiyat hocaları, İstiklal Marşı’nı tahlil ederken Nurullah Çetin Hoca’nın “İstiklâl Marşı’mızı Anlamak” kitabını ellerinden düşürmemeleri gerekir. Hiçbir yanlış anlamaya, kavramları oraya buraya çekmeye fırsat vermeyecek bir tahlil denemesidir bu kitap.

Mehmet Âkif’i anlama yazımıza devam edeceğiz.

Arslan TEKİN, 23 Aralık 2013
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Âkif’i anlama günleri / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Çrş Ara 25, 2013 12:54

Âkif ne milliyetçisi?

Bu ay Mehmet Âkif ayıdır. Mehmet Âkif’in doğumu ve vefatı bu ay içindedir. Dün de belirttiğim gibi, bütün üniversitelerde, bütün kültür mahfillerinde Mehmet Âkif’in etrafında halelenmeli ve “Âkif’i nasıl anlamalıyız?” konusu tartışılmalıdır.

Âkif’i, Türk’ü yok etmek isteyenlerin dayanak yapmalarına izin verilemez!

Prof. Dr. Nurullah Çetin’in Âkif ve İstiklâl Marşı üzerine yazdığı iki kitabı dün hatırlatmıştım. (“Emperyalizme Direnen Türk: Mehmet Âkif Ersoy” ve “İstiklâl Marşı’mızı Anlamak”.)

Nurullah Bey’in “emperyalizme direnen Türk” sözüne dikkatinizi çekerim.

Bu iki kitabı okuyunca, Âkif’in asıl kimliğine dair zihninizde belirgin bir fikir oluşacaktır: “Türk” fikri.

Ben de İstiklal Marşı’nı ve Safahat’taki bütün şiirleri mısra mısra incelemiş, Âkif’in “Türk milliyetçisi” olduğunu, istatistikî değerlerle ortaya koymaya çalıştım.

Mehmet Âkif’i anlamak için yaşadığı çağı anlamalıyız önce... Çağı anlamak, kitaplardan çok, dönemin periyodik yayınlarını okumakla mümkün. Bunu kendimce başta tespit ettim ve Osmanlı’nın son döneminde yayınlanan mevkuteler üzerinde kesif bir çalışmaya girdim. Yakında üç ciltlik bir yayın daha elinizde olacak. Eser baskıya verildiği için artık kesin dil kullanabiliyorum! Bunları sık sık yazmamın sebebi, başka araştırıcıları teşvik ve yönlendirmek içindir.

Mehmet Âkif’in eser verdiği dönemin fikrî akımları hangileridir?

Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek, Kahire’de Mehmet Âkif üzerine sunduğu bir tebliğine, dönemin fikir hareketlerini hatırlatarak başlıyor:

“Mehmet Akif Ersoy’un eser verdiği dönem (1893-1936) toplumumuzda sosyal, siyasi, kültürel ve edebi çalkantıların yoğun yaşandığı bir süreçtir. Osmanlı Devleti’nin yıkıldığı ve yeni rejimin kurulduğu bu süreç, doğal olarak en çok aydınların ilgilendiği bir toplumsal değişim dinamizmini ortaya çıkarmıştır. Bu dinamizmi besleyen ve yönlendirmeye çalışan devrin belli başlı fikir hareketleri Medeniyetçilik (Batıcılık/Batılılaşmacılık), Osmanlıcılık (Osmanlı milliyetçiliği), İslamcılık (Ümmetçilik) ve Türkçülük (Türk milliyetçiliği/Turancılık) olmuştur. ‘Devleti kurtarmak’ fikrinden yola çıkan bu ideolojiler toplumu dönüştürmeyi de bu fikrin bir parçası olarak görmüştür.” (Mümtaz Sarıçiçek, “Mehmet Âkif’in şiirinde Irk, Kavim, Millet ve Ümmet Kavramları”, Mehmet Âkif Ersoy Uluslararası Sempozyumu 1-6 Kasım 2010, Kahire Üniversitesi.)

Mümtaz Sarıçiçek, yukarıda zikredilen ideolojilerin temel kavramlarını ifade eden ırk, kavim, millet ve ümmet kelimelerinin Arapçadan dilimize 19. yüzyıldan çok önce geçtiğini ama ıstılahî olarak kullanılmadığını, bu yüzden kelimelerin çoğu defa birbirleriyle eş anlamlı veya biri diğerinin yerine geçecek biçimde kullanıldığını, bunların asıl anlamlarıyla tanımlama kaygısı taşınmadığını belirterek şunları yazar:

“Türkçenin ilk yazılı kaynaklarında bu kavramların bir kısmını karşılayan budun/bodun, ok ve uluş sözcükleri geçer. Halk, ulus, kavim, ülke, şehir, köy gibi anlamlar yüklenmiş olan bu sözcükler, İslamî devirde neredeyse bu anlamlarıyla tamamen unutulmuş ve yerlerine yukarıda zikredilen Arapçaları ikame edilmiş görünmektedir.” (Devam edeceğiz.)

Arslan TEKİN, 24 Aralık 2013
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Âkif’i anlama günleri / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Çrş Ara 25, 2013 13:08

Âkif’te ‘Türk’ ve ‘ırk’

“Mehmet Âkif’i nasıl anlamalıyız?” diye soruyorum... Anlayabilmek için büyük şair ve mütefekkirin şiirlerinde geçen “ırk, kavim, millet, ümmet” kavramlarının ne manaya geldiğini bilmemiz gerekir.

(Bu arada; İzmir TYB Yönetim Kurulu üyesi Mahir Adıbeş de, daha önce, “Kümbet”te çıkan yazısının başlığını “Mehmet Akif’i Anlamak” koymuş, ikinci yazısı da “Mehmet Âkif’i Nasıl Anlamalıyız?”... Benim yazdıklarımla aynı... Akıl için yol bir!)

Dün bahsettiğim gibi, Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek, “Mehmet Âkif’in şiirinde Irk, Kavim, Millet ve Ümmet Kavramları” konulu tebliğini Kahire’de 2010 yılında düzenlenen bir sempozyumda sunmuş. (Metni, isteğim üzerine bana gönderen Mümtaz Bey’e teşekkür ediyorum.)

Âkif’te ırk: Neo İslâmcılar bir türlü te’vil edememişler, en sonunda “ecdat”ı kastediyor, diye kestirip atmışlar, milleti uyutacaklarını sanmışlardı.

Benim daha önceki tespitimi M. Sarıçiçek ayrıntılı ortaya koyuyor:

Âkif, Balkan Harbinin karamsarlığında “Müslümanlık nerde!” diye başlayan bir manzume yazıyor. (M. Sarıçiçek, “manzume”yi bilerek kullanmıştır. “Şiir” le arasındaki fark için bkz.: Dr. A. Tekin, Edebiyatımızda Terimler.)

“İstemem, dursun o pâyansız mefahir bir yana... / Gösterin ecdada az çok benziyen bir kan bana! / İsterim sizlerde görmek ırkınızdan yâdigâr, / Çok değil, ancak necip evlâda lâyık tek şiar.”

M. Sarıçiçek’in belirttiği gibi, Âkif, “ırk”ı biyolojik bir olgu olarak görmekte, iki defa zikrettiği “kan” kelimesiyle de iki olgu arasında açık bir bağ kurmaktadır. Şairin burada necip; soyca temiz olan bu ırkın güne nispetle tarihî seçkinliğini hatırlatmakta ve çağın insanına o ırkın hatırasına lâyık bir tutum almalarını öğütlemektedir.

Âkif, “ırk” meselesinde tartışmaya mahal bırakmıyor!

Ünlü “Âsım” şiirinde Köse İmam ile şiir hakkında konuşan Hocazade kendisini “şair” olarak tanıtınca Köse İmam ona Türk şiirine sokulmuş “tasavvuf”un insanımıza verdiği zararı anlatır:

Edebiyata edepsizliği onlar soktu; / Yoksa din namına ahlâka taarruz yoktu. / Sürdüler Türk’e ‘tasavvuf’ diye olgun şırayı; / Muttasıl şimdi ‘hakikat!’ kusuyor Sıdkı Dayı! / Bu cihan boş, yalnız bir rakı hak, bir de şarab; / Kıble tezgâh başı, meyhaneci oğlan: mihrab.”

M. Sarıçiçek: “Edebiyat yoluyla sokulan tasavvuf, Türk ırkının üstün yanını törpüleyici, ahlaka ve edebe mugayyir bir öğe olarak gösterilmiştir.” der.

Doç. Dr. M. Sarıçiçek, İstiklâl Marşı’mızda geçen “ırk” kelimesi için şunu söylemektedir:

‘Irk’ sözcüğünün Türk milletinin üstün yanını vurgulayan bir kavram olarak kullanıldığı son metin İstiklâl Marşı’dır. Bu şiirde geçen ‘Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celâl!’ dizesindeki ırk sözcüğünün biyolojik üstünlük sağlayıcı bir öğe olarak zikredildiği görülmektedir.

Bir ilim adamı bu tespiti yaptıktan sonra şimdi Mehmet Âkif’i daha nereye çekeceksiniz! (Yarın devam.)

Arslan TEKİN, 25 Aralık 2013
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Âkif’i anlama günleri / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Prş Ara 26, 2013 13:35

Âkif’te kavmiyetçilik

Mehmet Âkif’i anlamadan zamanı anlamamız eksik kalır. Hususiyetle “Türk”ü silmenin ötesinde “Türk” düşmanlığını şiar edinmiş Neo İslâmcıların maksatlarını her yerde herkese anlatmalıyız.

M. Hâlistin Kukul Hoca’nın, Türk Yurdu’nda yayınlanan bir yazısında, temas ettiği nokta düşündürücüdür:

“Bazıları; O’nun nezdinde, yanlış kanaat, tahlil ve idrâk ile, kendilerini ’Arnavud kafatasçılığı’mevkiine yerleştirerek bir takım telkinlerde bulunmaktadırlar. Hâlbuki onlar; akl-ı selîm sâhibi herkesin birleşmekte mutabık olacağı ’Türklük’ün ırkî bir mefhûm olmaktan ziyâde, bir kaynaşma ve kucaklaşma menşei ve makamı olduğunu görmek istememektedirler. Türklüğün, iftihar edilecek bunca târihî kavi bağları varken, acaba niçin ’azlık ırkçılığı’tercih edilir, bunun da, anlaşılması elbette ki, bizce, zordur.” (“Mehmet Âkif ‘gibi’ ve Mehmet Âkif ‘kadar’ Türk olmak”, Türk Yurdu, S. 296, Nisan 2012).

Milleti/ümmeti 36 dilime ayıran bir başbakan hangi ülkede görülmüştür?!

Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek’in “Mehmet Âkif’in şiirinde Irk, Kavim, Millet ve Ümmet Kavramları” konulu tebliğinde söz ettiği, Mehmet Âkif’in “ırk”ı (Türk’ü) nasıl anladığını yazmıştık.

Âkif’te, “kavim” yeri gelir Osmanlı toplumunu karşılar: Abdülhamid için “Ne âli [u]kavm[/u] idik; hayfâ ki sen sefil ettin;” diyerek Sultan’a ağır ithamda bulunur.

Yeri gelir ümmet anlamını karşılar: “Müslümanlar gibi mâzisi büyük bir kavmi”; “Ne cahil kavmiyiz biz Müslüman’lar, şimdi dünyanın!”

Yeri gelir millet/ulus anlamını karşılar: Çanakkale Şehitleri’ne adanmış kısmında geçen “Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,” mısrasında “akvam” (kavimler) bu savaşa katılan değişik milletleri/ulusları işaret eder.

Yeri gelir ırk anlamını karşılar: Bekleşirken gökte yüz binlerce ervâh, intikam; / Yerde kalmış, na’şa benzer kavm için durmak haram!.. / Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yok mudur?/ Yoksa istikbalinizden korkulur, pek korkulur.

Doç. Dr. Sarıçiçek şu değerlendirmede bulunur:

Kavim sözcüğü ile ilgili asıl önemli husus ise ideolojik bir anlam içeren kavmiyetçilik hakkında şairin açık ve bilinçli bir tavır geliştirmiş olmasıdır. (...) Akif’e göre kavmiyetçilik zaman zaman Türklük (ulusu), Osmanlılık ve Müslümanlık anlamlarında kullandığı milletin en büyük düşmanı, bir yıkıcı fitnedir:

Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? / Fikr-i kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize? / Birbirinden müteferrik bu kadar akvâmı, / Aynı milliyyetin altında tutan İslam’ı, / Temelinden yıkacak zelzele kavmiyyettir. / Bunu bir lâhza unutmak ebedî haybettir... / Arnavut’lukla, Arap’lıkla bu millet yürümez.”

Görüldüğü gibi burada kavmiyetçiliğin Müslümanlar arasına sokulmuş şeytani bir oyun olduğu açıkça zikredilmekte, Arap ve Arnavut kavmiyetçiliği yaparak milletin ayakta kalamayacağı söylenmektedir.

Âkif, “millet” ve “ümmet” kelimelerini de “kavim” gibi farklı anlamlarda kullanmış, her iki kelimenin biri diğerinin yerine geçtiği görülmüştür.

(İstanbul Üniversitesi öğrencileri Âkif için toplanmışlar, beni de davet etmişlerdi. Katılamadığım için üzgünüm. Kürşat Yıldırım Bey nezdinde hepsine teşekkür ediyorum.)

Arslan TEKİN, 26 Aralık 2013
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x