AKP Hangi Tabandan / Can TERZİ

Forumda gereksiz, yanlışlıkla açılmış veya kilitlenmiş başlıklar buraya taşınır.

AKP Hangi Tabandan / Can TERZİ

İletigönderen cntrz » Cmt Mar 12, 2011 23:28

Şu rahatlıkla söylenebilir ki, politikada uzun süreli ve köklü bir yapı oluşturabilmek için çok sağlam bir tabana yayılmanız gerekmektedir.
1920’lerin şartlarında Mustafa Kemal, tüm askeri vasıflarından sıyrılarak tamamen bir vatandaş sıfatıyla samimi bir şekilde halk tabanına inmiş ve halkın teveccühünü kazanmıştır. Sonucunda bu teveccüh ona yeni bir devlet kurabilme fırsatını vermiş, hatta Gazi’nin ölümüne dek halkı daima yanında olmuştur.
Tüm bu süreç içersinde imparatorluk yıkılıp yerine bir cumhuriyet inşa edilmiş, devlet sınırları kurumları kanunları rejimi değişmiş ve işin en önemli tarafı Türk milleti “ideolojik evreleri” kolay aşabildiğinden bu süreç üç yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmıştır.
***
Bu bilgilerin ışığında AKP, başlangıçta bunun tam aksi istikamette tamamıyla “sentez parti” görünümündeydi.
“Mağdur” bir lider…“Yıkık” bir ekonomi...“Yetersiz” bir başbakan... Tüm bunların yanı sıra, 28 Şubat’ın acıları hâlâ taze...
Böyle bir ortamda, siyasi arenada bulunan liderlerin hepsi “çuvallamış”...
Çiller, 1994 krizi ve 28 Şubat süreci sebebiyle “gözden düşmüş”.
Mesut Yılmaz da krizlerden sabıkalı.
Bahçeli ise idamdan yırtan terörist elebaşının müsebbipleri arasında görülüyor.
Ecevit ise artık “muktedir” bir siyasi aktör değil.
Bunun dışında Kutan, Erbakan’ın yerini dolduramamış ve AKP de onun alternatifi olarak görülmekte.
Diğer “mikroskobik” partilerden olan BTP, ÖDP, İP, TKP ve diğerleri ise beklenen çıkışı bir türlü yapamamış.
Tüm bu zayıf liderlerin ve zorlu geçen son yılların karşısında halk artık yeni bir yüz aramakta. Zira böyle olmasaydı Genç Parti ve lideri Cem Uzan nasıl olurda %7’ye yakın oy alırdı.
İşte tam da bu olağan üstü dönemde AKP, başarılı propaganda ve etkin söylemlerin getirdiği olumlu tepkiyle iktidar koltuğuna “sağlam” bir şekilde uzandı.
Seçim sistemi öylesine kötüydü ki, AKP aldığı %34 oyla meclisin %64’ünü ele geçirdi. Hatta parti, 2007 seçimlerinde oy oranını %47’ye çıkarmış olmasına rağmen önceki milletvekili sayısına ulaşamadı.
Muhalefeti ise halkın uzun süredir şans vermediği CHP oluşturuyordu.
Kısacası halk artık fırsatı yeni yüzlere vermişti.
Böylece söylenebilir ki, AKP şartların vasıtasıyla çok sağlam bir tabana yayılmadan başarıyı yakaladı. Bir deyimle iktidar “kötü gün emanetçisi” gibiydi.
Zira parti “Refah’tan kopup gelenlerle” kuruldu. Her ne kadar “değiştik” söylemleriyle bu imaj silinmeye çalışılsa da, halkın belli bir kısmı “tedirgin”di. Üstelik bu tedirginliği her fırsatta aşılamaya meyilli bir muhalefet bulunuyordu. Dolayısıyla AKP sağlam tabana yayılmış sıkı bir partinin kolayca devirebileceği bir konumda bulunuyordu.
2004 yerel seçimlerinde de halk tercihini AKP’den kullandı. Arada yapılan bir referandum ise yine AKP lehine sonuçlandı.
Fakat AKP yavaş yavaş -ekonomik krizin de etkisini yitirmesiyle- olağan üstü dönemin getirdiği oy oranını kaybetmeye başladı. 2007 yılında yapılan anketlerde AKP’nin oy oranı %30’un altına düşmüştü. Bu doğaldı çünkü belli siyasi fikirden kopup gelen oylar artık tekrar eski yerine dönüyordu. 2002’in şartlarında oluşmuş “kötü” tablo kayboluyor ve halkın sırtını döndüğü partiler tekrar sahneye çıkmaya başlıyordu.
Buraya kadar her şey normalken, diğer taraftan tüm iktidar sürecinde AKP’yi ağır bir şekilde Türkiye’nin aleyhine çalışmakla suçlayan cenah eleştirinin dozunu yükseltmiş, bu duruma bazı yargı organları ve askeri kanat da müdahil olmuştu.
2007 yılıyla birlikte “Laiklik” odaklı söylemler artmış ve din de bu kapsamda politikaya alet olmuştu. Mesele sonunda muhafazakârlar-laikler çatışmasına dönüşmüştü.
Sol cenahın anlayamadığı şey, halkın %98’inin Müslüman olduğu bir ülkede politikanın din eksenine kayması halinde halk desteğinin muhafazakâr tarafın lehinde gelişeceğiydi.
Nitekim böyle oldu ve 27 Nisan e-muhtırasının da yayınlanması ile halk desteği bir anda AKP lehine kaydı. Tandoğan ve Çağlayan’da yapılan Cumhuriyet mitingleri ile çatışma iyice derinleşti. Sonunda Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yapılan itiraz ile birlikte seçim kararını almakla akıllılık eden hükümet tıpkı 2002 olağan üstü şartlarında olduğu gibi 2007 seçimlerini de olağan üstü şartların varlığıyla “sağlam bir tabana dayanma ihtiyacı duymadan” kazandı. Üstelik halk AKP’ye olan desteğini daha da artırdı.
***
Söylenebilir ki, Laik odak tarafından “hukuki sıkıştırmalara” maruz kalmış AKP -özellikle 2007 sürecinde- bir halk reaksiyonudur. Tıpkı 2002 döneminin oluşturduğu olumsuz şartlara gösterilen bir reaksiyon olan AKP, 2007 yılında da farklı bir senaryoyla aynı neticeyi yaşamıştır.
Bu süreç içersinde AKP artık daha güçlüydü, siyasi rakiplerinin karşısındaki durumu da çok farklıydı.
Peki ama bir “reaksiyonun” ömrü ne kadar olabilirdi ki?
Kullanıcı küçük betizi
cntrz
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Cmt Mar 12, 2011 23:09

Re: AKP Hangi Tabandan / Can TERZİ

İletigönderen Türk-Kan » Cmt Mar 12, 2011 23:37

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Güncel Meydan Çöp Tenekesi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x