Anlatacağım hikâye, masal ya da ütopya değil.
Yürürlükte olan bir projedir.
Bizi uyaran da dün sabah telefonda konuştuğum sevgili Vural Savaştır.
Hadise şudur:
Türkiye 1950lerde sınırda kaçakçılığı önlemek için güneydoğu hudut boyuna mayın döşedi.
780 kilometre uzunluğu ve 300 ile 1000 metre genişliğinde olan bir alanda toplam 508 bin dekarlık bir alan mayınlanıyor.
Aradan geçen süre içinde bu mayınlamaya ihtiyaç kalmıyor ve 1992de hükümet bir karar alarak bunların temizlenmesi görevini Genelkurmay Başkanlığına veriyor.
Genelkurmaya verilen bu iş bazı bürokratik engeller sebebi ile aksıyor ve ardından iş icra safhasına gelmişken AKP iktidar oluyor.
Tayyip Erdoğan önce frene basıyor ve ardından 2005te çıkardığı şu kararname ile milletin karşısına şöyle çıkıyor:
- Bu arazileri özel sektöre temizletip tarıma açacağız. Kim temizlerse araziyi o kullanacak. İhaleyi de maliye bakanlığımız
yürütecek.
Teklif, perde gerisi bağlamında dehşet, zira mayınlı araziyi sen, ben, o, yani Türkiyede herhangi birinin temizleyebilmesi eşyanın tabiatı gereği mümkün değil. Türkiyede bunu yapabilecek tek kurum Genelkurmay, ki AKP onu devre dışına çıkarıyor ve güya masum bir kılıf ile bu şekilde araziyi birilerine peşkeş çekmek istiyor!
Devam edelim:
AKPnin bu emrivakisine Türk yargısı yani Danıştay 16 Nisan 2007 gün ve 2007-3295 sayılı karar ile dur diyor, yani hükümet kararnamesinin yürürlüğünü, devlet ihale yasası ile kamu yararına gerekçeleri ile durduruyor.
Bağımsız ve milli yargımız sayesinde derin bir ohh çekerken AKP pes etmiyor.
AKP yeni bir kanun hazırlayarak Danıştayı etkisiz kılmak istiyor.
İşte hazırlanan yasa tasarısındaki konuya ait hüküm:
- Mayından temizlenecek arazi tarımda kullanılmak üzere yükleniciye bırakılacaktır. Mayın Temizleme İhalesi ile Danışmanlık Hizmetleri, Devlet İhale Yasası ile Kamu İhale Yasasına tabi olmaksızın Maliye Bakanlığı tarafından yürütülecek.
Evet, tablo ayniyle budur sevgili okurlar.
AKP belli ki bu arazileri büyük bir pazarlığın karşılığı olarak birilerine vermeyi taahhüt etmiştir ki, bunun Türkler olamayacağı teknik yetersizlik anlamında kesindir.
Pardon, olayı ambalajlamak için belki şekli olarak bir Türk vitrinde olabilir ama gerçek adres İsraillilere satış gibi görünüyor.
İsrail için o toprak niye mi önemli:
1) O bölgenin vaadedilmiş topraklar olması.
2) K. Irakla Türkiye arasında tampon olması.
Evet, hadisenin yorumunu size bırakıyoruz efendim.
Sabahattin ÖNKİBAR-Hakimiyet-i Milliye
Kaynak