ALİ CENGİZ OYUNLARI
Kuzey Suriye nereye düşer bir bileniniz var mı? Aynı Kuzey Irak nereye düşer gibi vakt-i zamanında sorulduğu gibi. Eğer biz Suriye’nin altında bir ülke isek, kastedilen cümle doğrudur. Yok, eğer, Suriye’nin üstünde bir ülke isek, Suriye ne zaman bizim üzerimize çıktı? Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’den kasıt Türkiye Cumhuriyeti topraklarıdır. Mantık ilminden anlayan böyle anlamalıdır. Bu söylediklerimiz Kuzey-Güney yön tayinine göre ise, olayın merkezinde hep biz vardık, olmaya da devam edeceğiz. Lafı uzatmak istemiyorum. Oyun, plan, proje, ameliyat, bölünme, parçalanma vs. gibi tüm sözlükte geçen terimler Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Milletinin ortadan kaldırılması ve yok edilmesi üzerinedir. Suriye topraklarına girmiyoruz ya, oturmuş düşünmüşler ne yapalım da Türkleri bu bataklığa çekip, asıl operasyonumuza geçelim diye. Muhalif diye bir şey türetmişler, atmışlar kucağımıza, nur topu gibi mücahitlerimiz oluvermiş. Muhalif denen şüreka, saatli el bombası kıvamında, bez parçasını sallayanlar da mayınlı sahanın öbür tarafında. Nereden bakarsanız bakınız, iki ucu da BOP'lu değnek yani. Bizim Türkiye Cumhuriyeti’nin de terör örgütü diye bir belası var ya başında. Bu Türklere ne yapmalıyız da Suriye’ye müdahil olsunlar diye kara kara düşünürken, birden kafalarında bir ampul yanmış. Peşmerge reisi Barzani devreye girsin, bir oyun ile Suriye’ye müdahil olsun. Ondan sonra, "Allah Allah nidalarıyla ver elini Suriye'ye girer Türkler" demişler. Kuzey Irak’ta terör örgütü temizlenmiş de sanki sıra gelmiş Kuzey Suriye’ye gireriz demeye başladık birden. Tuzağa bir düşersek var ya, işte gerisini siz hesap edin gari. Duymayanlara ilan olunur, "BOP(BÜYÜK ORTADOĞU PROCESİ)'UN 10 AĞUSTOS' TA 93. YILDÖNÜMÜ YAKLAŞIYOR." Yani bölme ve parçalama procesi SEVR' in yıldönümünde neleri konuşturuyorlar, görüyorsunuz değil mi???
Suriye’de ve Irak’ta yaşadığımız tüm bu Ali Cengiz oyunları Türk Milletinin geleceğine yöneliktir. Bilir misiniz acaba Ali Cengiz oyunlarının ne demek olduğunu?
Vakt-i zamanında âlemlerde büyü ilimlerinin şahı; görünmez olmaktan kayıp eşyaları bulmaya, kılık değiştirmekten müneccimliğe kadar zengin bir sihir dağarcığına sahip bir adam varmış. Bu adam, hem kendini eğlendirmek, hem de halkı şaşırtmak adına kılıktan kılığa girer ve bu yeteneğini şahsi menfaatleri için kullanmaktan da hiç çekinmezmiş. Misal, karısına "bahçede bir keçi var, pazara git de onu sat" der, sonra keçi kılığına girip satılır, ardından da evine geri dönermiş.
Bu sevimsiz adamın bir başka özelliği de isteyen herkese sırlarını öğretmesiymiş. Lakin her kime bir şey öğrettiyse ona bir oyun eder ve bir şekilde öldürürmüş onu. Sözgelimi, öğrettiği insan kanaryaya dönüşse o atmaca olup boğar; ağaç olsa ateş olup yakarmış onu. Adam hakkındaki ardı arkası kesilmez şikâyetlerden illallah diyen devrin padişahı en sonunda kendi huzurunda bu sihirbazı mat edecek olan kişiye kızını vermeyi vaat etmiş.
Herkes kaçınırken bu ateşle imtihandan, Ali Cengiz adlı fakir bir derviş çıkmış sahneye, talip olmuş göreve. Ve sihirbazdan ders görmeye başlamış. Tüm dersler boyunca alık, kapasitesiz, anlamıyor taklidi yapıyor; bir şey öğrendiğini hiçbir surette belli etmiyormuş lakin Ali Cengiz. Onu kolay lokma sanan sihirbaz da bildiği her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmakta sakınca görmemiş.
Yapraklar düşmüş, mevsimler dönmüş, padişahın huzurunda sınav vakti gelip çatmış. Bir cuma selamlığının ardından başlamış gösteri: Ali Cengiz meydana bir koç kılığında teşrif etmiş. Bunu gören sihirbaz ise derhal bir kurt olmuş. Suya dönüşüp kurdu boğmaya yeltenince Ali Cengiz, sihirbaz bu sefer de ateşe dönüşüvermiş. Böyle bir müddet birbirlerini alt edemeden kılıktan kılığa girip çıkmış ikili. Sonunda bir çiçek olup padişahın kucağına atmış kendini Ali Cengiz. Sihirbaz balarısına dönüşerek karşı atağa geçmiş. Ali Cengiz ise darıya dönüşüp yerlere yayılmış bunun üzerine. Sihirbaz tavuk kılığına girip darıları yemeye başlamaz mı? İşte tam bu noktada, darıları yerken tavuk, Ali Cengiz bir tilki olup arkadan boğuvermiş tavuğu, mevta olmuş tavuk.
Ne olmuş? Sihirbazın cenazesinin kalktığı gün, Ali Cengiz ve padişahın kızının da kırk gün kırk gece sürecek olan düğün şenlikleri başlamış. Artık Ali Cengiz'in sol elinin iki parmağı eksikmiş gerçi (tavuğun yediği birkaç darı tanesini hatırlayalım), ama bu mutluluklarına engel olmamış.
Ve işte Ali Cengiz'in adı da hileyle, bitip tükenmez dalavereyle özdeşleşmiş o nişan-nikâh-düğün bir arada günden beri.
MEHMET UYSAL