Ali Eralp / ''Ülkemden Nefret Ettim...''

Ali Eralp / ''Ülkemden Nefret Ettim...''

İletigönderen İrfan Tuna » Prş Ara 09, 2010 9:16

8 Aralık 2010

“ÜLKEMDEN NEFRET ETTİM, BURADA DOĞDUĞUMA LANET ETTİM…”

Ali Eralp


Kemal Türkler’in kızı Nilgün Türkler böyle söylüyor: “Ülkemden nefret ettim, burada doğduğuma lanet ettim…”

Günümüzden tam 30 yıl önce, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, balkonda kendisini uğurlayan kızının gözleri önünde öldürüldü. Eşi ise tam bu sırada yatak odasının penceresinden el sallıyordu kendisine.

DİSK’in kurucusu ve ilk Genel Başkanı, üç acımasız kiralık katil tarafından çocuklarının korkunç feryatları arasında, çapraz ateşe alınarak katledilmişti. Nilgün Türkler balkondaydı ve olay yerine çok yakındı. Katilleri çok yakından görmüştü. Bunlardan birisi Ünal Osmanağaoğlu’ydu.

DİSK’in kurucusu ve ilk Genel Başkanının kızı bunu her yerde, her konumda, her durumda ve her zaman dile getirdi, anlattı, tekrarladı. Babası acımasızca, vahşetle öldürülürken Nilgün balkondaydı ve 19 yaşındaydı. Katilleri görmemesine ve tanımamasına imkân yoktu. Ve onun deyişi ile “105 yaşına da gelse öldüreni asla unutmayacaktı…”

Kemal Türkler Denizli’de yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Çok küçük yaşlarda ekmek kavgasına başladı. Yaşam savaşımına terzi çırağı olarak girdi. Daha sonra gömlek ustalığı, ayakkabıcı çıraklığı yaptı. 1947 yılında Hukuk Fakültesine kaydoldu. Bir yandan da Emayetaş fabrikasında işçilik yaparak geçimini sağlamaya, eğitimini tamamlamaya çalışıyordu. Ne var ki Türkler, yoksulluk nedeniyle Hukuk Fakültesinin üçüncü sınıfından ayrılmak zorunda kalmıştı.

Kemal Türkler, 1961 yılında Türkiye İşçi Partisinin kurucuları atasında yer aldı. 1967’de Maden-İş, Lastik-İş, Gıda-İş gibi sendikalarla birlikte Türk-İş’ten ayrılarak, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunu (DİSK) kurdu.

15-16 Haziran 1970 olaylarında, İşçilerin aleyhine çıkarılmak istenen bazı maddeleri protesto etmek için eylemlere katılması nedeni ile tutuklanmıştı.

22 Temmuz 1980 yılında da evinin önünde üç kiralık katil tarafından vurularak öldürüldü.

Ölümünden 10 gün önce, Genel Yönetim Kurulunda yaptığı konuşmada şunları söylüyordu:

“Ülkemizde bu kanlı planı bozacak, faşizm tehlikesini yok edecek güçler ve olanaklar vardır. Faşizmi tüm örgüt ve yuvalarıyla yok etmenin, bunalımdan kesin kurtulmanın, ülkemizin ve halkımızın sorunlarını çözümlemenin yolu da anti-faşist, anti-emperyalist, anti-tekel, anti-şoven güçlerin cephesinden, bu cephe güçlerinin ortak iktidarından geçiyor.. Gerçek kalıcı çözüm sosyalizme açılan ileri demokratik iktidarın kurulmasıdır…”

12 Eylül1980 faşist darbesinden önce devrimci demokrat güçleri uyarma görevini yerine getirmek istemişti ama sesini duyuramamıştı.

16 yıl boyunca dava açılamamıştı. Katil, Kemal Türkler’in ölümünden tam 19 yıl sonra, 1999’da yakalandı.

Cinayeti işleyenler bilindiği halde mahkeme yıllarca sürdü. Her gün, her sabah adalet arayışı ile umutlar yeniden tazelendi. Oturumlar yıllarca izlendi. Yargılamanın sonucunda canilerin cezalandırılması beklenirken “zaman aşımı” ile dava düştü. Cinayet, yapanların yanına kậr kaldı.

Bu kararla DİSK’in kurucusu ve ilk Genel Başkanı ile birlikte çocukları, yakınları, sevenleri bir kez daha öldürüldü. Bir kez daha katledildi.

Bu olaydan sonra Nilgün Türkler şunları söyledi gazetecilere:

“Şimdi AİHM’e gideceğiz. Bu yol söylendiğinde senelerce rahatsız olmuşumdur; insan ülkesini şikâyet etmek zorunda kalmamalı diye düşünmüşümdür. Ülkemi severek büyütülmüş bir çocuğum ama bugün ülkemden nefret ettim, burada doğduğuma lanet ettim. Kendime ettiğim gibi keşke annem ve babam da burada doğmasaydı dedim…”

Bir şehit kızına bu sözleri söyleten bir ülkede haktan, hukuktan söz edilebilir mi? Cinayeti işleyenleri yakından görüp, mahkemede en ince ayrıntısına kadar anlatmasına karşın, 30 yıl aradan sonra katiller zaman aşımından yararlanıp, ellerini kollarını sallayarak dışarı çıkıp, toplumun arasına karışabiliyorsa, insanların “hukuk güvencesi” vardır diyebilir miyiz? Hukuk güvencesinin olmadığı bir ülkede demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet olabilir mi?

“Başbakanın 1 milyar doları var” dediği için bugün ülkemizde Silivri zindanlarında insanlarımız çile dolduruyor. Bunu bizzat Başbakanın kendisi itiraf etmiştir.

Salt iktidarın uygulamalarına ve görüşlerine karşı çıktı diye delilsiz, dayanaksız, dört duvar arasına atılan ve yıllardan beri de sorgusuz sualsiz tutulup, rehin alınan bu yurtseverlerin hakkını kim koruyacak?

Cangıl ormanı yasalarının geçerli olduğu böyle bir ortamda, haksızlığa uğrayan, ezilen, sömürülen, aç açık, işsiz bırakılan, öldürülen, dünyası karartılan, aldatılan, dolandırılan vatandaşların hukukunu kim koruyacak?

En doğal Anayasal haklarını kullanıp, demokratik bir eylem çerçevesinde Başbakanı protesto etmek istedikleri için öğrencilerimiz, gençlerimiz yerlerde sürükleniyor, tekmeleniyor, coplanıyor, gözleri patlatılıyor, karınlarındaki bebeleri düşürülüyor. Bir kırık plak gibi durmadan tekrarlanan “ileri demokrasi” bu mudur? Bu mudur gelişmiş demokrasi?

Medyaya baskı. Aydınlara baskı. Yurtseverlere baskı. Orduya, yargıya baskı… AKP Hukuku, Recep Tayyip Hukuku işlemektedir bugün ülkemizde…

Bu vatan, bu insanlar böyle çok zulüm dönemleri gördü. Çok zulüm dönemleri yaşadı. Çok hükümetler, çok iktidarlar gördü. Nice Abdülhamit’ler, Menderes’ler, Evren’ler gelip geçti.

Vatan cepheleri kurdular. Meydanlarda kitap yaktılar. Saçı ak profesörlere hapishane avlularında buz kırdırdılar. Sivas’ta aydınlarımızı katlettiler. Karakollarda Aziz Nesin’lere sövdüler. Sövenler, sayanlar gitti. Türkiye kaldı geride. Ay yıldızlı bayrak kaldı…

Korku imparatorluğu, baskı, zulüm şimdiye dek kimseye bir yarar sağlamadı. Basınla, halkla uğraşanlar, yetim hakkı yiyenler, insanları aç sefil bırakanlar huzur yüzü görmediler. Yataklarında rahat uyuyamadılar.

Tarih Baba bir kez daha gerçeklere tanık olacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Tarih Baba, gelecek kuşaklara anlatacağı faşizm öykülerini şimdiden yazmaya başladı bile…


Özlem Özdil - Dinleyin Turnalar
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x