Allah'ın Sopası Yok... - Dr. Noyan UMRUK

Allah'ın Sopası Yok... - Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Noyan Umruk » Cmt Ara 12, 2009 15:05

ALLAHIN SOPASI YOK... :twisted:

Dr.Noyan UMRUK


Ruanda, küçük bir Afrika ülkesi… Uganda, Tanzanya ve Burundi sınır komşuları.

Nüfusu: 9,907,509

Okur-yazar oranı: % 70,4

Din: Halkın % 82,5’u Hıristiyan, % 5’i Müslüman.

Resmi diller: Kinyaruandaca, Fransızca ve İngilizce.

Doğal kaynaklar: Altın, kalay cevheri, tungsten cevheri, metan gazı.

Kişi başına yıllık gelir: 1000 dolar.

Halkın % 60’ı yoksulluk sınırı altında.


Ruanda, 1860 yılında Almanya’nın sömürgesi oldu.

Almanlar Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkınca, Ruanda 1916 yılında Belçika’nın boyunduruğu altına girdi.

Belçikalı egemenler, Ruanda’yı kolayca yönetebilmek için, sömürgecilerin o çok iyi bilinen ‘Böl ve Yönet’ yöntemini hemen uygulamak istediler. Ama önce, bunun için bir haklı neden ya da nedenler bulmalı idiler…

Belçikalı egemenler Ruandalıları dini inançlarına göre bölemiyorlardı, çünkü halkın büyük çoğunluğu Hıristiyan misyonerlerin onlarca yıl süren yoğun çabaları sonucu Hıristiyan olmuştu. Öyleyse, dini inanca dayalı bir ayrımcılık söz konusu olamazdı. Ruandalıları etnik kökene göre ayrıştırmak da olanaksız görülüyordu. Gerçi Ruandalıların bir kısmı çiftçilik bir kısmı da hayvancılık yapıyordu ama, bu farklılık derin bir ayrımcılık yaratmaya elverişli değildi.

Belçikalı egemenler en sonunda Ruandalıları bölecek, akıllara durgunluk veren bir formül buldular.

Ruandalıları ‘burnu uzun olanlar’ ve ‘burnu kısa ve basık olanlar’ diye ikiye ayırdılar.

Bu, şaka değil!

Belçikalı sömürgeciler, burnu uzun olanlara ‘Tutsi’, burnu kısa ve basık olanlara ‘Hutu’ dediler. Elbette, sadece böyle demekle kalmadılar. Tutsilerin, soylu, kültürlü, yetenekli olduğuna toplumu ikna etmeye çalışıp, kendilerine hizmet edecek yöneticileri Tutsilerden seçtiler.

Aslında, burnu uzun Tutsiler azınlıktaydı. Ruandalıların çoğunluğu kısa ve basık burunlu Hutulardı. Pekiyi, Belçikalı sömürgeciler, kendilerinin yaratıp ortaya çıkardığı ayrımcılıkta neden çoğunluktaki Hutuları değil de azınlıkta olan Tutsileri kendilerine yakın kişiler olarak seçmişlerdi?

Sömürgeciler, ‘Böl ve Yönet’ yöntemini uygularken, hep şu ilkeye bağlı kalırlar. Bölünme sonucu ortaya çıkan sınıflardan, azınlık olanını, kendilerine işbirlikçi olarak seçerler. Azınlıkta olanlar aracılığıyla, çoğunluk üzerinde baskı kurup denetimi sağlarlar. Azınlıkta olanlar, konumları nedeniyle, çoğunlukla baş edemeyeceklerini bildiklerinden sürekli olarak efendilerine bağlı kalırlar.

Yaratılan bu yapay bölünme, pek tabii ki tutarlı değildir. Tutsilerle, Hutular arasında kan, soy ve kültür farkı yoktu. Tutsilerle, Hutuların genetikleri de aynıydı. Ama, ne gam, dervişin fikri başka…

Belçikalı sömürgeciler, Tutsi seçkinlerini kullanarak, Belçika’nın politikalarını dayatmayı başardılar. Yerel yönetimlere, Tutsileri getirerek egemenliklerini pekiştirdiler.

Ancak 1950’lerde ortaya çıkan ve 1960’larda süren Afrika Milliyetçiliği rüzgarı Orta Afrika’da esmeye başlayınca, işin tadı kaçtı... Afrikalılar, sömürgecilere karşı başkaldırıyordu. Eylemin öncüleri, Birleşik Afrika ve tüm Afrikalılara eşitlik istiyordu.

İşte bu rüzgardan cesaretlenen Ruanda’nın Hutuları, Tutsilere başkaldırdılar. Kasım 1959’da Tutsilerle Hutular arasında silahlı çatışma çıktı. Binlerce Tutsi öldürüldü, binlercesi de komşu Uganda’ya kaçtı. Belçikalı sömürgecilerin başlattığı ayrımcılık sonucu Ruanda’da bir iç savaş çıkmıştı.

1 Temmuz 1962’de Ruanda, bağımsızlığına kavuştu. Ancak Belçikalı sömürgecilerin neden olduğu iç savaş durmadı. Hutularla Tutsiler arasındaki katliamlar aralıklarla sürdü.

Ruanda’da iç savaş 1994 yılında soykırım boyutlarına ulaştı. Çoğunluğu Tutsi olan 800 bin Ruandalı öldürüldü.

Toplumun tümü için, demokratik ve sosyo-ekonomik gelişmeyi öngören planlı, programlı, eşgüdümlenmiş bir vizyonu olmayıp da, "Güzel şeyler olacak" kolaycılığı ile aklı evvelliği kimseciklere bırakmayıp türban, imam-hatip okulları, Silivri davası ve nihayet açılım teraneleriyle ve de azgın bir yandaş medya ile toplumsal görüş farklılıklarını düşmanca karşıtlıklara dönüştürerek ülkeyi yönetip, iktidarlarını sürdürmeye çabalayan Abdülmucid Kesbiçerler, ülkeyi ne hale getirdiniz hala görmüyor musunuz? Allah korusun ama, Allahın sopası yok…
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1067
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Re: ALLAHIN SOPASI YOK...Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Comte » Cmt Ara 12, 2009 15:22

Cok güzel bir sekilde anlatilmis bölme teknigi. Tabi burada halk sadece burun uzunluguna göre ayrilmadi :D kac tane hayvani (özellikle sigir) oldugunada bakilde. Mesela 10 sigirdan fazlasina sahip olanlar Tutsi grubuna gecti, digerleri Hutu. Ayrica bu ayrimi sadece Belcika yapmadi. Bu ayrimin baslangicini Almanya ve daha sonra Ingiltere atmistir.

Okur yazar orani dogru degil tabi. Resmi rakam sadece o.
Resim
Kullanıcı küçük betizi
Comte
Dilmaç
Dilmaç
 
İletiler: 195
Kayıt: Prş Ara 10, 2009 17:21


Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x