
Değerli Başvekil’in son bir haftalık konuşmalarının satır başlarına bakalım...
“Biz dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz; Türkiye’nin buna ihtiyacı var.”
“Tekgıda-İş’in başkanı ’gerekirse hükümet deviririz’diyor. Neymiş? ’Hükümet devirirmiş’. Sen avucunu yalarsın, avucunu.
...Senin kaç tane üyen var ya, ne ile konuşuyorsun. Önce haddini bil. Haddini bil ve bizi söylemeyi düşünmediğimiz ifadeleri kullanmaya mecbur etmesinler.”
“Bunlar (İtfaiyeciler)belediyenin KİT’lerinde çalışan elemanlar ve onları da maalesef edebim müsait değil ama...”
Direnen çalışanlar için...
“859 tanesi imzayı attı,(İtfaiyeciler) 40 eleman da ’biz kullanıldık’ifadesini kullandı, 68 tanesi şu anda hâlâ direniyor. Şimdi medya ne yapıyor, 68’i ile konuşuyor. Aynen bunların yaptığı gibi ’8 bin kişi Ankara’da bekliyor’diyor. 8 bin kişi, inan gidin bu rakamın onda biri yok. Biz de gözümüz kulağımızla takip ediyoruz. Bakıyorsunuz belli bir çadırın içerisinde, medya maharetini oynuyor”.
“’Devletin malı deniz, yemeyen domuz’... Mantık buydu. ’Devletin kapısına bir adımımı atayım da ne olursa olsun...(TEKEL’ciler için).”
“Aydan aya maaşı alıyorlar. Ne üretim, ne şu, ne bu. Böyle bir şey yok. Böyle mi sürecek bu kardeşim.”
Meclis konuşması...
“Bu edepsizliktir, izansızlıktır! Ahlaksızlıktır.”
“Bir kesim çıkıyor, ’niye üzerine gitmiyorsunuz?’diyerek bize gaz vermeye çalışıyor.(TSK için)”
“AK PARTİ olarak hukukun üstünlüğünü her şeyin üzerinde tutmaya devam ettik..”
“Şimdi siz, bu Bakan hakkında Gensoru veriyorsunuz. İzan gerekir izan...”
“Biz talimatla gelmedik. Biz milletimizin yeter söz milletin karar milletindir gerçeğiyle sandıklardan geldik...”
“Kimse bize gaz vermesin. Biz ne yaptığımızı gayet iyi biliyoruz. Ne zaman ne yapacağımızı da gayet iyi biliyoruz. Biz bu yola çıkarken bütün bunların planlamasını yaparak çıktık”.
TEKEL işçilerinin eyleminin amacını aştığını belirterek... “Amaç, hak arayışı değil, Hükümete karşı aleni bir kampanyaya dönüşmüştür...”
TEKEL eylemi için.. “Ay sonuna kadar sabredilecek!”
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da TEKEL işçilerinin yanına gitmesi üzerine...
“Dürüst davran. Türk-İş’in önünde birikmiş olan 300-500 tane işçi ki komikleşmeye başladı...”
“Kardeşim dünyanın hiçbir yerinde bir fakülteyi bitiren veyahut da ne bileyim bir eğitim enstitüsünü bitiren, öğretmen olmuyor diye bir şey yok ki? Aynı şekilde ’üniversiteyi bitiren herkes iş buluyor’diye bir şey yok ki?”
“Ben sendikacılıktan geliyorum. Ben hayatımın çok ciddi bir kısmını işçi olarak yaşadım”.
“Çetelerin yapamadığını, hukuk dışı örgütlenmelerin yapamadığını, kirli senaryoların başaramadığını şimdi bu türden olumsuz olayları abartarak, ajite ederek, kışkırtarak başaracaklarını zannediyorlar. (TEKEL’ciler için)”
“Hazinemizdeki her bir kuruş, milletimizin bize emanetidir. Her bir kuruşta tüyü bitmedik yetimin hakkı var ve biz o hakkı çar-çur etmeyecek, milletin emanetine asla suiistimalle halel getirmeyeceğiz...”
“Kusura bakmasınlar. Bu ülke yolgeçen hanı değil, bu ülkenin sahipleri var. Biz bu milletin, tüyü bitmemiş yetimin parasının emanetçisiyiz, bunu dürüst kullanmak zorundayız.”
“Nasıl oluyor da bu bir simidi paylaşarak yiyorlar? Nasıl oluyor da bir ekmeği paylaşarak yiyorsun? Hâlâ maaşını alan insan durumundasın.”
Hatırlayınız: Layıkıyla yönetilirsiniz...
Kaynak: Behiç KILIÇ, 6 Şubat 2010 http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=11939