11 Mayıs 2013'te Reyhanlı'da gerçekleşen patlamalar cumhuriyet tarihimizin en kanlı terör saldırısı olarak tarihe geçti. Bombaların infilak etmesiyle ilçe savaş alanına döndü. Televizyonlarda gösterilmeyen görüntülerde yanmış cesetler, yıkılmış binalar ve öfkeli bir halk vardı.
Bu vahşetle ilgili tartışılan iki konu var: Ölü sayısı ve saldırıyı gerçekleştirenlerin kim olduğu.
Kaç kişi hayatını kaybetti?
Resmî makamlar ölü sayısını 50 olarak açıkladı ancak katliamda yitirdiğimiz vatandaşlarımızın bu sayının çok daha üzerinde olduğu belirtiliyor. Getirilen yayın yasağı da ölü sayısını gizlemek için uygulandı. İnternette, Hatay'da yaşayan insanlar ölü sayısının kesinlikle açıklanandan çok daha fazla olduğunu ve basın ve hükûmetin bu durumu saklamaya çalıştığını belirten iletiler yazıyor.
Bir motosiklet forumunda Reyhanlı'da yaşayan bir vatandaşın yazdıkları şöyle:
"(...) Yaklaşık 60 kişinin kimliği belirlendi ve 100'e yakın kişi paramparça, yanmış veya kafaları olmayan vatandaşımız var. Arama çalışmaları şu an devam ediyor. Dün de 2 kişiyi kanalizasyondan çıkardılar. Şehir merkezi Vietnam gibi, binalar yıkık, simsiyah. (...) Şunu bilin ki ölü sayısı sizin izlediğiniz televizyon kanallarındaki yazılanlar değil. (...)"

İletiye şu adresten ulaşılabilir: http://www.cbfturkiye.org/forum/viewtop ... 15#p310319 [1]
Patlamayla ilgili başka bir haber de Edirne'den geldi. Türkiye Komünist Partisi'nin 13 Mayıs'taki basın açıklamasında konuşan Hatay-Samandağ'lı öğrenci Meziyet Camuz'un ölü sayısıyla ilgili anlattıkları ise şöyle: [2]
"Arkadaşlar ben hiçbir siyasi örgüte bağlı değilim. Ben halkıma bağlı bir insanım. Şu anda Hatay’da 300'e yakın ölü ve sayısız yaralı yatıyor. Bunlar sadece bilinen. Daha yanıp kül olmuş kaç vatandaş kaç kardeşim öldü orada."
Bu gibi pek çok iddia, bölgede yaşayanlar tarafından dile getiriliyor. Katliamda kaybettiğimiz vatandaşlarımızın sayısı açıklanan sayıların çok çok üstünde.
Başkalarının yazdıklarına, söylediklerine güvenemiyorsanız, facianın gerçek sonuçları hakkında tatmin olmak için Hataylı veya Hatay'da yaşayan tanıdıklarınıza, komşularınıza, öğretmenlerinize, iş arkadaşlarınıza olan biteni sorun. Benim konuştuğum kişiler ölü sayısının 100'ün üzerinde olduğunu söylüyor. Keşke kimsenin burnu kanamasaydı, ama gerçekler üzücü.
(Bu konuda da sosyal medyada türeyen asılsız haberler insanları yanlış yönlendiriyor. Facebook ve Twitter'da dolaşan iddiaya göre Ferdi Özmen adlı bir gazeteci, Hatay'daki hastanelerden aldığı bilgilerle ölü sayısının 177 olduğunu açıklamış ve tutuklanmış. Fakat Ferdi Özmen Facebook hesabında bu haberin asılsız olduğunu duyurdu. Yalan haberin kaynağı İslâmi Davet adındaki internet sitesi.)
Katliamın faili kim?
Bu sorunun yanıtını ararken teknik bilgiler ile stratejik oyunları bir arada değerlendirmeliyiz. Saldırıyı üstlenme açıklaması, saldırının yapılış yöntemi, böyle bir eylemi gerçekleştirme olanağı olan örgütlerin hangileri olduğu gibi bilgiler net ve yeterli değilse katliamın kimin işine yarayacağı, hangi sonuçlara neden olacağı gibi konularda beyin egzersizi yapmak gerekli.
Öncelikle belirtelim ki El Nusra örgütü bu saldırıyı henüz üstlenmedi. Yine Facebook ve Twitter'da çok paylaşılan bir yazıda BBC, Le Monde, Indipendent TV ve Telegraph gibi kaynaklarda saldırının Nusra tarafından üstlenildiği, katliamı muhaliflerin gerçekleştirdiği yönünde haberlerin olduğu yazılıyor. Ancak yine asılsız bir haberle karşı karşıyayız. BBC'nin haberi Şam'daki bir saldırıyla ilgili. Diğer haberlerse tamamen uydurma.

Patlamanın failinin El Nusra/El Kaide/ÖSO olduğuna dair bir başka gösterge de olayın anında teröristler tarafından kayda alınması.

Bir başka işaret, Reyhanlı halkının, her gün seyyar satıcılık yapan mültecilerin 11 Mayıs günü ortadan kaybolduklarını söylemesi. Facebook'ta sesini duyurmaya çalışan Reyhanlılılardan biri de Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu'ya yazdığı mektupta aynı şeyden bahsetmiş. [4] Halk, sığınmacıların patlamadan önce sessizce ilçeyi terk etmesini konuşuyormuş.
Durum böyleyken saldırıyı muhalif teröristler yapmış gibi gözüküyor. Kaldı ki patlamadan yallnızca 7 saat sonra etkisiz yetkililerin failleri güya tespit edip Esad'ı suçlaması, "Bu kadar hızlı bir istihbarat neden bombaları fark edemedi?" sorusunu akıllara getiriyor.
Bu grupların güdümlü olduğu ortada. CIA tarafından eğitildiler, lojistik desteği MOSSAD'dan aldılar, her türlü ihtiyaçlarını AKP sayesinde karşılıyorlar. Öyleyse isyancılara bu saldırıyı gerçekleştirme emrini veren güç neresi? Asıl can alıcı nokta burası.
Amerikan halkı yeni bir savaşa karşı. Son 10 yıldaki savaş harcamaları yüz milyarlarca doları çoktan aştı. Binlerce Amerikan asker öldü. Irak'ın işgâlinin ekonomik-askerî sonuçlarından sonra yine bir bataklığa girmek Obama'nın işine gelmeyecek. Obama bu yüzden Suriye'de Esad'ı devirmek için Türkiye'yi kullanmak istiyor.
Yalnız ABD'de savaş yanlısı, "savaş lobisi" olarak da adlandırılan bir çevre ve İsrail ise Mısır, Tunus ve Libya'dan çok daha uzun süren bu krizin askerî müdahale ile bir an önce hâlledilmesini istiyor.
Türkiye'de ise AKP, ABD'nin askerî müdahalesini ısrarla talep ediyor. Tayyip Erdoğan her ne kadar Esad'a "alçak, gaddar, zâlim" gibi hakaretlerle çıkışsa da komşu ve Müslüman bir ülkeye Türk askerini sokmanın bedellerinin ağır olacağını biliyor. Türk milleti Suriye'ye müdahaleye karşı. Erdoğan da topu Obama'ya atmak istiyor. Faciadan birkaç gün önce Tayyip Erdoğan'ın NBC ile yaptığı söyleşide "ABD'nin Suriye'ye kara harekâtına destek vereceği" basına yansıdı. Başbakanlık'tan hemen açıklama geldi ve Tayyip Erdoğan'ın söz konusu söyleşide kara harekâtına değil uçuşa kapalı bölge oluşturulmasına destek vereceğini söylediği vurgulandı. Haber siteleri hemen haberin metnini değiştirdi. Eşbaşkan, Türk milletinin evlâtlarını ABD'nin yanında BOP yolunda ölmeye yollamayacağının mesajını veriyordu.
Peki bu üç gruptan hangisi veya hangileri bu katliamın asıl sahibi?
Obama yönetimi olabilir, çünkü AKP'yi bir an önce Suriye'ye sokmak istiyor. Amerikan askerini değil Türk askerini kullanmak için AKP'yi zor durumda bırakmak isteyebilir.
Suriye'yi paylaşmayı Obama'nın siyasi istikrarına yeğleyen savaş yanlısı küresel çete olabilir, çünkü Obama'yı bu yolla Suriye'ye girmek zorunda bırakabilirler.
AKP olabilir. Çünkü Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu ikilisi de Amerikan ordusunun Müslüman ve mazlum Suriye'ye girmesini istiyor. İhalenin kendilerine kalması durumunda Türk askerini ölüme yollayıp halkla karşı karşıya kalırlarsa Amerika'nın istediği gerçekleşecek ama sonra AKP diye bir şey kalmayacak. Patlamalardan sonra Tayyip Erdoğan'ın -her ne kadar Esad'ı kast ediyor gibi görünse de- "Bizi bu kirli savaşın içine çekmek istiyorlar!" sözü ABD'ye bir tepkiye benziyor.
Patlamadan birkaç gün önce bahsettiğimiz NBC'deki ABD'yi Suriye'de görmek isteyen Tayyip Erdoğan açıklamasının yapılması ve patlamadan birkaç gün sonra Tayyip Erdoğan'ın Beyaz Saray'a gidecek olması rastlantı mı? Bu patlama, Washington'da Erdoğan'ın elini güçlendirmeyecek mi?
Bir süre önce ABD ve Rusya Dışişleri Bakanları John Kerry ve Sergey Lavrov'un Suriye için diyalog yolunu seçerek ve en azından 2014'teki seçimlere kadar Esad'ın Cumhurbaşkanlığını onaylayarak çözüm yolu arayan bir konferans için anlaşması ve bu konferansta Türkiye'nin olmayacak olması ile bu patlamanın ilgisi olabilir mi? Ya Esad'ı devirip Suriye'den ziftlenmek isteyen Siyonist sermaye?
Silahlı isyancıların Obama, Kerry ve demokratlardan ziyâde CIA-MOSSAD denetiminde olduğunu ve Türkiye'de sığınma, barınma, toplantılar yapma gibi ilişkilerden dolayı AKP'nin de elinde olduğunu düşünürsek akla en uygun seçenek, savaş yanlısı bankerler, CIA-MOSSAD ve AKP'nin bu katliamı birlikte plânladığı ve taşeron terör örgütlerine yaptırdığıdır...
Esad'a ağız dolusu hakaretler saçan, siyasi konumumu Esad düşmanlığına oturtan AKP, Esad'lı ve AKP'siz bir çözümü istemiyor. İhalenin Türk askerine kalmasını da kendi geleceği açısından riskli buluyor. Suriye'yi hâlâ "hâlledemeyen" küresel çetenin kan emicileri bölge kaynaklarını bir an önce elde etmek istiyor.
Oynanan oyun çok kirli. Ortaya çıkan bu kanlı ittifak, Obama'yı ikna için yüzlerce Türk vatandaşının katledilmesini tezgâhlıyor.
Bugün 15 Mayıs. İngiliz sömürgeciliğinin taşeronu Yunan orduları 94 yıl önce İzmir'i kanlı bir şekilde işgâl ediyor ve vahşet dolu bir katliam gerçekleşiyordu. İşbirlikçi yönetim bu katliamlara ön ayak oluyordu. 94 yıl sonra aynı kirli ittifaklar yine Türk milletine katliamlar düzenliyor, yöneticiler yine bu hain ittifakların içinde.
Fazla sevinmesinler, "O GÜN" patlayacağız; yalnız düşmanı değil, 70 yıllık mâkus talihimizi de yeneceğiz!
Erhan SANDIKÇI, 15 Mayıs 2013
sandikcierhan@gmail.com
[1] Aktaran: http://antik.eksisozluk.com/show.asp?id=33862270
[2] http://haber.sol.org.tr/soldakiler/bir- ... zorundayim
[3] http://www.odatv.com/n.php?n=iste-o-pat ... 1105131200
[4] Mustafa Mutlu, "Vatandaş Mehmet 'Reyhanlı'yı Sizin İçin Yazdı", Vatan, 15.5.2013
EK
15 Mayıs 2013, 11.52
Reyhanlı'da yaşayan Fuat Bahadır bildiriyor:
-Patlama sonucu yaşamını yitiren insan sayısı kaç? Yüzlerce insanın öldüğü iddiaları doğru mu? Yaralananların durumu ve sayısı nedir?
-Yaşamını yitiren kişi sayısı 100 ün üzerinde ve daha halen ceset aramaları yapılıyor... Dün postane önündeki postaneye ait logar kapağının içerisinden iki adet ceset çıkarıldı... Elimde olayın ertesi günü sağlık personelinin yazdığı veriler var... Kimliği tespit edilenler ailelerine teslim edildi. Kafası bedeni olmayan ve onlarca kömür olmuş insan var, onlar da DNA testlerinden sonra peyderpey ailelerine her gün teslim ediliyor...
-Her gün tezgâh açan mültecilerin o gün ortada gözükmedikleri söyleniyor. Bu iddia doğru mu?
-Evet... Yolun iki taraflı karşılıklı kaldırımı üzerinde tezgah açan Suriyeli sığınmacıların orada olmadığı doğru... Ayrıca patlamadan ölen 3 tane Suriyeli Reyhanlı halkı tarafından kafası ezilerek hunharca öldürüldüğü söylentisi var ve bu kesinlikle yanlış bir bilgidir. Ben olay yerine 50 metre mesafedeydim, her şeye şahit oldum ayrıca yüzlerce kişi var cep telefonu ile olayları farklı boyutlardan kayıt altına alan bu görüntülerde bile kesinlikle öyle bir şey görünmüyor.