
Uğur ERGAN - İsmail EREL / FRANKFURT
Frankfurt Eyalet Mahkemesinde görülen Deniz Feneri e.V. davasında, Hakim Jochen Müller, dün kararını açıkladı.
Davayı Almanyadaki en büyük bağış skandalı olarak niteleyen Müller, gerçek 4 suçluyu da şöyle açıkladı: "Bütün ipler Kanal 7nin elindeydi. Gürhan ve Taşkan, Kanal 7nin özellikle de Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Zahid Akmandan gelen talimatlara göre hareket ettiler. Baş sorumlular Türkiyedeydi." Hakim Müller, Gürhanın, "Türk hükümetinden yardım umduğunu ama alamadığını" da sözlerine ekledi.
ALMANYAdaki Deniz Feneri e.V. davasının hakimi Jochen Müller, En büyük bağış skandalı olarak nitelendirdiği olayın baş sorumlularının Türkiyede olduğunu açıkladı. Müller, "Zekeriya Karaman, Zahid Akman, İsmail Karahan ve Mustafa Çelik"i adlarını vererek suçladı. Hakim Müller, Halk adına Deniz Feneri davasında yargılanan Kanal 7 Avrupa Genel Müdürü Mehmet Gürhan, Deniz Feneri e.V. Almanya Başkanı Mehmet Taşkan ve Muhasebeci Firdevsi Ermişle ilgili verilen cezaları açıkladıktan sonra, karar metnini okuyarak şunları söyledi:
Almanyada hukuk düzeni Alman Türkleri de kapsar
"Daha önce çok ses getiren UNICEF Almanya davası vardı, bu dava onu geçti. Bu benim Almanyada bağış konusunda bildiğim en büyük skandal. 20 bin bağışçı olmasına rağmen garip bir şekilde bu davaya ilgi gösterilmedi. Alman Dernekler Yasasına aykırı bir davranış var. Almanyadaki hukuk düzeni, Almanyada yaşayan Alman Türkleri de (Deutsch-Türken) kapsıyor. Türk basını maalesef her zaman, gerçeklere uygun haber yapmadı. Dava siyasete alet edildi. Gürhan, Türk hükümetinden yardım umdu, ama bu yardımı göremedi. Bu bizi pek ilgilendirmedi. Çünkü sonuç açısından önemli değildi. Gürhan, burada sanık sandalyesinde oturmayan kişileri korumak istemesi nedeniyle olaya siyasi boyut kazandırdı.
Alman yargısı bağımsızdır hiçbir siyasi etki olmadı
Ancak Alman yargısı bağımsızdır. İddianamede talihsiz bir ifade böyle bir izlenime yol açmış olabilir. Ama hiçbir siyasi etki olmadı. Devletlerin kendi vatandaşlarıyla ilgili diplomatik yollardan alışılagelmiş bilgi alışverişleri yanlış anlaşılmamalı. Bağışta bulunan hiçbir kişinin ifadesi alınmamış, Türkiye nezdinde adli yardım talebinde bulunulmamış. Bir de 20 bin kişinin mağdur olduğu düşünülürse, bu dava çok uzun sürebilirdi. Sanık avukatları ve savcılıkla yapılan anlaşma dava süresini kısalttı. Burada yapılan anlaşma mantığın bir ürünüydü.
12 milyon Euro amaç dışı 3 milyon Euro kayıp
Deniz Feneri diye bir dernek hukuken kurulmuş olsa dahi, gerçekte yoktu, çölde seraptı. Bunu Almanyada sadece bir posta kutusu adresinden ibaret olan şirketlerle karşılaştırabiliriz. Deniz Feneri Derneği, maddi olarak UNICEF gibi bir yardım kuruluşu görüntüsünde olsa da gerçekte Mehmet Gürhanın şirketlere sermaye toplayabilmesi için bir araçtı. 2002-2007 yılları arasında 41 milyon Euro (73 milyon YTL) toplandı. 17 milyon Euro (30 milyon YTL) nakit çekildi ve Türkiyeye gönderildi. 8 milyon Euro (14 milyon YTL), Deniz Feneri Türkiyeye gönderildi. 4 milyon Euroya (7 milyon 200 YTL) Almanyadaki bankalarda el konuldu. En az 11.7 milyon Euro (21 milyon YTL) amaç dışı kullanıldı. Ayrıca 2.8 milyon Euronun (5 milyon YTL) akıbeti belli değil. Paralar Türkiyedeki Kanal 7ye, Deniz Feneri Türkiyeye ve Türkiyedeki bazı şirketlere gitti. Paralarla ilgili kararı Türkiyede Kanal 7 sorumluları veriyordu. Mehmet Gürhan ve Mehmet Taşkan, Kanal 7den, özellikle de Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Dr. Zahid Akmandan gelen talimatlara göre hareket ettiler. Baş sorumlular Türkiyedeydi.
Basit bir eylem değil siyasi-İslami ideoloji
Burada dolandırıcıların basit bir eylemi söz konusu değildir. Siyasi ve İslami bir ideoloji vardı. Almanyadaki baş sorumluluk Gürhandaydı. Gürhan, bu organizasyonun Almanya temsilcisiydi. Ama Türkiyeye bağımlıydı. Hiyerarşide kendisinin üstünde bulunan kişilerin onayı ve izni olmadan tek başına karar veremiyordu. Taşkan da önemli bir görev yaptı. Ama onun sorumluluğunu taşıdığı görev çok kısa sürdü. Üstelik Taşkanın siyasi bir amacı yoktu. O şahsi çıkarlarını düşünerek hareket etti. Ermiş ise hiçbir kararı tek başına veremedi. O, Türkiyedeki Kanal 7 sorumluları Zekeriya Karaman ve Harun Kapıyoldaşın talimatlarına göre hareket ediyordu.
İpler Gürhanın elinde ama kontrol Türkiyede
Almanyadaki ipleri Mehmet Gürhan tek başına elinde tutuyordu. 2002 yılından itibaren Türkiyedeki Kanal 7den gelen talimatla Deniz Feneri Almanyanın bağış paralarıyla şirketler kuruldu, taksiler satın alındı. Muhasebeyi Türkiyedeki sorumlular, yine Türkiyede kurulu bir bilgisayar sistemi üzerinden kontrol ettiler. Türkiyedeki Kanal 7de perde arkasındaki isimler Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Harun Kapıyoldaşdı. Mehmet Gürhan hiyerarşide Türkiyedeki bu kişilerin arkasındaydı. Gürhanın geniş kapsamlı ortak bir siyasi görüşü vardı. Milli Görüş üyeliği ve zamanında Milli Gazetede çalışması bunun gösteriyor. Şimdiki görevi de bunun devamı gibiydi.
Hain ilan edilen Ermiş koruma altına alındı
Bağışçılar paralarının kullanımı konusunda kandırıldılar. Şirketlerde çalışanların maaşları, bağış paralarıyla ödendi. Ayrıca herkese elden maaş verilmesi uygulaması vardı. Sanıklar arasında gerçek anlamda pişmanlık duyan bir tek Firdevsi Ermiş oldu. Ermişin itirafları ile soruşturmada belli aşama kaydedildi, başarı sağlandı. Bazı gazetelerde, Ortak davaya ihanet eden hain ilan edilse de doğrusunu yaptı ve konuştu. Ermiş, bu yüzden dokunulamayacak bir koruma altında. Taşkan da itiraf etti. Mahkeme heyeti Taşkanın hatasını kabul ettiğinden ve az zarara yol açtığından hareket etti.
Gürhanın özür dilemesi hiç inandırıcı değil
Gürhanın bağışçılardan özür dilemesi bize pek inandırıcı gelmedi. Gürhanın haksızlık yaptığı ve bunu kabul ettiğine dair bir izlenime sahip olmadık. Gürhan, Almanyadaki baş sorumluydu. Kendisine taksi şirketleriyle de şahsi çıkar sağladı. Hiyerarşi nedeniyle Türkiyedeki adamların aldığı kararları burada sadece uyguladı. Ancak yine de hukuk düzenine olan inancını tam olarak yitirmemesini de takdir ettik." Hakim Müller, duruşma sonrasında Hürriyetin, "Baş sorumlularla kimi kast ettiniz?" sorusunu yanıtlarken, Zekeriya Karaman, Zahid Akman, İsmail Karahan ve Mustafa Çelikin isimlerini yeniden saydı.
Kaynak
..