Alman 1. televizyon kanalı ARD'de yayımlanan "Tatort" adlı polisiye dizinin, bir Alevi babanın kızına tecavüz etmesini konu alan bölümünü protesto etmek amacıyla binlerce Alevinin katılımıyla Köln kentinde miting düzenlendi.

Kölner Dom kilisesinin bulunduğu "Domplatz" adlı meydanda düzenlenen gösteriden önce, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Başkanı Turgut Öker, Genel Sekreter Ali Ertan Toprak, Alevi Birlikleri Federasyonu kadın kolları temsilcileri ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser, ARD'ye bağlı WDR yayın kuruluşu binasının önüne siyah çelenk koydu.

Öker, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Horst Köhler'in 9 Ocak'ta Berlin'de vereceği yeni yıl resepsiyonuna davet edildiğini belirterek, "Evet davetli olarak gideceğim. Alevilerin haklı tepkisini Cumhurbaşkanı Köhler'e de ileteceğim" dedi.

Alevi temsilciler daha sonra WDR binasına girerek, filmin yapımcısı olan yayın kuruluşu NDR'nin Televizyon Dairesi Başkanı Doris J. Heinze'ye bir protesto metni sundular. Yazıda, "Tatort" dizisinin tümüyle yayından kaldırılması, Alevilerden özür dilenmesi ve ARD kanalında en kısa zamanda Alevileri anlatan bir program yayımlanması istendi.

Görüşmeden sonra, CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat'ın da katıldığı mitingde konuşan Öker, filmde konunun tesadüfen seçildiğine inanmadıklarını belirterek, ARD başta olmak üzere, filmin senaristi Angelina Maccarone'nin Alevi toplumundan bir an önce özür dilemesini talep etti.

Öker, ARD'nin kendilerinden özür dilememesi durumunda televizyon harçlarının ödenmemesi çağrısında bulundu. Alevilere yönelik ön yargıların sona erdirilmesi gerektiğini ve hiç kimsenin dini değerleri rencide etmeye hakkı olmadığını ifade eden Öker, Türk büyükelçiliği ve başkonsolosluklarını bu konuda açıklama yapmadıkları gerekçesiyle eleştirdi.

Toprak da konuşmasında, "Tepkilerinin bazı insanlar için abartı gibi görünebileceğini, ancak Alman anayasasının 1. maddesinin de belirttiği gibi insan onurunun dokunulmaz olduğunu" belirterek, ön yargıların kaldırılması için ARD'nin bir an önce Alevileri anlatan bir program hazırlaması gerektiğini söyledi. Eser de onurlarının ve kimliklerinin rencide edilmesine izin vermeyeceklerini kaydetti. Protesto mitingi Haluk Levent'in kısa konseriyle sona erdi.

Milletvekilinden mektup

Öte yandan Sosyal Demokrat Partili (SPD) Federal Meclis üyesi Lale Akgün, Alevilerin söz konusu filmi gerekçe göstererek kendileri için reklam yaptıkları gerekçesiyle filmin yapımcısı Maccarone'ye bir mektup gönderdi.

Akgün, mektubunda, Alevi derneklerinin konuyu abarttıklarını öne sürerek, "İnancıma göre dernek yöneticileri, kendi reklamlarını yapmak için bu filmi iyi bir fırsat olarak görüyorlar. Bunu da sizin sırtınızdan yapıyorlar" ifadesini kullandı.

"Alevilerin uzun yıllar takip edildiklerinin ve haklarında ön yargıların bulunduğunun doğru olduğunu" ifade eden Akgün, Alevi derneklerinin bir protesto notası hazırlamaları durumunda bunu herkesin anlayabileceğini, ancak hemen bir gösteri yapmanın, kışkırtıcılıktan suç duyurusunda bulunmanın, hatta İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble'ye mektup göndermelerinin anlaşılır gibi olmadığını, Schaeuble'nin bu konuyla bir ilgisi olmadığını kaydetti.

EfE, haber icin cok tesekkürler. Kac gündür Sırrı Y. Cebeci'nin bu konu ile ilgili yazisini paylasacaktim, firsat olmamisti..

Aleviler ve ensest

İTALYAN asıllı 44 yaşındaki Alman kadın yönetmen Angelina Maccaronev, kafayı belden aşağısı ile bozmuş.

Ama normal karşılanabilecek bir takıntı değil bu. Bütün filmlerinde cinselliği ve eşcinselliği konu alıyor. Hatta sadist ve mazohist cinsel ilişkiyi konu alan “Verfolgt” (Takip) adlı film, ona Altın Leopar Ödülünü bile kazandırmış.

Böyle bir yönetmenden seviyeli film yapmasını bekleyebilir misiniz?

Elbette bekleyemezsiniz ama, keşke Batı’nın cinsel iğrençliklerini meşrebine uygun tarzda teşhir etmeye devam ederken, “Eline, diline, beline hakim ol” felsefesiyle namusuna çok düşkün olan Alevilere ve onların namusuna keşke dil uzatmasaydı.

Senaryosunu bu kadının yazıp yönettiği ve Alman 1. televizyon kanalı ARD’de yayınlanan “Tatort” adlı polisiye dizinin “Wem Ehre gebührt” (Namusuma Layık Olmak) adlı bölümünde, Alevi babanın kızına tecavüz etmesi ve kızının Alevilikten koparak Sünni olup, başını örtmeye başlaması konu ediliyor!

Sanki başka konu kalmamış, sanki dünyada Alevilerden başka toplum yokmuş gibi.

Önyargılı filmin televizyonda gösterilmesinden sonra, başta Aleviler olmak üzere Almanya’da yaşayan tüm Müslümanlar -haklı olarak- ARD Televizyonu’na yoğun tepki gösterdiler.

Hatta Almanya’daki Alevi örgütleri, Noel gibi dini bir bayram gününde Alevi inancını rencide eden böylesine iğrenç bir filmi yayınladığı için ARD hakkında hukuki süreç de başlattılar.

Yurtsever Aleviler

Sünni ya da Alevi olabiliriz. her şeyden önce Müslüman Türk’üz.

“Hepimiz Ermeniyiz” naralarının atılabildiği bu ülkede, “Hepimiz Aleviyiz” ya da “Hepimiz Sünniyiz” demek en doğal hakkımız.
Kaldı ki biz, Aleviliğimizle ve Sünniliğimizle gurur duyan, bu farkı sadece zenginlik olarak gören, üstelik aynı Allah’a ve aynı Peygamber’e inanan bir milletiz.

Alevileri rahatsız eden, inciten ve yaralayan her şey, hepimizi aynı derecede rahatsız eder, incitir ve yaralar.

Hepimizin komşuları, iş veya okul arkadaşları arasında Aleviler de vardır. Bu temiz, dürüst, namuslu ve yurtsever insanlardan şimdiye kadar zarar görenimiz oldu mu?

Ama onlar, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e bağlı oldukları, tarikat ve cemaatlerden uzak durdukları için, sürekli hedef tahtası haline getirildiler.

İç ve dış kışkırtıcılar

Hazmedilmesine imkan olmayan Madımak Oteli vahşeti, dünyanın hangi ülkesinde meydana gelse, o ülkede yer yerinden oynardı.

Türkiye, Alevi hoşgörüsü ve yurtseverliği sayesinde, o korkunç olayı kazasız belasız atlattı.

Fakat Alevilerin bu hoşgörüsü ve yurtseverliği içte ve dışta sürekli istismar edilmeye çalışılıyor.

Bu ülkede bir Adalet Bakanı’nın bir zamanlar yapılan “Bir dakika karanlık eylemi” için “Mum söndü yapıyorlar” diyerek aklınca Alevilere hakaret ettiğini, bir Başbakan’ın Cemevini cümbüşevine benzettiğini unutmadık.

Avrupa Birliği de Alevileri sürekli tahrik etmeye ve Sünni-Alevi çatışması yaratmaya çalışıyor.

Bütün tahriklere rağmen ellerine ve dillerine hakim olmayı başaran Atatürkçü ve yurtsever Alevi yurttaşlarımızla övünüyoruz.

Avrupa Birliği de Alevileri sürekli tahrik etmeye ve Sünni-Alevi çatışması yaratmaya çalışıyor.

Bütün tahriklere rağmen ellerine ve dillerine hakim olmayı başaran Atatürkçü ve yurtsever Alevi yurttaşlarımızla övünüyoruz.

Alevi vatandaslarimiz bunu anlayip lutfen gaza gelmesinler

shadow39, "akape alevileri" denilen, "ne Sünni ne Alevi" olan kimseler türetildi. Bunları lider diye Alevi vatandaşlarımıza dayatıyorlar. Bazı Alevi dedelerini kullanıyorlar bunun için. Dediğim gibi bunlar; ne Sünni, ne Alevi. Bunlara Sünlevi de denilebilir. Bu ortak sorundan başka kimsenin sıkıntısı yok. Hatta onlar, herkesten çok rahatsızlık duyanlardır. Aleviler, bu Cumhuriyetin gerçek bekçileridendir. Gaza gelme durumunu daha çok, şu İslâm dışı tarikatların güdümünde olanlar gerçekleştiriyor aslında...

Kendine Kürt ve Alevi diyenleri de Halaçoğlu açıkladı. Bunların çoğunluğu da Kürt değil, kendini Kürt sanıyor. İnsanın hissettiği neyse odur tabi.

Efe, yazı giçin teşekkürler.