Ergenekon tertibinin en önemli kurumsal hedefi Türk Silahlı Kuvvetleri. Bu gerçek artık gizlenmiyor. Operasyon medyasında Amerika-İsrail bağlantılı kalemler her gün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne küfürler, hakaretler yağdırıyor. Peki Türk Silahlı Kuvvetleri, adeta bir düşman ordusu gibi neden kendi ülkesinde yayınlanan gazete ve televizyonlar tarafından hedef alınıyor? Gazete ve televizyonlar Türkçe yayın yapıyor ama sermaye yapılarıyla açıkça uluslararası bağlantı içindeler. Arkalarında Amerika'nın olduğunu da açıkça ilan ediyorlar. İşte Türk Ordusu'nun neden Amerika'nın hedefi olduğunu anlatan haberimiz...
Ergenekon tertibinin hedefinin, Amerika ve Avrupa emperyalizminin karşısında Türkiye'nin milli çıkarlarını savunanlara karşı yapıldığı bir sır değil. Hem tertiple ilgili düğmeye Bush-Tayyip Erdoğan görüşmesinde basılması, hem de Avrupa'dan "sonuna kadar gidin" talimatları bunun en açık kanıtları. Operasyon kapsamında geçen hafta gerçekleşen tutuklamalarla Türk Ordusu'nun iki emekli orgeneralinin tutuklanması, hedefte Türk Ordusu'nun bütünüyle bulunduğu gerçeğini göz önüne serdi. Peki Türk Ordusu neden hedefte? Bu sorunun yanıtı, Türk Ordusu'nun özellikle 1990'ların ikinci yarısından sonra izlediği çizgide gizli.
Türk Ordusu, 1991'deki Körfez Savaşı'ndan sonra, Amerika'nın Irak'ı bölme ve Irak'ın kuzeyinde bir ikinci İsrail devleti projesiyle yüz yüze geldi. PKK terörünün bu bölgeden beslenmesi, hem PKK hem Kukla Devlet projesinin aynı planın parçaları olarak devreye sokulması anlamını taşıyordu. Amerika, PKK sopasını kullanarak, Türkiye'yi Kukla Devlet'i kabule zorluyordu. Aynı dönemde Amerika bir planı daha Türkiye'de devreye soktu.
Eski CIA İstasyon Şefi Graham Fuller'in deyimiyle Türkiye'yi bir Ilımlı İslam devletine dönüştürme projesi. Önce CIA ile bağlantısı kesin olarak açığa çıkan Tansu Çiller ile birlikte Refah Partisi iktidara getirildi ardından sürecin taşları tek tek döşendi ve AKP iktidara taşındı. Türk Ordusu ise bu dönemde adım adım Kukla Devlet'i önlemeye dönük adımlar atmaya başladı. İran ve Suriye'nin yanasıra Saddam Hüyesin yönetimindeki Irak ile ilişkiler geliştirildi.
Türk Ordusu tarafından bu süreçte, Irak'ın kuzeyindeki Talabani ve Barzani grupları ise Saddam Hüseyin yönetimiyle anlaşması telkin edildi. Bu projenin uygulayıcısı olan ve Amerika'nın İncirlik'te konuşlu Çekiç Güç birliklerinin Irak'ın kuzeyinde Kukla Devlet oluşumundaki rollerini kanıtlarıyla ortaya çıkaran Jandarma Genel Komutanımız Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağı sabotaj sonucu düşürüldü.
Ama Amerika ve Avrupa emperyalizminin yeni Sevr projelirin hayata geçiren uygulamaları, başta Irak ve Kıbrıs konularında olmak üzere Türk Ordusu'nun Batı'ya mesafeli ve bölge merkezli politikalarını geliştirmesine neden oldu. Amerika'nın Irak işgaline Türk Ordusu'nun destek vermemesi Washington'un düşmanlığının en üst noktaya tırmanmasına neden oldu.
Amerika, Irak işgali öncesinde bu operasyona direnen Türkiye'deki Ecevit başkanlığındaki Hükümet'i devirdi ve ardından AKP'nin iktidara gelmesine sağladı. Ancak AKP'nin gücü Türkiye'nin, askeri üs, havaalanı ve limanlarının Amerikan askerlerine açılmasına yetmedi. Amerika, bunun baş sorumlusunun Türk Ordusu olduğunu ilan etti.
1 Mart 2003'te Amerikan askerlerinin Türkiye'de konuşlanmasını asğlayacak Hükümet tezkeresi Meclis'te kabul edilmeyince, Amerika düşmanlığını 4 Temmuz 2003'te Irak'ın kuzeyinde 11 Türk askerinin başına çuval geçirerek gösterdi. Amerika artık Türk Ordusu'nu cepheden karşısına aldığını gösteriyordu.
Ergenekon tertibine kadar geçen zamanda Amerika ile Türk Ordusu arasındaki bu zıtlık devam etti. 2005 yılında PKK yeniden ve strateji değiştirerek eylemlere başlatıldı. Bu süre içinde Barzanilerin Kukla Devlet'i güçlendirildi, Kıbrıs'ta Amerika'nın çıkarları doğrultusunda Denktaş tasfiye edildi ve bu noktaya gelindi.
Kaynak : http://ulusalkanal.com.tr/index.php?opt ... 6&Itemid=4