
Ketçap
ÜLKENİN genel görüntüsü 91 yıl öncesinin manzarasını aratmıyor. Yurdumuz düşman askerleri tarafından işgal edilmiş değil ama başta bağımsızlık ve egemenlik olmak üzere tüm varoluş değerlerimiz ortadan kaldırılmış. Generallerimiz, aydınlarımız toplama kamplarına götürülmüş. Türkiye bir korku imparatorluğuna dönüştürülmüş.
Bu görüntü içinde daha da beteri, ülkeyi kuran Cumhuriyet Halk Partisi kendi derdine düşmüş! Ahlaksız bir komplo sonunda genel başkanlıktan istifa eden Deniz Baykal’ın yerine partiye genç ve dinamik bir “lider” aranıyor! 72 yaşındaki Baykal’ın yerine bir dizi siyasi manevranın sonunda 62 yaşındaki Kemal Kılıçdaroğlu aday olmuş.
Görüntü çarpıcı: Baykal istifasını açıklarken üzüntüden gözyaşlarına boğulanlar, Kılıçdaroğlu adaylığını açıklayınca sevinç çığlıkları atıyor. Beyaz saçlı koca göbekli adamlar Kılıçdaroğlu’nun elini öpmek için yarışıyor. Kral öldü, yaşasın yeni kral!
Cumhuriyet Halk Partisi, Baykal’ın liderliğinde 1999 seçimlerinde barajı aşamamış ve kurduğu Meclis’e girememişti. Elmacık kemikleri ve yanaklarındaki kırmızılıklar nedeniyle “domates” lakabıyla anılan Baykal’ın seçim yenilgisi karşısında ezildiğini ve “salça” olduğunu yazmış, şöyle demiştik: Domatesten güzel salça olur ama salçadan bir daha domates olmaz!
Ne var ki görevinden istifa eden Baykal, delege yapısı değişmeden tekrar partinin başına geçmişti ve fakat bir daha “domates” olamadı, iktidara gelemedi!
Baykal için 11 yıl önce kapanması gereken siyaset defteri şimdi kapandı mı? Hayır...
Bu kadar kolay kapanır mı? Hayır...
Süleyman Demirel’in bir sözü vardır; siyasette 24 saat çok uzun bir süredir!
Cumhuriyet Halk Partisi’nde şu sıra 1 saat bile birçok dengeyi değiştirmeye yetecek uzunlukta.
Tarihte ise 91 yıl o kadar uzun bir süre değil.
Cumhuriyet Halk Partisi, yakın tarihte daha “dün” yaşananları bir kez daha değerlendirip “yarın”ın umudu olmakla yükümlü.
Cumhuriyet Halk Partisi 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Atatürk’ü lafta ananların değil yürekten anlayanların partisi olmak zorunda!
Aksi halde bu kez Cumhuriyet Halk Partisi’nin Amerikan domates sosu “ketçap” olması kaçınılmazdır!
Menderes ve Özal kapının önüne!
CİVANIMIN padişahı Fatih Sultan Recep’i partizan kulları “demokrasi kahramanı” Adnan Menderes’in ve Turgut Özal’ın halifesi sayıyorlar.
Oysa sultan, Deniz Baykal’a yönelik ahlaksız kaset komplosu üzerine ahlak dersi vermeye kalkışıp, “Partimde olsa derhal ihraç ederim” diyerek demokrasiden nasibini almadığını göstermekle kalmadı selefleri Menderes ve Özal’ı da yaşasalardı kapı önüne koymuş olacağını açıkladı!
Adnan Menderes çiçeği burnunda bir başbakanken 1951 yılında eşi Berin Menderes’i opera sanatçısı Ayhan Aydan’la aldatmaya başlamış ve bu ilişki giderek büyük bir aşka dönüşüp 27 Mayıs 1960’a dek sürmüştü. Menderes’in yasak aşkı Yassıada’da dava konusu olmuştu.
Turgut Özal 1952 yılında eczacı Ayhan İnal’la evlenmişti. Çocukları yoktu. Elektrik mühendisi Özal henüz 25 yaşlarındaydı ki Elektrik İşleri Etüd İdaresi’nde çalışmaya başladı. Özal burada sekreter olarak çalışan Semra Yeğinmen’le tanıştı ve aralarında doğan aşk 1954 yılında nikâh masasına oturmalarıyla mutlu sona ulaştı. Bir süre sonra Özal çiftinin ilk çocukları dünyaya geldi.
19-05-2010
Deniz Som
Cindoruk muhalifleri harekete geçmiş...Çiller'in yoldaşı Yahudi Lobileri ile bağlantı kurmuş...
Olur mu olur?
Son tanzim sahnesidir!..