
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra bir TV kanalına çıkan YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz, aynen şöyle dedi:
- Amerikan emperyalizmi palavradır. Ben Amerikancıyım. Dünya barışını ancak Amerika sağlayabilir. Türkiyenin Batı ittifakının dışına çıkması felaket olur.
Gürüz, ilk etapta gözaltına alınmanın vermiş olduğu travmanın bir sonucu olarak değerlendirilen bu sözleri, ertesi günü bir başka TV kanalında biraz daha açarak şu ifadeleri kullandı:
- Türkiye hızla Batı ittifakından kopuyor. Ben Türk milletinin menfaatlerini Batı ülkeleri ittifakı içinde, ABDnin samimi bir müttefiki olarak yer almasını savunan bir insanım. ABDyi Amerika yapan değerleri paylaşıyorum. Onların dünyanın lideri olması gerektiğine inanıyorum. Ve Türkiyenin onların politikalarının belirlenmesinde eşit ortak olmasını savunuyorum.
Ve ekledi:
- Ben bir Türk milliyetçisiyim.
* * *
Kemal Gürüz, bir Amerikan işbirlikçisi olabilir, hatta açık açık kendisinin küreselleşmenin finosu olduğunu dahi haykırabilir.
Ama, hizmetkârlığını yaptığı Amerikan değerlerini, Türk kamuoyuna Türk milliyetçiliği olarak yedirmeye kalkışırsa, işte bu noktada karşısında ilk önce Türk milliyetçilerini bulur.
Kullanılan ifadeler oldukça sinsidir ve Türk milliyetçiğine karşı yapılmış çok büyük bir hakarettir.
Kemal Gürüz, bu ülkede tam 8 yıl boyunca YÖK Başkanlığı yaptı.
Peki bu süre içerisinde, Türk milliyetçiliği doğrultusunda hangi icraata imza attı?
Başörtüsü üzerinden din düşmanlığı yaparak, ülkesine, milletine bağlı olan dindar insanları, inanç hortumcularının kucağına yönlendirmenin dışında, arkasında bıraktığı bir tek olumlu iş var mı?
* * *
Türk milliyetçiliğinin olmazsa olmaz birinci şartı, Türk milletini millet yapan unsurlardan biri olan Türk diline sahip çıkmaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, aynen şöyle diyordu:
- Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Oysa Kemal Gürüz, 21 Aralık 1999 tarihinde Hürriyet gazetesine yaptığı bir açıklamada, aynen şu ifadeleri kullanıyordu:
- Türkçe bilim dili değildir, bundan sonra olacağa da benzemiyor. Bilimin ön saflarında olma iddiasında olanlar, İngilizceyi en ince ayrıntı, kıvrıntı, nüansına kadar bilmek mecburiyetindedirler.
Kemal Gürüzün açıklamaları ile bir kez daha tescil edilen gerçek, Atatürkün kurduğu Cumhuriyete ait üniversitelerin hangi kafalara emanet edildiğinin açık bir göstergesidir.
* * *
Türk milliyetçileri başlarına tebelleş olan işbirlikçi görevliler tarafından uykuya yatırılınca, meydanı boş bulan birileri milliyetçilik adına ahkâm kesiyor.
Yeni YÖK Başkanını İslamcı olmakla suçlayıp, AKPye karşı muhalefet bayrağını açacağını söyleyen Kemal Gürüze, soyu/sopu hakkındaki iddiaları karıştırmaya dahi gerek duymadan soruyoruz:
Sizler, laik Amerikancısınız.
Onlar, İslamcı Amerikancı.
Aranızdaki fark ne?
İsrafil K.KUMBASAR, 21.01.2009

Bir süre önce Ergenekon operasyonları çerçevesinde önce gözaltına alınıp sonra da serbest bırakılan eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, Ergenekonla ilgisi olmadığını söyleyerek Amerikan emperyalizmi palavradır. Ben Amerikancıyım. Dünya barışını ancak Amerika sağlayabilir demiş. Aslında Gürüz, bu sözleriyle herkesçe bilinen malumunu ilan etmiş oldu. Bunu zaten bilmeyen yoktu. Sayın Gürüzün Amerikancı olarak kendisini tarif etmesi kendi tercihidir. Bu durumda Gürüzün kendisini şecaat arz ederken sirkatini söylemek gibi bir durumla karşı karşıya bırakması da kendi sorunudur. Buna itiraz yoktur. İtiraz Gürüzün Amerikan emperyalizmi palavradır demesinedir. Bir kimse Türkiyede mandacılığı savunabilir, hatta İngiliz Muhibbisi olabilir ve kendisini Amerikancı olarak da ilan edebilir. Ancak bu ülkede hâlâ bilimle uğraşan bir kimsenin yaşanan onca dünya gerçeğine karşı kör olması kabul edilemez.
Amerikan emperyalizmi palavradır demek, tarihte olanlar bir yana, Irakta bir milyonu aşkın insan ölmedi, Gazzede İsrail hiçbir sivile zarar vermedi demektir. Amerikanın kendisini barışa adamış bir ülke olduğunu söylemektir ki masum bir düşünce değildir. Bu nedenle insanlar cazibesine kapıldıkları ülkelerin emperyalist karakterini de görmekte zorlanırlar. Aslında Ben Amerikancıyım demek bir anlamda ben gerçek Gladyoyum demektir. Neyse o ayrı bir bahis. Biz konumuza dönelim.
Kemal Gürüzün Ergenekoncu değil Amerikancıyım söylemleri bir gerçeğin daha ortaya çıkmasını sağlamıştır. O da Türkiyede öteden beri Türklükle alakası olanların potansiyel suçlu muamelesi gördükleri gerçeğidir. Türkiyede soruşturmadan, kovuşturmadan kurtulmanın yolu Amerikancılık, Kürtçülük, Ermenicilik, azınlıkçılık, mezhepçilik ya da ABcilikten geçmektedir. Türkiyede Mason ol, iktidarın gizemi sizinledir. Rotaryen ol, entelektüel muamelesi görürsün. ABci ol, fonlar derya deniz akar! Patrikhaneci ve azınlıkçı ol, popüler olursun. Sorosçu ol, hem maddeten hem de manen adam yerine konulursun. Rusçu ol, servis hizmeti alırsın! Hele hele Amerikancı ol, bütün bunların hepsinden daha fazlasına sahip olursun. Kısacası Türkiyede Türk olmak sorundur.
Bir toplumun kültürel özü, coğrafyasının, tarihsel birikiminin, gelecekle ilgili ideallerinin ve yaşamının unsurları tarafından doldurulmadığı sürece; kavramlar boşlukta asılı lafzı muhayyel olarak kalmak durumundadırlar. Yıllar önce Tanpınar, Huzur adlı ünlü eserinin kahramanının ağzından şöyle demişti: Biz şimdi bir tepki devrinde yaşıyoruz. Kendimizi sevmiyoruz. Kafamız bir yığın mukayeselerle dolu: Dedeyi, Wagner olmadığı için, Yunusu Verlaine, Bakiyi Goethe ve Gide yapamadığımız için beğenmiyoruz. Uçsuz bucaksız Asyanın o kadar zenginliği içinde, dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz halde çırılçıplak yaşıyoruz. Coğrafya, kültür her şey, bizden bir yeni sentez bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz. Başka milletlerin tecrübesini yaşamaya çalışıyoruz (Tanpınar, Huzur, . s.28.)
Kendi coğrafyasından, tarihinden, tecrübesinden, kültüründen ve değerlerinden kopuk insanlar, kültürel sürgünlerdir. Kültürel sürgünler göçmen kuşlarına benzerler, nerede uygun vaha görürlerse orada kışlarlar. Beynini ve gönlünü başka kültürlerin emrine verenler dünyaya onların çıkarları doğrultusunda bakarlar. Ünlü İtalyan düşünürü Gramsci İnsanların beyinlerini satın alırsanız, elleri ve ayakları arkadan gelir der.
Özcan YENİÇERİ, 21.01.2009

Eskiler Güleriz ağlanacak halimize demişler. Hayat mektebinde dokunan bu özlü söz, galiba bugünler için daha da geçerli.
İşte bir örnek. Prof. Dr. Kemal Gürüz demiş ki; Amerikan emperyalizmi palavradır. Ben Amerikancıyım. Dünya barışını ancak Amerika sağlayabilir. Türkiyenin Batı ittifakının dışına çıkması felaket olur. Bu hükümet, ülkeyi Batı ittifakının dışına çıkarıyor. Asıl büyük tehlike budur.
Bunları okuyunca, kimi güldü, kimi ne hale gelmişiz diye üzüldü.
Doğrusu açık sözlülüğünden dolayı Hocayı kutlamayı düşündük. Çünkü ülkemizde kripto Amerikancıların sayısı çok fazla. Kutlayacaktık, tam bu sırada bir haber gelmez mi, hevesimiz kursağımızda kaldı. Meğer Hoca, kendisine 2002de Amerikancı diyen bir meslektaşı aleyhine, Bu bana hakarettir diyerek dava açmış, 15 bin TL. tazminat da kazanmış.
Gel de çık işin içinden. Amerikancılık 2002de hakaret ti, aradan 7 yıl geçince şeref olmuş. Ne dönüş ama, tam 180 derece.
* * *
Gürüzü bilmeyiz de, Türkiyenin değiştiğinde şüphe yok. Hem de 180 derece.
Biz Hocanın öncelikle büyük tehlike saydığı, Bu hükümet, ülkeyi Batı ittifakının dışına çıkarıyor endişesi üzerinde biraz duralım.
Peşinen söyleyelim ki, burada da Gürüzden ayrılıyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana, bu hükümet kadar ABci ve ABDci olanı görülmedi.
Bu gerçeği daha somut örneklerle ifade edecek olursak:
- -İşte Kıbrıs milli davamız. Haçlıların istediği hale sokulmadı mı?
-Devletin kuruluş senedi olan Lozan delinmedi mi?
-Başta azınlık vakıflarına, Patrikhaneye, Ruhban Okuluna tanınan imtiyazlarla, egemenliğimiz tehdit altına sokulmadı mı?
-Devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü demek olan, tek millet, milli devlet gerçeği inkâr edilmedi mi?
-Türkiyenin 36 etnik parça halinde olduğu vurgulanmadı mı?
-Anayasa devletin dili Türkçe dediği, hiçbir Batı ülkesinde de örneği olmadığı halde, TRT etnik bir lehçeyle 24 saat yayın yapmıyor mu?
-2002de dibe vuran bölücü terör; yasalar değiştirildiği, bölücülük propagandası suç sayılmadığı, teröristler muhatap alınıp açıktan pazarlık yapıldığı, bölücülük meşrulaştırılıp itibarlı hale getirildiği, devlet otoritesi zayıflatıldığı, ajanlar bölgede cirit attığı, bölücülüğü besleyen büyük zenginler türetildiği, PKKya destek mitingleri rahatça yapıldığı, teröristbaşının hücresinden PKKyı yönettiği, bölücülüğün silahsız kanadının TBMMde temsil edilip devletimize meydan okuduğu için bunca şehit verilmedi, bu noktaya gelinmedi mi?
- Barzani kukla devletini meşrulaştıracak süreç başlatılmadı mı?
-Sözde soykırım cı, saldırgan Ermenistanla diyalog kurulmadı mı?
Peki durum böyleyse, Batıya düşman mı olacağız? Hayır. Teslimiyeti bırakıp, Batıyla da, Doğuyla da, her tarafla da şahsiyetli ilişkiler kuracağız. O kadar.
* * *
Gelelim Amerikan emperyalizmi ve Dünya barışı na.
Dünya gücü olan devletlerin, dünya barışından sorumlu olduğu çok doğrudur. Ama ırkçı ve sömürgeci kültüre sahip olanlar, maalesef bunun farkında olamıyorlar. Sadece sömürü, sadece çıkarı düşünüyorlar.
Bu gerçeği görmek o kadar zor mu? Mesela soralım;
Amerikanın Irakta ne işi var? Türkiyeye niçin soykırım yalanıyla sürekli baskı yapılıyor? Niçin 17 yıldır Azerbaycan toprakları işgal altında, 1 milyondan fazla Türk sürgünde ölümle pençeleşiyor? Niçin Gazzede aç bırakılan sivil halkın üstüne bomba yağdırılıyor? Türkiyede 40 bin insanın hayatına mal olan bölücü terör, 30 yıldır niçin destekleniyor? Niçin Kıbrıs Türkü 35 yıldır ambargo altında?
Evet sizler bu olanları; Azerbaycan, Filistin, Pakistan, Afganistan başta, bütün ülkelerde katledilen masum milyonların feryadını duymayabilir, insanlığın yüzünü kızartacak tecavüz, işkence ve haksızlıkları görmeyebilirsiniz. Bu neyi değiştirir?
Bay bilmem neciler, unutmayın bütün bu olanlarda sizin de önemli payınız var. Bilmem övünebilir misiniz?
Sadi SOMUNCUOĞLU, 21.01.2009