AN-MA !

AN-MA !

İletigönderen Seçkin ERGÜN » Pzt May 06, 2013 20:30

...siz kendi leşlerinize yanın, kirli ellerinizi, ruhunuzu ve zihninizi kahramanlarımızdan uzak tutun. Bari o kadarcık temiz kalın!

PKK’nın yarı resmi yayın organı Evrensel dahil her sitede Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla ilgili ağıtlar yükseliyor. Kirletme furyasından Deniz’de nasibini alır sanıyorlar. Oysa Deniz doğa’ya dair, akıntı kir tutmaz. Ermeni ve Kürdü insan olduğu için değil, Türk düşmanlığının güncel silahı olduğu için, bulandırılan ortamda ellerine tutuşturulan tek silah olduğu için kullananlar bu ara pek revaçta!

Basit bir soru; 1915 yılında, Anadolu’da 70’den fazla etnik kimlik yaşıyorken neden sadece Ermeniler tecrit edildi?

Bayburt’ta, Van’da, Erzincan’da ve daha pek çok yerde Türkleri camilere doldurup diri diri yaktıkları için olabilir mi? Köyleri ateşe verip hamile kadınların karnını deştikleri, çocukların gözlerini oyup başlarını taşla ezdikleri için olabilir mi? Eli silah tutan tüm erkekler Ruslarla savaşmak için cepheye gittiğinde, savunmasız kalmış yerleşim yerlerine saldırıp kadınlara tecavüz edip yaşlı ve çocukları insanlık tarihinin en ağır katliamını yaptıkları için olabilir mi? 1915’de Türkiye Cumhuriyeti henüz kurulmamıştı. Ama bu onlar için önemli değil. Önemli olan Türk olgusuna olabildiğince hasar verip zayıflatmak. İtibarsızlaştırmak.

..siz kendi leşlerinize yanın, bizim kahramanlarımıza sakın dokunmayın. Sizi anlıyoruz. Deniz Gezmiş’e muhtaçsınız. Seyid Rıza, Abdullah Öcalan’ı önder edilmek, kahraman yerine koymak zorunuza gittiği için Deniz Gezmiş’e sarılıyorsunuz. Her ne kadar görmezden gelseniz de, işinize hiç gelmese de ardından gözyaşı döktüğünüz Deniz Gezmiş mahkemede Kemalist olduğunu, Atatürkçü olduğunu defalarca söylemekle yetinmemiş, eylemlerini de bu düşünceyle örtüştürmüştür. Savunmasının en hararetli, en düğüm anında ” Bizler Kemalizmin savunucularıyız” demesini inkar mı edeceksiniz? Bunun doğru olmaması için her şeyinizi verirdiniz değil mi? Bu büyük çelişki nasıl da içinizi kemirip duruyor. Hem Atatürk’e faşist diyeceksin, hem de darağacına göndermek için sabırsız mahkeme heyetinin gözünün içine baka baka Kemalist olduğunu haykıran Deniz Gezmiş’e gözyaşı dökeceksin. Halkların Kardeşliğinden Halkların Kalleşliğini türetenlere meze olmak hiç mi zorunuza gitmiyor? Hepimiz birimiz için yemini, birimizin hepimiz için kalleşliği seçmesiyle bozuldu!

Gerçeği aslında herkes biliyor. Her şey bu kadar apaçık ortadayken bilmemesi imkansız. Peki AKP’nin başlattığı kirletme furyasına nasıl tayfa oldular? İnsanı, dostu, komşuyu, arkadaşı, yoldaşı, halkını ve milletini severken bir anda nasıl Ermeni ve Kürt sevici oldular? Evleneceği eşinin bile, birlikte bir ömür geçireceği eşinin bile Türk mü Kürt mü olduğunu merak etmezken nasıl bir anda sadece Ermeni sevici oldular?

Medyanın ustaca hamleleriyle her birey yenilmişlik duygusuna sürüklendi. Maddi yanı, ödeyebileceğinden fazla borçlandırma ile, siyasi yanı, daha düne kaçar çapulcu denen PKK’nın resmen AKP ile koalisyon ortağı olup TBMM’de sesini duyurmasıyla, psikolojik yanı, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla sağlandı. Diziler ve saçma yarışma programlarıyla da son çiviyi çaktılar.
Rus Bolşevik devrimi, Che önderliğinde gerçekleşen Küba devriminin ardından tüm dünyayı saran sol kalkışmanın başarıya ulaşmasından emin olan kitlenin, 12 Eylül darbesi sonrası uğradığı bozgun yenilmiş duygusunun başlangıcı oldu. Oysa kaybetmek hiçbir zaman önemli olmadı. Pir Sultan Şahı devirmek için mi mücadeleye girişti?

Hedef ve beklenti yanlış olunca kazanç ve kayıp hesabı da kaçınılmaz olarak yanlış oluyor. İşte size en çarpıcı örnek! Kurtuluş Savaşı. Askeri açıdan kesin bir zaferle sonuçlandı değil mi? Ardından Türkiye Cumhuriyeti kurularak askeri zafer siyasi zaferle taçlandırıldı. Pekiyi gericiliğe, işbirlikçiliğe, işgal güçlerine karşı zafer bu kadar kesinken Atatürk’ün Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe’sini nasıl okuyacağız? Nutuk ve Hitabe’nin bize gösterdiği, gericilik ve işbirlikçiliğin emperyalizm bataklığından birkaç sinekten başka bir şey olmadığı. Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe’nin amacı, emperyalizm bir önceki yenilgiden ders alıp hep deneyecek olması gerçeği. AKP iktidarının Damat Ferit hükümetiyle benzerliğinin bizi şaşırtmaması işte bu yüzden?

Ermeni sevicilere dönersek, eskiden işler böyle yürümüyordu. Ulusal çıkarları için cabbar olan, onurlu duruşu olan sadece İsrail değildi. Hani kaçırılan iki askeri için Lübnan’ı günlerce bombalayan, hasar vermekten uzak, soba borusu gibi iki füzeyi bahane edip Gazze’yi günlerce bombalayan İsrail kadar biz de cabbardır. Atatürk’ün Kubilay’ın kesilen başı için “yakın Menemen’i” dediğini herkes bilir. Dersim için soykırım, katliam diyen yeni nesil düşman sevicileri, Seyid Rıza’nın zamanının Apo’su olduğunu bilirler mi? Ya bölgedeki karakolları basıp askerlerimizi katlettiklerini bilirler mi? Atatürk’ün ve zamanın hükümet yetkililerinin defalarca uyarı yaptığını, katliam gibi karakol baskınlarında bile metanetli davranıp silahlarını bırakıp ağanın tetikçisi değil, devletin vatandaşı olmaları için ne kadar çabaladıklarını bilirler mi? Seyid Riza’nın İngiltere Kraliçesine yazdığı, Ekselansları diye başlayıp Türkleri öldürmek için silah istediğini, kurulacak Kürdistan adına İngiltere’ye sadakat yemini ettiğini bilirler mi? Sahi aklınızdan gerçekten de Atatürk ve İsmet Paşa bir sabah kalkıp, sırf faşistlik! olsun diye hadi bugün Tunceli’yi bombalayalım dediklerimi geçiyor? Bu kadar saf olamazsınız! Buna olsa olsa bilinçli kandırılma denir.

Tarihi anlatırken hep tek taraflı anlatılıyor. Türk Ordusunun Tunceli’ye yaptığı operasyonu anlatırken, yıllardır süren karakol baskınlarını ve verilen şehitlerden bahsedilmiyor. Kürtlerin nüfus olarak bölgeyi Kürtleştirmek için sayıları az olan Türk köylerini basıp herkesi nasıl katlettiğini de anlatan yok. Evet, Atatürk acımasızdı. Acımasızdı çünkü kurduğu Türkiye Cumhuriyeti kendi çocuğuydu. Kim çocuğuna kıyabilir ki? Kim kendi çocuğunun canını kast edene karşı hoşgörülü olabilir? Hoşgörü sadece çocuk sütçüdense olabilir!

Türkiye’nin herhangi bir yerinde yaşayan Hıristiyan’ın yıllarca dinini özgürce yaşayamadığını, baskı altında kaldığını öyle anlatırlar ki, sanki Dünyanın her yeri son derece medeni, çağdaş, sadece Türker barbar! Yunanistan’da kalan Türklerin gördüğü zulüm kimsenin umurunda değildir. Oysa anlatılan Ermeni hikayelerinden daha gerçek, daha sızılı, daha çoktur. Ama medya bunların beynine 6 yıldır Türk düşmanlığını ve Ermeni-Kürt seviciliğini ustaca işlemiş. Hayatı boyunca edindiği tüm değerleri buna endekslemiş. Bir yerde ağlayan bir Ermeni varsa, kahrolsun Türk Ulusalcılığı! Bir yerde ağlayan bir Türk varsa kahrolsun Ermeni Faşizmi demeden, PKK terörü demeden, Emperyalizm demeden, dünya üzerindeki tüm kötülüklerin mucidi ve tek uygulayıcısı Türklermiş gibi sadece kahrolsun Türk Ulusalcılığı demek biraz haksızlık olmuyor mu?

..siz kendi leşinize yanın, bizim kahramanlarımızı kirletmeyin. . .Bugün Hıdırellez. . .Ateşler yakılıp üzerlerinden atlanacak. . .bu oyun sürsün diye, gün oluyor kimi güzel çocuklar. . .ateşin içine atlıyor, ateş oluyor. . .sırf oyun sürsün diye. . .

..siz kendi leşinize yanın, biz kahramanları anmasını biliriz. . .
Kullanıcı küçük betizi
Seçkin ERGÜN
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 58
Kayıt: Pzt Tem 04, 2011 22:01

Şu dizine dön: Seçkin ERGÜN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x