Ana Ana Özüm Ana

Ana Ana Özüm Ana

İletigönderen Feza Tiryaki » Cmt Oca 21, 2012 12:17

Ana Ana Özüm Ana


Sorunumuz, bizi özümüzden uzaklaştırmaları.

Kimi bunun ayırdında, kimi değil.

Karşı taraf ise bu işin ilmini yapmış. Her türlü yolu biliyor. Dümeni kuruyor. Beynimize, algımıza, duyularımıza dayıyor zehri, dayıyor kirli suyu, çirkefi…

Görmüyor musunuz, kendi ülkesinde, atalarının kanları canları pahasına kurdukları ülkede şamar oğlanı durumuna düşürüldü Türk Milleti.
Türk olduğundan utanır olmuşlar bazıları dün böyle yazdılar, söylediler duymadınız mı?

“Bu devlet beni Türk olmaktan utanır hale getirdi.” diyebilmişler.

Devletine düşman yetiştiriyor bunlar. Devletinden milletinden utanan sürü durumuna düşmek. Karga sürüsü desek kargalara yazık. Kargalar bile yuvasını kurup yavrusunu yetiştiriyor, ona uçuncaya kadar ilgiyle bakıyor. Koyun sürüsü desek, koyunlar bile yavrusunu yanından ayırmaz. Emzirir kollar.

Bizim ihanet şebekesinin yetiştirdiği, sürüye kattıkları şaşkınlar bunlardan da beter. Ne özleri kalmış, ne geçmişleri, ne de gelecekleri.


Demin biri yazmış." Bizler yaşamı seviyoruz, insanı seviyoruz. Onun için yürüdük dün..."Bunlar ya iyice saftorik, ya da tutulmuş, kiralanmış paralı asker! Yüksekova’da sokakta evinin önünde öldürülen o iki sivil giyimli asker insan değil miydi? Hepimiz insanız. İnsan yaşamı kutsaldır, çok önemlidir. O halde bu ayrımcılık niye? Tepkini göstereceksen hepsine göster. İnsanı ayırma!

Türk olduğundan utanan zavallı! Neden utanıyorsun? İki kişi bir Ermeni kökenli vatandaşını pusu kurup vurdu diye mi?

Bu suç seni neden bağlıyor ki? Suç işleyeni bağlar. Bir millet olarak bu suça karışmamışız. Eğer örgüt yapmışsa örgütte değiliz. Zaten mahkeme bireysel suç kararı almış. Hem bu cinayetle bizim baskı altına alınmamız, suçluluk duygusuyla o dönemde Ermenistan’a verilen tavizlere, özür dileme rezilliklerine sessiz kalmamız sağlanmıştır. Sen neden Türklükten utanıyorsun? Devletinden utanıyorsun?

Bölücü satılmışlar, terör örgütünün eli kanlıları arkalarındaki güçlerle askerini, kadınını kızını, mühendisini, işçini köylünü, öğretmenini öldürürken sen neredeydin? O öldürülenler için neden yollara dökülmedin? Al kanlar içinde yatan diğer vatan evlâtlarının hakkını neden korumadın?

Senin uzun yıllar boyunca onlarca, Türk Dışişleri’nde çalışan memurunun, büyükelçinin, görevlinin kahpece vurulmalarına ne diyorsun peki? Bunları Ermeni Asala örgütü vurunca, bunu da saklamayınca ayağa kalktın mıydı bir zamanlar? Ermenistan devleti bu katilleri yakaladı mıydı? Cezasını verdi mi yasaları, yoksa kahraman gibi yaşıyorlar mı ülkelerinde?

Bu gün 20 Ocak. Yirmi iki yıl önce ne oldu sana söyleyen oldu mu? Yoksa kulakların pas mı tutmuştu? Duyamadın mıydı?

20 Ocak Katliamı (Kara Yanvar Kırgını).

İki yüz yıl kadar öncesinde bağımsız hanlıklarla yönetilen Azerbaycan Türkleri, tarihleri boyunca ülkelerinde hep işgale uğramış, bağımsızları ellerinden alınmış, kırıma uğratılmış, öldürülmüştür. 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kurulmuş, kurulduğundan iki yıl sonra 28 Nisan 1920’de Ermeni Taşnakların yardımıyla Ruslar tarafından işgale uğramıştır. Halkın aydını, sivili, askeri öldürülmüş, vatanlarından sürülmüş, yıllarca eziyet, zulüm görmüşlerdir.

1990 yılında da aynı tarihin bir tekrarı yaşanmıştır. Sovyetlerin çöküş döneminde Azerbaycan Türkleri halk cephesini kurmuşlar, Elçibey önderliğinde bağımsızlık mücadelesi veriyorlardı. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin tarihi toprağı Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a ait sayılması kararı üzerine Azerbaycan halkının mücadelesi başlar. Sınır köylerine Ermenistan’dan saldırılar yapılıyor,Türkler öldürülüyor veya rehin alınıyordu. Ermenistan, Sovyet Rusya’nın desteğiyle Yukarı Karabağ’da ve Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türklerine soykırım uyguluyordu. Bütün Batı bugün olduğu gibi o zaman da yanlarındaydı.

Sonunda Sovyet ordusu, Bakü’ye bir gece yarısı girerek meydanda toplananları çoluk çocuk, kadın kız demeden katletti. Yüzlerce yaralı, kayıp ve tutuklanan vardı. Tarihçiler, bu katliam 1992 Şubat’ındaki Hocali katliamı’nın (Hocalı Kırgını) da ön hazırlığıydı derler.

Kars Başkonsolosu’nun (Ayhan Süleymanov) sözleriyle “20 Ocak Kırgını “ şöyle olmuştur:

“Ermenistan’ın Azerbaycan’a tecavüzüne itiraz etmek için halkımız sokaklarda mitingler düzenlemeye başlamıştır. Bu gidişat Sovyet yönetimi tarafından hoş karşılanmadı ve Azerbaycan halkına ders vermek için girişimde bulundular. Bunun için de bir bahane oluşturdular. Güya Bakü şehrinde bazı insanlar Bakü’de yaşayan Ermenileri ve Rusları öldürüp kovdukları bahanesini oluşturdular.” Kanlı 20 Ocak olaylarında 137 kişiyi şehit verdik.”
Başkonsolos sözlerine şöyle devam ediyor:

''Bu terör eylemi insanlığa karşı işlenmiş, en ağır cinayetlerden biri olarak, insanlık tarihinde kara bir sayfa olarak kalacaktır.”

''Azerbaycan halkının bağımsızlığına karşı olan hevesini sindirmek ve korkutmak istiyorlardı. Sonraki zamanda gösterdi ki Azerbaycan halkı bu isteğinden ve hevesinden vazgeçmedi. Gorbaçov, eli Azerbaycan halkının kanına bulaşmasına rağmen Nobel ödülü aldı. Azerbaycan halkı düşünüyor ki o gün katliamı yapan suçlular ne zaman cezalandırılacak?''

Son sözleri de şunlar:

“Gerek Azerbaycan'da gerekse Türkiye'de vatan için can veren şehitleri saygıyla anıyoruz. 20 Ocak şehitleriyle beraber bütün Türk dünyasının verdiği şehitlere Allah'tan rahmet diliyorum.”

Bu facianın yıl dönümünden bir gün önce İstanbul’da karalar giyinerek beş yıl önce olmuş, faili yakalanmış, cezalandırılmış bir cinayeti kınayanlar, hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hırantız diyenler, 20 Ocak Kırımına karşı tek bir söz dediler mi? Derler mi? Ermenistan’dan bu Azerbaycan Türklerine karşı yapılan katliamlar üzerine ilâç için tek bir özür duyanınız oldu mu? Kendisinden utanan tek bir kişi çıkmış mıdır?

Bir sosyal paylaşım gazetesinde Fatih Gök soruyor:

“Binlerce vatan evladı gençliğinin baharında kalleşçe, kahpece vurulurken, bu şerefsizler neredeydi böyle... Hangi bir tanesi o şehitler için yürüdü? Ben bu kanı bozuklardan utanmıyorum…Onları böyle çemkirtenlerden utanıyorum...”

Aslında ihanetin doruk yaptığı günleri yaşıyoruz.

Ben de bu sözü söyleyenlerden utanıyorum Fatih. Bak adının başında doktor sıfatı olan, temelini yıkmaya çalıştığı ülkede okuyan Hamid Aydın neler yazmış:

19 Mayıs törenlerini kaldıran Millî (!) Eğitim bakanlığını kutluyormuş bu aydın(?) kişi!

O gün oturup bayram edeceğine 100 adet İngilizce vaya Arapça kelime öğrenmen daha iyiymiş.

Kendi dilini konuşmasını, dinini özgürce yaşamasını, üstünün başının bile böyle düzgün görünmesini, okumasını, yazmasını, doktora yapmasını, gâvurların işgalinde piç olmadan bu dünyaya gelmesini bile sağlayan “Büyük Kurtarıcımıza” ettiği ihanete bakınız. Kurtuluş Savaşımızın başladığı, yedi düvele karşı koyduğumuz, işgalci Yunan’ın, İngiliz’in, Fransız’ın, İtalyan’ın, Yunan’ın ardındaki Amerika’nın tıpış tıpış ülkelerine geri döndürüldüğü şanlı tarihimizin başlangıç gününe karşı olan kinlerine bakınız!

100 adet İngilizce veya Arapça kelime ezberlemek bayramı kutlamaktan daha iyiymiş. Şunları yazmış:

“Muhtemelen 20 milyondan fazla “resmi” “genç” yaşıyor Türkiye’de. Zorla törenlere götürülen öğrenciler hariç 19 Mayıs’ı kutlayan tek bir “genç” tanıyor musunuz peki? Ben tanımıyorum. Tanısam ona, oturup o gün 100 adet İngilizce veya Arapça kelime öğrenmesinin gerçek hayatta daha çok işine yarayacağını öğütlerim zaten. “

Niye İngilizce öğreneceksiniz? Niye Arapça? Ne olacaksın o zaman? Paşa mı? Padişah mı? Şah mı? Elin dilini öğrenince başın göğe mi erecek? En iyisi bu kadar kin güttüğünüz dönemin size bağışladığı her şeyi bırakınız. Başka dille, başka yazıyla yazınız… Size tavsiyem böyle yazılarınızla dilimizi kirletmeyiniz…Hayran olduğunuz kültürler ve onların dilleri size yeter de artar bile!


Ha hepimiz Hırantız diyenler, ha Cumhuriyetin bütün kazanımlarına küfredenler…

Atatürk’e dil uzatmaya yeltenenler!

Devletimize baş kaldıran İngiliz işbirlikçisi hainleri yüceltenler!

Aslında bir farkınız yok birbirinizden.



İyi bir düzenlemeyle, büyük paralarla hazırlanan, herkesin eline aynı tip yazı bastırılıp verilerek bir araya toplatılan bu yürüyüşçülerin gogobaşlarına sormalı:

Peki binlerce şehit edilen evlâdımız nedir sizce? Onların yaşam hakkını neden hiç savunmadınız? Terör örgütüyle pazarlıklara kayıtsız kaldınız, aldırmadınız, onurunuza falan da dokunmadı…Onlara kayıtsız kalmayı bu düğmeye basılınca sokağa fırlayanlar pek iyi biliyorlar!

Silivri zindanında ölenler can taşımıyor mu? PKK mayınıyla havaya uçan insan değil miydi? Kanlar içinde vurulup düşenlerin, sınırda, dağda, vatanı beklerken vurulanların katillerini bile sormadınız, yakalandı mı diye konu bile etmediniz! Onlara kayıtsız kalmak serbest!

Suçları Türk olmaları, azınlık olmamaları belki de…

Azerbaycan’da olanlara kulaklarınız hep tıkalı kaldı. Ermenistan Ermenileri kardeşlerinizi üst üste yığıp canlarını alırken birisi için bile yollara dökülüp tek adım atmadınız!

Bu iş ise sizi ilgilendiriyor çünkü arkasında Türk Milleti’nin köşeye sıkıştırılması var. Anayasa numarasıyla devletlerinin yıkılması plânı var. Atatürk ve Atatürk devrimlerine saldırmayla devletinin içinin boşaltılması, kimliksizleştirme, gençlerinin Türklükten uzaklaştırılması, dilinin elinden alınması plânları var… Araplaştırma, İngilizceyle sömürgeleştirme, toplumu din kurallarıyla yönetilen, bireysellikten kulluğa geçmiş,beyni boşaltılmış bir toplum yaratma işleri var…


Bizim ise özümüze dönmekten başka çaremiz yok!

Özümüze sarılmak, anamıza, atamıza dönmek, değerlerimizi yitirmemek, Atatürk Cumhuriyetinin bütün değerlerini sonuna kadar korumak…

Devlete isyan eden Seyit Rıza’nın öldürülüşü ile Hırant Dink’in ölümü arasında bile benzerlik ve yakınlık kurabiliyor devletine düşman bu zihniyet.
Her ağızlarını açışta Atatürk dönemine, Ankara’ya kin kusuyorlar!

Atatürk’ün çıplak heykeli bulundu bile dediler bu akıl yoksunu gözü dönmüşler.

Ülkemizi ortaçağın karanlıklarına götürmek isteyen, Türkçeyi milletimizin elinden almaya çalışan, Türklüğü ağızlarına bir gün bile alamayan, “Ne Mutlu Türküm diyene” sözüyle bütünleşemeyen, bir millet olamayan, milletinin adını ağzına alamayan, milletimizi bölmek isteyen bu zihniyet çok yol aldı çok…

Özümüze dönmede geç kalmayalım…


Feza Tiryaki, 20 Ocak 2012
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x